Kula İlçesindeki Antik Kentler |
08-11-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Kula İlçesindeki Antik KentlerKula İlçesindeki Antik Kentler Maionia, Menye (Gökçeören) Maionia, Gediz ovasının bitimi ile dağların uzantıları arasında, antik çağda şehirleşmenin çok az gelişebildiği kesimdeki küçük bir ovada kurulmuştur Bugünkü yeri Salihli ile Kula ilçeleri arasındaki Gökçeören’dir Maionia ismini Homeros Lydia ülkesi için kullanırHellen dilinde bir anlamı olmadığından Luwi dilinden geldiği sanılmaktadır Homeros’a göre bu kentte, Mermnad sülalesi öncesinin, büyük bir ihtimalle Thrak kökenli Maion boyunun son kalıntıları yaşamakta imiş Herodot ise tarihinde şöyle yazar: “buralarda Agron’dan önce hüküm sürmüş olanlar,eskiden Maionia’lılar denilen Lydia halkına ” “Lydia’lılar eskiden Maionia’lılar adını taşırlardı” Strabon’da Herodot’u doğrulayan şu ifade vardır: “Thebe ovası isesonrdan Maionlar olarak adlandırılan Lydler ile kolonize edildi” Herodot ve Strabon Mcaionia sadece isim olarak geçmektedir, kent ile ilgili bilgi verilmemiştir Homeros ise Troia savaşı sırasında kentten sadece isim olarak bahseder Bizans devrinde ise Maionia’nın Sardes metropolitliğine bağlı bir piskoposluk merkezi olmuştur Yörede yüzey araştırması ve arkeolojik kazılar yapılmadığından bu konudaki bilgi çok yetersizdir Ancak çevrede İlk Çağ ve Orta Çağdan kalmış dağınık yapı kalıntılarına rastlanır Buradaki taşlar bölgenin diğer yerlerinde olduğu gibi inşaat malzemesi olarak kullanılmıştır Gökçeören köyünün evlerinin duvarlarında sütun, başlık ve diğer mimari parçalar şpoli malzeme olarak kullanılmıştır Günümüze gelen en belirgin yapı, küçük bir tepecik üzerindeki Orta Çağdan kalma bir kalenin kuzey duvarıdır Dokuz Eylül Üniversitesi Fen Edebiyet Fakültesi Arkeoloji bölümü öğretim görevlisi Duygu S Akar Tanrıver’in “Geçmişten Geleceğe Yanık Ülke Kula Sempozyumu’ndaki (1-3 Eylül 2006)” “Kula Yakınlarında Bir Antik Kent: Maionia (Gökçeören/Menye)” konulu bildirisi kentin tarihine açıklık getirmektedir: Maionia antik devirde hem Lydia’nın kuzeybatı bölgesinin büyük kısmını kaplayan ne Katakekaumene adı verilen volkanik arazi üzerinde yer alan bir bölgenin adı ve hemde bu arazinin batı kısmında kurulmuş olan olan bir Lydia kentinin adı olarak karşımıza çıkmaktadır Homeros’un Troia savaşını analttığı İlliada adlı eserinde Tmolos dağı eteklerinde yer alan bölge için Meonie ismini kullanmaktadır Tarihçi Herodotos’da Lydialılar’ın eski adının Maionialılar olduğunu söylemektedir Bazı antik yazarlar ise Maionia’dan şehir ismi olarak söz etmektedirlerÖrneğin Stephanos Byzantinos Maionia’dan bir Lydia kenti olarak bahsederHierocles’in Synecdemos (gezi notları) adlı eserinde Maionia bir kentin ismi olarak karşımıza çıkmaktadır Bizans döneminin piskoposluk listelerinde İS 14 yy a kadar kentin adının MEONIA ya da MAIONIA şeklinde geçmektedir Yukarıda sayılan ve burada sayılamayan antik edebi kaynaklar, sikkeler ve kentin etnik ismini kaydeden bazı yazıtlar sayesinde varlığını kanıtlayan Maionia kenti, uzun zamanda beri zengin epigrafik buluntular sayesinde Kula civarında bulunan bügünkü Menye’nin bulunduğu yere yerleştirilmektedir Maionia’nın bugünkü Menye’ye lokalize edilmesi ilk defa 1831 