İstanbul Şiirleri |
08-03-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
İstanbul ŞiirleriYazan:Abdulhak Hamit İstanbul düşman istilası altında iken Çamlıca’da Hey Çamlıca mehtâbı ne olmuş sana öyle? Küskün duruyorsun Bir şey kuruyorsun Seyrinle ıyan et bana, ilhâm ile söyle: Aksetmede âlâm-ı vatandan mı bu halet? Anlat; bu tahavvül neye etmekte delâlet Vaktiyle ederken bu havâliyi zılâlin Bir sâha-i nilî Ey neyyir-i leylî, Matem döküyor arza bugün bedr ü hilâlin Bir şeb ki, zîrinde küsûfun, Seyrangehi olmakda tuyûfun Mâzîden esip gelmede bir nevha-i vâveyl Bir âh-ı müebbed Hangi güneşin mâtemidir zulmetin ey leyl, Ey şi’r-i muakkad Yıldızlar olur bence meâlin gibi nâ-yab Atîde görünmezse o mâzideki mehtâb Olmazdı sabahın da yarın gülmeye meyli Pîşinde bu dîdar-ı mahûfun Kartallara baktım düşüyorlar yere bi-ta’b; Oldum sanıyordum Melekü’l Mevt ile hem-hâb Yazan: Nazım Hikmet Ran İstanbul’da İstanbul’da, Tevkifane avlusunda, güneşli bir kış günü, yağmurdan sonra, bulutlar, kırmızı kiremitler, duvarlar ve benim yüzüm yerde su birikintilerinde kımıldanırken, ben, nefsimin ne kadar cesur, ne kadar alçak, ne kadar kuvvetli, ne kadar zayıf şeyi varsa hepsini taşıyarak; dünyayı, memleketimi ve seni düşündüm 1939 Şubat İstanbul Tevkifanesi Yazan:Ümit Yaşar Oğuzcan İstanbul Evin içinde bir oda, odada İstanbul Odanın içinde bir ayna, aynada İstanbul Adam sigarasını yaktı, bir İstanbul dumanı Kadın çantasını açtı, çantada İstanbul Çocuk bir olta atmıştı denize, gördüm Çekmeğe başladı, oltada İstanbul Bu ne biçim su, bu nasıl şehir Şişede İstanbul, masada İstanbul Yürüsek yürüyor, dursak duruyor, şaşırdık Bir yanda o, bir yanda ben, ortada İstanbul İnsan bir kere sevmeye görsün, anladım Nereye gidersen git, orada İstanbul Yazan Sultan IIMahmut Şarkı Pek hâhişi var gönlümün ey serv-i bülendim Yarın gidelim Çamlıca’ya cânım efendim Redditme sakın bu sözüm şâh-ı levendim Yarın gidelim Çamlıca’ya cânım efendim Râhat mı olur anda iken cümle ahibbâ İster ki gönül zevk idelim biz bize tenhâ Bir gün de Fenerbağçesi’ne gitmeli ammâ Yarın gidelim Çamlıca’ya cânım efendim Yazan: Cahit Sıtkı Tarancı Bahar sarhoşluğu İlk sevgilinin gülüşüne benzer Bir Nisan havası değil mi esen? Zincirlere, kelepçelere inat, Kanatlarımı açmak zamanıdır; Allaha ısmarladık kaldırımlar Giyenler düşünsün dar elbiseyi, Ölçülü sözü, hesaplı adımı Ben kurtuldum kafeste kuş olmaktan; Saltanat sürer gibi uçuyorum, Erik ağacı gelin olduğu gün Hayranım bu şehrin bacalarına İrili ufaklı hep bir ağızdan Nasıl derinden bu gökyüzüne doğru Bir türkü söylüyorlar öyle sessiz! Dumanın daim olsun güzel baca! Yuvası saçakta kalan kırlangıç, Yavrusu dallara emanet serçe, Derken camiler üstünde güvercin Minareler katından geçiyorum Gökyüzü mahallesi İstanbul’un Süt beyaz bir martıyım açıklarda Gemilere ben yol gösteriyorum, Buğday ve ilaç yüklü gemilere Bir kanat vuruşta bulutlardayım; Bir süzülüşte vatanım dalgalar! Yazan:Özdemir Asaf Boğaz Gezintisi Ne günlermiş, ne günlermiş Yıldızlar, mehtap, çamlar altında Ne günlermiş, ne günlermiş Gelip geçmiş! Vapurlar değil, Boğaz'dan