Ataol Behramoğlu Şiirleri |
10-09-2006 | #1 |
mate
|
Ataol Behramoğlu ŞiirleriESKİ NİSAN -------------------------------------------------------------------------------- Canımın yongası, sevdiğim, Bir kaç gün çaldık ilkbahardan Geçtik yıllardır özlediğim Erguvan ışıklı kıyılardan Aşkı sessizlik tanımlar Gençken tersini düşünürdüm Akşamla dönerken geriye dalgalar Yalnızlığı çırılçıplak gördüm Durduktu önünde Ege Denizi''nin Gözleri mayıs bulanığı, Kuytuluğunda eski evlerin Dolaştıktı Ayvalığı Eski nisan, her şey gibi, Kalbim de, rüzgar da eski, Çırpınıp duruyor havada Yitik anıların kelebeği -------------------------------------------------------------------------------- HERŞEY ŞİİRDİR -------------------------------------------------------------------------------- Her şey şiirdir, uğultusu rüzgarın Bir ırmağa usulcacık yağan kar Her gece okunan bir dua çocuklukta Gökyüzünde bölük bölük turnalar Her şey şiirdir, sevinç ve keder Dünyada olmak duygusu Kıyıda, ıssız kayalıklarda Kendi başına ışıldayan su Her şey şiirdir, şimdi, şu anda Ak kağıt üstünde dolanan elim Karşıdaki avluda salınan söğüt Yandaki odada uyuyan bebeğim Her şey şiirdir, çağrısı aşkın Bahar toprağından yükselen tütsü Umut ve acı, başlayan ve biten, Yağmurun ve akıp giden hayatın türküsü Her şey şiirdir ve bir gün belki İlk aşkım, ilk göz ağrım şiir Koynunda ona yazdığım mektuplar Bir yerlerden çıkıp gelecektir -------------------------------------------------------------------------- Başlık: KİRAZLI MESCİT SOKAĞI -------------------------------------------------------------------------------- Kirazlı Mescit sokağı Haliç''e doğru iner Yoksuk ahşap evler Cumbalı pencereler Yol üstünde kadınlar Oturmuş örgü örer Asmalı kahve önünde Çatık yüzlü erkekler Fabrika dönüşü, yorgun bir kırıtmayla Geçer solgun giysili kızlar Kürtçe bir şeyler konuşur Köşe başlarında delikanlılar Yüz yaşında bir hamal Yüz kiloya didişir Minnacık oğlanlar Çöpllükte küfürleşir Konuşsam bu bebelerle Söyleyebileceğim ne var Naylon talaşı topluyor Kışın yakmak için bir ihtiyar Kirazlı Mescit sokağı Bir sokak, yoksul İstanbul''dan Aklımda bu dizeler Geçtim bir ikindiüstü ordan ----------------------------------------------------------------------- KARŞILIKLAR -------------------------------------------------------------------------------- -Yaşıyor muyum,yoksa öldüm mü Diye sordu biri ötekine -Ben neden yaşadığımı sormaktayım Yıllardır kendime -Beni gerçekten seviyor musun Diye sordu ilk yaz kırlangıca -Bir gün kendimi öldüreceğim Dedi adam yargıca -Öğleye ne yemek pişireyim Diye sordu kadın kocasına -Tüm okyanuslarda yüzmek isterdim Kahrolası sınırlar olmasa -Adamı neden öldürdünüz Diye sordu yargıç katillere -Seviyorum seni ey yaşam Bütün hücrelerimle --------------------------------------------------------------------------- NE YAĞMUR NE ŞİİRLER -------------------------------------------------------------------------------- Soruyorum sevgilime - Darağacından Notlar’ ı okudun mu ? Bu bizim hayatımız Gece doluyor içeri Yıldızlarıyla Üç ilde Sıkıyönetim var "Askeri savcı" Sözü Yer alıyor Günlük bir sözcük olarak Hayatımızın sözlüğünde Aşklar kelepçeli Güney Amerika’ da Kederden Geberiyorum Herkes hayatını anlatıyor Deli anneler Yıkık binalar Paramparça Bir gençlik Yaşadığımız Hayatımızın kanadığını görmüyor musun? - Darağacından notları’ ı okudun