Antalya Türküleri - Antalya Yöresi Türküleri |
08-11-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Antalya Türküleri - Antalya Yöresi TürküleriAntalya Türküleri - Antalya Yöresi Türküleri-Antalya Türkü Sözleri ANTALYA TÜRKÜLERİ OSMAN'IMIN TESBİHİ Osman'ımın tesbihi var da mercandan Irakılar içilsin kızlar meze versin agam da gerdandan Boyun bağı ipekten bir yar sevdim yürekten de baygın Osman'ım Boyun bağı ipekten bir yar sevdim yürekten de yangın Osman'ım Osman'ım da iner gelir de karşıdan Ellerim bağlı geçmem diyor agam da çarşıdan Boyun bağı ipekten bir yar sevdim yürekten de baygın Osman'ım Boyun bağı ipekten bir yar sevdim yürekten de yangın Osman'ım Osman'ım da iner gelir inişten Her yanları görünmüyor agam da Gümüşten Boyun bağı ipekten bir yar sevdim yürekten de baygın Osman'ım Boyun bağı ipekten bir yar sevdim yürekten de yangın Osman'ım KALKAN İLE KAPITAŞ' IN ARASI Kalkan ile Kapıtaş' ın arası Yol mu bulamadı dağlar arası Halil'im düşmüş de elde çapası Halil' im Halil' im garip Halil' im Yar başından düşmüş ölmüş Halil'im Halil'ime kement bağlayamadım Halil'im düşmüş de toplayamadım Her yanları ganlı paklayamadım Halil' im Halil' im garip Halil' im Yar başından düşmüş ölmüş Halil'im Adı taş üstüne yazılı kaldı Curası duvarda asılı kaldı Horüsü ardında yasılı kaldı Halil' im Halil' im garip Halil' im Yar başından düşmüş ölmüş Halil'im AL DEVESİ MOR KÖŞEKLİ Al devesi mor köşekli Emmim oğlu bol döşekli Sürüp gider yaylasına Nazlı gelir bel kuşaklı Sürüp gider yaylasına Kilim sermiş kayasına Az verdim de çok yalvardım Ben bu kızın anasına Yine ak yokuşu duman bürüdü Tekeli'nin zeybekleri yürüdü Yüreğimde yağ kalmadı eridi Coşkun efem kalelerin yıkılsın Coşkun efem arpa buğday ekilsin Yüksek minareden attım ben bir taş Ne anam var ne babam var ne gardaş Keskin bıçak oldu bana arkadaş Dalgın uykulardan uyanamadım Sitemli sözlere dayanamadım BİR KİLO KESTANEYİ ALDIM ELLİYE Bir kilo kestaneyi aldım elliye Kabuğunu soydurdum esmer benliye Esmer bana küsmüş aldattım diye Kestanem aman, kestanem aman, kestanem aman Kestaneyi kavurdum soba üstünde Kabuğunu soydurdum sofa üstünde Sen kaybettim esmerim bana küstün de Kestanem aman, kestanem aman, kestanem aman kestaneyi kavurdum arabalarda Kabuğunu kuruttum darabalarda Benim sevdiceğim yok aralarında Kestanem aman, kestanem aman, kestanem aman DERELERDE OLUR Derelerde olur çamlı söğüdü Anam babam yoktur versin öğüdü Kıyman ağabeyler böyle yiğidi Açılın gapılar dosta gidelim Bölük bölük olmuş dostun elleri Aşıp aşıp gider çamlı belleri dost Bize de garşı çıkar dost bülbülleri Açılın gapılar dosta gidelim Uzaktır yolumuz pastır gümandır Kolum zencir sıkmış halim yamandır dost Bizim çektiğimiz ikrar imandır Açılın gapılar dosta gidelim Güzel dedem çıkmış ulu köşküne Can boyanır anberine miskine dost Seni beni yaradanın aşkına Açılın gapılar dosta gidelim Söyle Pir Sultanım yanıp tütüyor Aşk hançeri ol sineme batıyor Gönlüm güzel dosta gülbank çekiyor Açılın gapılar dosta gidelim TESTİ DOLDURDUM ÇAYDAN Testi doldurdum