Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Ülke & Şehirler > Türkiye > Ege Bölgesi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
bey, dogan, görüntüsü, meydan

Dogan Bey Meydan Görüntüsü

Eski 08-11-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Dogan Bey Meydan Görüntüsü



DOGAN BEY MEYDAN GÖRÜNTÜSÜ


Eski Doğanbey, Dilek Yarımadası’nda, Mykale Dağları’nın güney yamacına yaslanmış bir köy Aydın’ın Söke ilçesine bağlı ve milli parkın sınırları içinde yer alıyor Köy, yaklaşık yirmi yıl önce, tümüyle terkedilmiş ve evlerinin büyük bir bölümü harabeye dönmüş bir durumda kentli aydınlar tarafından keşfediliyor Kısa süre içinde de evlerin önemli bir kesimi el değiştiriyor ve onarımlar başlıyor Eski Doğanbey ancak 1992’de kentsel sit alanı ilan ediliyor, bu yüzden ilk onarımlar koruma kurulunun denetimi olmadan gerçekleştiriliyor

Doğanbey köyünün tarihiyle ilgili çok fazla bilgimiz yok Geç Osmanlı döneminde bölgenin en büyük Rum köylerinden biri olduğunu ve Domatia adını taşıdığını biliyoruz ama daha öncesine gidemiyoruz Yapılanmış fiziksel çevre de daha öncesine ilişkin bir bilgi vermiyor Mübadele sonrası köy demografik bir değişim geçiriyor ve Batı Trakya’dan göç etmek zorunda kalmış Türklerin köyü oluyor Muhacirlerin de Doğanbey’i terkederek ovaya yerleşmelerinin ardından, 1980’ler sonundan başlayarak köy yeni sakinlerine kavuşuyor Birbirinden tümüyle farklı üç profille karşı karşıyayız Rumlar köyün yerlileri; köyle otantik bir ilişkiye sahip olduklarını, köyün doğal çevresiyle barışık bir yaşam sürdüklerini tahmin etmek zor değil Yine anlaşılır nedenlerle, geçen yüzyılın başında köye yerleştirilen yeni Doğanbeylilerin hem köyle, hem de doğal çevresiyle aynı ilişkiyi sürdüremediklerini ve yarım yüzyıllık “zorunlu” ikametin ardından köyü terkettiklerini görüyoruz Köyün yeni sakinleri ise farklı nedenlerle Doğanbey’e gelmiş; yerleşik yaşamı seçenler de olmuş, yalnızca tatillerde köye gelenler de Ama bu farklılıklara rağmen köyün bu son sakinlerinin oldukça bağdaşık bir profil taşıdığı da bir gerçek Kısacası, köy bir yüzyıl içinde iki keskin değişim yaşamış, her demografik değişim doğal olarak köyün görüntüsünün de değişimini getirmiş Öncelikle köyün bugün yaşadığı “değişim”in zorunluluğunu kabul etmek gerekiyor İşte ana soru da burada ortaya çıkıyor: “Değişim” ve “koruma” birlikte nasıl varolabilir? Başka bir deyişle, değişimin vazgeçilmezliğini gören bir korumacılık anlayışı mümkün müdür?




Doğanbey köyünde mimari koruma konusunu iki ayrı ölçekte tartışmak gerekiyor: Birim yapı ölçeğinde ve köyün bütünsel dokusu bağlamında Birim yapı ölçeği söz konusu olduğunda korumacılık iki temel işlem tanımlar: Restorasyon ve rökonstrüksiyon Restorasyondan söz edebilmek için koruma değeri taşıyan “mevcut” bir yapı gerekir Restorasyon işlemi, bugüne ulaşmış bir yapının belirli esaslar dahilinde onarılmasına olanak verir Eğer sadece dış mimarisiyle değil iç mekân düzeniyle, döşeme-tavan gibi yapı öğeleriyle hiç değiştirilmeden korunması gereken bir yapı söz konusu değilse (Doğanbey’de böyle bir yapı yoktur), yapının mimari karakterini ve koruma değerini ortadan kaldırmayacak “çağdaş” müdahalelerin yapılması da restorasyon bağlamı içinde yer alır Doğanbey’de restorasyona konu olan yapıların sayısı çok fazla değil Son yıllarda yapılmış restorasyonlar arasında İR Evi, müze ve artık konut işlevi taşıyan mağazalar yer alıyor Köyün tescil edilmiş ama henüz onarılmamış birkaç yapısı da gelecekte restorasyona konu olacaktır Rökonstrüksiyon ise, sözcük anlamının da gösterdiği gibi, herhangi bir nedenle yıkılmış bir yapının özgün mimarisini aktaran belgelere dayanarak yeniden inşası demektir Doğanbey’de tek bir rökonstrüksiyon örneği var: EA Evi