mu? İşkence Ve umut Şiiri fışkırtır Ruhumun yaralarını saracak Şafağın sözcüklerini Arıyorum “Kalın devrimci romanların Sonundaki keder” Kalın Devrimci Bir roman olarak hayatımız - Darağacından Notlar’ ı okudun mu? Sevgilim Seni Öpüyorum Her gün Geçtiğim denize Yabancılaşmasam Bütün hayatları Anlatabilsem Ölüme karşı Dururken bir adam Tek bir mısra halinde Hayatını Okuyor Çıldırasıya Boğuntuluyum Çıldırasıya Bir özlem Günler ve Prag Ve trenler Ve alıp beni Götüren keder Günleri zincire Vuruyorlar Aşklar kelepçelidir Güney Amerika Çe Gevara Her şeyi bir bir Anımsıyorum Kalın Devrimci romanları Hayat Dolduruyor beni Nasıl Yıkık bir binayı Gökyüzü doldurursa - Darağacından Notları’ ı okudun mu? Prag’ da Bir sevgilim var Ve ikinci dünya savaşı Ve tanklar Ve ellerim Sana son kez dokunduğunda Artık Senin Olmayacağını bilmek; Artık Olmayacağımız Çünkü Çıkış yok buradan Silah sesleri Bir bahar Ey uçuşan Güvercinleri kalbimin Ey bir imkanı Yaşamak duygusu Ey içime Sindirdiğim sevgin Prag’ daki Sevgilim Karlı gecelerde Anımsarım seni Yağmurlar altında Dolaştığımız Litvanya’ yı “Kanal” ı Seyrederken Bütün Slav Ve Slavak güzellikleri Kalın sesli Kadınlar Ortodoks Hüznü Ve “Tütün” ü Okurken Ve Fuçiği Kanımızla Yazılmıştır Hayatın destanı Toprakta Dudaklarımızın İzi var Ve donup kaldığımız Cephelerde Buruşuk Mektuplar Ve yerlerine Ulaşmamış Savaş Ve keder Ve şiirler Korkunç bir Aşk özlemi İnsanlara Duyduğum sevgiden Boğulurcasına Kalbimi Çatlatırcasına İmgeler Ve trenler boyunca Taşıdığım Şehirlerden Geçerek Ve her bir insanın Bakışlarında Köyler ve uzak Duygular Sonsuzca seninle Sevişme özlemi Ve erkek olduğumun Bilincinde olarak Ve idama Giden bir adamın Karısına Bıraktığı Mektup kadar Çağdaş ve anlaşılır Ekmek kadar Kederli Vaptzarov’un Şiirleri kadar Sevgilim, binlerce kilometreye Yayılan kalbim Ve gözyaşlarım Ve her şeye Yetişme duygusu Bütün romanları Yutarak Bütün aşkları Yaşayarak Ve çağdaş ve sarsak Kalbimi Avutamaz Ne yağmur… Ne şiirler… -------------------------------------------------------------------------- ÖĞRENDİM Kİ -------------------------------------------------------------------------------- Öğrendim ki Kimseyi sizi sevmeye zorlayamazsınız Kendinizi sevilecek insan yapabilirsiniz, Gerisini karşı tarafa bırakırsınız Öğrendim ki Güveni geliştirmek yıllar alıyor, Yıkmak bir dakika Öğrendim ki Hayatında nelere sahip olduğun değil Kiminle olduğun önemli Öğrendim ki Sevimlilik yaparak 15 dakika kazanmak mümkün Ama sonrası için bir şeyler bilmek gerek Öğrendim ki Kendini en iyilerle kıyaslamak değil Kendi en iyinle kıyaslamak sonuç getirir Öğrendim ki İnsanların başına ne geldiği değil O durumda ne yaptıkları önemli Öğrendim ki Ne kadar küçük dilimlersen dilimle Her işin iki yüzü var Öğrendim ki Olmak istediğim insan olabilmem Çok vakit alıyor Öğrendim ki Karşılık vermek Düşünmekten çok daha basit Öğrendim ki Bütün sevdiklerinle iyi ayrılman gerek Hangisi son görüşme olacak bilemiyorsun Öğrendim ki ''Bittim'' dediğin andan itibaren Pilinin bitmesine daha çok var Öğrendim ki Sen tepkilerini kontrol edemezsen Tepkilerin hayatını kontrol eder Öğrendim ki Kahraman dediğimiz insanlar Bir şey yapılması gerektiğinde Yapılması gerekeni Şartlar ne olursa olsun yapanlar Öğrendim ki Affetmeyi öğrenmek deneyerek oluyor Öğrendim ki Bazı insanlar sizi çok seviyor Ama bunu nasıl göstereceğini