Dogonların Gizemi-Sirius Yıldızı |
08-21-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Dogonların Gizemi-Sirius YıldızıDogon kabilesi Afrika'nın Mali cumhuriyetinde yaşar Kabilenin nüfusu 250000 civarındadır Dogonlar hakkında en fazla araştırma yapmış ve Dogon kültürünü Batı'ya tanıtmış etnolog Marcel Griaule'dür Totemleri bulunan ve inisiyatik bir örgütlenmesi olan bu kabile, tradisyonlarını sözlü aktarım yoluyla sürdürmüştür Tradisyonlarındaki astronomi bilgileri, özellikle Sirius sistemi hakkındaki bilgileri tüm astronomları şaşırtmıştır Afrika kabilelerinin çoğunda olduğu gibi Dogonların geçmişi de oldukça karanlıktır Dogonların şu anda yaşadıkları Bandiagara Platosu’na 13 ve 16 yüzyıllar arasında yerleştikleri tahmin edilmektedir İnsanbilimcilerin çoğu Dogonları “ilkel” olarak tanımlasalar da Dogonlar batı teknolojisine karşı olan ilgisizlikleri bir yana zengin ve bir o kadar da karmaşık bir dine ve yaşam felsefesine sahiptirler Dogonlar’ın ünü ortaya attıkları ilginç ve şaşırtıcı iddiadan ileri gelmektedir Bu Batı Afrika kabilesi atalarının dünyadan 86 ışık yılı uzaklıktaki Sirius yıldız sisteminden gelen uzaylılar tarafından eğitildiklerine inanmaktadır Bu kadar ilkel ve her şeyden uzak bir biçimde yaşadıkları halde gökbilim alanında olağanüstü ayrıntılı bilgiye sahip olmaları da bu iddialarını desteklemektedir 1931 yılında Fransız insanbilimcileri Marcel Griaule ve Germaniae Dieterlen Dogonlar’ı geniş çapta incelemeye karar vermiş ve 21 yıl boyunca Dogonlar’la yaşamışlardır Bu iki insanbilimcinin araştırmaları Dogonlar hakkında pek çok bilinmeyenin keşfine olanak sağlamıştır Orion yıldız kuşağının hemen yanında bulunan ve Köpek Yıldızı olarak da bilinen Sirius yıldızı ve onun çevresinde döndüğüne inanılan yıldız ve gezegenler Dogon mitolojisinin temelini oluşturmaktadır Dogonlar Sirius yıldızının en parlak yıldız olduğunu Sirius’un yanında çıplak gözle görülmeyen küçük yoğun ve sönük bir yıldızın daha bulunduğunu ve bu yıldızın tam konumunu biliyorlardı Potolo olarak adlandırdıkları bu yıldızın dünyada bilinen tüm maddelerden daha ağır bir maddeden oluştuğuna ve Sirius’un çevresini 50 yılda döndüğüne inanmaktaydılar Oysa ki batılı gök bilimciler 19 yüzyılın ortalarına kadar Dogonlar’ın bahsettiği bu soluk yıldızın varlığından bile habersizdiler 1862 yılında Amerikalı gök bilimci Alvan Graham Clark yeni bir teleskopu denerken bu yıldızı keşfetmiş ve Sirius B ismini vermiştir Ayrıca 1920’lerde ortaya çıkmıştır ki Sirius B bir “cüce yıldız”dır Cüce yıldızlar oldukça soluk ışıklı küçük fakat yoğun yıldızlardır Sirius B gerçekte Dünyadan daha küçük olmasına rağmen tıpkı Dogonlar’ın belirttiği gibi o kadar yoğundur ki kendisinden alınan bir çay kaşığı dolusu madde 5 ton ağırlığına gelir Daha da ilginci Dogonlar’ın bilgilerinin sadece bununla kalmayıp aynı zamanda modern dünyamızda ilk kez Galileo tarafından gözlemlenen Jüpiter’in dört uydusundan ve Satürn’ün yalnızca teleskopla görülebilen halkalarından da haberdar olmalarıdır Dogonlar ayrıca sayısız yıldızın varlığına ve Dünyanın da içinde yer aldığı Samayolu’nun sarmal bir gücü olduğuna inanıyorlardı Dogonlar sahip oldukları bilgilerin çoğunu sembollerle anlatmışlardır ve bu sembollerinin temelinde Nommo'lar diye adlandırılan ve dünyayı uygarlaştırmak için uzaydan geldiğine inanılan hem karada hem de suda yaşayabilen varlıklardır Dogon rahiplerine göre eski zamanlarda Sirius sistemindeki bir gezegenden dünyaya inen Nommolar sahip oldukları bilgileri o zamanki rahiplere öğretmiş onlar da bunları yeni kuşaklara anlatmışlardı Nommolar dünyanın yaratıcıları olduğu kadar insanoğlunun ataları ve ruhsal ilkelerin koruyucuları “yağmuru yağdıran güçlerin ve suların mutlak sahipleri” idi Dogonlar üzerinde araştırma yapan Amerikalı bilim adamı Robert Temple bir Nommo uzay gemisinin gelişini ve dönerek yere inişini simgeleyen resimler bulmuştur Geminin Dogon ülkesinin güneydoğusuna