Peki, restorasyon ya da rökonstrüksiyon işlemiyle ele alınmış (ve ele alınabilecek) yapıların sayısı bu denli az olduğuna göre, bugüne dek yapılmış “onarımlar” hangi kategoriye giriyor ve bu bağlamda Doğanbey’de birim öğe ölçeğinde korumadan ne anlayacağız? Bir an için bugüne dek yapılmış “onarımları” tartışmayı bir yana bırakalım ve şu sorunun yanıtını arayalım: Sadece temel izleri kalmış ya da koruma değeri taşımayan duvar kalıntılarından ibaret bir yapının (ki Doğanbey’deki evlerin büyük bir bölümü bu durumdadır), “korumacılık” esaslarına göre “tasarlanması” nasıl olmalıdır? Bu sorunun yanıtını mimarlığın içinden vermek gerekiyor Daha açık bir deyişle, içinde yer aldığı bağlamla ilişkisini sorunsallaştıran, yapı tektoniğinden kullandığı sözlüğe dek eski-yeni gerilimini mimariye yansıtan ve bugünün sözünü söyleyen bir üretim hiç kuşkusuz çağdaş korumacılık bağlamında savunulacak bir tasarım olmalıdır Bu da, teknik bir “koruma” uzmanlığından önce nitelikli bir mimari tasarım gerektirir Doğanbey’de bu bağlamda değerlendirilebilecek alçakgönüllü bir örnek var: Sibel Gürses’in MT Evi







Ne ki bu anlayışın da tehlikeleri olduğunu belirtmek gerek Eğer korumayı böylesi bir “özgür yorum” düzeyinde tanımlarsak, bu kez kötü mimari tasarımların çevreyi tahrip etme tehlikesiyle karşı karşıya kalırız Yukarıda da belirttiğim gibi, bu “yorumcu” yaklaşım nitelikli bir tasarımı da zorunlu kılar Ama zaten mevcut “koruma kurulu” ilkeleri bu özgür yaklaşıma olanak vermiyor MT Evi de, o yıllarda köy henüz bir sit alanı olarak tescil edilmemiş olduğu için gerçekleşebilmişti Bu durumda geriye (koruma kurullarının da önerdiği) tek bir yol kalıyor: Pseudo (sahte) eski evler inşa etmek Bugüne dek yapılanın da da genellikle bu olduğunu açıkça söylemek gerek Şimdiden sonra da aynı yol izlenecek gibi gözüküyor Ama tüm bu saptamalara karşın şunu söylemeliyim: Günümüzün genelgeçer korumacılık paradigmaları içinde kendisine meşru bir zemin bulabilecek daha duyarlı yaklaşımlar geliştirilebilir Bunun için de öncelikle temel ölçütler tanımlanmalıdır Böylece bir yandan köyün karakterini korumak olası olur, bir yandan da bu “vernaküler” yeniden üretim daha anlamlı bir çerçeveye oturur

Bu bağlamda, korumaya ilişkin temel ölçütler iki kesimde ele alınabilir: yapı öğeleri sözlüğünün ve kütle/plan düzenlerinin tipolojileri Bilindiği gibi, yapı öğeleri sözlüğü duvar (ve örgüsü), pencere, kapı, cumba, hayat, çatı gibi ana mimari öğelerden oluşur Doğanbey’de mimari bir tasarıma girişmeden önce bu yapı öğeleriyle ilgili bir tipoloji çalışması yapmak zorunludur, çünkü köyde en azından temel karakter sürekliliğini sağlamak için tipolojilerin saptanıp korunması gerekir Köyün karakterinde en belirleyici olan ise duvar örgüsüdür Örgü konusunda hassas davranabilmek için duvar ustaları yetiştirilmeli, gelip geçici ustalarla değil köyün örgü diline ve bu dilin kendi içindeki çeşitliliğe hakim olmuş ustalarla çalışılmalıdır Ne yazık ki köyde son 15 yılda gerçekleşmiş inşaatlara baktığımızda, yerleşik ve deneyim kazanmış bir ekiple kotarılmış belirli sayıdaki yapı bir yana koyulursa, bu konudaki başarı düzeyinin pek de yüksek olmadığı görülüyor

