Bir Masala Tanıklık Etmek... |
08-24-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Bir Masala Tanıklık Etmek...Yeni bir dünya kurmak mı zordur, yok olması beklenen bir dünyayı kurtarmaya çalışmak mı? Elimizde tutmak mı, onun için mücadele etmek mi? Tolkienin Orta Dünyayı anlattığı her eseriyle bizler, büyülü bir dünyanın şaşkın yolcuları olmaktan kurtulamayız Şaşkınlık, coşku ve güç, bizler için yabancı kavramlar değildir artık Bu coşkuyu, çocukluğumuzda bize okunan masallardan hatırlarız biraz da Orta Dünyanın da içinde bulunduğu dünya, yani Arda, Tanrı Ilûvatar ve Ainurun Yaratılış Müziği ile varoldu Dünya şekillenirken sadece coşkulu bir mutluluk ve yaratılan güzelliklere dair bir tutku vardı Dünyanın yaratılmasında katıksız bir güç vardı Ortada böylesi bir güç varken, ona sahip olma dürtüsü, tanrısal düzlemde bile kendini gösterebilirdi Ainurların en güçlüsü Melkor, bu yüzden kendini tanrı ile eş görme hatasına düştü Dünya yaratılıp iyi ve kötünün savaşı başladığında Melkor, kötülerin başı olarak hep karşımıza çıkacak, kendisine yardımcı olması için yetiştireceği hizmetkarlar bile, yaptıkları kötülüklerle tarihe kazınacaktı Yüzüklerin Efendisinde sadece alev topuna dönmüş gözünü gördüğümüz Sauron da, Melkorun en hevesli hizmetkarlarından biriydi Dünyanın kutsanmış bir ırk için fazla kötü olabileceğini düşünen Ainurlar, Birinci Çağın sonunda kıymetlilerine, Orta Dünyanın batısındaki Eressea Adasında yaşamalarını tavsiye ettiler Bazı elfler tanrılarıyla bir arada yaşamak için bu kutsanmış adaya giderken, diğer elfler Orta Dünyayı terk edemedi Batının hasretini içlerine gömerek dünya düzenini sağlamak için çabalamak, elflerin verdiği geri dönülemez bir karardı Orta Dünyanın İkinci Çağında Demirci Elfler, Sauron rehberliğinde bazı güç yüzükleri dövdüler Elflerin böylesi gizli ve karanlık bir işte yer almaları, Sauronun onların içine yerleştirdiği kuşku tohumları yüzündendi Sauronun o dönemde elflerin bu iç çelişkisini kullandığını ve Güç Yüzüklerinin dövülüşünde elflerden bu sayede yardım aldığını düşünmek yanlış olmaz Ne şekilde yaratılmış olursa olsun, üç elf yüzüğüne Sauronun, tek güç yüzüğüne de elflerin eli değmemiştir Elfler bu yüzükleri dünyayı güzelleştirmek amacıyla kullanmaktan hiç vazgeçmediler Yadsınamaz bu güce rağmen ahlaklarını korumuş, güce teslim olmamışlardır Çok uzun yıllar önce İsildurun elinden Anduine düşen ve kaybolan tek yüzüğün ardından, Gandalf ve Elrondun yaptığı konuşma heyecan vericidir Olayların akışını bilip de o olayla ilgili konuşmaları dinleme veya okuma fırsatı olan herkesin duyabileceği bir heyecandır bu Geçmişte Elron Gandalfa; yine de Tekin bulunacağı kehanetini söylüyorum Ardından tekrar savaş gelecek ve bu savaşla birlikte bu çağ da bitecek Doğrusu böylece, ikinci karanlık sona erecek Biraz tuhaf bir rastlantı bizi kurtaracak ama ne olduğunu göremiyorumdemişti Bahsedilen Tek yüzüğün Gollumdan Bilboya, Bilbodan da Frodoya geçmesi, yani kimsenin varlığını bile bilmediği üç önemsiz hobbit tarafından kullanılması, tuhaf raslantının en büyüğüdür Her büyücü bir ırk üzerinde çalışırken, Gandalfın hobbitleri seçmesi ve onları sevmesi de Tesadüfler eseri hobbit ırkına geçen yüzük, Gandalf