Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Genel Kültür & Serbest Forum > ForumSinsi Ansiklopedisi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
hagop, kolsuz

Kolsuz Hagop

Eski 08-17-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kolsuz Hagop





Ulkemizde alt-ust kimlik tartismalarinin ve daha bir cok kafa karistirici cabalarin verildigi gunlerde bazi guzel seylerde olmuyor degil, Asagida kimlik tartismasina girmeden calisan ve basaran bir doktor hikayesi var Ben cok duygulandim okudukca





KOLSUZ HAGOP



Prof Dr Agop Kotogyan yani meshur 'Cildiyeci Kolsuz Agop', 41 yil hizmet

verdigi Istanbul Üniversitesi Cerrahpasa Tip Fakültesi'nden geçtigimiz

kasim ayinda emekli oldu Tesadüf bu ya Agop Hoca, bundan tam 66 yil önce

Cerrahpasa'nin

dogum kliniginde dünyaya gelmisti Hastane, evlerine 15 dakika yürüyüs

mesafesindeydi



Dogdugu Samatya semtini diger adi Kocamustafapasa'yla seven Kotogyan,

'Dogma büyüme Pasaliyim' diye övünüyor Agop Hoca, yillarca hasta

baktigi, laboratuvarinda göz nuru döktügü, kimileri simdi namli birer

profesör olan ögrencileri, vefali hastalari ve mesai arkadaslarinin

katildigi törenle ugurlandi



Veda eden aslinda azmin, direncin, ölümlerin esiginden dönüp hayata siki

siki sarilmanin simgesi, yasayan bir efsaneydi 30 yil önce

mesleginin zirvesine oturmus, masal kahramanina dönüsmüstü Hayatinin

içine girmek zordu Çünkü gazetecilerden uzak duruyor, doktorlarin artist

olmadigini, bilimsel tebligler disinda disariya seslenmenin reklam

olabilecegini savunuyordu Türkiye'de, cinsel yolla bulasan hastaliklar

kürsüsünü ilk kuran, çesitli bilim dallarinda bölüm

baskanligi yapan, yeni buluslarla çigir açmis bu doktoru albüm

sayfalarimiza alabilmek için günlerce ugrastik Sonunda hatirini

kiramayacagi dostlar araya girdi, bize hayatinin kapilarini araladi Iste

gördüklerimiz



Aslinda bu albüm söyle baslayabilirdi: 'Bir varmis, bir yokmus Evvel

zaman içinde, kalbur saman içinde Yozgat'in Akdag Madeni Ilçesi'nin

Terzili Köyü'nde Kirkor adinda bir çocuk varmis Küçük Kirkor, kendi

halinde yasayip giden yoksul bir ailenin çocuguymus' Ama masalsi

hayatin içinde gerçegi kaybetmemek için kronolojik sirayla anlatmayi dogru

bulduk



Agop'un babasi Kirkor Kotogyan, 1911 dogumlu 1915 yilinda, yani

Anadolu'daki o büyük kaos döneminde henüz dört yasindayken babasini

kaybetmis Kirkor Bey, 25 yasindayken Yozgat'in Igdere Köyü'nde

yasayan Makruhi Hanim'la evlenmis Aile 1938'de Istanbul'a gelmis ve

Samatya'ya yerlesmis Bir yil sonra da ilk çocuklari Agop, Istanbul

Üniversitesi

Tip Fakültesi'nin Cerrahpasa'daki hastanesinde dogmus Dünyaya

gözlerini açtigi, ilk görüntüleri, ilk sesleri duydugu bu hastane ile ömür

boyu sürecek kader birligi de böylece baslamis Babasi Kirkor Bey,

insaatlarda kalfa olarak çalisir, annesi de Samatya yakinlarinda bir

fabrikada isçilik yaparmis



KOLUNU PRES KAPTI



Çok yoksullarmis Küçük Agop, Samatya Sahakyan Ermeni Ilkokulu'na

basladigi yil, babasi ona bir ceket almis Bir bahar günü