geçen; Boğaz'dan yalılar geçiyor, Toplamış buralardan eteklerini Dairesine çekilen bir saraylı gibi Yalılar gelmiyen alemlerine gidiyor Bırakıp bu sessiz gecelerini Deniz kenarında denizsiz kalmış yalılar Ortaklığı ayrılmış kıt'aların Anadolu günden güne Rumeli'ye küsmüş Bugün biz değiliz bakan yalılara; Yalılar boynu eğik bize bakıyor Biz değiliz sarkan hatıralara Göğüs gererek dalgalara Yalılar bir hayal için denize sarkıyor Yalılar bize bakıyor, denize bakıyor Ne günlermiş, ne günlermiş Yıldızlar, mehtap, çamlar altında Ne günlermiş, ne günlermiş Gelip geçmiş! Yazan:Ziya Osman Saba İstanbul Seni görüyorum yine İstanbul Gözlerimle kucaklar gibi uzaktan Minare minare, ev ev, Yol, meydan Geliyor Boğaziçi'nden doğru Bir iskeleden kalkan vapurun sesi, Mavi sular üstünde yine Bembeyaz Kızkulesi Bir yanda, serin sabahlarla beraber, Doğduğum kıyılar: Beşiktaşım Baktıkça hep, semt semt, yer yer, Beş yaşım, onbeş yaşım, ah yirmi yaşım! Durmuş bir tepende okuduğum mektep, Askerlik ettiğim kışladır ötesi Bir gün bir kızını benim eden Evlendirme dairesi Benim de sayılmaz mı oralar? Elimi tutar gibi iki yanımdan, Babamın yattığı Küçüksu, Anamın toprağı Eyüpsultan Önümde, açık kollarıyla boğaz, Çengelköy'den aktarma Rumelihisarı İstanbul, İstanbul'um benim, Kadıköy'ü, Üsküdar'ı Gün olur, Köprü ortasında durur Anarım, Adalar'da çamların uykusunu Gün olur, Beyoğlu'nu özler içim, Koklamak isterim Tünel'in kokusunu Bulut geçer üstünden, Gemi gelir yanaşır Bir eski türküdür, kulağıma fısıldar, "İçi dolu çamaşır" Göğünde tanıdım ayın ondördünü Kırlarında bilirim baharı, Herşey içimde, herşey, İstanbul yadigarı Bir daha görüyorum seni dünya gözüyle, Göğün hep üstümde, havan ciğerlerimdedir Ey doğup yaşadığım yerde her taşını Öpüp başıma koymak istediğim şehir Yazan:Orhan Veli İstanbul'u Dinliyorum İstanbul'u Dinliyorum İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı; Önce hafiften bir rüzgar esiyor; Yavaş yavaş sallanıyor Yapraklar ağaçlarda; Uzaklarda, çok uzaklarda Sucuların hiç durmayan çıngırakları; İstanbul'u dinliyorum gözlerim kapalı İstanbul'u dinliyorum gözlerim kapalı; Kuşlar geçiyor derken Yükseklerden, sürü sürü, çığlık çığlık; Ağlar çekiliyor dalyanlarda; Bir kadının suya değiyor ayakları; İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı; Serin serin Kapalıçarşı, Cıvıl cıvıl Mahmutpaşa Güvercin dolu avlular, Çekiç sesleri geliyor doklardan Güzelim bahar rüzgarında ter kokuları; İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı Başında eski alemlerin sarhoşluğu, Loş kayıkhaneleriyle bir yalı Dinmiş lodosların uğultusu içinde İstanbul'u dinliyorum gözlerim kapalı İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı; Bir yosma geçiyor kaldırımdan Küfürler, şarkılar, türküler, laf atmalar Bir şey düşüyor elinden yere; Bir gül olmalı İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı; Bir kuş çırpınıyor eteklerinde Alnın sıcak mı, değil mi bilmiyorum; Dudakların ıslak mı değil mi, bilmiyorum Beyaz bir ay doğuyor fıstıkların arkasından Kalbinin vuruşundan anlıyorum; İstanbul'u dinliyorum Yazan:Hasan Gezer