yılında GKeppel tarafından yapılmıştırKeppel Menye civarında yaptığı gezide kopya ettiği bir yazıtta Meiones şeklinde bie etnik isim okumuş ve bu yazıtın bulunduğu yerin Maionia olduğu kanısına varmıştırAyrıca 1837 yılında bölgede araştırma yapan Hamilton,Menyedeki camide kopya ettiği Maionon (Maionialıların) ifadesi bulunan yazıt sayesinde Maionia’nın buraya lokalize edilmesi konusunda daha kesin bir yargıya varmaktadırKeppel ve Hamilton’un bu lokalizasyon önerileriKeil ve Von Premerstein tarafından 1911 yılında kesinlik kazanmıştır Menye adı daha sonra değiştirilerek Gökçeören olmuştur Maionia kentinin arazisinin sınırlarının nerlerden geçtiği eldeki verilere göre şöyledir Kentin arazisini büyük bir kısmını Lydia’nın kuzeydoğusunda yer alan ve Katakekaumene adı verilen volkanik alan kapsamaktadırAntik dönemde “yanık arazi “ anlamına gelen Katakekaumene adıyla bilinen bu bölgenin yanmış kül olmuş bir havası vardırNispeten düzlük olan ova kısmı küllüktür,dağlık ve kayalık alanlar ise siyah lavlarla kaplıdırBazı bulgular burada ani bir volkanik patlamanın varlığını göstermektedirBu bölgede birbirinden ayrı duran 3 yanardağ yer almaktadırStrabon’un “Burada birbirinden kırk stadion kadar uzaklıkta olan physa dene üç çukur görülür”şeklindeki ifadesinde geçen oluşumlar olasılıkla buradadırKatakekaumene’nin Maionia kenti arazisinin ne kadarını kapsadığı kesin olarak saptanamasada kent kuzeyde Saittai, batıda Satala , doğuda Kollyda ve güneyde Philadelphia toprakları sınırlanmaktadır Peter Herrmann kent arazisini güneyde Görnevit,kuzeyde Kenger,Yağbastı ve Emre köyleri ile sınırlandırmıştırHasan Malay güneyde yer alan Soğanlı köyünüde Mainoia arazisine yerleştirmektedir Homeros’un İliada destanında bölgenin o dömendeki sakinlerine ilişkin bazı bilgiler bulunmaktadırLydialılardan hiç bahsetmeyen Homeros “söylesene niyetin ne,beni daha uzakalara,Phrygia’ya,şirin Maionia’nın bakımlı iline götürmekmi?” ve “Mesthles ileAntiphos’tur Maionialıların önderi ,Gygaia gölü tanrıçası ile Talaimenes’in oğullarıdır ikiside,Buyururlar Tmolos eteğinde büyümüş Maionialılara” şeklindeki dizelerinden Maionialıların Lydialılardan önce bu topraklarda yaşamış eski bir kavim olduğu anlaşılabilir Roma döneminde Lydia’da birçok merkez ,sanayi ve ticaretin gelişmesi ile büyüyerek şehir statüsünü kazanmıştırNitekim Maionia ile birlikte çevresindeki bazı şehirler ilk defa bu dönemde sikke basmışlardır Kentin adının psikoposluk kayıtları ve konsül antlaşmaları gibi Bizans kayıtlarında geçmesinden ,Maionia kentinin Bizans devrindede yaşamaya devam ettiği anlaşılmaktadırÖte yandan bu devirde iyi tahkim edilmiş bir kalenin Maionia kentine hakim olduğu anlaşılmaktadırBunun çevre duvarına ait kalıntılar halen korunmuş durumdadır Uzun yıllar tarih sahnesinde kalmış olan Maionia bu devamlılığını ekonomik zenginliklerine borçluyduMaionialılar meyve hububat bakımından son derece zengin bir bölgede yer almakta ve bu olasılıkla tarımsal ekonomi ile yaşamlarını sürdürmekteydiler Nitekim Katakekaumene antik devirde son derece kaliteli şarapları ile ün kazanmıştı Ticari hayatın zenginleşmesine paralel olarak kent imparator Neron döneminden (İS54-68) itibaren bronz sikke basmaya da başlamıştırİmparator Decius