Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
ekmeği, ile, padişahın, yetiştiniz

Padişahın Ekmeği İle Yetiştiniz!

Eski 08-05-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Padişahın Ekmeği İle Yetiştiniz!






1889 senesinde kurulan İttihat ve Terakki Cemiyeti, süratle yayılarak 23 Temmuz 1908’de Meşrutiyeti ilan ettirmeye, parlamentoyu toplamaya muvaffak olmuştu Sansürün kaldırılması üzerine gazete ve mecmualar Sultan Hamid aleyhine bir karalama kampanyasına girişti Bu sayede hemen herkes padişaha yüz çevirdi!



FİKİR HÜRRİYETİNE KURŞUN!

Zamanla İttihatçıların da içyüzü ortaya çıktı Baskıcı politikalarına her yerden muhalefet sesleri yükselmeye başladı Telaşlanan İttihatçılar, ipleri ele almaya karar verdiler 6-7 Nisan gecesi önde gelen muhaliflerden Serbesti gazetesinin yazarı Hasan Fehmi Bey Galata Köprüsü üzerinde İttihatçı fedailerce öldürüldü On binlerin katıldığı cenaze, İttihatçılara karşı Gövde Gösterisi hâline geldi Sonraları Ankara hükûmetine karşı çıkmasıyla tanınacak Ali Kemal Bey, mülkiyedeki dersinde Bu kurşunlar fikir hürriyetine sıkılmıştır diyerek talebeyi coşturdu; binlercesi kâtillerin bulunması isteğiyle Bâbıâli’ye yürüdü Halktan katılmalarla binleri bulan kalabalık, Bâbıâli ve Meclis-i Mebusan’da yüz bulamadı; üstelik üzerlerine ateş açıldı

İttihatçılar, darbeci mensuplarına yer açabilmek için orduda devr-i sâbık (eski devir) taraftarı gördükleri zâbitleri (subayları) tasfiye etmişti Orduda Harbiye’den yetişen mektepli zâbitler yanında, erlikten başlayıp liyâkatiyle paşalığa kadar yükselen ve ordunun üçte ikisini teşkil eden alaylı zâbitler de vardı Bunların da tasfiyesi reaksiyon doğurdu O zamana kadar askerlikten muaf olan medreselilerin askere alınmak istenmesi, ayrıca mektepli zâbitlerin askerlerin ibâdetine engel olması, din aleyhtarı söz ve tavırları, üstelik askere siperlikli şapka giydirme teşebbüsü bardağı taşıran son damla oldu



ALAYLI MISIN, MEKTEPLİ Mİ?

İttihatçıların, havası bulanık İstanbul’a asayişi korumak üzere Selânik’ten getirdikleri avcı taburları ayaklandı İsyancılar önlerine çıkan Adliye Nâzırı Nâzım Paşa ile İttihatçı yazar Hüseyin Cahit zannettikleri Lazkiye Mebusu Aslan Bey‘i vurdu Hükûmet ve mebuslar korkuyla dört bir yana sindi Kimse askerin neden ayaklandığını bilmiyordu


Çokları, İttihatçıların diktatörlüğüne karşı fırsat bildiği isyana katıldı Birinci Ordu kışlaları ve harb gemileri ele geçirildi Yıldız Sarayı’nın bombalanacağı şâyiası üzerine torpido kumandanı Ali Kabulî Bey linç edildi 31 Mart Vak’ası resmî ifadelere göre mürtecilerin (gericilerin) Şeriat isteriz diyerek ayaklandığı, hürriyete, demokrasiye, ilericiliğe karşı bir irticâ hareket olarak lanse edilir ve Sultan Hamid aleyhtarı propagandanın mühim bir vasıtası olarak kullanılır


Hatta baskı ve zulme karşı çıkanlar bugün bile irticâ (gericilik) ile suçlanır Bir saatte bastırılabilecek isyanın 11 gün sürmesi dikkat çekicidir Mahmud Şevket Paşa’nın ekserisi Bulgar asıllı gönüllülerden topladığı ordu Selânik’ten hareket etti 15 bin kişilik bu orduya, o zamanlar kolağası (önyüzbaşı) MK Bey Hareket Ordusu adını verdi Ordu Yeşilköy’de bazı mebuslarla görüşüp padişahı tahttan indirmeyi kararlaştırdı Yıldız Sarayı sarılıp muhafızların silahları toplandı Birkaç çatışma neticesi vaziyete hâkim oldu İsyancılar teslim oldu Kaçmak isteyenler vuruldu Kurulan divan-ı harb neticesi 500 kişi mahkûm oldu 70’i asıldı İsyancılardan 300, hareketçilerden 150 kişi öldürüldü İsyancılardan ölenler bir Ermeni mezarlığında açılan çukura dolduruldu İttihatçılardan ölenler için Şişli’de Âbide-i Hürriyet adıyla bir anıt-kabir yaptırıldı Sonradan yurt dışından Enver, Talat gibi İttihatçı naaşları da getirilip buraya defnedildi Asılanlar arasında en muhalif Volkan gazetesi sahibi ve İttihatçıların İngiliz taraftarı koluna mensup Kıbrıslı Derviş Vahdetî de vardı Volkan yazarı Said Nursî, Serbesti yazarı Mevlanzâde Rıfat, hatta İttihatçıların muhalif kanadından Prens Sabahaddin ve Mizancı Murad da sürgün edildi