sayesinde anlaşılmış ve Arifler Divanındaki tartışmalar sonucu Frodo tarafından taşınmasına karar verilmiştir Her ne kadar, diğer ırklarla kıyaslandıklarında önemsiz gibi gözükseler de hobbitler, zannedildikleri kadar önemsiz değillerdir Geleneklerine bağlı, hayatı tadına vararak yaşamaktan yana, meraklı ve heyecanlıdırlar Kovuklarından çıkıp, dış dünyada macera yaşayan Biblo Bagginsin anlattıklarına ise inanmaları çok zordur Biblo bu yüzden, çocuklara masal anlatan yaşlı bir hobbit olmaktan öteye gidememiş, ejderhalarla savaşması, yüzüğün gücü veya kartallarla uçması, diğer hobbitlere hiçbir anlam ifade etmemiştir Kahramanların yaşadıkları maceraları anlatıp takdir görmeye ve alkışlanmaya ihtiyaçları vardır Fantastik bir roman olmasına rağmen Yüzüklerin Efendisinde bu gerçekçiliğe, içimiz sızlayarak, sürekli tanık oluruz Kovuklarında dünyadan habersiz şekilde yaşayan hobbitlerin, Bilboya davranışını, onu tatlı ama kaçık ihtiyar olarak görmelerini doğal karşılarız Bilbonun heyecanına karşın, yeğeni Frodo eleştireldir Yüzüğün bilinmeyen gücünü hisseder ancak yüzük taşıyıcısı olmak gibi bir sorumluluğu üzerine almak da istemez Dostları Samwise Gamgee, Meriadoc Brandybuck ve Peregrin Took ile Mordora gitmeyi ve yüzüğü Kıyamet Çatlağında yok etmeyi kabul etse de, dünyayı kurtarmak için seçilmiş olduğuna inanamaz Sam ise, efendisi ve dostu Frodoyu bu zorlu macera boyunca yalnız bırakmayacak, ona destek olacak yegane hobbittir Gollumun aralarına katıldığı süreçte, efendisinin bu sürüngen yaratığa zarar vermeme nedenini hiç anlayamaz Başlarda Biblo, Gollum ve Frodonun farklılıklarını, bu sefer yine üç hobbitle; Sam, Frodo ve Gollum ile izleme imkânı buluruz Yüzüğün ağırlığını taşımanın, ona boyun eğmenin, bu büyük tutkunun ne demek olduğunu bildiği için, Frodo Gollumu anlamaktadır Kendisinin de ileride gollumlaşacağından korktuğu için Frodo, kendini iyi niyetli olmak zorunda hisseder Samin de öngördüğü gibi Gollum onlara ihanet ettiğinde, yaşam ve ölüm arasında kalan Frodoya en büyük desteği yine Sam verecektir Bu sorumluluğun ucunda Yüzük Taşıyıcısı olmak pahasına… Yüzük Kardeşliğinin diğer üyeleri; Aragorn, Legolas, Gimli ve Boromir ise, aynı amaca hizmet etmelerine rağmen birbirinden farklı dört kişidir İki insan, bir elf ve bir cüce Aragorn doğuştan liderdir Arathornun oğlu ve o zaman bilinmese de Gondor tahtının varisi olarak, Minas Tirithe Mordor ordularıyla savaşmak için yola çıkar Elrondun Divanı sırasında verilen bu karar sonucu, Gondor tahtının Vekilharcı Denethorun oğlu Boromir de bu yolculukta onunladır Onların savaşa gidecekleri yol ve Frodonun yolu kesiştiğinden, bir süre birlikte seyahat etmeleri uygun görülür Aragornu çok seven ve onun tarafından birkaç kez hayatı kurtulan Frodo ise bu fikri coşkuyla karşılar Aragorn, bu hikayenin en asil ve kahraman karakteri olarak tasvir edilir Kral soyundan gelmektedir Elrondun kızı ve Galadrielin torunu olan güzeller güzeli Arwene aşıktır Kahramandır, yakışıklıdır ve analitik bir zekaya sahiptir Tüm bu özellikleri, Arwenin onu eş olarak kabul etmesine ve elf özelliklerinden vazgeçip insan olmayı seçmesine neden olacaktır Tolkienin burada bize, en kusursuz olanların bile, mutluluğa