İstanbul Gün ve gece bir başka tablo İstanbul'da; Sabah erken, akşam geç olur İstanbul'da Kalbin uzak ise, O'na yakın olsan da; Hasret yaman, sevda güç olur İstanbul'da! Birazcık gölge, bir yudum çay Çamlıca'da; Mana derin, madde hiç olur İstanbul'da Gün gelip, nefes bitip, vade dolduğunda Yıl ne zaman, saat kaç olur İstanbul'da? Yazan: Nuh KENİŞ İstanbul Şiiri Ben anlatmayayım be İstanbul seni Sen kendin anlat Galata Köprünü anlat İrili ufaklı canlı kanlı balık tutanları Karanlık köşelerinde büzülüp yatanları anlat Öte yakanı beri yakanı Yakasına kırmızı gül takanı Tarihin koynunda yatanı anlat Ben anlatmayayım be İstanbul seni Sen kendin anlat Eminönü'ndeki,Sirkeci'ndeki Mahmutpaşa'ndaki,Kapalı Çarşı'ndaki Mahşeri kalabalık ne yana gider,ne yana döner Kimi biner trenlere,nereye gider Kimi iner trenlerden dikilir kalır Niye kalır be İstanbul Sen anlat Boğaz hattına,Adalar'a giden vapurlar Kadıköy'e,Üsküdara giden vapurlar Kaç yolcu taşır Kaçı gençtir,kaçı ihtiyardır bunların Kaçı sevdalı,kaçı bahtı karalı Kaçı işli,kaçı işsiz,kaçı ayık,kaçı sarhoştur Kaçı umutlarını yitirmiştir bir yerlerde Kaçı umut yolculuğuna yeni çıkmaktadır Sen iyi bilirsin be İstanbul Sen anlat Ben anlatmayayım be İstanbul seni Sen kendin anlat Kaç babayiğidi un ufak ettin sokaklarında Kaç çocuğu ağlattın Kaç körpe kızı telef ettin Kaç delikanlıyı kirli meydanlarında Anasından doğduğuna pişman ettin Anlat be İstanbul Sen anlat Güvercinler doluşur cami avlularına Tabak tabak atılan yemlere üşüşür Bir hile sezdiler mi hemen kaçışır İnsanlar bağrışır İnsanlar çağrışır İnsanlar sarılmış birbirine ağlaşır da ağlaşır Niye ağlaşır be İstanbul Sen anlat Ben anlatmayayım be İstanbul seni Sen kendin anlat Taşın toprağın altın mıdır Yüreğin yufka mı,yoksa katı mıdır Nedir be İstanbul Sen anlat Niye sever seni insanlar Niye bağlanır kalır sana Niye ayrılamaz,niye ayrılmak istemez senden Ayrılsa da bir parçası sen de kalır Büyü mü edersin Ne edersin be İstanbul Sen anlat Ağacında ne öter Toprağında ne biter Fırınlarında pişen ekmekler kime yeter Yeter be İstanbul yeter Sen anlat Ben anlatmayayım be İstanbul seni Sen kendin anlat Anlat Hazır bir dinleyicin varken karşında Kaçırma Anlat Yazan:Nihat İncekara E Y Ü P İstanbul'un fethiyle anılır adı Tarihler boyunca hiç unutulmadı Ensari'den bizlere yadigar kaldı Sessizdir sakindir huzurludur Eyüp Her köşesi bir tarih bir efsanedir Kalblere nur veren ziyarethanedir Orda dua orda niyaz halisanedir Sessizdir sakindir huzurludur Eyüp Mavi Haliç sahilinden gezerek gelin Mihmandarın türbesinde dualar edin Piyerlotiden bakıp şehri seyredin Sessizdir sakindir huzurludur Eyüp Yazan: Yahya Kemal Beyatlı Bir başka tepeden Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul! Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer Ömrüm oldukça gönül tahtına keyfince kurul! Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer Nice revnaklı şehirler görünür dünyada, Lakin efsunlu güzellikleri sensin yaratan Yaşamıştır derim en hoş ve uzun rüyada Sende çok yıl yaşayan, sende ölen, sende yatan Münip Utandı / Aziz İstanbul |
|