31 Mart Vak’ası’nın mesuliyeti İttihatçılar tarafından padişaha yüklenmişti Halbuki padişahın bu işte en ufak bir dahli yoktu Bunu zaman içinde İttihatçılar bile itiraf etmiştir İstese isyanı yönlendirip destekleyerek muvaffak olmasını temin edebilirdi Ancak padişah hâdiseyi uzaktan izleyip, her zamanki gibi "Bekle gör!" siyaseti takip etmiştir Nitekim İttihatçıların muhaliflerinden Şefik Paşa "Padişah, derhal isyanı bastırıp, bu vesileyle İttihatçıları idareden uzaklaştırabilirdi Hatası budur" diyor Muhtemelen "isyan muvaffak olursa İttihatçılardan kurtuluruz; olmazsa beni kimse mesul tutamaz" diye düşünmüştür






SULTAN ABDÜLHAMİD TAHTINI NASIL KAYBETTİ?


İsyanı bastırmak üzere İstanbul’a gelen Hareket Ordusu Yıldız Sarayı’nı sarıp ablukaya alarak açlığa mahkûm ederken; bir yandan da Mecliste padişahın tahttan indirilmesi müzâkere ediliyordu Padişah muhakeme edilmek istediyse de, İttihatçılar "Ya beraat ederse, hâlimiz nice olur?" diyerek çekindiler Zaten anayasaya göre padişah gayrı mesul idi Hal’ için fetvâ gerekiyordu Fetvâ Emini Nuri Efendi fetvâyı yazmak istemedi, zorlanınca da istifa etti Mebus Elmalılı Hamdi Efendi‘nin hazırladığı metin, Meclise zorla getirilen Şeyhülislâm Ziyaeddin Efendi’ye aksi takdirde padişahı öldürme tehdidiyle imzâlatıldı Fetvâda, isyana sebep olmak, masum insanları öldürtmek, din kitaplarını yaktırmak, devlet malını israf etmek gibi gülünç sebepler yer alıyordu



HALİFEYE SAHİP ÇIKAN RUM

Meclis Reisi Gazi Ahmed Muhtar Paşa padişahın tahttan indirilmesi hususunda kanun teklifi verdi Tarihte görülmemiş bir garabet örneği olarak fetvâ Mecliste oylandı Mebusların müsbet oy vermekte çekinmesi üzerine kürsüye gelen Talat Bey komitacı kimliği ile mebusları tehdit ederek muhaliflerin ayağa kalkmasını istedi Kimse ayağa kalkmadı Sadece İstanbul mebusu bir Rum kalkıp, Yazıktır! Hepiniz padişahın ekmeği ile yetiştiniz diye itirazda bulununca, Yobaz, hâin, mürteci! haykırışlarıyla yaka paça Meclisten atıldı Müslümanların halifesine Meclisteki onca sarıklının değil de, bir Rum’un sahip çıkması enteresandır!


27 Nisanda Meclis kararının padişaha tebliği, bir Ermeni, bir Yahudi, bir Gürcü ve bir Arnavut’tan müteşekkil heyete verildi Heyetin reisi Emanuel Karaso, Talat Bey’in bankeri ve sırdaşı olup, Filistin’de bir Yahudi devletine karşı çıktığı için padişaha diş bileyenlerden idi Sonradan padişahın "Müslümanların halifesine tahttan indirildiğini tebliğ edecek başka kimse bulamamışlar mı?" diyerek garipsediği heyet huzura çıkınca yekten, "Millet seni azletti Canın emniyettedir" dedi Olup biteni metânetle karşılayan Sultan Hamid Kader böyle imiş biliyor ki benim bu isyanda hiç dahlim yoktur Ömrüm boyunca devletin, milletin iyiliğine çalıştım Şimdiden sonra Çırağan’da oturmama müsaade olunursa, milletime dua etmeye devam ederim diye cevap verdi Ancak hâlâ padişahtan çekinen hükûmet, kendisini Selânik’e sürgün etti