ulaşmak için vazgeçecekleri bir şeyler olacağını anlatmaya çalışır Belki de devamlı mutluluk yoktur Büyük bir heyecanla, kahramanların evlerine döndüklerinde nasıl karşılaşacaklarını bekleriz Hayatlarına kaldıkları yerden devam etmelerini arzu eder, başka bir alternatif düşünmeyiz Ancak Tolkienin kitaplarında mutlu son değil, gerçekçi son vardır Frodo ve Sam Hobbitköye ulaşınca, köylerinin yerle bir olduğunu, bahçelerinin ve evlerinin kötü bir durumda olduğunu görürler Hayat devam ediyor diye düşünmekten kendimizi alamayız İnceden bir hayal kırıklığı da peşimizi bırakmaz Gandalf ile birlikte dokuz kişi, Yüzük Kardeşliğini oluşturur Zaman içerisinde savaş, ölüm, kayıp ve ihaneti tadacak olan bu grubun üyelerini en açıkça tanıyabildiğimiz yer kuşkusuz Galadrielin aynasıdır Çünkü ayna, olmuş, olan ve olabilecek şeyleri gösterir” Boromir dışında tüm grup üyeleri bu sınavdan başarıyla geçer Bu ziyaretle kahramanlarımız, Elflere verilen üç yüzükten birinin taşıyıcısı olan Galadrielin gücüne ve güzelliğine tanık olurlar Sınavdan geçen sadece Yüzük Kardeşleri değildir üstelik Galadriel de, Frodonun yüzüğü ona vermeyi teklif etmesiyle önemli bir sınavdan geçer ancak, güçlerini zayıflatmak pahasına yüzüğü reddeder Boromirin durumu ise daha farklıdır Dürüst bir insandır Ancak yüzüğün gücüne ihtiyacı olduğunu saklamaz Parth Galen çimenliğinde Frododan yüzüğü almaya çalışması ve kardeşliğin felsefesine ihaneti de bu yüzdendir Yüzüğün gücünün, kendi ülkesini yıkımdan ve Sauronun zulümünden kurtaracağını düşünür Hayatının en önemli dersini, bu düşüncesinin yanlış olması yüzünden bir hobbitten alır Frodo ile tartışmasından pişman olan Boromir, hobbitleri korumak için Uruk-Hailerle gireceği mücadelede kahramanca ölür Frodonun mücadeleyi tek başına vermek istemesi, Boromirin ölmesi ve Samin efendisini tâkip etmesiyle, Legolas, Gimli ve Aragorn tek başlarına kalırlar Yüzüğe hakim olmak gibi düşünceleri hiç olmayan kişiler… Legolas; bir elfin tüm özelliklerine, zerafetine, zekasına ve işaretleri okuma özelliğine sahiptir Bu ölçüde zerafete sahip olup da, Gimli ile sıkı bir dostluk bağı kurması yadırgatıcı olabilir Ormanların, doğanın ve yeşilin dostu bir elfin, dağları şekillendirerek doğanın düzenini bozan, atak ve kavgacı bir cüce ile dost olması nasıl açıklanabilir? Gimli gururludur Kitapta Gimli karakteri üzerinde çok durulmamakla beraber, çabuk sinirlenen yapısı ve kahramanca mücadeleleri sayesinde gruba çok destek olmuştur Kuzey Kuyutorman Elfleri Kralının oğlu olan Legolas ise, savaşın en hareketli zamanlarında bile kaç ork öldürdükleri konusunda kendisiyle yarışan Gimliyi kardeş gibi sever hale gelmiştir Isengarda giden yolda Gimli, Miğfer Dibi Mağaraları ile Legolasın ülkesi Kuyutormanı kıyaslamış, her ikisi de kendi ülkelerinin güzelliği konusunda ısrarcı olmamak için bir anlaşma yapmıştır Bu anlaşmaya göre, önlerinde onları bekleyen tehlikelerden kurtulabilirlerse bir süre daha birlikte yolculuk yapacaklar, Fangornu ve Miğfer Dibini birlikte ziyaret edeceklerdir Bu anlaşma aynı zamanda, dostuklarının da mührü haline gelmiştir Tolkien, dostluğun gücünün farkındaydı Frodo ve Sam, Gimli ve Legolas, Aragorn ve Gandalf… Birbirlerinden