indiği söyleniyordu Dogon rahipleri geminin inişini tanımlarken onun kuru toprağa indiğini ve oluşturduğu girdap dolayısıyla bol miktarda toz kaldırdığını anlatmaktadırlar Dogonlar da Sirius’lu gezginlerin bir gün geri döneceğine inanmaktadırlar: “Göklerde bir yıldız belirecek ve bu Nommo’nun yeniden dirilişinin işareti olacak” der bir yazıt Dogonlar ve Sirius yıldızıyla aralarında kurdukları bağ UFO araştırmacılarının olduğu kadar yaratılış teorisyenlerinin astronomların ve bilim adamlarının da ilgisini çekmiş bu kabilenin kökenleri ve sahip oldukları derin astronomi bilgisine nasıl ulaştıkları hakkında pek çok araştırma yapılmıştır Arkeolog-yazar Erich Von Daniken Dogon inançlarını kabullenmiş ve bu bilgileri geçmişte dünya dışı varlıkların dünyamızı ziyaret ettiğinin kesin bir kanıtı olarak yorumlamıştır Gerçekten de “ilkel” Dogonlar’ın yüzyıllardır sahip olduğu bilgileri bilim henüz yeni yeni keşfetmektedir Bunun son örneği Dogonlar’ın Sirius siteminde Emme Ya adını verdikleri ve Nommoların gezegeni olduğunu söyledikleri üçüncü bir yıldızın varlığından bahsetmeleridir Bunun Popola (Sirius B)’dan dört kez daha hafif olduğunu yine Sirius B gibi 50 yıllık bir zamanda daha geniş bir yörünge çizdiğini ve her ikisinin çapları arasında bir dik açı oluştuğunu belirtiyorlar ve Emme Ya’nın bir de uydusu olduğunu söylüyorlar Hakikaten de Dogonlar’ın Emme Ya’sı vardır ve o astronomlar tarafından ancak 1995 yılında keşfedilmiş olan Sirius C yıldızıdır! İşte bu Nommoların yaşadığı yıldızın keşfidir Nommo’nun Gemisi, Mali Cumhuriyeti’nde yaşayan Dogon yerlilerinin mitolojisinde Sirius yıldız sisteminden Dünya gezegenine “gönderilenler”i ifade eden bir terimdir Nommo’nun gemisi terimi, Dogon inanışında, kimi zaman Sirius sisteminden Dünya’ya gelen maddi bir uzay gemisinden söz ediliyormuş gibi, kimi zaman da manevi anlamlar içeren bir sembol olarak kullanılmaktadır Kuşaktan kuşağa aktarılagelmiş Dogon tradisyonuna göre, bu gemi, insan soyunun birer imalat olan atalarını içermektedir Fakat atalar gemiye insan formunda değil tohum halinde koyulmuşlardır; geminin Dünya’ya iniş yolculuğu boyunca, embriyonun, insan cenininin ana rahminde geçirdiği oluşum evrelerini andıran çeşitli dönüşüm evreleri geçirirler ve gemi yeryüzüne konduğunda gemiden insan biçimine gelmiş olarak çıkarlar Altmış bölmeli bu gemi yalnızca ataları değil, yirmiiki kategoride sınıflanan “yaratılış unsurları”nı ve “kelâm”ı da içerir Gemideki bölmelerde tüm varlık türleri ve “oluş usulleri” vardır; fakat bunların yalnızca bir kısmı yeryüzüne indirilmiştir, dolayısıyla insanlar yalnızca bir kısmını bilmektedir Alıntıdır |
Dogonların Gizemi-Sirius Yıldızı |
08-21-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Dogonların Gizemi-Sirius Yıldızınuh tufanında da şöyle denir:Gemiye bindirilir her canlıdan bir çift ve yazılanlara göre sular çekildiğinde judi dağında kalıyor ki dünyanın sularla kaplı oluşu ve 40 güne kadar suların çekilmesiyle dağda kalıyor gemide tevratta da ağrı dağı diye geçiyor bu sular nasıl kısa bir zamanda çekildi ya çok yoğun bir sıcaklık oldu ki bu çekilme esnasında hiçbir balık türünün fosili bu zamana kadar bilim adamları tarafından bulunamadı ne balina ne bir balık o zaman akla bölgesel bir sularla kaplılık geliyor ama kitaplara baktığınızda tüm dünya deniliyor materyalistlerin inanmamasının sebebi de bu kaynaklara baktığımızda yani kitaplara şöyle bir anlam çıkıyor Allah insanları hep ne yaptığını bilir diye geçiyor hemde insanları yarattığına pişman olup nuh tufanını yaratıyor zaten bildiği bir şeyden niye pişman olsun kitapların açıklaması bu bu verdiğim konu örneğinden sonra gelelim sizin vermiş olduğunuz konuya bunun bir kanıtını bulabileceğimiz bir kaynak bir kitap var mı? bana link vermeyin net dünyası birçok sitede aynı konuların kopyalarıyla mevcut ve şahsım adına pek google daki bilgilerede tam bilgi demiyorum çoğu ayrıntıyı vermiyor |
|