Osman Beyin Oğullarına Öğüdüdür |
08-05-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Osman Beyin Oğullarına Öğüdüdür"Merhum Kara Osman dahi sürekli bu öğüdü oğullarına verir imiş:Olmayınız oturak! Olunuz ki beylik, Türkmenlik ve yörüklük edenlerde kalır" dermiş Ve dahi söylemiş: "Her kim, kendi ve evi düzenini bilir, on başı olmaya yarar Ve her kim ki on kişiye baş olabilir, elli kişiye baş olabilir Ve her kim ki elli kişiye baş olabilir, yüz beyi olmaya yarar Ve her kim ki yüz kişiye baş olabilir, bin beyi olmaya yarar Ve her kim ki bin kişiye baş olabilir, tümen beyi olmaya yarar Ve her kim ki bir tümene baş olabilir, boy başı olmaya ve bir boya han olmaya yarar ve il ve iklim padişahlığına yarar" "Her kim ki kendi evi içini arı tutabilir, devlet ve ülke topraklarını da hırsızdan ve yalancıdan arıtabilir" "Her on başı ki kendi evine yasak uygulayamaz, onu suçlu edip avratı ve çocukları ile cezalandırmak gerek ve onun (başı olduğu) on kişiden birini on başı etmek gerek ve yüz başı ve bin beyi ve tümen beyi (dahi böyle!) Ve çeriden dışarı bir kişi hafif bir suç işlese, tümen beyine buyuralar ki bin başlarına kızalar/verhem ede, azarlayalar! Ve bin beyleri yüz beylerini döve ve yüz beyleri elli baş ve on başlarını döve ki o kişiyi tutup getireler, cezası ne ise oluna! Hırsız ve haramîyi dahi şöyle bulalar: Her kişinin hükmettiği yerde vuku bulsa, ona bulduralar!" "Her söz ki, üç bilge onda ittifak etse, o sözü her yerde demek olur Ve illâ şuna itimat etmek olmaz: Kendi sözünü ve başka kişi sözünü o bilgeler sözüne kıyas et! Eğer, uygun düşerse onu söylemek olur, yoksa hiç söylememek gerektir" "Her at ki, semizlikte iyi seğirtse-koşsa ve orta etli ve zayıf oldukta da iyi seğirtse-koşsa o ata iyi at demek olur Ama şu at ki bu üç hâlden birinde iyi seğirtmez-koşmazsa, ona iyi at demek olmaya!" "Ulu beyler ki baş olalar ve tam ve eksiksiz olarak çericileri ile ne zaman av ve çeri için (at) binseler, kendi adlarını muayyen kılalar ve dayim Hak taalâya hayır dua kılıp gönüllerini ona bağlayıp, kadim Tanrı kuvveti ile dört yan tutulana dek karşılığının fethini ve iyiliğini dileyeler Ve çeriye girince yeni doğmuş buzağı gibi sessiz olun ve savaş edince, şu aç doğan gibi ki, avı üzerine uçar, tam öyle girin!" "Er kişi güneş denli her yerde kendi özünü halka göstere! Hatun kişi gerekdir ki, eri ava ve çeriye ne zaman gitse, o evini tertipli ve bezenmiş tuta! Şöyle ki eğer elçi veya konuk eve konsa, her nesneyi tertip ile düzenli göre ve iyi aş pişirip konuğun eksiğini, gereğini gözetmiş ola! Elbette, erinin iyi adını çıkarmış ola ve kendinin dahi iyi adı mahfillerde ve meclislerde söylene! İyi er iyi hatundan malûm ola! Ve kesinlikle hatun kişi yaramaz ve kâhya kılıklı olmaya! Yok olursa, erin yolsuzluğu ve tedbirsizliği ondan malûm olur "Şöyle ki tüccarlar, altın simli kumaşlar ve tengsoflarla gelirler, kâr ümidi ile gönülleri kuvvetli ve ümid ile olurlar Çeri beyleri de gerekdir ki, oğullarına ok atmak ve at koşturmak ve güreş tutmak, iyi öğreteler ve onları bu işler ile sınayalar ve şöyle bahadır ve alp edeler ki, tüccarların kâra gönülleri inandığı gibi, onların da gönülleri (oğullarının) hünerlerine inana; yürekli alp olalar!" "Bizim uruğumuzdan, kararlaştırılmış olan yasağa bir kere karşı çıksa, ona dil ile öğüt vereler! Ve eğer, ikinci kere muhalefet eder ise, gereği gibi tehdid ve cevredeler! Ve eğer üçüncü kere (muhalefet) etse, onu uzak yere, Hotan tarafında hiç kimsenin olmadığı, yılda (ancak) iki kez avcıların vardığı ıssız yazılara göndereler! Orada dura! Bir müddetten sonra geri getireler! Eğer uslanıp aklı başında olursa, ne alâ! Aksi hâlde zindana koyalar! Oradan çıktığında, aklı başına gelmese, cümle, ağabeyi-kardeşi toplanıp danışalar, onun maslahatını görüp yasağa yetireler!" Tümen beyleri, bin, yüz beyleri gerekdir ki kendi çerisini ve hizmetkâr ve yoldaşını düzene sokup hazır duralar ki her ne vakit ki hükmola, gece ve gündüz demeyip (at) bineler!" Padişahlar gerekdir ki, gece Hak taalâ kapısında dilenci olalar; iyilik ve keramet dileyeler ve gündüz halka padişah olalar!" "Sonra gelenler önce gelen padişahların hayrını bozmayalar! Ta