Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Genel Kültür & Serbest Forum > ForumSinsi Ansiklopedisi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
seramik

Seramik

Eski 08-21-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Seramik




Toprak, endogen granit kayaların doğanın aşındırmasıyla ufalanması sonucu meydana gelmektedir Toprağın her türü seramik için uygun değildir Kullanıma elverişli toprak ise kildir Kil, dünyanın ana maddesidir Killerin plastik özellikleri nedeni ile şekillendirme imkanlarına sahip bulunmaları ve şekillerini pişirme sureti ile koruyabilmeleri esasına dayanan seramik endüstrisi dünyanın en eski endüstrilerinden sayılmaktadır

- Killerin, suyla karıştırıldıklarında, plastik özellikleri olan, kolayca biçimlendirilebilen bir hamura dönüşme, pişirildikten sonra da sert, sağlam, değişmez bir yapı kazanma özelliklerine dayalı çömlek üretme sanatı

- Anorganik maddelerin herhangi bir usul ile şekillendirilip, pişirilmesi ile meydana gelen ürünlere seramik denir

- Seramik hammaddesi kil olup elde, kalıpta veya tornada biçimlendirilmiş, fırınlanmış her tür eşyanın genel adı Porselenden pişmiş toprak malzemeyedek her türlü obje sözcüğün kapsamına girerTarihçeSeramiğin tarihçesi insanların ateşi bulmaları ile başlamaktadır Suyu taşımak, muhafaza edebilmek için kaplar yapma zorunluluğundan seramik doğmuştur Yüzyıllar boyunca, kap kacak yapımında kullanılmış, gerek eski çağlarda gerekse günümüzde yapı tuğlası üretiminde yararlanılan bir gereç olmuştur


Çeşitli kültürlerin yaşadığı bir bölge olması sebebiyle Anadolu'da yapılan birçok arkeolojik kazı sonucu tarihe ışık tutan seramik eserlere rastlanmıştır İlk kez yeni taş döneminde çıkan seramiğin en eski örnekleri Anadolu'da, Hacılar, Çatalhöyük, Beyce Sultan, Demirci höyük vb arkeoloji kazılarında bulunan seramik kaplardır Bu yapıtlar bezemelerinin yanı sıra biçimleri ile de dikkat çekmektedirler MÖ 3500 Kalkalitik devir, MÖ 2500 - 1000 Truva, Hitit, MS 11 Ve 13 Yüzyıllarda Selçuklu, 10 Yüzyılda Anadolu'ya gelen Osmanlılar, Selçuklulardan kalan seramik kültürünü sürdürerek 15 Yüzyılda kendi özelliğini oluşturmuş, belli dönemlere damgalarını vurmuş ve hepsi birbirinden güzel örnekler bırakmışlardır


İlk kaynaklarını Anadolu dışındaki Türk seramiğinden alan Anadolu seramik sanatı, Osmanlı devrinde tamamen kendine özgü bir gelişme göstermiş, tercih edilen, ihraç edilen eserler vererek ilgi görmüştür Hokka, kase, ibrik, sürahi, kadeh, kandil, kupa, gülabtan, buhurdanlık, tütsü kabı vb, tabaklar sert beyaz hamur, sır altı tekniğiyle yapılmıştır


Seramik malzeme üretiminde kullanılacak olan kil, üretilecek malzeme türüne göre, karıştırıcı, ıslatıcı makinelerde şekillendirilebilmeleri için gerekli su miktarı ilave edilmek suretiyle homojen bir hamur elde edilmeye çalışılır Seramik malzemesi, elle, kalıplama, presleme, döndürme, filaj veya etraj, döküm teknikleri ile şekillendirilmektedir


Pişirilen ürünlere bisküvi adı verilmektedir Bisküvi halindeki yarı mamul üzerine; yapılacak desen, şekil veya yazıların sınırları (kontürler) özel olarak hazırlanmış aydınger (iğnelenmiş desenli) şablonlar yardımı ile odun kömürü tozu ile desen işlenmektedir Bu desen tahrirlenip (çinilerde bezeme örgelerinin çevresini dolanan ince kontur) içleri boyanmaktadır Boyalar genellikle büyük kısmı ithal maddelerden yapılan boyalardır