arkadaslariyla Samatya sahilinden denize girip çikmis ve bir bakmis ki

ceketin yerinde yeller esiyor Anasindan bir ton

dayak yedigi gibi tam üç yil boyunca da ceketsiz kalmis 'Bana yeni bir

ceket almalari mümkün degildi Ekmegi karneyle aliyor, aylarca et ve seker

yüzü görmüyorduk' diye annesinin kötegine hak veriyor simdi



Küçük Agop, daha ilkokuldayken ise baslamis Mezun oldugu yil bir

gümüs atölyesinde çalisiyormus Sicak, çok sicak bir yaz günü, gümüs

kaliplari plaka haline getirmek için kullanilan presin silindiri is

önlügünün kolunu kapmis Sonra da elinin tamami

omuzuna kadar presin altinda un ufak olmus Hastaneye vardiginda

doktorlar, 'Bu çocuk yasamaz' demis Ameliyat olmus, günlerce komada

kalmis ve bir gün gözlerini açip hayata yeniden merhaba demis Kaderin

cilvesi bu ya, yine Cerrahpasa

Hastanesi'ndeymis



O yaz sonunda kendisini tamamen toparlamis ama çevresindekilerin

aciyarak bakmasi kalbini çok kiriyormus Bu yüzden kayit yaptirdigi halde

okula gitmeyecegini söylemis babasina Okula gitmemis ama aldigi ders

kitaplarini her gün muntazaman okuyarak kendine göre bir tedrisat yapmis

Okulsuz geçen bu yil boyunca hep düsünmüs O küçük ve artik tek kollu

bedeniyle bir meslek sahibi olamayacagina karar vermis

'Okumaliyim, her ne pahasina olursa olsun okumaliyim' demis Ve dönem

baslayinca Kumkapi Bezciyan Ortaokulu'nda egitime geri dönmüs



Bütün okul hayati boyunca, yazlari ve hafta sonlari çalismaya devam etmis

Tahtakale'de isportacilik yapmis Konfeksiyon atölyelerinde ilik

makinelerinde çalismis Eve katki olsun diye çalisirken çok

sevdigi kiz kardesleri Hripsima ve Maryam'a da küçük hediyeler almayi

ihmal etmezmis



FUTBOL YILLARI



Ortaokulda basarili olmus ama esas zirveyi Galata Getronogan

Lisesi'nde yapmis Her yil okul birincisi olmus, takdirlerle dönmüs evine

Agop Bey, hasta Fenerbahçeli Tam 26 yildir Fenerbahçe Kulübü üyesi

Basketbolu çok seviyormus Ama tek kollu oldugu için

oynayamamis 'Ben de sahada top kostururum' demis ve lisede futbola

baslamis Oynayamazsin demisler,

aldirmamis Çok da güzel oynamis Ve hatta, o devrin ünlü takimi

Samatya Gençler Kulübü'nün kadrosuna girmeyi basarmis



1957'de Istanbul Üniversitesi Tip Fakültesi'ni kazaninca dogdugu,

yeniden hayata döndügü Cerrahpasa Hastanesi'nde bulmus kendini

Kapisindan içeri girdigi ilk gün 'Bir zamanlar beni kurtardi bu

hastane, simdi nöbet sirasi bende' diye düsünmüs Bu dönemde lise

ögrencilerine özel dersler vererek okul parasini kazanmaya devam

etmis Ayrica, Cerrahpasa'nin futbol takiminda oynamayi da ihmal

etmemis



1963'te okul birincisi olarak doktorluk diplomasini almis Bir yil

Çapa'nin Deri ve Frengi Hastaliklari Klinigi'nde çalismis 1964'te

Cerrahpasa'daki Dermatoloji Kürsüsü'nde asistan olarak göreve

baslamis Uzmanlik tezinin basligi, Impetigo

Herpetiformis Vak'alari Üzerinde Klinik ve Biyosimik Arastirmalar' Ben

basligindan bir sey anlamadim, Agop Hoca açikladi: 'Uçukla ilgili çok

önemli bir çalismaydi'