çaydan Gülü de kopardım daldan, aman aman Bir goncaya vuruldum O gonca bilmez halden Arabacı yol ver geçelim Gazinocu doldur içelim a canım da Doldur içelim Arabacı yol ver geçelim Ev su yolu, su yolu Gider boş, gelir dolu, aman aman Testi kulpun kırılsın Yoruldu yarin kolu, kaderim benim Arabacı yol ver geçelim Gazinocu doldur içelim a canım da Doldur içelim Arabacı yol ver geçelim ÇEKEMEDİM AKÇA KIZIN GÖÇÜNÜ Hey hey Çekemedim akça kızın göçünü, of göçünü Sırma saçlar bırak döğsün döşünü Gülüver de görem mercan dişini Yol ver bana Çıbık Beli geçeyim, a kız geçeyim Hey hey Yaylaların yeli soğuk esmez mi Sevdiğim de rüyalara girmez mi, a kız girmez mi Girmesen de gönül sana küsmez mi, of küsmez mi A KIZIM SANA A kızım sana potin alayım mı Al babacığım al, potinimi alayım Ayağıma giyeyim, ben ablama gideyim Şura şuralarıma bura buralarıma İlle de şuralara hoş yakışır A kızım sana fistan alayım mı? Al babacığım al, fistanımı alayım Üzerime giyeyim, ben ablama gideyim Şura şuralarıma bura buralarıma İlle de şuralara hoş yakışır A kızım sana göynek alayım mı? Al babacığım al, göyneğimi alayım Üzerime giyeyim, ben ablama gideyim Şura şuralarıma bura buralarıma İlle de şuralara hoş yakışır ALYAZMA (ÇAY BENİM ÇEŞME BENİM) (Korkuteli) Fahrettin Çelik'ten Çay benim çeşme benim Aman derdimi deşme benim Hakikatli yar isen, Aman önemden geçme benim Alyazmam dalda kaldı Aman gözlerim yolda kaldı Yıkılası meyhane Aman sarhoşum nerde kaldı DAM BAŞINA ÇIKSAM Dam başına çıksam saçım aman yellenir Beyaz urba giysem üstüme kirlenir El oğluyla gezsem ismim aman söylenir Var git oğlan var git ben sana varmam Annenden babandan intizar almam Dam başına çıksam baksam aman ovaya Kurban olam seni doğran anaya Mevlam kısmet etmez sana aman varmaya Var git oğlan var git ben sana varmam Annenden babandan intizar almam DİNAR YOLU Dinar yolu gide gele aşındı (Efeler aşındı) Hediyeler çevre de çevre taşındı (Aman aman taşındı) Benim de yarim gurbet elde düşündü (Efeler düşündü) Yazmaz olsun karayazı yazanlar aman Yar bulamasın aramızı bozanlar aman Hücüremin anahtarı gümüşten (Efeler gümüşten) Vallah billah haberim yok bu işten (Aman aman, bu işten) Benim de yarim şimdi gelir cümbüşten (Efeler cümbüşten) Yazmaz olsun karayazı yazanlar aman Yar bulamasın aramızı bozanlar aman ANTALYA'NIN MOR ÜZÜMÜ Antalya'nın mor üzümü Severler boyu uzunu İmamın küçük kızını Sarsam ne zaman, ne zaman Sersem ne zaman, ne zaman Saran kollar yorulur mu bir zaman Seren kollar yorulur mu bir zaman Antalya'nın kuyuları Çayır çimen kıyıları Ardan gelir dayıları Sarsam ne zaman, ne zaman Sersem ne zaman ne zaman Saran kollar yorulur mu bir zaman Seren kollar yorulur mu bir zaman Antalya'nın altı bakır Atlar gelir şakır şakır Serdiğimin gözü çakır Sarsam ne zaman, ne zaman Sersem ne zaman, ne zaman Saran kollar yorulur mu bir zaman Seven kollar yorulur mu bir zaman (Korkuteli) BAK KARŞIDAN YAR GELİYOR (Elmalı) Mehmet Görgülü'den Bak karşıdan yar geliyor Sırmalı camedan dar geliyor Sevip sevip ayrılması Ah, küçük hanımım zor geliyor