Salih (A.S) Ve Semud Kavmi Hakkında Ayetler |
08-24-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Salih (A.S) Ve Semud Kavmi Hakkında AyetlerSemud (toplumuna da) kardeşleri Salih'i (gönderdik Salih "Ey kavmim, ALLAH'a kulluk edin, sizin O'ndan başka ilahınız yoktur Size Rabbinizden apaçık bir belge (mucize) gelmiştir: ALLAH'ın bu dişi devesi size bir belgedir; onu salıverin de ALLAH'ın arzında otlasın, ona bir kötülükle dokunmayın, sonra sizi acı bir azab yakalar" dedi (7/73) "(ALLAH'ın) Ad (kavminden) sonra sizi halifeler kıldığını ve sizi yeryüzünde (güç ve servetle) yerleştirdiğini hatırlayın Ki onun düzlüklerinde köşkler kuruyor, dağlardan evler yontuyordunuz Şu halde ALLAH'ın nimetlerini hatırlayın, yeryüzünde bozguncular olarak karışıklık çıkarmayın" (7/74) Kavminin önde gelenlerinden büyüklük taslayanlar (müstekbirler), içlerinden iman edip de onlarca zayıf bırakılanlara (müstaz'aflara) dediler ki: "Salih'in gerçekten Rabbi tarafından gönderildiğini biliyor musunuz?" Onlar: "Biz gerçekten onunla gönderilene inananlarız" dediler" (7/75) Büyüklük taslayanlar (müstekbirler de şöyle) dedi: "Biz de, gerçekten sizin inandığınızı tanımayanlarız" (7/76) Böylelikle dişi deveyi öldürdüler ve Rablerinin emrine karşı çıkıp (Salih'e de şöyle) dediler: "Ey Salih, eğer gerçekten gönderilenlerden (bir peygamber) isen, vaadettiğin şeyi getir, bakalım" (7/77) Bunun üzerine onları dayanılmaz bir sarsıntı tuttu da kendi yurtlarında diz üstü çöke kaldılar" (7/7 O da onlardan yüz çevirdi ve (şöyle) dedi: "Ey kavmim, andolsun size Rabbimin risaletini tebliğ ettim ve size öğüt verdim Ama siz, öğüt verenleri sevmiyorsunuz" (7/79) Onlara, kendilerinden öncekilerin; Nuh, Ad, Semud kavminin, İbrahim kavminin, Medyen ahalisinin ve yerle bir olan şehirlerin haberi gelmedi mi? Onlara resulleri apaçık deliller getirmişlerdi Demek ki ALLAH, onlara zulmediyor değildi, ama onlar kendi nefislerine zulmediyorlardı (9/70) Semud (halkına da) kardeşleri Salih'i (gönderdik) Dedi ki: "Ey kavmim, ALLAH'a ibadet edin, sizin O'ndan başka ilahınız yoktur O sizi yerden (topraktan) yarattı ve onda ömür geçirenler kıldı Öyleyse O'ndan bağışlanma dileyin, sonra O'na tevbe edin Şüphesiz benim Rabbim, yakın olandır, (duaları) kabul edendir" (11/61) Dediler ki: "Ey Salih, bundan önce sen içimizde kendisinden (iyilikler ve yararlılıklar) umulan biriydin Atalarımızın taptığı şeylere tapmaktan sen bizi engelleyecek misin? Doğrusu biz, senin bizi davet ettiğin şeyden kuşku verici bir tereddüt içindeyiz" (11/62) Dedi ki: "Ey kavmim, görüşünüz nedir söyler misiniz? Eğer ben Rabbimden apaçık bir belge üzerindeysem ve bana tarafından bir rahmet vermişse, bu durumda O'na isyan edecek olursam ALLAH'a karşı bana kim yardım edecektir? Şu halde kaybımı arttırmaktan başka bana (hiçbir yarar) sağlamayacaksınız" (11/63) "Ey kavmim, size işte bir ayet olarak ALLAH'ın devesi; onu serbest bırakın, ALLAH'ın arzında yesin Ona kötülük (vermek niyeti)yle dokunmayın Yoksa sizi yakın bir azab sarıverir" (11/64) Fakat onu öldürdüler (Salih) Dedi ki: "Yurdunuzda üç gün daha yararlanın Bu, yalanlanmayacak bir vaaddir" (11/65) Emrimiz geldiği zaman, tarafımızdan bir rahmetle Salih'i ve O'nunla birlikte iman edenleri o günün aşağılatıcı azabından kurtardık Doğrusu senin Rabbin, güçlü olandır, aziz olandır" (11/66) O zulmedenleri dayanılmaz bir ses sarıverdi de kendi yurtlarında dizüstü çökmüş olarak sabahladılar" (11/67) Sanki orada hiç refah içinde yaşamamışlar gibi Haberiniz olsun; Semud (halkı) gerçekten Rablerine (karşı) inkâr etmişlerdi Haberiniz olsun; Semud (halkına ALLAH'ın rahmetinden) uzaklık (verildi) (11/6 "Ey kavmim, bana karşı gelişiniz, sakın Nuh kavminin ya da Hud kavminin veya Salih kavminin başlarına gelenlerin bir benzerini size de isabet ettirmesin Üstelik Lut kavmi size pek uzak değil" (11/89) Sanki orada hiç refah içinde yaşamamışlar gibi Haberiniz olsun; Semud (halkına) nasıl bir uzaklık verildiyse Medyen (halkına da ALLAH'ın rahmetinden öyle) bir uzaklık (verildi) (11/95) Sizden öncekilerin, Nuh kavminin, Ad ve Semud ile onlardan sonra gelenlerin haberi size gelmedi mi? Ki onları, ALLAH'tan başkası bilmez Elçileri onlara apaçık delillerle gelmişlerdi de, ellerini ağızlarına götürüp (öfkelerinden ısırdılar) ve dediler ki: "Tartışmasız, biz sizin kendisiyle gönderildiğiniz şeyleri inkâr ettik ve bizi kendisine çağırdığınız şeyden de gerçekten kuşku verici bir tereddüt içindeyiz" (14/9) |
|