Hz. Zülkarneyn |
03-10-2007 | #1 |
Ergenekon
|
Hz. ZülkarneynAdı Kur'ân'da geçer Allah ondan övgü ile bahsetmiştir Peygamber mi, yoksa veli mi olduğu ihtilâf konusu olmuştur Zülkarneyn kelimesi Arapçadır Zü ve karneyn kelimelerinin birleşmesinden meydana gelmiştir Zü, sahip ve malik demektir Karn ise, boynuz, perçem, tepe, zaman, güneş anlamlarına gelir Karneyn, karn'ın tesniyesi yani iki tanesi demektir Buna göre Zülkarneyn kelimesi iki boynuz sahibi şeklinde tercüme edilir Zülkarneyn'in kim oluğu ve neden kendisine bu lakabın takıldığı konusu, eskiden beri tartışmalı bir husus olarak devam etmiştir Kendisine Zülkarneyn denilmesi, alimler tarafından, başının iki yanında iki boynuza benzer çıkıntıların bulunması, dünyanın şark ve garbını dolaşması, başının iki yanının bakırdan olması, örülmüş iki deste saçı olması, Allah'ın kendisine nur ve zulmeti musahhar kılması (emrine vermesi), yürürken nurun önünden, zulmetin ise arkasından gelmesi, şecaatı dolayısıyle bu lakabı almış bulunması, rüyasında gökyüzüne çıktığını ve güneşin iki tarafına asıldığını görmesi anlamlarında yorumlanmıştır Zülkarneyn'in kim olduğu hususu da, çok farklı şekillerde yorumlanmıştır Bilindiği gibi Zülkarneyn kelimesi onun esas adı değil, lakabıdır Onun esas adı hakkında değişik görüşler ileri sürülmüştür Birçok kişi, onun Büyük İskender (MÖ 356-323) olduğunu iddia etmiştir Fakat islam alimleri arasında, Kur'ân'da söz konusu olan Zülkarneyn ile Büyük İskender'in vasıflarının birbirini tutmadığı hakim bir görüştür Bilhassa son devrin alimlerinin ekseriyeti ise, Zülkarneyn'in İran kralı Kisra (Hüsrev) olduğunu kabul etmişlerdir MÖ altıncı asırda imparatorluk kuran Kisra'nın vasıflan, Kur'ân'da adı geçen Zülkarneyn'in vasıflarına daha uygun düşmektedir Nitekim Araplar Kisra'ya, Nûşirevan-ı Âdil demektedirler Yine de Zülkarneyn'in gerçek adını Allah bilir Onun peygamber olup olmadığını ihtilaflıdır Bazı alimlerin rivayetine göre, Yahudilerden birkaç kişi, Hz Muhammed (sas)'e gelerek Zülkarneyn'in kim olduğunu sormuşlar Bunun üzerine bu âyetler nazil olmuşturDiğer bir rivayette ise, Mekkeliler kitap ehli olan Yahudilere adam gönderip Hz Muhammed (sas)'i çetin bir sınavdan geçirmek için, birkaç soru hazırlayıp göndermelerini istemişlerdi Onlarda şu üç şeyden sormalarını tavsiye etmişler: Ruh, Ashab-ı Kehf ve Zülkarneyn Bunun üzerine ilgili âyetler inmiştir Yukarıda meâli sunulan âyetlere göre, Zülkarneyn'in bazı özelliklerini şöyle sıralamak mümkündür Zülkarneyn, üstün yeteneklere, geniş kudret ve imkanlara sahipti Bilgili, kültürlü, dünya coğrafyasının önemli bir kısmını bilen ve ilâhî yardıma mazhar olan bir kişiydi Zalimlere hadlerini bildiren, onları cezalandıran, ahiret gününe kesin bir şekilde imân eden, ona göre hareket eden ve iyi ahlaklı dindar toplumları himâye eden bir zattı Zülkarneyn, Hakk'a karşı teslimiyet gösterir, her şeyi ilâhî emrin istikâmetine çevirmeye çalışırdı Hz Ali'ye göre Zülkarneyn ne bir nebi, ne de bir kraldı Fakat Allah'ın salih bir kulu idi Allah onu sevmiş ve o da Allah'ı sevmişti Kur'an'da Zülkarneyn Kehf Suresi: 83 (Ey Muhammed!) Bir de sana Zülkarneyn hakkında soru soruyorlar De ki: “Size ondan bir anı okuyacağım” 84 Biz onu yeryüzünde kudret sahibi kıldık ve kendisine her konuda (amacına ulaşabileceği) bir yol verdik 85 O da (Batı’ya gitmek istedi ve) bir yol tuttu 86 Güneşin battığı yere varınca, onu siyah balçıklı bir su gözesinde batar (gibi) buldu Orada (kâfir) bir kavim gördü “Ey Zülkarneyn! Ya (onları) cezalandırırsın ya da haklarında iyilik yolunu tutarsın” dedik 87 Zülkarneyn, “Her kim zulmederse, biz onu cezalandıracağız Sonra o Rabbine döndürülür O da kendisini görülmedik bir azaba uğratır” dedi 88 “Her kim de iman eder ve salih amel işlerse ona mükafat olarak daha güzeli var (Üstelik) ona emrimizden kolay olanı söyleyeceğiz” 89 Sonra yine (doğuya doğru) bir yol tuttu 90 Güneşin doğduğu yere ulaşınca onu, kendileriyle güneş arasına örtü koymadığımız bir halk üzerine doğar buldu 91 İşte böyle Şüphesiz biz onun yanındakileri ilmimizle kuşatmışızdır 92 Sonra yine bir yol tuttu 93 İki dağ arasına ulaşınca, bunların önünde, neredeyse hiçbir sözü anlamayan bir halk buldu 94 Dediler ki: “Ey Zülkarneyn! Ye’cüc ve Me’cüc (adlı kavimler) yeryüzünde bozgunculuk yapmaktadırlar Onlarla bizim aramıza bir engel yapman karşılığında sana bir vergi verelim mi?” 95 Zülkarneyn, “Rabbimin bana verdiği (imkan ve kudret, sizin vereceğiniz vergiden) daha hayırlıdır Şimdi siz bana gücünüzle yardım edin de, sizinle onların arasına sağlam bir engel yapayım” dedi 96 “Bana (yeterince) demir madeni getirin” dedi İki yamacın arasındaki boşluğu (dağlarla) bir hizaya getirince “körükleyin!” dedi Demiri eritip kor (gibi) yapınca da, “Bana erimiş bakır getirin, bunun üzerine boşaltayım” dedi 97 Artık onu ne aşabildiler, ne de delebildiler 98 Zülkarneyn, “Bu, Rabbimin bir rahmetidir Rabbimin vaadi (kıyametin kopma vakti) gelince onu yerle bir eder Rabbimin vaadi gerçektir” dedi 99 O gün biz onları bırakırız, dalga dalga birbirlerine karışırlar Sonra sûra üfürülür de onları toptan bir araya getiririz 100,101 O gün cehennemi; gözleri Zikr’ime (Kur’an’a) karşı perdeli olan ve onu dinleme zahmetine dahi katlanamayan kafirlerin karşısına (bütün dehşetiyle) dikeriz! |
|