Kavuştak Ah, küçük hanımım içmemeliymiş, Rakıyı da şaraba katmamalıymış Sarhoşlarla gezmemeliymiş Elmalı'nın kestanesi, Okka da basıyor beş tanesi, Anasının bir tanesi Kavuştak ŞU MAŞAD'IN KIZLARI (KARA GÖZLÜM TÜRKÜSÜ) Bu türkü Akseki'ye aittir Eskiden Akseki ilçemizin Maşad adında bir mahallesi varmış Türkü bu mahallede bulunan kömür gözlü kızlar üzerine yakılmış Ozanı bilinmiyor Maşad mahallesi sonradan yanmış, ama türküsü hala dillerde dolaşıyor: (Akseki/Emiraşıklar Köyü) M SARISÖZEN Şu Maşad'in kızları Baygın bakar gözleri Gözlerine bakarken Kaybettim öküzleri Böyle m'olur asmaların direği Bir oğlunu edemedin güveyi Entarisi beyazlı Geliyor nazlı nazlı Bakmayın çalımına Evinin üstü sazlı Nerelisin kömür gözlü nereli Verem oldum sana gönül vereli Ocak başı, düz başı Ben istemem yüzbaşı Olursa paşa olsun Dosta düşmana karşı Böyle m'olur asmaların direği Bir oğlunu edemedin güveyi AVŞAR BEYLERİ (Korkuteli) Adını sevdiğim Avşar Beyleri, Bize de bir vezirlik yakışır durur Topla dizgini de tanıt kendini, Karşıda düşmanların dizilmiş bakışıp durur Sızılar mı girmiş kıratımın dizine? Benden selam olsun da şu Avşarın kızına Yüzbin sene de az geliyor gün yüzüne Yüz bin sene de az geliyor gün yüzüne AVŞAR AĞZI Eser eser de sabah yeli kesilmez, Güzellerin kem sözüne küsülmez, Güzel sevmeyinen yiğit asılmaz Severim güzeli korkmam ölümden Ne bakarsın Urum kızı kuleden At kendini kurtar beni beladan Seni güzel, beni çirkin yaradan, O Tanrı'nın kulu ben değil miyim? CEVAT UYANIK'tan BİR TÜRKÜ: ANTALYA'M Antalya'nın çevresinde Meyveleri bahçesinde; Yasemenler kokuyor, Antalya'nın nefesinde Haydi Ağam Antalya'm Ben sensiz nasıl yapam? Konyaaltı'nda deniz derin Yaylaların pek de serin Sanki benim sevgilimsin, İste sana canım verem Haydi Ağam Antalya'm Ben sensiz nasıl yapam? Beydağı'nda kar ben olsam, Hevenginde nar ben olsam Seni seven çoktur ama Gönlündeki yar ben olsam Haydi Ağam Antalya'm Ben sensiz nasıl yapam? GÖKTE YILDIZ YÜZ ALTMIŞ (Antalya) Zeki Yantaç'dan Gökte yıldız yüzaltmış Mevlâm neler yaratmış Anasını çerden çöpten, Kızını hur-i melek yaratmış Gökte yıldız ellidir Ellisi de bellidir Küçükten yar sevenin Gözlerinden bellidir Gökte yıldız sayılmaz Çiğ yumurta soyulmaz Yari güzel olanın Yüreğinde yağ olmaz ÇAYBAŞINA BOSTAN EKTİM, YAYILDI (Antalya) Hilmi Çivi'den Çaybaşına bostan aman aman Ektim, yayıldı Efebaşı bir bıçakta bayıldı Gitme dedim, aman aman Yar boynuma sarıldı İnme durnam inme Susuz, selsiz çöllere; Kavuştak Ben ölürsem, yarım, Meyil verme bidenem de, ellere İstanbul'a aman aman Cura yazdım, saz geldi Telli potin aman aman Kar bileğe dar geldi Sevip sevip aman aman, Ayrılması zor geldi Kavuştak BUGÜN HAVA PUSARIK (Korkuteli) Fahrettin Çelik'ten Bugün hava pusarık aman, Neden, niçin pusarık? Eğil bir yol öpeyim Haydi belki yolda susarık Haydi bas, bas gidelim Gidelim, yavaş yavaş gidelim Kavuştak Arabaya taş koydum Haydi ben bu yola baş koydum Seni gelecek diye aman Sol yanımı boş koydum Kavuştak |
Antalya Türküleri - Antalya Yöresi Türküleri |
