Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
bayezid, yıldırım

Yıldırım Bayezid

Eski 08-23-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Yıldırım Bayezid



Babası Sultan I Murat, annesi bir Bulgar asıllı (bazı kaynaklara göre ise Bizans asıllı) Gülçiçek Hatun'di Adı babaannesinin babası Türkmenler'in Ede-Balı diye andığı Ebâ Yezîd'in adından gelir Küçük yaştan itibaren zamanın seçkin alimlerinden genel İslam eğitimi ve değerli kumandanlardan askerlik, sevk ve idare dersleri aldı Osmanlı tarihlerinde kendisinden ilkin söz edilmesi, 1381de Germiyanoğulları beyi Süleyman Şah'ın kızı Devlet Sultan/Hatun 'la evlenişi nedeniyledir Bu evlilik babası I Murat'in Germiyan topraklarının neredeyse tamamını "gelin ceyizi" olarak sınırlarına katmak politikasının sonucuydu 1381 yılında evlenişinin takip eden yıllarda devlet idaresinde yetişmesi için Sultanönü (Eskişehir) ve sonra Germiyan İli (Kütahya) sancakları beyliğine atandı; sancaklarının askeriyle Anadolu ve Rumeli yakalarında savaşlarda babasının safında yer aldı 1385de kardeşi Şehzade Savcı Bey'in (Bizans veliahtı Andronikos Palaiologos ile birlikte hareket ederek) ayaklanmasının bastırılışı ve Şehzade Savcı'nın gözlerine mil çekilmesi sonucu öldürülmesi olayları ile de Osmanlı tarihlerinde bahsi geçmektedir 1389'da Sırpların çoğunluğunu oluşturduğu Haçlı ordusu ile yapılan Birinci Kosova Savaşı'na katıldı Osmanlı ordusunun sağ kanadının komutanlığını yapdı; savaşta büyük kahramanlık gösterdi ve savaşın Osmanlılar tarafından kazanılmasında komutası altında bulunan Osmanlı sağ kanadının Sırplara bir karşı taaruz ile Sırp ordusunu çökertmesi çok önemli katkı sağladı Babası Sultan Murat, bu savaş sonunda bir Sırp soylusu olan Milos Obilic tarafından şehit edilince, devlet ileri gelenlerinin müşterek kararı ile Osmanlı tahtı kendine verildi[3]
Saltanatı [değiştir]

Yakup Bey'in öldürülmesi [değiştir]
I Bayezid Kosova Meydan Savaşı'nin son saatlerinde babasının suikaste uğrayip öldürülmesi üzerine savaş alanından çağrılarak kendisine biat edildi Bu biat töreni biter bitmez düşman peşinde olan kardeşi Yakup Çelebi'yi çağırtılıp çadırda boğduruldu Zamanının tarihçisi Âşıkpaşazade Yakup'un öldürülmesi o gece askeri iztiraba düşürdü demektedir [4]Yıldırım'ın bu aksi askerî tepkiden kurtarılması için Yakup Bey'in umera ve ulemanın onayı ve başvezir Ali Paşa'nin buyruğu gereği idam ettirildiği kontr-propagandası yaydırılmaya çalışıldı Askeri yeni padişaha bağlamak için de Osmanlı tarihinde ilk defa olarak cûlus bahşisi dağıtılmış ve böylece cülus bahşisi dağıtmak geleneği ortaya çıkartıldı
Rumeli sorunları ve seferleri [2] [değiştir]
