Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Ülke & Şehirler > Gezelim, Görelim

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
ayasofyanın, derinliklerinde

Ayasofya'nın Derinliklerinde

Eski 08-04-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ayasofya'nın Derinliklerinde







Videoyu Göremeyenler Tıklayınız













Ayasofya'nın yaklaşık 1700 yıllık sırları için Ayasofya'nın sarnıç kapakları açıldı ve dalgıçlar tam 283 metre derinliğe daldı

Ayasofya’nın altındaki yaklaşık 1700 yıllık sırların, efsanelerin peşine düşen belgeselci Göksel Gülensoy, iki dalgıç ve dört mağaracıyla bugüne kadar girilmemiş mekânlara ulaştı
Ayasofya'nın derinliklerinde




Dev kubbenin altında, ana salonun zeminine gömülü sarnıç kapaklarından önce girişe yakın olanı açıldı Çevresindeki betona bakılırsa, uzun zamandır kullanılmamıştı Ayasofya Yıllıkları, 1945’te zemindeki suyun boşaltılıp araştırma yapılmasına karar verildiğini, ancak sarnıçlardaki suyun azalmadığını, motorun yanmasıyla bu işten vazgeçildiğini yazıyordu Yani, kapaklar 64 yıl sonra ilk kez açılıyor, tarihte ilk kez zemine bir dalgıç iniyordu Saat sabahın 930’uydu, su sıcaklığı aralık ayının da etkisiyle 6 dereceye düşmüştü Sarnıca kameraman Engin Aygün ve ardından fotoğrafçı Ozan Çokdeğer indi Bir hafta önceki ön keşif çalışmasında, ucuna ip bağladıkları kamerayı suya sarkıtmış, geçide benzer bölgeler görmüşlerdi Kapak, dalgıç tüpünün geçemeyeceği kadar dardı Bu nedenle, 50 metrelik hortum hazırlanmıştı Geçitler binanın derinlerine uzanıyorsa, dalgıçlar burada nargile sistemiyle hortumdan soluk alarak ilerleyecekti

İlk kapağın altındaki sarnıç 12 metre derinlikteydi Ozan Çokdeğer, dibe yaklaştığında kürek sapını andıran, ağacın damarlarını bile görebileceği kadar iyi korunmuş iki kalın sopaya rastladı Dokunduğu anda toza dönüştüler Ardından bir kova çıktı karşısına O da dokunur dokunmaz tuz buz oldu Bunların dışında bir hayvan iskeleti vardı zeminde Yaklaşık 50 dakika sarnıç duvarlarını inceleyip, su üstüne çıktı


HEYECAN YARATAN FOTOĞRAF

Araştırma ekibinin dalış için sadece bir günlük, yani 8 saatlik çalışma izni vardı Hızla, kubbenin merkezine daha yakın olan ikinci kapağa yöneldiler Müzenin eski müdürlerinden Erdem Yücel, yönetmen Göksel Gülensoy’a yıllar önce eski bir fotoğraf göstermiş, bunun Ayasofya’nın temellerinde çekildiğini söylemişti Fotoğrafta, Yerebatan Sarnıcı’nı andıran suyla dolu bir mekânda bot içindeki araştırmacılar görülüyordu Sismik araştırmalar da büyük salonun altının boş olduğunu göstermişti Ön inceleme sırasında ikinci sarnıca kamera sarkıtan ekip, kapağın iki metre altında, binanın merkezine ve çıkış kapısına uzanan iki geçit saptayınca heyecanlanmıştı Bu geçitler Yerebatan’dan, Topkapı’ya kadar uzanabilirdi

KUTSAL SU MATARALARI

Dalış amiri Levent Karataş ve acil durum dalgıcı Kenan Ergüç, kameraman ve ardından fotoğrafçıyı iple ikinci sarnıca indirdi Önce dibe kadar indiler Balçıkla kaplı zemin aşağılara doğru gidiyordu Sanki, çöküntüyle kapanmıştı Dizlerine kadar balçığa batan Çokdeğer’in ilk gözüne çarpan, 1917 tarihli 10 civarında asker matarasıydı İşgal yıllarında kutsal sudan almak isteyen İngiliz askerleri düşürmüştü bunları Ardından Ayasofya’yı aydınlatan dev avizelerdeki kandillerin camları çıktı Biraz daha karıştırınca, eline bir zincir geldi Ucunu çektiğinde, iki halkayla karşılaştı Prangalı bir tutsağın hayatı muhtemelen burada sona ermişti Bu düşünceyle ürperen Çokdeğer’in, gittikçe bulanan suda en son gördüğü vitray benzeri, 7 renkli bir camdı Bulduğu objelerden birkaçını daha net görüntülenmesi amacıyla sarnıç dışında bekleyenlere iletti Bunlar daha sonra tekrar suya atıldı Taş örülü duvardaki, kapatılmış geçitleri de inceleyen, görüntüleyen iki dalgıç yaklaşık 50 dakika sonra sarnıçtan çıktı Doğruca bahçedeki seyyar röntgen aracına gidip, film çektirdi Yönetmen Gülensoy’un talebi üzerine, Sağlık Bakanlığı’nca görevlendirilen aracın personeli, dalgıçların vücudunda herhangi bir yabancı cisim bulunmadığına dair rapor tuttu Bakanlık bulguların yerinde bırakılması, yapıda iz bırakacak herhangi bir değişiklik yapılmaması koşuluyla çekim izni vermişti Bu nedenle kapalı geçitler de zorlanmamıştı