bilemiyor Öğrendim ki Ne kadar ilgi ve ihtimam gösterseniz Bazıları hiç karşılık vermiyor Öğrendim ki Para ucuz bir başarı Öğrendim ki En iyi arkadaşla sıkıcı an olmaz Öğrendim ki Düştüğün anda seni tekmeleyeceğini düşündüklerinden bazıları Kaldırmak için elini uzatır Öğrendim ki İki insan aynı şeye bakıp Tamamen farklı şeyler görebilir Öğrendim ki Aşık olmanın ve aşkı yaşamanın çok çeşidi vardır Öğrendim ki Her şartta kendisiyle dürüst kalanlar Daha uzun yol yürüyor Öğrendim ki Hiç tanımadığın insanlar, iki saat içinde, senin hayatını değiştirir Öğrendim ki Anlatmak ve yazmak ruhu rahatlatır Öğrendim ki Duvarda asılı diplomalar İnsanı insan yapmaya yetmez Öğrendim ki Aşk kelimesi ne kadar çok kullanılırsa, anlam yükü o kadar azalır Öğrendim ki Karşısındakini kırmamak ve inançlarını savunmak arasında çizginin nereden geçtiğini bulmak zor Öğrendim ki Gerçek arkadaşlar arasına mesafe girmez Gerçek aşkların da! Öğrendim ki Tecrübenin kaç yaşgünü partisi yaşadığınızla ilgisi yok, Ne tür deneyimler yaşadığınızla var Öğrendim ki Aile hep insanın yanında olmuyor Akrabanız olmayan insanlardan ilgi, sevgi ve güven öğrenebiliyorsunuz Aile her zaman biyolojik değil Öğrendim ki Ne kadar yakın olursa olsunlar En iyi arkadaşlar da ara sıra üzebilir Onları affetmek gerekir Öğrendim ki Bazen başkalarını affetmek yetmiyor Bazen insanın kendisini affedebilmesi gerekiyor Öğrendim ki Yüreğiniz ne kadar kan ağlarsa ağlasın Dünya sizin için dönmesini durdurmuyor Öğrendim ki Şartlar ve olaylar, Kim olduğumuzu etkilemiş olabilir Ama ne olduğumuzdan kendimiz sorumluyuz Öğrendim ki İki kişi münakaşa ediyorsa, Bu birbirlerini sevmedikleri anlamına gelmez Etmemeleri de sevdikleri anlamına gelmez Öğrendim ki Her problem kendi içinde bir fırsat saklar Ve problem, fırsatın yanında cüce kalır Öğrendim ki Sevgiyi çabuk kaybediyorsun, pişmanlığın uzun yıllar sürüyor -------------------------------------------------------------------------- SANA SESLENMEK İÇİN -------------------------------------------------------------------------------- Gece sesizce başlıyor ve ırmağın- Öte yakasına geçiyor atlılar Bir papatyanın acısını dinliyorum Gökyüzü gitgide genişliyor Islak yaprakların derin yeşilliği Islak dağların uyandırdığı keder Kendime bir demet çicek topluyorum Öğretmenimin iliklediği göğsüm Ne kadar genç Ağzımda taptaze bir tütün kokusu Ve taze ceviz kabuklarının kararttığı parmaklarımda Bir ağız mızıkası Öğrendiğim ilk şarkılar Yollar yollar yollar boyunca Söylediğim ilk şarkılar Sevgilim olan bütün kızlar Siyah önlükleri ve Kaçamak bakışlarıyla geçip gittiler İlk fotoğraflarımdaki yakışıklı saçım Ey akşam, ey bir aşkın Başlaması ve bitmesi Ey turuncu akşam, bütün akşamların akşamı Ey mor akşam, dudaklarım gibi moraran Gece evleri sardığında Ve bahçeleri Işıklar içinde kaçıp giden Bir tavşan gibi yalnızım Yolun iki yanında kalan Karanlık dağların ötesinde Neler olup biter Ve girdiğimiz uykulu kasabada Lokantadaki uykulu çocuk Olgun ışıklı lokantada Olgun patatesler Bir adamın Doğmasi ve ölmesi Ve bazı işlemeler yapması hayatında Bazı bağlardan Üzüm toplaması Bazı sinamalara gitmesi Bazı kızları sevmesi Ve ölesiye yalnızlık çekmesi Bazı şehirlerde Ey akşam, turuncu ve mor akşam Ey gökyüzü, ey benim Gittikçe esmerleşen kalbim Şimdi beyaz bir kızın Yanında olabilmek için Bazı çılgınlıklar yapabilirim Onu