08-11-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Antalya Türküleri - Antalya Yöresi TürküleriAKSÜNNE TÜRKÜSÜ Türkünün Hikâyesi : 1950 yıllarında Gazipaşa Gevenes köyünden Eşkıya Hasan adıyla tanınan Hasan Kaya komşu Sünne (Akoluk) Köyü'nden Durdu isminde bir kıza aşık olur İki köy birbirine yakın komşudur Eşkıya Hasan, davar otlatırken bu türküyü yakar Tek taraflı bu aşkın türküsü kısa zamanda çevrede yayılır Bugün türkü anonim bir halde tüm Gazipaşa çevresinde, Anamur'un kuzeyine ve batısına düşen köylerinde yaygın şekilde söylenmektedir Kaynak: Ahmet Şen 1948 Gazipaşa Gevenes Köyü doğumlu Hikâyesini köyündeki kişilerden öğrenmiş (Gazipaşa) Ahmet ŞEN Aksünne'ye giderken de Yolda bayram ederken Ben Durdu'ya vurgun oldum; Koyun, kuzu güderken Aksünne'nin gedikleri Gökcevizdir yedikleri Hiç aklımdan çıkmıyor da Durdu'canın dedikleri Gevenestir köyümüz de Taştan akar suyumuz Sevip, sevip bırakmaktır, Deyil bizim huyumuz TESTİ DOLDURDUM ÇAYDAN (Antalya) Zeki YANTAÇ Testi doldurdum çaydan Gülü kopardım daldan Bir goncaya vuruldum O gonca bilmez haldan Kaderim benim Arabacı yol ver geçelim Meyhaneci doldur içelim) (Kavuştak) Ey su yolu su yolu, Gider boş, gelir dolu; Testi kulpun kırılsın İncinmesin yar kolu Kaderim benim (Kavuştak) ALİM TÜRKÜSÜ Ali adlı bir delikanlı bir kıza âşık olur Oğlanın anası ve babası durumu anlayıp kızı istetirler Kız tarafı evet deyince düğün dernek kurulur Ali gerdeğe girdiği sırada kızın onunla evlenmesine karşı olan amcaoğulları pencereden ateş edip Ali'yi vururlar Ali'nin gerdek odasında ölmesi üzerine, yeni gelin şu türküyü yakar: Gökte yıldız beşyüzelli Elim kına, yüzüm telli Gelin oldum nerden belli? Uyan Ali'm sabah oldu Anam evi sebep oldu Ali'min bindiği atlar Sağdıcım kapıda bekler Düşmanların gülecekler Uyan Ali'm sabah oldu Anam evi sebep oldu Gökte yıldız sayılır mı? Çiğ yumurta soyulur mu? Ali'lere doyulur mu? Uyan Ali'm sabah oldu Anam evi sebep oldu BİR TAŞ ATTIM ARABAYA Akseki Bir taş attım dar abaya tık dedi Bir kız çıktı annem evde yok dedi, İnanmazsan çık yukarı bak dedi Nakarat; Ölüm ver Allahım ayrılık verme Gız seni seviyom da ellere deme Galkar galkar darabaya avrulur Siyah saçlar al yanağına devrülür Seni saran yanar yanar gavrulur Nakarat; SERENLER Ey serenler serenler, of yar serenler Ben gidiyorum, mamur kalsın viranlar Ahret hakkın helal eyle yarenler Parlaya parlaya doğar sabah yıldızı Salına salına gelir Çakır'ın kızı Senin gidi oyunbaz Cilvesine doyulmaz Sızdırılmış bal gibi Yemesine doyulmaz BAHÇEMİZİN GÜLLERİ (Akseki) Mustafa Salman Bahçemizin gülleri (hop de güzelim) Al menevşe gözleri Yaktı beni kül etti (hop de güzelim) Mendili aldım kırkbeşe (hop de güzelim) Yudum, serdim güneşe Senin yârin gül ise Benim ki de menevişe Evleri çukur - mukur Çuvallık dokur - mokur Sadıcım düğün yapıyor Bizi de okur - mokur SİNANOĞLU ZEYBEĞİ (Elmalı) Nadir Özgüven Akçeşmeden sular içtim kanamadım hey Sekiz de dokuz yerimden kurşunda yedim ölmedim hey Sinanoğlu inip gelir inişten Her yanları gözükmüyor gümüşten hey Sinanoğlu kale yapar