1389da ilk olarak I Bayezid, Anadolu işlerini bir köşeye koyup Rumeli sorunları ile ilgilendi Sırbistan işlerini yoluna koymak için çaba verdi Kosova Savaşında öldürülen Sırp Kıralı Lazar'in ardılı olan İstvan Lazaroviç'le yeni bir anlaşma yapılarak Sırplar için yıllık vergi ödenmesi tayin edildi ve yeni kralın kızkardeşı Mara Despina'nın I Bayezid ile evlenmesi icin anlaşma yapıldı Yeni bir Hristiyan ittifakını önlemek amacıyla Vidin, Eflak ve Bosna yörelerine Paşa Yiğit, Hoca Firuz ve diğer akıncı beyleri komutasında akıncı birlikleri sevkedildi Yoğun bir Türkmen göçmen grubunun Üsküp ve civarına yerleştirilmesi sağlandı Padişah kışı Edirne'de geçirdi Edirne'nin imar edilmesi için uğraştı Hükümdarlığını kutlamaya gelen elçileri kabul etti Venedik Cumhuriyeti elçisi Francesko Kuirini'ne Venedik ticari kolonilerine tanınan imtiyazların devam etmesi için güvence sağlandı
1391de ilkbaharında Anadolu'da Kastamonu seferi yapmaktayken Eflak Voyvodası Mirce Tuna Nehrini geçip Karinabad'a kadar ilerledi Bunun üzerine I Bayezid hızla Rumeli'ye Mirce üzerine yöneldi Arkus Ovası Savaşı'na Mirce komutasındaki Eflak ordusuna karşı çıktı Savaşı Osmanlı ordusu kazanıp Eflak Voyvodası Mirce esir alındı Mirce ile yapılan anlaşmaya göre Mirce çok yüksek bir kurtuluş akçesi ödemek zorunda kalıp ülkesine dönebildi Eflak Voyvadalığı da Osmanlı devletine bağımlı bir vasal devlet statüsüne girdi
1393de de I Bayazid Anadolu'da Amasya ve civarında iken Macarların saldırıları üzerine Rumeli'ye döndü Bulgarların başkenti olan Tırnova'yi ele geçirdi Macar-Bulgar karışık orduları işgaline ugrayan Tuna boyu kaleleri olan Silistre, Niğbolu ve Vidin'i tekrar Osmanlı egemenliğine aldı Niğbolu kalesine kapanmış Bulgar Kiralı Şişman ve oğlu Aleksander kısa bir kuşatim sonunda bu kalede I Bayezid eline esir düştüler
1394'te Selanik ve Yenişehir'i (Mora) alan Osmanlı orduları, Teselya ve Arnavutluk'a kadar ilerlediler
1395de Bizans imparatoru ve prenslerinin Serez'de görüşmeleri başarısız kalınca I Bayezid komutasında Osmanli ordusu güneye Yunanistan üzerine hücuma geçip Tırhala, Domacia, Patras ve Farsala şehirlerine eline geçirdi Sonra tarihî Termofil geçidinden geçerek Atika yarımadası bölgesine girdi O yazki bu Yunanistan'daki başarısından sonra I Bayezid yine o yaz sonu Anadolu'ya Kastamonu'ya yöneldi
1396da ise, yine Rumeli'nde çok büyük bir Haçlı Seferi ordusuna karşı [23 Eylul]],1396da Niğbolu Savaşı yapıldı ve I Bayezid çok büyük bir zafer kazandı
1397de Balkanlardaki akıncı grupları Evrenos Bey, Murtaza Bey ve Yakup Paşa komutalarında Venedik'e bağlı olan Koron ve Modon kaleleri ile Mora'ya akınlar tertip ettiler Bu akınlar yıldırma ve yağma toplama hedefli idi; bu kaleler ve arazileri fethetmeleri ve arazilerine yeni Türkmen aileleri yerleştirilmeleri ön görülmemekteydi Tam aksine Rumeli'nin bu yörelerinin bazı yerlerinde bulunan halk toplu olarak Anadolu'ya göç ettirilmişti
Anadolu sorunları ve seferleri [değiştir]