Seramik yapıtlar üzerine çeşitli usullerle kaplanan şeffaf sırlarda: metal oksitler katılarak hazırlanan sır reçeteleri değişen yüksek derecelerde renk veren sır tipleri kullanılmaktadır Renk veren metal oksitler tek başlarına kullanıldığı gibi, bir kaçı bir arada kullanılarak hazırlanan reçetelerle değişik renkler veren sırlar elde edilebilir Renklendirmede kullanılan metal oksitler; krom, demir, kalay, bakır, kobalt, manganez, zirkon, nikel, vanadyum, rutil olup tek veya karışım halinde kullanılır Kalay, titanyum, antimuan opak sırlar elde etmek için kullanılan üç maddedir


Bir parçayı sırlamadan önce sırrın yüzeye çok iyi tutunması yüzeyin temizliği ile doğrudan doğruya ilgilidir Bu amaçla bisküvi akar su altında kısa bir süre tutularak temizlenir Sır tabakası 1,5 milimetre kalınlığında olmalıdır Sırrın kalınlığı kabarcıkların oluşması gibi kusurlara yol açabilmektedir Yeterince kalın olmayan sırlar ise kel alanlar oluşturur Sır ürüne fırça, dökme, daldırma, majolika gibi tekniklerle sürülmektedir


Desenlenmiş (dekorlanmış) ve sırı sürülmüş yarı mamüller geleneksel yöntemlerle fırınlarda pişirimi yapılmaktadır Şekillendirilen, kurutulan parçalar süreksiz veya sürekli fırınlarda sürekli veya süreksiz fırınlarda, çanak, çömlekler açık ateşte, ince ürünler örtülü fırınlarda pişirilmektedir


Çini genellikle mimariye bağlı yapıtlarda kullanılmakta, günlük yaşamda kullanılan kap vb ise seramik denilmektedir


"ÇİNİ" kelimesinin 'i' ilgi harfiyle türetilmiş olması ilk bakışta çiniciliğin Çin'den geldiği kanısını uyandırmaktadır Çiniciliğin Türklere özgü bir sanat olduğu sanat tarihi uzmanlarınca kabul edilmektedir


Mimaride kullanılan Çiniye 18 Yüzyıla kadar "Kaşi", çini eşyaya (tabak, vazo, kase vb) de "EVANİ" (kapkacak) adı verilmekteydi O dönemde Çin'den ithal edilen porselenlerin ün kazanmalarından ötürü, Türk yapısı "Kaşi" ye kalitesinin yüksekliğini vurgulamak için "ÇİNİ" denmeye başlanmıştır


Orta Asya'da gelişen seramik sanatının bir kolu olan çinicilik, Selçuklularla Anadolu'ya girmiştir Osmanlılarda mimari süslemede çok önemli yeri olan çini, cami, medrese , türbe, sarayları süslemekte kullanılmıştır İlk Osmanlı devri çinileri Selçuklu geleneğinin devamıdır Figürlü geometrik yazı, nebati süslemelerle sarı, yeşil renkler farklı kullanılmıştır Bizanslılar zamanında bir seramik merkezi olan İznik, Osmanlı İmparatorluğunun da en önemli çini merkezi olarak 14 Yüzyıldan, 18 Yüzyıla kadar üstünlüğünü korumuştur


17 yüzyılda önemini yitiren İznik atölyeleri yanında Kütahya'da İznik tekniğine erişememekle beraber 15yüzyıldan itibaren bir çini, seramik merkezi olarak varlık göstermiştir Kütahya işi seramikler mavi, kırmızı, sarı, mor, yeşil renklidir


18 yüzyılda bölgesel özellik gösteren Çanakkale seramikleri ortaya çıkmıştır Osmanlı döneminde daha çok saray, cami, medrese, türbeler için üretilen seramikler, 17 Yüzyıldan sonra yozlaşmaya başlamıştır Cumhuriyet dönemine kadar Kütahya, Çanakkale seramikleri, Fransa'dan çamuru getirilerek yapılan Yıldız Porselenleri görülmektedir


18 yüzyılda İznik'teki çinicilik sanatı tamamen kaybolmuştur Aynı yüzyılda en güzel örneklerini veren Kütahya çinileri, bu yüzyıl sonunda gerilemeye başlamış, 19,20 yüzyılda eski İznik çinileri motiflerinin taklitlerine dönülmüştür Günümüzde çini merkezi Kütahya'dır Burada daha ziyade Selçuklu renk, desenler taklit edilerek üretim yapılmaktadır

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.