Kalemin gözyaşı |
03-16-2007 | #1 |
Gözyaşı
|
Kalemin gözyaşıKırışık çığıltılar,devrik bestelerin takırtısı kök salmıştı çamurumda Tabutumun diz çöktüğü yabani yol, ahdimin yılgınlığıydı Ve Sen İstanbul! Köprü köprü , kemer kemer yürüyordun kanı deli ırgat çocukluğuma Demir attın bana İstanbul, kemirdin slogansı kalabalıklığımı… Plastik umut salgılayan oyuncaklar savaştırılıyordu avucumda Ve sen İstanbul! Sıyrılıp hışmından ana kucağı gibi filizleniyordun bağrımda Aşka vedaların önüne geçip yalan harfleri bir bir idam etmek yürek davalarında Kapı tokmağına destansı sevdaların mührünü vurmak; günahlarımdan arınmak adına Ve gürlemek, velud göğsüne yaslanan siyah çelenkli , hayın bakışlara Yağız duvaklı korkularına çığ gibi kükretebilmek kahrımı! Sebebimdir İstanbul bunca yangının onca hıçkırığı… Ve Sen! Körpe yumruğumla gömüldüğüm Vefa’msın Ölümü deşip diri surlarını giyindiğim diyârsın! Yalın ayak , kirpiklerinde süründüğüm ân , beni anlarsın Teneffüssüz kalır hüznüm İstanbul! Ya Bâb-ı Kız Kulesi’nde prangaladığım sırrım… Ketum hasretimin yıldırımlarını rahminde taşır mısın?… Ağlarsan , göz yaşlarını yüreğime damıtır mısın İstanbul! Ve bir ah… Gül-diken mahkemesinde mihribanî dudaklarımdan bengisu fışkırtabilsem Mahbes yokuşlara,maskeli suretlere utancı tükürsem ve mâbed diyarına göçsem O diyar “Sen” olsan; dingin, iffetli nağmelerinin hıfzında tütsem… Ve sen gitmesen benden İstanbul! Gitme Sen… Senle yaşayıp, senle ölmeye, senle “gül” bitmeye hükümlüyüm ben! Ve yollarında örmüştüm saçlarımı İstanbul! Mahşere saklamıştım sancılarımı… Bırakma beni… Ne olur “gitme!”de… 20-24 Nisan günleri / 2006
__________________
|
|