1389'da I Bayezid'a yönelik daha büyük bir tepki Anadolu Türkmen beyliklerinden gelmişti Sözde Yakup Çelebi'nin öcünü almak üzere, Germiyanlı, Aydınlı, Saruhanlı, Menteşeli, Hamitli beylikleri ve hatta Sivas Hükümdarı Kadı Burhaneddin eyleme geçmişlerdi Amaçları giderek büyüyen Osmanlı devletinin gücünü kırmak ve kaybettikleri topraklar varsa bunları geri almaktı
1390 baharında I Bayezid yanına vasal devletlerden katkılar olarak Sırp Kıralı İstavan Lazarovic ile Bizans İmparatorunun oğlu ve veliahtı Manuel'i alarak olağanüstü başarılar sağlayan bir Anadolu seferi gerçekleştirdi Hızla hareket ederek Aydınoğulları, Saruhanoğulları, Germiyanoğulları, Menteşeoğulları ve Hamitoğulları beyliklerini ortadan kaldırdı Saruhan beyleri Hızırşah ve Orhan Bey'in Bursa'da, Germiyanlı Yakup Bey'in İpsala'da ve Aydınlı İsa Bey'in ise Tire'de oturmaları emredildi Antalya'ya kadar indi Bu arada Bizans'in elinde bulunan Anadolu içinde dört tarafı Osmanlı arazisi ile çevrili bir enklav şekilindeki Filedelfia (şimdiki Alaşehir) kalesini vasalı olan Manuel'e zapettetirdi O yıl sonbaharda Karamanoğlu Alaeddin Bey, Candaroğlu Emir Süleyman ve Sivas Hükümdarı Kadı Burhaneddin arasındakı ittifakı yıkmak için Konya'yı kuşattı Yıldırım'in eniştesi olan Karamanoğlu Alaeddin Bey barış imzalayarak Çarşamba Suyu'na kadar topraklarını Osmanlılara bırakmak zorunda kaldı
1391-92 kışını Bursa'da geçiren I Bayezid 1392 baharında Kastamonu üzerine yürüyerek, Candaroğlu topraklarını ele geçirdi[5]Kadı Burhaneddin üzerine gönderilen öncü Osmanlı birlikleri önce Osmancık kalesini aldılar Fakat Kadı Burhaneddin ordularına karşı yapılan Kırkdilim Savaşı'nda yenilip bu ordunun komutanı olan I Bayezid'ın büyük oğlu Şehzade Ertuğrul Çelebi bu savaşta şehit düştü Kadı Burhaneddin'in Moğol asıllı akıncıları Anadolu Osmanlı topraklarına yayıldı I Bayezid ise Macar ordularının Rumeli'de yaptıkları hücumları önlemek amacıyla Rumeli'ye dönmek zorunda kaldı
1393 baharında Anadolu büyük bir savaş ortamı halini alıp I Bayezid muttefikleri ile Kadı Burhaneddin mütefikleri arasında yer yer patlak veren savaşlara sahne oldu Anadolu'da sefere çıkan I Bayezid bu defa Amasya ve yöresine yöneldi I Bayezid'in yerel müttefiki Niksar merkezli Canik bölgesi yerleşikli Taceddinoğulları idi Bunun sefer sonucunda Amasya, Merzifon, Turhal ve Tokat kaleleri Osmanlılar eline geçmiştir
I Bayezid bu stratejik önemi çok büyük sınır bölgesini yeni bir Osmanlı eyaleti olarak organize etmiş ve eyalet valiğine oğlu I Mehmet'i atamıştır O yıl yazı da I Bayezid Rumeli'ye dönüp Bulgar ve Macarların Tuna kalelerini işgalleri sorunu ile uğraşmak zorunda kaldı
1394de Timur Dicle'yi geçip Anadolu'ya girmişti Anadolu'da ve Suriye'de yerel egemenliğini yitirmiş veya yitirme tehlikesi altında olduğu görünen beyler, Timur'a yanaştılar Buna karşılık I Bayezid güney Anadolu'da egemenlik gösteren Mısır merkezli Memluklularla dostane ilişki kurmak niyetiyle Mısır'a bir elçi gonderdi