taş ilen of Gözlerim doldu kanlı yaş ilen of TÜRKÜ Akseki Sabahleyin seher vakti geçen yolcular Avullu'da tuzak kurmuş avcılar Ben diyar-ı gurbete gidiyona Sılayı, vatanı terkediyorum Aydın içine gideli tam yedi yıl oldu Diktiğin Ağaçlar meyveye döndü Seninle gidenler Sılaya döndü Tez gel ağam tez gel bayram geliyor Eller sevdiğine neler alıyor Ağamın saçları burma burma Bir teli ibrişim, Bir teli sırma Mevlayı seversen gurbette durma, Sözünde dur sakın olma yalancı Beni komşulara etme dilenci MENEVŞESİ TUTAM TUTAM Menevşesi tutam tutam Arasına güller katam Nice gurbet elde yatam Sen gel menevşeli gelin Gelin gelin allı gelin Al yanağı ballı gelin Gelin gider su doldurur pınardan Yıllar geçti haber gelmedi yardan Menevşe buldum derede Sordum evleri nerede Üç - Beş güzel bir arada Sen gel Menevşeli gelin Gelin gelin allı gelin Al yanağı ballı gelin Gelin gider su doldurur pınardan Yıllar geçti haber gelmedi yardan KIZILCIKLAR ÇİÇEK AÇTI (Elmalı) Mehmet Tetik Kızılcıklar çiçek açtı Hovardalar bayrak açtı Benim yârim Bursa'ya kaçtı Yar başıma neler açtı Camilere Hu geldi Çeşmelere su geldi Ben yari görünce Aklıma neler geldi (Aklıma kumrum geldi) BİRİNİ YAVRUM BİRİNİ (Akseki) Nimet Balkan Birini yavrum birini Öldüm de sürünü sürünü Takıver de zilin birini Öt benim garip bülbülüm, palazım Yine benim gönlüm sendedir sende Beslemeli yağlık eldedir Hekisin yavrum hekisin heki Meydanda bülbül şakısın, şakısın Takıver de zillerin ikisin, ikisin Öt benim garip bülbülüm, palazım Yine benim gönlüm sendedir sende Beslemeli yağlık eldedir Merdini de yavrum merdini,merdini Kimbilir kimin derdini derdini Takıver de zilin dördünü dördünü Öt benim garip bülbülüm, palazım Yine benim gönlüm sendedir sende Beslemeli yağlık eldedir İNDİM ÇEŞME TÜRKÜSÜ İndim çeşme akmıyor Yar yar aman Yar yüzüme bakmıyor Yar yar aman Hep çiçekler açılmış, Yarim gibi kokmuyor Yarim gibi kokmuyor Yar yar aman ANTALYA TÜRKÜSÜ Güfte ve Beste : Ahmet Gazi AYHAN Bülbülü tuttum gül dalına bağladım Bülbül feryat etti, ben de ağladım Derler bize ne derler, ne derlerse desinler O dilleri yesinler, Antalya 'ya gitsinler, Tophane 'de gezsinler, Karaalioğlu'nda içsinler Sularına parklarına, bayıldım; Eşi olmayan Antalya 'dan ayrıldım Derler eller bize ne derler, ne derlerse desinler, Tophane 'de gezsinler, Karaalioğlu'nda içsinler Kız saçını örüm örüm ördürme Sonra sana Antalya'nın güzeli derler Derler eller bize ne derler, Ne derlerse desinler, O dilleri yesinler, Antalya 'ya gitsinler, Tophane'de gezsinler, Karaalioğlu'nda içsinler ALANYA ŞARKISI Arif Düştü Görgün Akdeniz 'de parlayan Bir incisin Alanya, Eşin yoktur dünyada Birincisin Alanya Yemyeşildir her zaman Bahçelerin bağların, Gözü gönlü doyurur Zümrüt yalçın dağların Kumsalını okşayan Akdeniz'in dalgası Gönlü saran sihirli Birer füsun halkası Seni gören her gözden, Hayalin hiç silinmez, Bu ne füsun, ne sihir Ne kuvvettir bilinmez Eşsiz güzelliğinle, Bir tanesin Alanya, Tabiatın şiirine Bir hâlesin Alanya KINA GECESİ TÜRKÜLERİ KINACILAR ÇAY BAŞINA DİZİLDİ Kınacılar