Cennette İlgili Ayetler Ve Hadisler |
08-03-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Cennette İlgili Ayetler Ve HadislerRabbinizden olan mağfiret ve eni göklerle yer kadar olan cennete (kavuşmak için) yarışın; o, muttakiler için hazırlanmıştır (Al-i İmran Suresi, 133) Bu dünya hayatı, yalnızca bir oyun ve '(eğlence türünden) tutkulu bir oyalanmadır' Gerçekten ahiret yurdu ise, asıl hayat odur Bir bilselerdi (Ankebut Suresi, 64 Gerçek şu ki, ebrar olanlar (iyiler, doğru olanlar), elbette nimetler içindedirler Tahtlar üzerinde bakıp-seyretmektedirler Nimetin parıltılı-sevincini sen onların yüzlerinde tanırsın Onlara mühürlü, katıksız bir şaraptan içirilir Ki onun sonu misktir Şu halde yarışmak isteyenler, bunun için yarışsınlar (Mutaffifin Suresi, 22-26) Allah dilediğine rızkı genişletir-yayar ve daraltır da Onlar ise dünya hayatına sevindiler Oysaki dünya hayatı, ahirette (ki sınırsız mutluluk yanında geçici) bir 'dan başkası değildir (Ra'd Suresi, 26) Orda diledikleri herşey onlarındır; Katımız'da daha fazlası da var (Kaf Suresi, 35) Peygamber Efendimiz (sav) de bir hadis-i şerifinde dünya hayatının yanında, cennetin insan için nasıl büyük bir nimet olduğunu şöyle bir örnek ile açıklamıştır: Cennette, yay kadar bir yer, Güneş'in üzerine doğduğu veya battığı şeyden (dünyadan) daha hayırlıdır [Kütüb-i Sitte-14, s 429/2] Rableri onlara Katından bir rahmeti, bir hoşnutluğu ve onlar için, kendisine sürekli bir nimet bulunan cennetleri müjdeler (Tevbe Suresi, 21) Allah, mü'min erkeklere ve mü'min kadınlara içinde ebedi kalmak üzere, altından ırmaklar akan cennetler ve Adn cennetlerinde güzel meskenler vadetmiştir (Tevbe Suresi, 72) Bir hadiste Peygamberimiz (sav), Allah'ın salih kulları için ahirette "hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın duymadığı ve hiçbir beşerin kalbine gelmeyen birtakım nimetler" olacağından bahsetmiştir [Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahirzaman Alametleri, s 306/497] Böylelikle Allah, dediklerine karşılık olarak içinde ebedi kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler verdi Bu, iyilik yapanların karşılığıdır (Maide Suresi, 85) Artık hiçbir nefis, yaptıklarına karşılık olmak üzere kendileri için gözler aydınlığı olarak nelerin (sayısız nimetlerin) saklandığını bilmez (Secde Suresi, 17) [Tezkireti'l Kurtubi, s 306/498] "İşte, yaptıklarınız dolayısıyla mirasçı kılındığınız cennet budur" (Zuhruf Suresi, 72) Peygamberimiz (sav) cennet nimetlerini şöyle tarif etmiştir: Cennete koşan yok mu? Çünkü cennette akla hayale gelmeyen nimet vardır [Tezkireti'l Kurtubi, s 306-307/499] "Her nereye baksan, bir nimet ve büyük bir mülk görürsün" (İnsan Suresi, 20) Dünya hayatının örneği, ancak gökten indirdiğimiz, onunla insanların ve hayvanların yediği yeryüzünün bitkisi karışmış olan bir su gibidir Öyle ki yer, güzelliğini takınıp süslendiği ve ahalisi gerçekten ona güç yetirdiklerini sanmışlarken (işte tam bu sırada) gece veya gündüz ona emrimiz gelmiştir de, dün sanki hiçbir zenginliği yokmuş gibi, onu kökünden biçilip atılmış bir durumda kılmışız Düşünen bir topluluk için Biz ayetleri böyle birer birer açıklarız (Yunus Suresi, 24) "İşte, yaptıklarınız dolayısıyla mirasçı kılındığınız cennet budur" (Zuhruf Suresi, 72) Gümüş tuğladan ve altın tuğladan! Harcı da kokulu misk Cennetin çakılları inci ve yakuttan, toprağı da zâferandır [(Tirmizi), Kütüb-i Sitte-14, s 451/6] Sana, arşın altından, cennet hazinelerinden bir söze delalet edeyim mi? Şöyle dersin: "La havle vela kuvvete İlla Billah" (Allah'tan başka ne men edecek ve ne de yapacak bir kuvvet vardır) O zaman Allah buyurur ki: "Kulum teslim oldu ve selamet buldu" [Ramuz el-Ehadis-1, s 166/3] "Şüphesiz bu, Bizim rızkımızdır, bitip tükenmesi de yok" (Sad Suresi, 54) Adn cennetleri; ona girerler, onun altından ırmaklar akar, içinde onların her diledikleri şey vardır İşte Allah, takva sahiplerini böyle ödüllendirir (Nahl Suresi, 31) "Siz ve eşleriniz cennete girin; sevinç içinde ağırlanacaksınız" (Zuhruf Suresi, 70) Mülkün, zenginliğin hesapsızca bol olması cennete has bir özelliktir Peygamberimiz (sav) hadislerinde, cennetteki mülkün çokluğu ile ilgili olarak şöyle