1395de Rumeli'de Yunanistan üzerine bir seferden sonra, o yazın da yine ivedilikle Anadolu'ya döndü ve Candaroğulları'na bağlı Sinop kalesini kuşattı Candaroğlu İsfendiyar Bey bir barış teklif etti ve kendisi anlaşma ile bir bağımlı vasal devlet statüsüne girdi I Bayezid kışı Bursa'da geçirdi
1396da en önemli olay Niğbolu Savaşı oldu Büyük bir Haçlı ordusuna karşı çok önemli bir zafer kazanan I Beyazid bu savaştan büyük ganimetle kışı geçirmek için Anadolu'daki Bursa başkentine döndü Savaş ganimetlerini Bursa'nın imarına sarfetmeye başladı Bursa Ulu Camii bu ganimetlerin kullanıldığı eserlerin başında gelir Ayrıca Bursa bir hastahane, bir darûlhayr, Ebu İshakane ve iki medrese de yaptırılmıştır
1397de I Bayezid'ın eniştesi olan Karamanoğulları Beyi Alaeddin Bey Oğuz boyları Türkmenlerinden büyük bir ordu oluşturmuştu ve 1390da Osmanlılara kaybetmiş olduğu arazileri almaya hazırlanmaktaydı I Bayezid İstanbul kuşatmasını bırakarak bir ordu ile Karamanoğulları karşına gitti Karamanlılar ve Osmanlılar arasında yapılan Akçay Ovası Savaşı I Bayezid'in kesin galibiyeti ile bitti Karamanoğlu Ahmet Bey savaş meydanıdan kaçıp Konya Kalesine sığındı I Bayezid tarafından kısa bir kuşatmayla alınan Konya'da Alaeddin Bey yakalanıp idam ettirildi Osmanlı'lar Karaman (Larende) kalesini de aldılar I Bayezid kızkardeşi Karamanlı Alaeddin Bey'in karısı olan Melek Hatun'u ve yeğenlerini Bursa'ya gönderdi
1398de ilkbaharda I Bayezid Samsun ve çevresinden oluşan Canik yöresine bir sefer yaptı Bu yörede bulunan küçük beylerin egemenliklerine son verdi; ve yaz başında tekrar Bursa'ya geri döndü Fakat o yaz başında Kadı Burhaneddin Akkoyunlu hükümdarı Kara Yülük Osman Bey ile savaşa girişmiş; bu savaşı kaybedip esir düşüp Akkoyunlular tarafından öldürülmüştü[6] Kadı Burhaneddin'in umerasi I Bayezid'a çağrı gönderip bu devlet arazilerini Osmanlıların eline geçmesini istediler Bu nedenle 1398 yaz sonu I Bayezid yeni bir Anadolu seferine çıkmak zorunda kaldı Bu sefer de Kırşehir'den Sivas'a kadar uzunan bir büyük yöreyi Osmanlı sınırlarına katıp yine Bursa'ya geri döndü
1399da ise tekrar bir Anadolu Seferi düzenleyen I Bayezid bu sefer Mısırlı Memlukluler devleti elinde bulunan güney ve güney doğu Anadolu yörelerine yürüdü Bu suretle Memluklarla yıllar süren barışı sağlayan karşılıklı anlaşmalar ihlal edilmiş olmaktaydı Fakat I Bayezid Mısır Memluk Sultanı Berkuk'un ölmesi nedeniyle Osmanlılar ve Memluklular arasındaki anlaşmanın da yürürlüğü kalmadığı tezini ortaya atıp bu mütecaviz olan askerî harekâtını savunmaya çalıştı Mısır'in sınır kaleleri olan Malatya, Darende ve Divriği kalelerini eline geçirdi Dulkadiroğulları topraklarına girdi