boynundan öpsem ve onunla Dünyada olup bitenleri konuşsak İngiliz birahanelerinde Damalı kasketleri Ve şaşılacak kadar yorgun yüzleriyle Ve bütün emekçiler gibi Çocuksu gözleri Partal elleriyle oturan İşçilerden konuşsak Zencilerden konuşsak sonra Gülünce bütün yüzleriyle gülen Yakışıklı ve hazin Zencilerden Gece dünyanın her yerinde Geliyor ve her yerde Aynı duygu uyanıyor kalbimizde Sen şimdi Duvarına bir şiirimi asmışsındır Uyuyorsundur Belki düşünüyorsundur Sonuncu kattaki odandan Yıldızlara bakarak Ve yıldızlar her zaman Eski ve tanıdıktır Özellikle bir tren penceresinden bakıldığında İçimiz nedensiz bir hüzünle dolduğunda Sırt üstü uzanıp toprağa Baktığımız yıldızlar Bir harman yerinde ya da Düz bir damda Uzaktan Bütün kürtçe türküler gibi Yanık bir türkü gelirken Sıcaktan bunalırken Evler ve yollar; Ve yaşlı kadınlar Uyuklar gibi büzülüp minderlerine Düşünürlerken eskisini Olağanüstü günlerini Gece sesizce başlıyor ve ırmağın Öte yakasına geçiyor atlılar Çalıların hışırtısını dinliyorum Sana seslenmek için Yeni şiirler tasarlıyorum -------------------------------------------------------------------------- Başlık: TOPRAĞA DÜŞEN -------------------------------------------------------------------------------- Ona "Haydi Savaşa dediler Başkaca birşey Söylemediler Aldılar köyünden Davulla zurnayla Geride üç çocuk Bir eş ve bir ana Eline bir silah Tutuşturdular Ve karşılaştı Düşman ordular Vurulup düştü İlk çatışmada Göğsünde bir oyuk Üç delik alnında "Ey bu topraklar için Toprağa düşen" Bir karış toprağın Var mıydı yaşarken? -------------------------------------------------------------------------- KIRK YAŞIN EŞİĞİNDE ŞİİR -------------------------------------------------------------------------------- Küçük heyecanlara paydos Çünkü rüzgarla aynı yaştayım Çünkü güneş kardeşim Bir ırmakla sevişmekteyim Bana artık dingin olmak Bana yalınlık yaraşır İçimde şiirin güzelliği Yaşamak sevinciyle yarışır Güzeller güzeli ömrüm Sana gitgide sevdalanıştayım Nice emeklerle dokunmuş Bir ince, bir nazlı nakıştayım Küçük tasalara, tutkulara paydos Çünkü evrenle aynı yaştayım Başsız sonsuz doyumsuz Bir başdöndürücü akıştayım -------------------------------------------------------------------------- Başlık: SEVGİLİMSİN -------------------------------------------------------------------------------- Sevgilimsin, kim olduğunu düşünmeye vaktin yok, yapacak işleri düşünmekten Kalabalığın içinde kalabalıktan biri Gecenin içinde bir yıldız, yitip gitmiş çocukluk gibi Sevgilimsin, ak dişlerini öpüyorum, aralarında bir mısra gizli Dün geceki tamamlanmamış sevişmeden Sevgilimsin, boğuk aşkım, kanayan gençliğim Uçuruyorum seni çocukluğuna doğru Kanatların yorulur, ter içinde kalıyorsun Gece yanıbaşımda bağırarak uyanıyorsun Her sabah el sallıyorum metalle karışmana Sevgilimsin, arasıra bir kağıt koyup erteliyoruz aşkı Otobüslerde ve trende kaçamak yaşanan Ve bedenlerimiz kana kana kanayamadan yan yana -------------------------------------------------------------------------- YAŞADIKLARIMDAN ÖĞRENDİĞİM BİRŞEY VAR -------------------------------------------------------------------------------- Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var: Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır Kopmaz kökler salmaktır oraya Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin İnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına İnsan balıklama dalmalı içine hayatın Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın Değişmemelisin hiç bir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle Çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var: Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara,göğe,bütün evrene karışırcasına Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana -------------------------------------------------------------------------- YENİDEN HÜZÜNLE -------------------------------------------------------------------------------- İşte yine can sıkıntısı bana bir şiir yazdıracak Tırnaklarım uzamış, İçimde yaralı bir aşk İçimde yaralı bir aşk ve birkaç piyes ölüsü, birkaç gözyaşı kırıntısı, intihar gelgiti birkaç Sırtüstü uzandım dünyaya, odamın ampülüne bakıyordum, ampulün bağlı olduğu borunun tavanda kıvrılışına Tavanda kıvrılışına birkaç damla gözyaşının birkaç damla tentürdiyot, kalbim ağrıyordu, bir yaz- günü düştüm sokaklara, karanlık sokaklara düştüm, bir yaz gecesiydi galiba, ürpererek indikçe bayırlardan, kimsesiz ve boş alanlara, çaresiz, bomboş bir cesettim, bir suyla dolu bir kova olarak kalmışım dünyada Herkes kim bilir nerdedir- şimdi? sevgilimKim bilir- nerdesin? Kalbim -ki bir gün durur- var mıydı acaba? Ölümü ve tuzlu fıstıkları unutmadım, bayat tuzlu fıstıkları Sarhoşlar kusardı bir de ben varken orda Dünya''da 1965 yılında Bir savaş ve hüzün korkusuyla kahvelere dolardı insanlar Sevgilim! Sevgilim! "Kanayan yerim benim" çürük yumurta, bayat pastırma ve bamya yenilen bir lokantada mareşal fevzi çakmak, koca yusuf dünya güzeli fatma dostumdular Ben o şehirde yalnızdım bunu kimseler bilemez gidip gidip rıhtıma dururdum Kör bir dilenci vardı, o da- dostumdu, beni- evlendirmek isterdi kızıyla Ben içimde bir acıyla boyna bir resim yapardım Sarı kurdeleli kızlara- hikayeler anlatırdım hatta uzak dünyalar ve albert aynştayn hakkında Onlar uzun uzun susarlardı Güzelim kızlari Hürriyet- gaztesi okurlardı Ses ve Hafta Her şey o kadar birbirinin aynıydı, hayat- akıp gidiyordu sıkıntıyla Domino taşlarına ve bir nehrin akışına benzeyen cesur ve genç hayat Akıp giden Kitapçı vitrinlerini ve alanları hızla eskiten- hayat, bazen- beni heyecanlandırırdı Yağmurlu, ıhlamur ağaçlı bir yolda kocaman, eflatun, bir güneş tıkanırdı gırtlağıma onu karnıma sokardım Güneşi, göğsüme ve karnıma Akşam- beni bulurdu bir koyda Kırlara doğru koşardım bir bağırtıyla Az önce ıslanmış kırlara, serin ve bereketli, her zaman bağışlayan, o taze, ve hüzün- anası kırlara Sevgilim! Sevgilim Gece- yürüyor, Dünya- yürüyor ordularla Kitaplarla ve matbaacı- çıraklarıyla İçimde- bir dağ çeşmesi akıyor Sabah oldu oluyor anında- eski, külüstür, kömür- yüklü sarı bir kamyonla yanında durmuştuk, orman- battaniyeliydi hala Bir hastane odasında- sabaha karşı, yaralı- bir onbaşı gibi uyuyordu Sabaha- karşı bir hastane odasında- aklıma çanlar geliyor Bir adam- kesik çocuk başları satıyor Yeniden hüzünle başlıyorum bir romana ------------------------------------------------------------------------ Başlık: İNSANLAR -------------------------------------------------------------------------------- İnsanlar da ülkelere benziyor Sınırları var, yüzölçümleri Yasaları var Bayrakları, ilkeleri Kimi dağlık bir arazidir Kimi kıraç Kimi bereketli Kimi dardır Kimi engin gözalabildiğince