İstanbul Tarih |
08-20-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
İstanbul TarihTarih Genel Tarih İstanbul, yerleşim tarihi 300 bin, kentsel tarihi yaklaşık 3 bin, başkentlik tarihi 1600 yıla kadar uzanan Avrupa ile Asya kıtalarının kesiştiği noktada bulunan bir dünya kentidir Şehir çağlar boyunca farklı uygarlık ve kültürlere ev sahipliği yapmış, yüzyıllar boyu çeşitli din, dil ve ırktan insanların bir arada yaşadığı kozmopolit ve metropolit yapısını korumuş ve tarihsel süreçte eşsiz bir mozaik halini almıştır Uzun zaman dilimleri boyunca her alanda merkez olmayı ve iktidarda kalmayı başaran dünyadaki ender yerleşim yerlerinden biri olan İstanbul geçmişten günümüze bir dünya başkentidir İstanbul'un tarihi ana hatlarıyla beş büyük döneme ayrılabilir: |Tarih öncesi dönemi |Byzantion dönemi |Konstantinopolis dönemi |Konstantiniyye dönemi |İstanbul dönemi İstanbul'daki Tarihi Yerler* UNESCO Dünya Miras ListesiÜlke Türkiye Tür Kültürel Kriter i, ii, iii, iv Referans 356 Bölge** Avrupa ve Asya Tescil bilgisi Tescil 1985 (9 Oturum) * Dünya Mirası resmi listesi ** UNESCO resmi sınıflandırması Tarih Öncesi Çağlar İstanbul'un tarihi üç yüz bin yıl önceye kadar uzanmaktadır Küçükçekmece Gölü kenarında bulunan Yarımburgaz mağarasında yapılan kazılarda insan kültürüne ait ilk izlere rastlandı[11] Bu dönemde gölün çevresinde Neolitik ve K*****itik insanların yasadığı sanılmaktadır Çeşitli dönemlerde yapılan kazılarda, Dudullu yakınlarında Alt Paleolitik Çağ'a, Ağaçlı yakınlarında ise, Orta Paleolitik Çağ ile Üst Paleolitik Çağ'a özgü aletlere rastlandı[12] Kuruluş dönemi ve Byzantion 2008 yılında İstanbul metrosu için yapılan Marmaray tüp geçidi kazıları sırasında Cilalı Taş Devri'nin sürdüğü MÖ 6500'lü yıllara ait kalıntılara rastlanan şehrin,[13][14][15] Anadolu Yakası'ndaki Fikirtepe'de yapılan kazılarda ise Bakır Çağı'nın sürdüğü MÖ 5500-3500 yıllarına ait kalıntılar bulundu[16] Bunun yanında Kadıköy'de Fenikelilere ait kalıntılar bulundu MÖ 685'te Megara'dan gelen Yunanlar burada bir koloni kurdu, Kral Byzas'ın hükümsürdüğü MÖ 667 yılında ise Byzantion kuruldu[17] Traklar, kentin yakınlarına MÖ 13 ve 11 yüzyıllarda Semistra kentini kurdu[18] Kral Lygos zamanında Sarayburnu'na, bugünkü Topkapı Sarayı'nın bulunduğu yerde bir Akropolis kuruldu Kente Roma İmparatorluğu hakim olunca, kentin adı Septimius Severus tarafından kısa süreliğine oğlunun adı Augusta Antonina kondu,[19] ardından İmparator I Konstantin zamanında kent Roma İmparatorluğu'nun başkenti ilan edildi Bu sırada Nova Roma olarak değiştirilen kentin adı benimsendi ve 337 yılında İmparator I Konstantin'in ölümüyle Konstantinopolis'e çevrildi Bizans İmparatorluğu Dönemi Bizans Dönemi'nin en önemli eserlerinden Aya Sofya Müzesi, 2004 Bu dönem 324 - 1453 yılları arasını kapsadı I Konstantinus şehri ele geçirip Roma İmparatorluğu'nun başkenti yaptıktan sonra, şehir ayrıca Roma'nın doğusunun yönetim merkezi oldu Romalı nüfusu bu dönemde, Romalı soyluların göçü de dahil olmak üzere önemli boyutta arttı Bu dönemde; yeni bir mimari yapıyla şehir oldukça genişledi 