Çay başına dizildi Yeşil kınam altın tasda ezildi Kınayı görünce benzim bozuldu Ağla ana, ağlamanın günüdür Ocağımızın taşı kara Yüreğimin başı kara Sabahleyin kalk da anam Kızım diye, yerim ara Al kekliğim seke seke Boğazımda gümüş halka Ben evimden ayrılmazken Ayırdılar çeke çeke Evimizin önü marul Sular akar harıl harıl N'olur anam, gel bir daha Kızım diye bana sarıl ANTALYA'DAN ALDIM KINAYI Antalyadan aldım yaprak kınayı Bezirgan'dan aldım ballı hurmayı Yakma yengem yakma, sen bu kınayı Yaktığın kınaya pişman olursun Gözümün sürmesin kömür etmeyin Elimin kınasını çamur etmeyin Onbeşlik kızım gelin etmeyin Yaktığın kınaya pişman olursun KINA KARILIR TASDA Kınası karılır tasda Oğlan evi pek havasda Kız anası kara yadsa Yarenim, kınan kutlu olsun Orda dirliğin tatlı olsun (Kavuştak) Tuz kabını tuzsuz koyan Koca evleri ıssız koyan Anasını kızsız koyan Yarenim (Kavuştak) Ana hamama vardın mı ? Yunduğun yeri gördün mü ? Şimdi kıymetin bildin mi ? Yarenim (Kavuştak) Atlayıp geçer eşiği Sofrada kalır kaşığı Gelin evlerin ışığı Yarenim (Kavuştak) Kaya dibi karıncalı Yanı çifte görümceli Hem dayılı, enişteli Yarenim (Kavuştak) Gel kuzucuğum gel, kınalar yakayım Ak mermer üstüne pekmez dökeyim Git de, ben burada hicran çekeyim Annesini koyup giden nazlı kuzular ACILI TÜRKÜLER (AĞITLAR) Ölüm karşısında veya sevgili bir varlığını kaybetmesi sırasında insanın içine girdiği bunalım, koku, telaş ve heyecan sırasında, üzüntülerine, yakarışlarına, talihsizliklerini düzenli veya düzensiz lirik ezgilerle anlatım şekline ağıt denir Ağıt, genellikle kadınlar tarafından söylenmektedir Ağıt söyleyecek kadının önüne ölen kişinin çamaşırlarının bulunduğu bir bohça konur Her kadın ağıtını, ölen kişinin çamaşırlarından birtanesinin eline alarak söyler Daha sonra bohçayı bir başka kadının önüne sürer Böylece çevresinde toplanmış bulunan kadınların ağlamasına da yardımcı olur Bu ağıtlarda, ölenin ailede toplumda bıraktığı boşluk; beraber geçirilen hoş günlerin hatıra getirilmesi gibi konular işlenir, Ölen küçük bir çocuk ise, o zaman ağıt daha çok ninni şeklindedir (Bk Elif Bacı Ninnisi) ANTALYA AĞITLARI ELİF BACI NİNNİSİ Elif Bacı, Göktepe Yaylası'nın en güzel kadınıydı Kocası askere gitmişti Kundağındaki oğlu Ali ile obada yalnız başına kalıvermişti Göktepe Yaylası'na güz geldimi, göç başlar O yılın güzünde de, konu komşu hep beraber göçe hazırlanıyordu Sabahın tez vaktinde yola çıkacaklardı Elifte gözü olan Çil Hacı, bunu fırsat bildi Elife bir oyun etti Kara bulutlara bakıp bakıp, "Sağanak bastırsa, halimiz nice olur" diye obayı geceden göçürdü Elifi yaylanın başında yalnız koydu Niyeti kötüydü Elifin sabah tez vakit, oğlunu alıp garip başına yollara düşeceğini biliyordu "İşte o zaman" diye, bıyık altından gülüyor, ellerini oluşturuyordu Çil Hacı Elif Bacı, sabah obanın göçtüğünü görünce şaşkına döndü Başına bir iş geleceğini sezdi Olsa olsa Çil Hacı'nın oyunuydu bu Anlamakta gecikmedi Yükünü, sarı deveye vurdu Ali'nin kundağını, beşiğini de*venin üstüne sardı Kendi önde, devesi arkada, bayırdan