Kiminin sınırlarından sıkı pasaport denetimiyle girilebilir Elini kolunu sallayarak girersin kiminden içeri Sonuçta ne küçümse insanları kızım Ne de önemse gereğinden çok Ama anlamaya çalış Nedir ve ne kadar genişleyebilir yüzölçümleri -------------------------------------------------------------------------- YIKILMA SAKIN -------------------------------------------------------------------------------- Kötü şey uzakta olmak Dostlarından, sevdiğin kadından Yasaklanmak bütün yaşantılara Seni tamamlayan, arındıran Kapatıldığın dört duvar arasında Sağlıklı, genç bir adam olarak Neler gelmez ki insanın aklına Sevinçli, özgür günlere dair Kalmıştır yüzlerce yıl uzakta Onunla ilk kez öpüştüğün şehir Acı, zehir zemberek bir hüzün Kalbinden gırtlağına doğru yükselir Görüyorsun işte küçük adamları Köhnemiş silahlarıyla saldıran sana Kimi tutsak düşmüş kendi dünyasına Kimisi düpedüz halk düşmanı Diren öyleyse, diren, yılma Yürüt daha bir inatla kavganı Babeuf''u hatırla, Nazım Hikmet''i Bir umut ateşi gibi parlayan zindanlarda Hatırla Danko''nun tutuşan kalbini Karanlıklari yırtmak arzusuyla Ve faşizme karşı, zulme, zorbalığa Düşün acılar içinde vuruşan kardeşleri Elbette vardır bir diyeceği, bir haberi Bir kaçağa çay sunan Kürt kadınlarının Dağlar dilsizdir yalçındır Ama gün gelir bir diyeceği olur onların da Ve dağlar, ıssız tarlalar başladı mı konuşmaya Susmazlar bir daha, söz artık onlarındır Kötü şey uzakta olmak Dostlarından, sevdiğin kadından Yasaklanmak bütün yaşantılara Seni tamamlayan, arındıran Ama bir devrimciyi hakli kılan Biraz da acılardır unutma Yıkılma sakın geçerken günler Yaralayarak gençliğini Onurlu, güzel geleceklerin Biziz habercileri düşün ki Ve halkın bağrında bir inci gibi Büyüyüp gelişmektedir zafer ------------------------------------------------------------------------- İSTANBUL -------------------------------------------------------------------------------- Göğsüme bir İstanbul çiziyorum Başparmağımla, kelebek biçiminde Çocukmuşum gibi aynanın önünde Yüzümü saçlarımı okşuyorum Kadıköyden herhangi bir deniz Tenha bir tramvay Şişliden Samatyadan belki Sultanahmetten İncir ağaçları anmsıyorum Göğsüme bir İstanbul çiziyorum Başparmağımla, kelebek biçiminde Biraz umutsuzum, biraz yorgun işte En çok gözlerimi seviyorum -------------------------------------------------------------------------- BEN ÖLÜRSEM AKŞAMÜSTÜ ÖLÜRÜM -------------------------------------------------------------------------------- Ben ölürsem akşamüstü ölürüm Şehre simsiyah bir kar yağar Yollar kalbimle örtülür Parmaklarımın arasından Gecenin geldiğini görürüm Ben ölürsem akşamüstü ölürüm Çocuklar sinemaya gider Yüzümü bir çiçeğe gömüp Ağlamak gibi isterim Derinden bir tren geçer Ben ölürsem akşamüstü ölürüm Alıp başımı gitmek isterim Bir akşam bir kente girerim Kayısı ağaçları arasından Gidip denize bakarım Bir tiyatro seyrederim Ben ölürsem akşamüstü ölürüm Uzaktan bir bulut geçer Karanlık bir çocukluk bulutu Gerçeküstücü bir ressam Dünyayı değiştirmeye başlar Kuş sesleri, haykırışlar Denizin ve kırların Rengi birbirine karışır Sana bir şiir getiririm Sözler rüyamdan fışkırır Dünya bölümlere ayrılır Birinde bir pazar sabahı Birinde bir gökyüzü Birinde sararmış yapraklar Birinde bir adam Her şeye yeniden başlar -------------------------------------------------------------------------- |
|