dönemine (İS248-251) kadar da basılmaya devam eden sikkeler kentin dinsel ve sosyal-ekonomik yapısı hakkında bilgi vermektedir Kentin sikkelerinde de tasvirleriyle sık sık karşılaşılan anatanrıça ,Lydia’nın başka merkezleri gibi Maionia’da hayli revaçtaydıGökçeören’de bulunmuş olan ve İÖ 129’a tarihlenen bir adak yazıtı sayesinde, yeri henüz saptanamayan bir noktada ,olasılıkla bir tepe üzerinde en azından Helenistik devirde bir Meter Akraia tapınağının bulunduğunu söylemek mümkündürYine Gökçeörende ele geçen bir adak taşında Hermogenes adlı kişinin Zeus Ariou’ya bir adak sunduğu belirtilmektedirPhrygia kökenli Zeus Sabazios Gökçeören ve Divlit tepe yakınlarında ele geçen yazıtlardan bilinmektedirYine Divlit tepe de ele geçen bir yazıtta ise Zeus Sabazios ve Artemis Anaitis’e adanmış olan kutsal orman ağaç kesme yasağı ve cezalandırılmasından söz edilmektedirBu yörede ele geçen adak taşları üzerinde kayalık yörelerde taşıma işinde çok önemli olan katır ve eşek betimleri bulunmaktadır Maionia’nın bir polis (şehir) olamdan önceki idari yapısı hakkındaki bilgilerimiz çok sınırlıdırBurası Attaloslar döneminde olasılıkla bir askeri koloni olup ,daha sonraları sivil bir karaktere kavuşmuş olmalıdırGeç Helenistik dönemde yerleşimin bir synodos yani “köylüler birliği” tarafındn yönetildiği anlaşılmaktadırİÖ 61/60 yılına tarihlenen bir dekretten ise bu dönemde Maionia’da bir halk meclisinin (demos) bulunduğu ve burada yerleşenlerin politai (vatandaşlar) olarak tanımlandıkları anlaşılmaktadırBununla birlikte Maionia ilk defa Augustus döneminde bir polis statüsüne kavuşmuşturKentte ele geçen yazıtlardan Maionia’da Roma döneminde “boule” adı verilen Belediye Meclisinin bulunduğu anlaşılmaktadırAyrıca boule bir Maionia sikkesi üzerinde elinde skeptron (sopa) tutan bir kadın şeklinde tasvir edilmiştir Maionia’da henüz herhangi bir arkeolojik çalışma yürütülmediğinden, yazıt ve sikkelerden bu kentte bulunan anıtlar hakkında bazı bilgiler edinmek mümkündür Bugün modern yerleşmenin altında kalmış, ancak yapı taşları ve anıtlarına ait parçalar hala günümüz evlerinde yaşamaya devam eden Maionia’ya ilişkin epigrafik ve arkeolojik çalışmaların, burada anlatılan bilgilerimize yenilerini katacağı kuşkusuzdur Sasotra Sasotra, Kula’nın güney-doğusundaki Başıbüyük köyünün güney-doğusunda idi Sasotra sözcüğünün hangi dil grubundan geldiği anlaşılamamış, anlamı da öğrenilememiştir İlk Çağ’a ait küçük yerleşim birimlerinden olup hiçbir zaman kent seviyesine ulaşamamıştır Buradaki köy evlerinin duvarlarında bazı yazıt parçalarından ve ufak tefek şpoli mimari parçadan başka hiçbir şey yoktur Satala (Sandal) Manisa’nın Kula ilçesinin 8 km batısındaki yol ayrımından sonra ulaşılan Sandal Köyü’nün 2-3 km doğusundadır Satala sözcüğü Luwi kökenli olup anlamı bilinmemektedir Satala’nın kuruluşu ve tarihi ile ilgili bilgiler hemen hemen hiç yoktur Antik tarihçiler buradan söz etmediği gibi yörede yüzey araştırması da yapılmamıştır Bu nedenle kentin yeri de tartışmalıdır Günümüze Sandal köyü içerisinde bulunan ve çevreden, özellikle akropol denilen tepeden getirilmiş mimari taşlar ışında hiçbir kalıntı gelmemiştir Hıristiyanlık döneminde Sardeis metropolitliğine bağlı bir piskoposluk merkezi idi |
|