O yıl Uygur asıllı Erzincan Emiri Mutahharten'in teşviki ile Timur bir öncü Anadolu seferi yaptı Yörelerini Osmanlı'lara yitirmis olan Anadolu beyleri de Mutahharren vasıtasıyla Timur'a sığınmışlardı Buna karşılık Karakoyunlu Kara Yusuf Bey ve Sultan Ahmed Jelayir Osmanlı'lara sığınmıştı
1400'un ilk aylarında I Bayezid yine İstanbul kuşatması ile ilgiliyken Timur'un Sivas'i aldığını, Kayseri yakınlarında bir Osmanli Anadolu eyaletleri ordusunu mağlup edip dağıttığını ve Malatya'ya inip bu kaleyi ele geçirdigi haberlerini aldı Ağustos'da İstanbul kuşatmasından ayrılmakla beraber, I Bayezid o yıl Anadolu'ya sefer yapmadı
1401de ise Timur'un Bağdad'a yöneldigi haberi geldi I Beyazid o yaz Erzincan Emiri Mutahharten uzerine bir sefer başlattı Osmanlılar ve Timur arasında sıkışan Mutahharren Osmanlılara bağlılığını sundu Ancak Timur'un Sivas'ı almasına yardımcı olduğunu bilen ve ona güvenmeyen I Bayezid, Erzincan'ı ve Kemah'ı ele geçirerek, Erzincanlılar'ın isteği üzerine, Mutahharten'in, kendisine bağlı olmak kaydıyla hükümdarlığını tanıdı Buna rağmen Mutahharten, Timur ile olan ilişkisini sürdürmüş ve I Bayezid'in eline geçmiş Kemah kalesini geri almak için destek sağlama girişiminde bulunmuştu
Timur o yıl Karabağ'da kışlağa çekilmişti Timur diğer Anadolu beyliklerinin de yasal hükümdarlarına geri verilmesini I Bayezid'den istiyordu O yıl iki hükümdar arasında birbirini tahrik etmek için karşılıklı hakaretlerle dolu bir mektup diplomasisi başladı [7]Timur bir taraftan Fransa, Cenova ve Bizans ile ilişkilere başlamıştı; diğer taraftan da I Beyazid'da gönderdiği mektuplarla sözde uzlaşmacı bir yaklaşımla I Beyazid'i çileden çıkaracak isteklerde bulunmaktaydı I Bayezid Mısır Memluklulari ile dayanışma için diplomatik girişimlerde bulunduysa da bunda başarı sağlanmadı
1402de Timur büyük bir ordu ile Anadolu seferi başlattı O yıl baharında Kemah kalesini kuşattıp aldı ve Sivas üzerine yürüdü I Beyazid ise ordusu ile Tokat'a gelmiş ve orada ordugah kurmuştu Her iki taraf da bu yörede savaşa razı olmayarak biri kuzeyden diğeri güneyden Kızılırmak'ı takip ederek Ankara'ya geldiler Burada 22 Temmuz,1402de Ankara Savaşı başladı Timur Ankara Savaşında büyük başarı kazandı
Yıldırım Bayezid yıl be yıl askerî sefere geçerek Anadolu Türk siyasi birliğini kuran ilk Osmanlı hükümdarı oldu Bu faaliyetleri üzerine Yıldırım Bayezid, Abbasi halifesinden Sultan-ı İklim-i Rum (Anadolu ülkesi sultanı) ünvanını aldı [8] Bu da bir anlamda Bayezid'in icraatini meşrulaştırıyordu
Bizans sorunları ve İstanbul kuşatması [9] [değiştir]