Ayasofya’nın ana salonundan girilen tünellerdeki araştırma ve görüntüleme çalışmasını ise Yaman Özakın yönetimindeki Boğaziçi Üniversitesi Uluslararası Mağara Araştırma Derneği (BUMAD) üstlenmişti Dört tecrübeli mağaracının, dalgıçlar gibi, araştırma ve çekim için 8 saati vardı

YERALTINDA 283 METRE

Kasklarına profesyonel kameralar yerleştirilmişti Önce İGDAŞ ekibi geçidin girişinde zehirli gaz ölçümü yaptı Tehlike yoktu Ardından dört kişilik ekibe gaz dedektörleri verildi Aşağıya sarkıtılan mağaracılara Ayasofya Müzesi Başkanı Doç Dr Haluk Dursun da katıldı İlk ayak bastıkları salon koridor gibi uzundu, sütunlarla güçlendirilmişti Buradan Sultanahmet Meydanı ve Topkapı Sarayı yönüne, yaklaşık 70 santim yüksekliğinde, taş örülü iki tünel uzanıyordu 5 yüzyıldaki güçlü Bizans İmparatoru II Teodosios’un halka görünmeden Ayasofya’dan Tekfur Sarayı ve Hipodrom’a geçtiği tünel bu olmalıydı Mağaracılar iki ekibe ayrılıp, zıt yöndeki tünellere girdi Tuğladan kemerlerle güçlendirilmiş tüneller 50 metre sonra ikiye ayrılıyor, bir kolları kubbenin altına doğru ilerliyordu Bu uçlar kapanmıştı Yaman Özakın ve Emrah Çoraman, lazer yardımıyla ölçüm yaptı, kroki çıkardı Pelin Kurt ve Aydın Menderes, Topkapı Sarayı yönünde ilerlemeyi sürdürdü Menderes, önce 25 santim yüksekliğindeki bir tünelden sürünerek, ilerledi Taşların arasından, ışığın sızdığı bir noktaya rastlayınca kalem kamerasını buradan dışarı çıkardı Avluya ulaşmıştı Geri döndü, bu kez daha dar bir başka bölümden sürünerek geçip, iki metre yüksekliğinde, yaklaşık beşer metrekarelik iki odaya ulaştı Çevrede kemikler, testi kırıkları vardı Kaynaklara göre Ayasofya’ya 13 yüzyıla kadar sadece bir kişi gömülmüştü: Çocuk Aziz Antinegenos 200 yıl sonra ise Patrik Athanasius defnedilmişti Muhtemelen ulaşılan oda bu iki kişinin mezarıydı Ve Ayasofya zeminindeki 283 metrelik tünellerdeki keşif turunun en heyecan verici bulgusu bu odaydı

GÖKSEL GÜLENSOY (Yönetmen)
Altı, üstünden daha heyecan verici

1990’da Semavi Eyice’nin öğrencilerinden, dostum Doç Dr İhsan Tunay beni Ayasofya’da gezdirmiş, birbirinden ilginç efsaneleri anlatmıştı Sayesinde bu yapıya tutkuyla bağlandım 1992’de efsanelerin ışığında yapıyı anlattığım “Ayasofya” belgeselini çektim San Sebastian, Tampere ve Ankara film festivallerinde ödül aldı Bu şevkle, Ayasofya’nın sırlarını saklayan tünel ve sarnıçlar üzerine ikinci filmin çekimine başladım Doç Dr Haluk Çetinkaya’nın danışmanlığında, zemindeki gizemi araştırdım Bence Ayasofya’nın altı, üstünden çok daha heyecan verici Üçüncü filmimde, Apsis’in altındaki iki odanın izini sürmek istiyorum Ayasofya’nın ilk papazının eşyalarıyla gömüldüğü, Topkapı Sarayı’na tünelle bağlandığı söylenen oda daha önce derinlemesine araştırılmamış

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.