100000 kişilik bir hipodromun (Sultanahmet Meydanı) yanı sıra, limanlar ve su tesisleri yapıldı Konstantinus'un döneminde şehre Nova Roma dese de; 11 Mayıs 330 da şehrin ismi Konstantinopolis oldu Döneminde Dünya'nın en büyük katedrali olan Ayasofya'yı 360'da kuran Konstantin; böylece Roma İmparatorluğu'nun dinini de Hıristiyanlık olarak değiştirdi Pagan Roma dinine inanan batı ile ilk kopuş da bu dönemde başladı Her ne kadar; Bizans İmparatorluğu I Theodosius'un ölümü ile başlasa da; Bizans İmparatorluğu Konstantinus Hristiyanlığı getirmesine duyduğu saygıdan kendisini hep bir Bizans İmparatoru olarak gördü; 1453'deki çöküşüne kadar da 10 İmparatorunun daha ismi Konstantinus oldu Bu dönemde İstanbul'un rolü oldukça stratejikti; Avrupa ve Asya arasında bir kapı oldu Bu vesile ile, ticaret, kültür ve diplomasinin yapıldığı bir merkezdi Bu dönemde şehrin ismi "Poli" (şehir) de oldu[20] 476'da Batı Roma'nın yıkılması sonrasında da; Batı Roma İmparatorluğu'ndaki Romalıların büyük bir çoğunluğu buraya göç etti, ve Bizans İmparatorluğu'nun da başkenti İstanbul oldu 543'de nüfusun yarısının ölümüne sebebiyet veren veba salgınından sonra; şehir İmparator I Jüstinyen döneminde yeniden inşa edildi 700lü yıllarda Sasaniler ve Avarlar'ın saldırısına uğrayan şehir; 800lü yıllarda Bulgarlar ve Arapların, 900lü yıllarda ise Ruslar ve Bulgarların saldırısına uğradı Ancak; saldırılar arasında en yıkıcı olanı 1204 yılında oldu Haçlılar tarafından; 4 Haçlı Seferi'nde 1204 yılında ele geçirilen şehir yağmalandı; halkın büyük bir çoğunluğu şehirden kaçtı; yoksul ve enkaz içinde bir kente dönüştü Bunun sebebi Batı Roma'da büyüyen Latinlerin; Katolik Hristiyanlık anlayışı ile Bizans'daki Ortodoks Hristiyanlık inanışı arasındaki farklılıklar ve uyumsuzluklardır Bu dönem sonrasında, 1261 yılında Palailogos Hanedanından; Michael VIII Palaeologus şehri tekrar ele geçirmiş ve Latin'lerin dönemini sona erdirdi Bu dönemden sonra giderek küçülen Bizans; Osmanlı İmparatorluğu tarafından 1391'den sonra kuşatılmaya başlandı; en sonunda 29 Mayıs 1453'de Osmanlı İmparatorluğu'nun himayesine geçti İstanbul'un fethi, Dünya tarihinde Orta Çağ'ın sonunu simgelemektedir Bizans'ın son imparatoru Konstantin fetihten önce İstanbul'u çok iyi savunuyorduSuda bile yanan Grejuva,deniz seferlerini zorlaştırıyorduSurların güçlülüğü ise şehre girmeyi %70-80 oranında zorlaştırıyorduFakat Fatih Sultan Mehmet,zoru başararak yeni bir çağ açtı Osmanlı İmparatorluğu dönemi Bu dönem 1453 - 1923 yılları arasını kapsadı 29 Mayıs 1453'de; Osmanlı İmparatorluğu padişahı Fatih Sultan Mehmet'in 53 gün süren kuşatması sonrasında; İstanbul Osmanlı'nın 3'üncü ve son başkenti oldu Osmanlı'da da ilk dönem belgelerinde[21] a-sitan, i-stan (osmanlı alfabesi ile استاÙ?) olarak geçti i-stan güzellikler diyarı anlamına gelir Son dönem belgelerinde[22] (osmanlı alfabesi ile استاÙ?بÙ?