I Bayezid padişahlığının ilk yili olan 1389'da Bizans İmparatorluğu'ndaki saltanat çekişmesi sorunlarına da önem verdi V Yannis Palaiologos tahtta bulunuyordu; ama yeğeni VII Yannis Palaiologos Kosova Savaşı sırasında Genova'da bulunup amcası aleyhine bir darbe hazırlamaktaydı I Beyazid'in da yardımını sağlayıp 11 Nisan 1390da Yıldırım'in sağladığı bir Türk birliği desteği ile amcası V Yannis'i ikinci defa tahttan indirmeyi başardı Fakat VII Yannis şimdiki Yedikule yerinde olan Altın Kapı hisarında kendini savunmaya başladı ve oğlu Manuel'i Midilli adasından çağırdı Midilli'den Rodos Sen Jan Şövalyeleri gemileri ile gelen Manuel ve babası üç hafta süren bir şehir iç savaşı sonunda tekrar V Yannis'i Bizans İmparatorluğu tahtına getirdiler Destek verdiği kişinin tahtan indirilmesinden hoşlanmayan I Bayezid ise Osmanlılara yıllık tazminat ve askerî yardım sağlamakla yükümlü olan bir vasal devlet olan Bizans'dan 1390da çıktığı Anadolu seferi için yardım istedi ve Manuel Yıldırım'in Anadolu seferine katılmak zorunda kaldı
1390'da Bizans İmparatoru V Yannis Bayezid'in Anadolu'da olmasından yararlanarak İstanbul şehri surlarının şimdi Yedikule içinde kalan tören kapısı olan Altın Kapı civarını, şehrin içinde ve etrafında bulunan, kullanılmayan ve yıkık kiliselerden alınan taşlar ve mermerlerle pekiştirmisti Bu projeye kizan I Bayezid bu yeni yapıları yıkmasını ve bu yıkım yapılmazsa iki devlet arasında savaş başlayacağını ve Yıldırım'ın yanında bulunan İmparator'un oğlu ve varisi Manuel'in gözlerini kör edileceğini tehdit etti Çaresiz kalan VYannis, Sultan'ın bu isteklerini yerine getirmek zorunda kaldı ve bu yeni sur tamirlerini yıktırdı Bunu çok utandırıcı bulan V Yannis bu nedenle sinir buhranları geçirdi; 16 Şubat 1391de öldü ve yerine oğlu II Manuel Palaiologos geçti
II Manuel, Yıldırım'ın şehirde bir Türk mahallesi kurulması, bir câmi yapılması ve yıllık verginin artırılması isteklerinin kabul etmeyince Yıldırım (aralıklı olarak 1391 ile 1400 dönemlerinde) İstanbul'u karadan kuşatıp, kara ablukası uygulamaya başladı
1391'de İstanbul, karadan ve denizden kuşatıldı Bizans'a gözdağı vermek için yapılan ve yedi ay süren kuşatma sonunda Bizanslılar'dan bazı imtiyazlar elde edildi
1395'de Yıldırım Bayezıd, uzun süre abluka altında tuttuğu İstanbul'u ikinci kez kuşattı Kış mevsiminin yaklaşması üzerine kuşatmaya son verildi
1396'da Yıldırım Bayezıd, İstanbul'u üçüncü kez kuşattı, ancak sonuç alamadı
1400'de Bizans İmparator'unun Avrupa ülkelerini yeni bir haçlı seferi için örgütlemeye çalışması üzerine Yıldırım Bayezıd, İstanbul'u dördüncü kez kuşattı Timur'un Anadolu'ya girmesi üzerine kuşatma kaldırıldı
Niğbolu Savaşı [değiştir]
Ana madde: Niğbolu Savaşı
Aksak Timur ve Ankara Savaşı [10] [değiştir]
Ana madde: Ankara Savaşı
I Bayezid'in 1398'de Karaman ve 1399'da Dulkadirli topraklarına girmesinden sonra topraklarını kaybeden Anadolu beyleri bu sırada Hindistan seferinden dönen Timur'a sığınarak, onu Osmanlı sultanına karşı kışkırttılar Bu arada Timur'dan kaçan Karakoyunlu ve Celayirli beyleri de I Bayezid'i Timur'a karşı tahrik ediyorlardı Bu kışkırtmalar bir yana, artık Osmanlı için büyük bir tehdit oluşturmaya başlayan yağmacı ve yıkımcı Timur ordusu Anadolu'da ilerlemeye başlamıştı Timur'un Osmanlılara ait Sivas'ı alması, halkını öldürerek kenti yakıp yağmalatması,Osmanlı ve Moğol ordularının Ankara'da karşı karşıya gelmesi sonucunu doğurdu