aldıkları destekle savaşı kazandıklarını söylemek yanlış olmaz Tom Bombadil, Altınyemiş, Gandalf, Sauron ve Saruman ise bu hikâyenin tanrısal özellikteki karakterleridir Ardanın yaratılışında söz sahibi ve Vaların hizmetkarı olan, aynı zamanda da güç bakımından Valardan sadece biraz düşük olan Maiarlardan biri de, bu maceranın en tanımlanamayan kişisi Tom Bombadildir Tom Bombadil ve eşi Altınyemiş, kendilerini doğanın korunmasına adamış Maiarlardır Yaratılıştan beri dünya üzerindelerdir ve yüzüğün onlar üzerinde hiçbir etkisi yoktur Yaratılıştaki ismi Iarwain Ben-Adar olan Tom Bombadil, bir Maiar olmasına ve yüzükten etkilenmemesine rağmen, Frodonun teklifini geri çevirmiş, yüzüğü almamıştır Bir hobbittense, güçlü bir Maiarın bu görevi gerçekleştirmesi gerektiğini düşünen biz zavallı okurlar içinse, Gandalfın çok önemli bir açıklaması vardır: Yüzüğün onun üzerinde bir etkisi yoktur Gerekliliğini anlayamaz ve hatta yüzük ona verilecek bile olsa, bir süre sonra unutup fırlatıp atabilir” Tom Bombadil, ağaçların, suyun ve tepelerin efendisidir Dünyevi bağlantılar ona göre değildir Zaten izleyicilerin kafasını hepten karıştırmamak için olsa gerek, filmde Tom Bombadile yer verilmemiştir Gandalf, asıl adı Olorin olan, elf dilinde Mithrandir olarak isimlendirilen, yaratılıştaki beş büyücüden biridir Kendisi gibi büyücü olan ancak yüzüğü elde etmeyi amaçlayan Sarumanı yener, Khazad-Dumda Balrog ile savaşıp Ak Cübbe giyer Meraklıları bilir ki, Balrog da bir büyücüdür ve onu yenen Gandalf ateşle olan sınavını başarıyla vermiştir Beyaz Cübbesi ile aramıza dönen Gandalf; savaş bittikten sonra görevini tamamlayacağının ve yeni bir çağda Orta Dünyada olmayacağının da sinyallerini verir Saruman ise, Gandalf gibi yaratılıştaki beş büyücüden biridir ve yüzüğün gücüne, karanlık amaçlar için tutkundur Orta Dünyaya Gandalf ile beraber gelen, Saruman, Sauronu Kuyutormandan süren Ak Divana başkanlık yapar Orthanca yerleştikten sonra Sauronun *****larını ve gücünü araştırmaya başlayan büyücü, zamanla tek yüzüğü kendisi için aramaya başlar Gandalfı da kendi safına çekmek için mücadele etmiş ve başarısız olmuştur En sonunda Gandalf tarafından asası kırılmış ve divandan atılmıştır Tolkienin yarattığı dünyada ya çok iyiler, ya da çok kötüler vardır İyi karakterleri o kadar çok sevmişizdir ki, kötülere acımak aklımızın ucundan bile geçmez Sauronun neden karanlığı seçtiğini bilmeyiz Onun eğiticisi Melkorun dünyaya dair tutkusunu, tanrının yerine geçme isteğini anlamak istemeyiz Oysa bizler, yaşadığımız dünyada kendimize hedef edindiğimiz güç simgesi kişilerin yerine geçmek için çırpınıp dururuz Gücün olduğu yerde ahlak yoktur prensibini bilmemize rağmen güce taparız Gerçek hayatta, Boromir gibi hatalarımızdan ders alıp, güçten vazgeçerek ölüme rağmen savaşabilir miyiz? Ya da Yüzük Kardeşleri ve Bilbo gibi, bizi bizden başkasının anlamayacağını ve kendimizde onarılmaz hasarlar bırakacağımızı bilerek dünyayı kurtarmaya çalışabilir miyiz? Yüzüklerin Efendisi; bir güç, cesaret ve dostluk kitabıdır Şu kitaplardan ne anlıyorsun Allah aşkına !?diyenlere, göğsümüzü gererek; insanlığın özünde olması gerekeniyanıtını verebiliriz A Elif ÖZMEN Kaynak: focusdergisicomtr |
|