aşağı vurdu, yürüdü Irz düşmanı Çil Hacı'nın eline düşmemek için gittiği yol, başka bir yoldu Bir yandan gök gürlüyor, bir yan*dan da deli dolu yel savuruyor, bir yandan dizine koymayan çalı-çırpı, diken her yanını çizip kanatıyordu Elif Bacı, Ali'*nin beşiğine bir göz atıyor, "Dayan yavrum" diyordu ama, onu can evinden vuran acı gerçeği nice sonra fark etti Ali'nin sesi soluğu çıkmıyordu "Acep nesi var?" diye sarı deveyi çöktürünce bir de ne görsün? Beşik boş Hemen yükünü derede, deveyi bayırda bıraktığı gibi, gel*diği yollardan çılgın gibi geri dönüverdi Kara bulutlar patladı Yağmur boşandı Elif Bacı dövüne dövüne Ali'yi arayıp buldu ama, nafile Kundağı bir dala asılmış, körpecik vücudunu akbabalar çoktan paylaşıvermişlerdi İşte Elif Bacı Ninnisi, bu acı olayın üzerine yakılmış bir ağıttır 1) Sarı çizmem elimde kaldı Iltarımı sorman belimde kaldı Allahım bebek Ali'mi aldı Ben Ali'mi dalda koydum da nenni Gözlerimi yolda koydum da nenni Allahından bul emi Çil Hacı, Neme gerekti, o gün Pazarcı? Oğlunu verdi de, namus vermedi Elif Bacı Ben Ali'mi dalda kodum nenni Gözlerimi yolda kodum da nenni 2) Bir ananın ölen çocuğu ardından yaptığı yas (Ormana Kö*yü - Akseki) Ağlarım oğlum özümden Esme esen, yağma yağmur Kanlar domurdu gözümden Koz dibinde Esadım var Ben de ayrıldım Allahım Hoşundu tifo derdi hoşundu Pek çok sevgili kuzumdan Gel git yavrum ayakların üşüdü Pek sevdiğim bal bülücüm Hepisinin içinde sevgisi baş idi Yanakları al bülücüm Anan sensiz duramayacak Öpmeye kıyamazken Oyalanma gel bülücüm Sevmeye doyamazken Yitirdim güzel bülücüm Toprağa döşediğim bülücüm Deydi mi ki nazar bülücüm Durmaz anan aklını bozar bülücüm 3) Gelin kız kardeşe ağıt: Ah'! Ah! Çattılar kazan taşını Bozdular gelin başını Ayırdılar benden kardeşimi Sala sesini duydunuz mu? Beni nere teslim ettin Ufacıkken boynumu büktün Kaybettiğim benim anam Gayri ana dayanamam Şimdiden sonra halim yaman Bir gelin yitirdik gördünüz mü? Kardeşimden ayırmaya kıydınız mı? Yorumdum dostlar yorumdum Çifte kurşunla vuruldum Kardeşimden ayrıldığımdan Ben kaderime darıldım Bir gelin yitirdik gördünüz mü? Kardeşimden ayırmaya kıydınız mı? 4) Başka bir ağıt: Öldüm Allah yana yana Çıktığım merdiveni ine ine Ben bu kaderi ne işleyeyim 5) Eşini askerde kaybeden bir kadının ağıtı: Yukarı mahallede yanan evim Bitlis'teki kalan beyim Sandıkçı Ahmet benim beyim İstanbul'un baş ustası Olmuş Bitlis'in hastası Askerde kalan beyim İrafa kabımı dizemedim Orta yere kilim yazamadım Yük yığıp karşında bakmadım Eline bir su dökemedim Eline peşkir veremedim Çarşıya yollayıp ardından Bakamadım beyefendim 6) Annesini kaybeden bir kızın ağıdı Ana deyen yorulur mu? Karlı dağlar ayrılır mı? Hiç anasız durulur mu? Durmam anam durmam Kalkıp ben ele varamam Gayri ben seni göremem Ben anasız kuzu oldum Anam öleli sarardım soldan Övey ananın elinde Ben de köşelerde kaldım Anacığım beni kime koydun gittin Beni nere teslim ettin Ufacıkken boynumu bükün Hüseyin ÇİMRİN'in Antalya Folkloru ( Akdeniz Kitabevi ) adlı kitabından alınmıştır |
|