I Beyazid, adına yaraşır süratiyle geldiği Çubuk Ovası'nda, Timur'un ordusunu, atları besiye bırakılmış, askerleri dinlenmeye çekilmiş, dağınık ve emniyetsiz bir şekilde karşısında bulur Tüm Vezirleri, Paşaları ve Oğulları hemen saldırıp imha hareketine girişmeyi istemişse de tarihi hatasını yaptı "Bırakın Tatar Ordusu toplansın,adet üzre savaşalım" dedi ve konakladı Yapılan bu hatanın çok disiplinli ve zamanının en kuvvetli ordusu olan Timur Ordusuna savaşı kazandıracağını anlayan Osmanlı Ordusundaki, Menteşeoğulları, Germiyanoğulları, Saruhanoğulları Beyleri ve kuvvetleri, ihanet ederek karşı tarafa geçtiler I Beyazid'in vezirleri de büyük oğlu; Emir Süleyman'ı,Osmanlı Devleti'nin devamı için savaş alanından kaçırdılar Bu olayı gören Mehmet Çelebi ve Mustafa Çelebi de savaş alanını taht mücadelesi için terk ettiler Osmanlı ordusunda yeralan kara tatarlarda Timur saflarına geçti Daha savaşmadan yaşanılan bu bozguna rağmen I Beyazid elinde kalan en sadık 10000 kişilik askeriyle kahramanca saldırdı Timur-Tatar Ordusuna müthiş zararlar verdirdi Ordusundan kaçanları savaş alanına geri getirebilmek için, merkezinde bulunduğu kuvvetinin, yanındaki Paşalarının "Çıkmayınız akşama kadar dayanırız, gece olunca da geri çekiliriz" uyarılarına rağmen çıktı ve Tatar askerine yakalandı, esir düştü(28 Temmuz 1402)
Sonuçları:
Anadolu`daki Türk siyasal birliği bozuldu
Beylikler Dönemi yeniden başladı
İstanbul'un Fethi gecikti
Esaret ve ölüm [değiştir]



I Bayezit, Timur'un elinde esir iken
Timur'un fetihnamesine göre Ankara Savaşı'nın bitiminde Bayezit bir gürz darbesiyle atından düşürülüp yakalanmış ve "Ben sultan Beyazid'ım Beni sağ olarak hükümdarınıza götürünüz" demesi üzerine elleri bağlı olarak Timur'un çadırına götürülmüştür[2] Timur tarafından şahsen Bayezid'ın iyi karşılandığı belirtilmiştir Yıldırım'in oğulları Mustafa Çelebi ve Musa Çelebi de aynı savaşta tutsak düşmüşlerdir Timur ve tumenleri Bursa ve İznik'i ve sonra İzmir'i ele geçirmişler; talan edip yakıp yıkmışlardır Timur bu seferlerinde ve Anadolu'da bulunduğu sıralarda Bayezid'ı devamlı olarak yakınında tutup ayrılmasına izin vermemiştir Bayezid'ı kaçırmak için birkaç girişim ortaya çıkartılınca Bayezid ve eşi Sırp Prensesi Olivera (veya Maria Despina) ile birlikte tutsak alarak demir kafesde tutuldukları da söylenmiştir