Böylece İttihatçılar, kendilerine karşı tertiplenen bu isyan sayesinde büyük bir problemi çözerek padişahtan kurtuldular Yıldız Sarayı tarihte görülmemiş bir yağmaya sahne oldu Hareket Ordusu zâbit ve erleri saraydaki para, mücevherat ve mefruşatı paylaştı Bunların listeleri sonradan neşredilmiştir Sultan Hamid’in bütün mal varlığına el konuldu Saraydaki kadınlar ve hizmetkârlar sokağa atıldı Bunlardan bazılarını kabileleri gelip aldı Bazıları Dârülaceze’ye girebilme saadetini buldu Bazıları bekçi, polis, hamal, kayıkçılar tarafından götürüldü Bazıları soğuk ve açlık şiddetiyle hayatını kaybetti Bazıları karşılaştıkları felâkete dayanamayıp hayatına son verdi Bazıları kötü niyetli kimselerce himaye vaadiyle Beyoğlu batakhânelerine sürüklendi! Birkaç sene evvel Harem-Suare adlı filmde bütün açıklığıyla tasvir edilen bu sahneler, tarihimizin en acı sayfalarından biridir


Sultan Aziz’in ailesine de benzer muameleler revA görülmüştü Nitekim ihtiyarlardan Bu millet Sultan Aziz’e yaptıklarının cezâsını çekiyor Sultan Hamid’e daha sıra gelmedi sözünü çok işittik Tahta çıkarılan Sultan Reşad, İttihatçıların elinde bir kukla olmaktan öte geçemedi ve üst üste gelen felâketleri buğulu gözleriyle seyretmekle iktifâ etti




İNGİLİZ PARMAĞI MI?


31 Mart Vak’ası’nın ardında kimin olduğu bugün bile tam olarak ortaya çıkmamıştır Çünkü İttihatçılar (Ermeni tehciri de dâhil olmak üzere) iktidarları sırasındaki hâdiselerle alâkalı bütün vesikaları kaçmadan önce imha etmişlerdir İsyanın ardından kurulan mahkemeler alelacele karar verip infaz etmiştir İsyanı İttihatçıların ve Almanya’nın tertiplediği zannedilmektedir Ancak şurası bir gerçek ki İngiltere de isyanın ardındaki başlıca aktörlerdendir Nitekim İttihatçılar arasında Germanofil ve Anglofil olmak üzere Alman ve İngiliz taraftarı iki muhalif cereyan vardı Partinin Germanofillerin eline geçmesi üzerine İngiltere iktidarı kendi muhipleri eline verebilmek için bu isyanı tertiplemiştir Nitekim Prens Sabahaddin, Derviş Vahdeti, Mizancı Murad Anglofil temsilcileri idi İsyan muvaffak olsaydı, İngiltere kendi politikasına taraftar adem-i merkeziyetçi bir meşrutî idare kurmayı düşünüyordu Böyle olsaydı, Osmanlı Devleti Birinci Cihan Harbi’nde İngiltere tarafında yer alır veya hiç girmezdi Bu da tarihin seyrini değiştirirdi



Ülkedeki İttihatçı muhalifleri de isyanı destekledi Ancak isyan en çok İttihatçılara yaradı Bu vesileyle ipleri iyice ellerine aldılar Muhaliflerini de tehdit, sürgün, hatta ölüm ile kolayca sindirdiler Sultan Hamid’in tahttan indirilmesi ile dünya Müslümanları güçlü bir hâmiden mahrum kaldılar Bu da İslam dünyasında geniş bir sömürge imparatorluğu kuran İngiltere, Fransa ve Rusya’ya rahat bir nefes aldırdı Sultan Hamid’in bir yandan dünyanın süper güçleri, öte yandan Balkan devletleri, beri taraftan da imparatorluk içindeki halklar arasında kurduğu dengeler altüst oldu Bu kargaşa bugün bile çözülememiştir


31 Mart Vak’ası’nın hemen ardından Kanun-ı Esasî’de mühim değişiklikler yapılarak Osmanlı Devleti’nin rejimi tam manasıyla demokratik monarşi haline getirildi


Padişahın bütün salâhiyetleri elinden alındı Kısa bir zaman sonra İttihatçılar demokrasiyi askıya alıp kendi diktatörlüklerini kurdular Böylece Saray’ın istibdadına dayanamayanlar, çok daha ağırına maruz kaldılar Memleket, peş peşe savaşlar ve toprak kayıpları ile büyük bir felâkete uğradı Sultan Hamid’in ülkede yürüttüğü bayındırlık, maarif ve sağlık hizmetleri akamete uğradı


Amansız bir partizanlık yanında, komitacılık, yani her şeyi en iyi bilmek ve fikirlerini gerekirse öldüresiye kabullendirmek iddiası hayatımıza girdi



/Ekrem Buğra Ekinci/



alıntıdr

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.