ki onların da hayrı cihanda baki kala!" Padişahların dostu ve arkadaşları ile oturup duran kişilerin, şunun gibi kişiler olması gerekdir ki, uslu ve akıllı ve yakışıklı ve ulu asıldan ve iyi adlı ve temiz ve namuslu ve hoş tabiatli ve tatlı sözlü ve dünya görmüş ve ülkeler görmüş ve iyi ve kötüyü sınamış kişiler ola!" "Padişahın kethüdası ve veziri(nin öyle) bir kişi olması gerek ki padişahın malından dinine daha fazla şefkat ede ve halkına haksızlık ve zulmü reva görmeye!" "Kulluk etmiş ve kulluktan kalmış kocaları, yaşlıları ve muhtaçları gözete! Rızık vermek ile elini ala! Çünkü söylemişlerdir ki, her kim ki düşmanlar ilini almaya, baş olmaya yaramaya!" "Padişahlar öksüzlerin ve yetimlerin atasıdırlar Gerek ki öksüzlere şöyle şefkat edeler: Zengin ata ile yoksul ata arasında fark olacak kadar, atasından daha üstün şefkatli ola!" "İl, ulus ve memleket tutmak ulu iştir Padişahın her daim akıllı ve her işten haberdar olması gerek ve her vakitte Hak taalâya dua ve yakarış etmesi de gerek ki onun elinden ve dilinden ve kalem ve kademinden il, ulus ve mülk ve memleket ve dine ve dünyaya yararlı nesneler ortaya çıksın!" "Padişahın ulu işleri ve defter ve divanî işleri hünerli ve işte deneyimli kişilere ısmarlaması gerek! İşi denememiş kişilere ısmarlamaya ki sonra pişman olur!" "Hain ve suçlu kişiyi, kesin olarak yasağa yetirmek gerek ki daha başka kimse hainlik ve hırsızlık ve eşkiyalık etmesin! Ve güç ve zulüm görmüş kişilere adalet vermek gerek ki zor kullanıcılar ve zulüm ediciler daha beter olmasın! Söylemişlerdir ki, padişah hırsızı, eşkiyayı defetmezse, kendi eli ile il ve kervan vurur Zira, padişahların halktan topladığı ve faydasını gördüğü, kötüleri üzerinden defettiği zaman helâl olur Bu sözü kuvvetlendirici delil Enu Şirvan Adil ki, küfrile öldü Düşte gördüler: Bir hoş, güzel yerde otururlar Sordular: "Bu makama nerden erding" dediler Söyledi: "Suçlulara şefkat etmedim ve suçsuzları incitmedim" dedi "Mürüvvet ve kişilik odur ki, ne zaman bir kimse bir kimseden hayır ve iyilik gördüğünde, onun minnetini kendi üzerine sabit bilmek gerek ve onu riayet edip ona iyilik ve ihsan etmek gerek ve onun hakkını yerine getirmek gerek ve gerçekte padişahların kutu ve saygınlığı hizmetkâr ve il ve memleketiledir Eğer hizmetkâr ve il ve halk olmayacak olursa, padişahlık mümkün değildir Öyle ise, eğer hizmetkârın ve il ve halkın kadrini bilmezse ve onları hoş tutup riayet etmezse, mürüvvetsizlik olur" "Kötülerin kulağını burup, terbiye edip koyuvermek şuna benzer ki, kurdu tutup indireler ve koyuvereler Ve hırsız, haramî ve kötülere inanmak olmaz Şu kişinin ki kötülüğü bilinse, yılan ve akrebi kendi evinden alıp komşu evine bırakmak nasıl iyi olmazsa, onu öldürmek kovup ilden çıkarmaktan daha iyidir" "Padişahın hışım ve kızgınlık vaktinde evmesi, acele etmesi gerekmezdir ki bunun sonu diriyi öldürmek olur Nasıl ki kırığı bütün etmek olmaz, bütünü kırmak olur, (aynı şekilde) ölüyü de diriltmek olmaz" "Ölmüş kişilerin malını, mülkünü öksüzlerine vereler! Padişahların himmetli ve devletli ellerinin bunun gibi mala bulaşması lâyık değil ve kutlu olmaz Dünyada iyi addan başka nesne baki kalmaz""Düzen ve uyum sağlamış düşmanları dağıtmak olmaz Oysa, o vakitte onlardan birkaçını dost edeler, getireler!""O padişah ki adaletli davranmaz; darıya arpa, una buğday üven ekinciye benzer" "Zayıf ve güçsüz kişileri çok incitmeyeler ve zahmet vermeyeler ki tıpkı üyez ve sivri sineğin fili çaresiz hâle getirmesi gibi karınca da birleşmekle kovalayan arslanı aciz ve zavallı duruma düşürür" "Ziyafet ve yemek geç yiyeler ki iştah baskın ola! Ve söz-lâf şu vakitte edeler ki bir zaruret ola! Ve uyku o vakitte uyuyalar ki uyku gayet galip ola! Ve birleşmeyi o vakitte edeler ki, şevk ve arzu galip ola ve de oğlan olursa, körpe ve kuvvetli ola! Han ve beyler şölen yemeği yediklerinde, bir göğüs ve iki kolun sofra ve kendi özleri tarafından götürülmeli! Evvelâ her beyin önündeki artan yemeği ayakta duran hizmetkârlarına vereler, böylece kimse mahrum kalmaya!" Kaynak; Tevarih-i Al-i Selçuk, Sancakdan gelen, 15a 16-17a 15) (Günümüz Türkçesine Uyarlayan: F Sema Barutcu Özönder) alıntıdır |
|