Yıldırım Beyazıt 8 Mart, 1403de 43 yaşındayken Akşehir'de neden olduğu hala bilinmeyen gizemli bir şekilde ölmüştür İbn Arabşah eceliyle öldüğünü yazar Bazı kaynaklara göre Timur'un beraberinde Orta Asya'ya doğru Hazar Denizi kıyılarından geçerek götürülmek isteniyordu ve en yakınlarından uğradığı ihanete dayanamayan I Bayezid hastalandığı için bırakılarak tedavisi için geriye gönderildiyse de vefat etmiştir Diğer kaynaklar hastalığının ilerleyen romatizma ve bronşit olduğunu,[2] Behiştî "humma-i muhrika (ateşli bir hastalık)" olduğunu bildirirler[11] Bizanslı tarihçi Dukas kendini zehirlendiğini,[12] diğerleri ise esaret altında intihar ettiğini de belirtmektedirler[13]
Yıldırım naaşı geçici olarak Akşehir'de Seyyid Mahmud Hayrani'nin türbesine defin edilmiştir Ancak Semerkand'a dönerken Timur'a kendisini beğendirmiş olan Musa Çelebi'ye babası Yıldırım'ın naaşını alıp Bursa'ya birlikte götürmesi buyruğu verilmiştir Bazı kaynaklara göre cenaze Musa Çelebi tarafından Bursa'ya getirilmiş ve Yıldırım Camii yanındaki türbesine gömülmüştür Diğer kaynaklar ise Musa Çelebi'nin babasının naaşını mumyalanmış olarak Germiyanoğlu Yakup Bey'e Kütahya'ya getirdiğini; burada naaşın saklandığını ve 1404de Çelebi Mehmed tarafından Bursa'ya getirilerek türbesine gömüldüğü yazılıdır
Yıldırım Lakabı [değiştir]

I Bayezid, yuvarlak yüzlü, beyaz tenli, koç burunlu, ela gözlü, kumral saçlı, sık sakallı ve geniş omuzluydu
"Yıldırım" lakabını nasıl edindiği konusunda çeşitli rivayetler vardır:
Bunlardan en yaygın olanı Niğbolu Savaşı nedeniyle savaş meydanına hiç beklenmeyecek bir süratle ulaştığı için aldığıdır Haçlılarca kuşatılan kalenin komutanı Doğan Bey'e gecenin karanlığında,kale duvarlarına kadar gelerek gerekli talimatları verecek kadar gözüpek bir komutan olduğu, savaşlarda askerinin önünde savaştığı ve askerlerinin yetişmekte zorluk çektiği tarih kitaplarında sıkça yer verilmiştir
Bir başka rivayette de bu lakabı daha padişah olmadan babası I Murat'ın yaptığı I Kosova Savaşında, Türk ordusunun zor duruma düştüğü anda, düşman ordusunu bir kanattan diğer kanada kadar yararak geçmiş olmasına bağlamaktadır
Tarihçi Joseph von Hammer-Purgstall ise bu lakabın Bayezid'in kardeşi şehzade Yakup Beyi öldürtmesinden kaynaklandığını belirtmektedir[14]
17 yüzyıl Osmanlı tarihçilerinden Bostanzade Yahya Efendi, Tarih-i Saf (Tuhefetu'l-ahbâb) adlı eserinde ise öfkeli ve kibirli olduğu için yıldırıma benzettildiğini yazmaktadır[15]
Osmanlı sultanları biyografilerini yazan Sakaoğlu'na göre Yıldırım olasılıkla öz Türkçe adıdır [2]
Münecimbaşı Ahmet Dede(?-1702)'nin yazdığı Müneccimbaşı Tarihi adlı kitabında ise bu lakabın yalnız kahramanlık ve şiddetinden dolayı verildiğini aktarır [16]
İlk üç iddıanın yanlış olması çok olasıdır çünkü Sultan Murat, 1386 (hicri 788) yılında Karamanoğlu Ali Bey'e karşı kazandığı başarı üzerine Ahmet Celayir'e gönderdiği mektupta oğlu için Yıldırım lakabını kullanmıştır O tarihte ne Kosova savaşı ne de Niğbolu savaşı söz konusudur


BU KADAR EMEĞE BİR +REPİ ÇOK GÖRMEYİN

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.