Hiç kuşkusuz sadece yapı öğelerinin saptanması yeterli değildir, bunların köydeki özgün modellere uyarak ayrıntılandırılması, doğru bir sözdizimiyle (syntaxe’la) kullanılması gerekir Geleneksel mimarlıkta her ayrıntının işlevsel bir anlamı vardır; buna somut bir örnek vermek istiyorum: Köyde iki yolun birleştiği noktalarda yer alan duvar köşelerinin, geçişi kolaylaştırmak için zemin kat seviyesinde kırılmış olduğu dikkati çeker; bu ayrıntı “çal köşe” olarak adlandırılır Son yıllarda yapılmış bir yapıda, “çal köşe”nin zemin kat seviyesinin epey üstüne ulaştığı görülüyor, kim bilir belki de kuşlar köşeye çarpmasın diyedir

Kütle/plan düzenlerinin tipolojisi de en az yapı öğeleri kadar önem taşır Doğanbey’de yapıların belirli ölçü düzenlerini taşıması, örneğin 45m x 90m ölçüsünün pek çok yapıdaki tekrarı bir rastlantı değildir, hem yapıların statik sorunlarına yanıt verir, hem de köye kendi özgün ölçeğini kazandırır Aslında Doğanbey’de kütle/plan düzenlerinin bilimsel bir çalışmayla saptanması, tipoloji tablolarının oluşturulması gerekir Böylece “tekrar ve farklılaşma” daha da açıklık kazanacaktır Çünkü belirli tipolojik modellerin tek bir kalıba indirgenerek yinelenmesi de doğru olmaz, tekdüze bir “site” mimarisi ortaya çıkar



Doğanbey’de en az birim yapı düzeyindeki mimari sorunlar kadar önem taşıyan bir konu da köyün yerleşme düzeni ve bu düzenin oluşturduğu köy dokusudur Köyün ana karakterinin korunmasında bu dokunun düzen ilkelerine sadık kalınması büyük bir önem taşıyor Doğanbey’de yerleşmenin temel düzen bağıntısı sıkışıklıktır Özellikle köyün merkezinde sıkışık bir dokunun hakim olduğu, Balıkçı Mahallesi gibi çeper alanlarda ise daha seyrek bir düzenin varlığı görülür İşte Doğanbey’in korunması isteniyorsa öncelikle köyün bu özelliğinin korunmasına özen göstermelidir Ama köye gelen kentli ev sahiplerinin en çok da bu konuda duyarlık göstermekten uzak olduğunu söylemeliyim Köyün yeni sakinleri Doğanbey’i “kendisi olduğu için” seviyor ve bu yüzden orada yaşamayı seçiyor Ne var ki daha sonra komşusunun cumbasının evine bakmasından rahatsız oluyor ve köyün bu kendi sıkışık düzeninden kurtulmak için çevresindeki parselleri satın alıp bahçeye dönüştürüyor

Köyü küçük bir vadi gibi ikiye bölen dere yatağının iki yamacında gelişen Doğanbey son derece özgün bir topografyaya sahip ve yerleşme düzenini belirleyen de aslında bu topografya Bu konuda da pek duyarlı olunmadığı, kimi kez tüm topografya bozularak inşaat yapıldığı gözleniyor Dahası, kimi köy sakinlerinin dere yatağının doğal yapısına müdahale ettiği görülüyor

Doğanbey’de bugüne dek 50’ye yakın yapı yaşama kazandırıldı Belki bunların büyük bir bölümünün gerek mimari nitelik, gerekse de korumacılık açısından çok başarılı olmadığı söylenebilir Ama başta da belirttiğim gibi, köy yeni sakinleriyle birlikte yeni bir görüntü kazanıyor, değişiyor Bu yapıların oluşturduğu çoğulcu görüntü de artık Doğanbey’in karakterinin bir parçası ve tüm bunlara karşın Doğanbey “kendisi” olmayı sürdürebiliyor Şimdiden sonra biraz daha duyarlı olunabilirse, ileride değişimle korumayı buluşturabilmiş ender yerlerden biri olmaması için de hiçbir neden yok

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.