1967'de uzman olmus Cerrahpasa Tip Fakültesi'nde basasistan olarak

çalisirken üniversite tarafindan Ekim 1969'da Almanya'ya gönderilmis Dört

ayda Almanca'yi ögrenmis Hamburg Saar Üniversitesi Dermatoloji

Klinigi'nde ünlü dermatolog Prof Dr Nödl'ün yaninda çalismaya

baslamis Ayrica ayni üniversitenin alerji ve histoloji bölümlerinde

çalismis Kliniklerde gösterdigi basaridan dolayi, Alman Üniversite

Kurulu'nun talebiyle okulda kalma süresi bir yil daha uzatilmis



Dr Kotogyan, 1952'de geçirdigi kazadan önce çogu kisi gibi sag elini

kullanirmis Onu kaybedince sol eliyle is görebilmek için çok

çalismis En büyük zorlugu da üniversitedeyken çekmis Tek eliyle

tüplerden siringaya ilaç çekmeyi, bu ilaci hastaya enjekte etmeyi

ögrenmek için geceleri hastanede nöbete kalmis, evde portakallara su

siringa edermis Dikis atmayi ögrenmek için ise, evde ne kadar sökük ve

yirtik varsa dikermis Iki yil içinde tüm bu isleri kimseden yardim

almadan tek basina yapiyor hale gelmis



1972'de Cerrahpasa Tip Fakültesi'ne geri döndükten bir yil sonra

doçentlik sinavini basariyla vermis 1979'da ise, 'Akne Vulgaris

Vak'alarinda Immunolojik Arastirmalar' baslikli teziyle profesör

kadrosuna atanmis Almanca'dan sonra yine kendi çabasiyla, Fransizca ve

Ingilizce ögrenmis Dünyanin birçok ülkesinde dersler, konferanslar

vermis, nam salmis

Özellikle son iki yilda disaridan gelen hasta sayisinda büyük bir

artis olmus Uluslararasi tip dergilerinde yayimlanan makalelerinin sayisi

300'ü asmis, cilt hastaliklari üzerine iki kitap yazmis



Suzan Hanim'la 1975'te evlenmis Üniversiteden emekli oldugu 21 Kasim 2004

günü yaptigi konusmada 'Iki kisiye tesekkür etmiyorum: Biri beni bu yolun

basina kadar getiren anam, digeri beni su kürsüye kadar

çikaran esim Suzan Tesekkür etmiyorum degil, aslinda edemiyorum

Çünkü onlara her seyimi borçluyum' demisti



YURT SEVGISI BUDUR



Birçok ülkenin üniversitesinden teklif almis: Almanya, Fransa, Kanada,

Amerika 'Burada kal, kürsünün basina geç' demisler O, bunlarin hepsini

elinin tersiyle geri çevirmis 'Ermeni oldugun için dedeni, fukara oldugun

için kolunu kaybettigin o ülkede ne isin var' demisler, gülmüs geçmis

Peki ne düsünmüs? 'Evet dogrudur: Ülkemde çok aci

çektim

Sefaletin dibinde yasadim Dogrudur: Dedemi, çocuklugumu, kolumu

kaybettim Ama yolumu kaybetmedim Bu ülkede yasayan milyonlarca

insandan hiçbir zaman farkli olmadigimi düsündüm Bu topraklarda

yasayan tüm insanlari kardesim olarak benimsedim Bir ülkeyi sevmek demek,

bu topraklarda geçirdigin güzel ve iyi günleri sevmek demek degildir Iyi

günde ve kötü günde burada olmak, vatanin yaninda kalmak demektir yurt

sevgisi Bos basak dik, dolu basak ise egiktir, derler Ben hep egik

gezdim su dünyada Kibirden nefret ettim Bos basaklar gibi diklenmedim,

caka satmadim, her seyi biliyorum demedim Burnumun dikine gitmedim,

bilginin ve bilimin ipine sarildim Isimi sansa

birakmadim Çünkü, çok çalistim ve bosluk birakmadim'



DOKTORLUGA DEVAM



Bu efsane doktor üniversiteye veda ederken söyle diyordu: '32 yilini

ögretim üyesi olarak geçirdigim, 41 yil üç ay süren üniversitedeki görevim

fiilen sona ermis bulunuyor Insanin hissetttiklerini

anlatabilmesi oldukça güç Ayrilik günü gelip çattiginda hiç

tanimadiginiz bir bosluk hissine kapiliyorsunuz Ilk olarak geçmisin

yogunlugu içerisinde hiç gerçeklesmemis olan bir sey gerçeklesiyor:

Annesinin kuzusu Agop, gümüsçüde çalisan Agop, futbolcu, asistan,

Almanya'da görev yapan, doçentlik sinavindaki Agop, ilk dersini veren,

profesör olan Agop kafa kafaya verip 'Simdi ne olacak' diyorlar Neden

sonra ayni toplantiya emekli Agop gelip de, 'Hey geçmisin kimlikleri;

utanmasaniz Agop öldü diyeceksiniz Simdi, en

büyügünüz olarak ben, iste buradayim' diyene kadar'



Neyse ki Agop Bey tecrübeleriyle sifa dagitmaya veda etmedi

Osmanbey'deki mimar oglunun tasarladigi yeni kliniginde, yine içten, yine

mütevazi, çalismayi sürdürüyor



CIGERIM AGOP, BILESIN KI ANACIGIN SENINLE IFTIHAR EDIYOR






Prof Dr Kotogyan'in emekli oldugu gün annesi Makruhi Hanim (87)

rahatsiz oldugu için törene katilamadi Kiz kardesi ünlü matematik hocasi

Hripsime Kotogyan, kürsüye çikti ve annelerinin gönderdigi

mektubu okudu: 'Cigerim Agop Baban da okuma yazma bilmez idi, ben de

Sen, okudun Sen hep okudun ve çok çalistin can parçam Biz

fukaraydik, senin yaptigin su çok zor yolculukta yanina yetecek kadar azik

koyamadik Bak, burada da açikliyorum, herkes duysun: Oglum, sana

yeterince yardim edemedik ve ben hep üzüldüm buna Pek belli

etmezdi ama baban da buna çok üzülmüstü Ama, sen bizim yüzümüzü hiç kara

çikarmadim Her zorlugun üstesinden geldin Garip kusun yuvasini yapan

Allah, uçmak istedigini anlayinca sana kanat takti Cigerim

Agop, çok çalistin, çok yoruldun Sana biraz istirahat et diyecegim ama

biliyorum ki beni dinlemeyeceksin Simdi, biraz hastayim ama sen

biliyorsun ki yanindayim Bilesin ki anacigin seninle iftihar ediyor

Baban da simdi yukaridan sana bakiyor ve gülüyordur Cigerim benim, senin

o kara gözlerinden öpüyorum

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.