Ù?) ise a-stan-bol, i-stan-bul olarak geçti Osmanlının ele geçirmesinden sonra; Topkapı Sarayı ve Kapalı Çarşı'nın da kurulması ardından bir çok okul ve hamam açıldı Dünya'nın ve İmparatorluğun dört bir yanından insanların taşındığı şehirde Yahudilerin, Hıristiyanların ve Müslümanların beraber yaşadığı kozmopolit bir toplum oluştu Bizans döneminden kalan, eski binalar ve surlar onarıldı[23] Fetihten 50 yıl sonra; Dünya'nın en büyük şehirlerinden biri haline gelen İstanbul'da "Küçük Kıyamet" olarak da adlandırılan; 14 Eylül 1509 İstanbul Depremi sonrasında (8 şiddetinde olduğu ileri sürülmektedir); 45 gün süren artçı sarsıntılarla binlerce bina yıkıldı ve bir çok insan yaşamını kaybetti[24] 1510 yılında; Sultan II Beyazıd; 80000 kişinin çalışmasıyla şehri yeniden kurdu Günümüzde de varolan eserlerin büyük bir çoğunluğu bu dönemden kaldı Mimar Sinan'ın camileri ve diğer binaları kurduğu Kanuni Sultan Süleyman döneminde; mimari ve sanat konularına önem verildi Lale Devri döneminde; Sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa 1718 yılından itibaren; itfaiye'yi kurdu, ilk matbaayı açtı ve fabrikalar kurdu 3 Kasım 1839'da ilan edilen Tanzimat Fermanı sonrasında da batılaşma süreci hızlandığı dönemde bir çok alanda yenilikler yaşandı[25] 1890lı yıllarda Galata Kulesi'nden manzara Haliç'in üzerine köprü; Karaköy'e tünel, demiryolları, kentin içindeki deniz taşımacılığı, belediye örgütlerinin, hastanelerin kurulmasıyla modern bir şehir halini alan İstanbul, 1894 yılında Üçyüzon Depremi ile birlikte tekrar büyük bir zarar gördü I Dünya Savaşı'nın sonlarında ise 13 Kasım 1918'de İtilaf Devletleri donanmasınca da işgal edildi[26] İstanbul'un 2500 yıllık başkentlik dönemi 29 Ekim 1923'de sona erdi Osmanlı ve Bizans kayıtlarında, 1402'de Yıldırım Bayezıd döneminde İstanbul'un alınması amacıyla yapılan kuşatma kaldırılırken, yapılan anlaşma gereği Sirkeci'de bir Türk mahallesi kurulması şartına uygun olarak Göynük ve Taraklı'dan 760 hane Manav İstanbul'a yerleştirildi Yani İstanbul'a yerleştirilen ilk yerli Türklerin, bu yöreden giden Manavlar olduğu kaynaklarca da doğrulanmaktadır Özellikle Anadolu Yakası'ndaki Türklerin kökeni manavlardır[27] Cumhuriyet dönemi "Eğer dünya tek bir ülke olsaydı, başkenti İstanbul olurdu" -Napolyon Bonapart[28] Cumhuriyet sonrası 1923-1950 yılları arasında fiziksel atılımlar oldu 1900'lerin başında 1 milyon olan nüfus, 1927'de 690000'e düştü, 1935'de 740000 ve 1945'de tekrar 900000'e ulaştı[29] 1950'lerde Balkanlar'dan göç alan şehirde, bu dönemde şehirleşmede gecekondular önplana çıkmaktadır 1960'larda ise gecekonduların yanında, apartmanlaşma başladı 1970'lerde ise hızlı nüfus artışı ile konut ve ulaşım sorunları önem kazandı Bu dönemde otomobil sayısının artması ve sonucunda trafiğin artması Boğaziçi Köprüsü'nün yapılmasında etkili oldu ve ulaşımda önemli bir noktaya varıldı İstanbul metropoliten alanı 1970-1975 yılları arasında merkezde 50 kilometre yarıçaplı iken 1980'de 60 kilometre yarıçapa ulaştı 1990'ların nüfus artışı, nüfusun dış taraflara yayılması ile sonuçlandı ve sonucunda İETT'nin yetersiz gelmesi ile dolmuş ve minibüsler bu açığı kapatmaya çalıştılar 70'li yıllarda eski hızı ile olmasa da imar faaliyetleri canlanan şehirde 1973 yılında Boğaziçi Köprüsü açıldı[30] Kaynak : Wikipedia |
|