buyurmuşlardır: Ehli cennetin en aşağı dereceli olanının cennetteki mülkünü temaşası (seyretmesi, gezmesi) iki bin sene sürer ve bu mülkün en uzak kısmını en yakını gibi görür [Ramuz el-Ehadis-1, s 113/8] Eğer cennette olan şeylerden bir tırnaklık miktar görünseydi yer ile gök arasını süse boğardı Eğer cennet ehlinden bir adam görünüp bileziklerini gösterseydi, Güneş'in yıldızların ışıklarını bastırdığı gibi Güneş'in ışığını bastırırdı [(Tirmizi), Büyük Hadis Külliyatı-5, s 409/10096] Ehli cennetin ziynetleri, abdest suyunun eriştiği abdest yerlerini bulur [Ramuz el-Ehadis-1, s 247/7] "Özenle işlenmiş mücevher tahtlar üzerindedirler" (Vakıa Suresi, 15) ve "Adn Cennetleri (onlarındır); oraya girerler, orada altından bileziklerle ve incilerle süslenirler" (Fatır Suresi, 33) Cennetliklerin başlarında taçlar vardır Taçtaki tek inci, meşrık (Doğu) ile mağrib (Batı) arasını aydınlatır [(Tirmizi), Kütüb-i Sitte-14, s 451/6] "Onlar; altından ırmaklar akan Adn cennetleri onlarındır, orada altın bileziklerle süslenirler (Kehf Suresi, 31) Kadının boynundaki incilerin bir tanesi garble (Batı) şark(Doğu) arasını aydınlatır Başında bulunan taçların en küçük incisi de yine şarkla garb arasını aydınlatır [Ramuz el-Ehadis-1, s 99/8] Bir kerpici gümüş, bir kerpici altın, harcı keskin kokulu misk, döşemesi inci ve yakut, toprağı ise za'feran olup, oraya giren mutlu olur, umutsuz olmaz, ebedi olur, ölmez [Büyük Hadis Külliyatı-5, s 408/10088] "İçlerinde ebedi kalacakları altından ırmaklar akan Adn cennetleri de (onlarındır) Ve işte bu, arınmış olanın karşılığıdır" (Taha Suresi, 76) İman edip salih amellerde bulunanlar; onları, içinde ebedi kalıcılar olarak, altından ırmaklar akan cennetin yüksek köşklerine muhakkak yerleştireceğiz (Salih) Amellerde bulunanların ecri ne güzeldir (Ankebut Suresi, 58 Cennetin çakılları inci ve yakuttan, toprağı da zâferan (safran)dır [(Tirmizi); Kütüb-i Sitte-14, s 451/6] Bizim Katımız'da sizi (Bize) yaklaştıracak olan ne mallarınız, ne de evlatlarınızdır; ancak iman edip salih amellerde bulunanlar başka İşte onlar; onlar için yaptıklarına karşılık olmak üzere kat kat mükafaat vardır ve onlar yüksek köşklerinde güven içindedirler (Sebe Suresi, 37) Gurfeler (cennet köşkleri) kırmızı yakut, yeşil zebercet (zümrüt) ve beyaz incidendir Onlarda hiçbir kusur ve ayıp yoktur Cennet ehli bunlara, sizin gökte, doğu ve batıdaki parlak yıldızlara baktığınız gibi bakarlar [Ramuz el-Ehadis-1, s 225/6] Hiç şüphesiz Allah, iman edenleri ve salih amellerde bulunanları altından ırmaklar akan cennetlere sokar, orada altından bileziklerle ve incilerle süslenirler; ordaki elbiseleri ipek(ten)tir (Hac Suresi, 23) Cennette bir köşk vardır Etrafı burçlar (hisar, kule), otluk, sulak yerlerle çevrilidir Beş bin de kapısı vardır [Ramuz el-Ehadis-1, s 125/5] Cennette öyle köşkler vardır ki, içindeki dışındakini, dışındaki içindekini görür [Ramuz el-Ehadis-1, s 125/9] Ki onlar Firdevs (cennetlerin)e de varis olacaklardır; içinde de ebedi olarak kalacaklardır (Müminun Suresi, 11) Cennette gurfeler vardır Dışları içlerinden, içleri dışlarından görünür [Kütüb-i Sitte-14, s 447/2] " orada nefislerin arzu ettiği ve gözlerin lezzet (zevk) aldığı herşey var" (Zuhruf Suresi, 71 Bir gün Resulullah, "Cennette öyle köşkler vardır ki, ne kendisini yukarıya bağlayacak çengelleri ve ne de altında direkleri vardır" buyurdu Bunu dinleyen Ashab, "Ey Allah'ın Resulü, o köşklerin ehli oraya nasıl girecek?" diye sordu Resulullah (asm), "Onlar kuşlar misali uçarak girecekler" buyurdu [Dünya Ötesi Yolculuk, s 294] Cennette "Reyyan" denilen bir nehir vardır Üzerinde mercandan bir şehir kurulmuştur Onun altın ve gümüşten yetmiş bin kapısı bulunur İşte bu, hamil'i Kur'an'a mahsustur [Ramuz el-Ehadis-2, s 326/4] Cennet binalarının bir tuğlası altın, bir tuğlası gümüş, harcı misk, çakılı inci ve yakut ve toprağı da safrandır [Ramuz el-Ehadis-1, s 200/6] "Bugün sizin müjdeniz, içinde ebedi kalıcılar (olduğunuz), altından ırmaklar akan cennetlerdir" İşte 'büyük kurtuluş ve mutluluk' budur (Hadid Suresi, 12) Cennette altından bir direk ve üzerinde zebercedden (zümrüt cinsinden parlak, yeşil, kıymetli bir taş) şehirler vardır ki, onlar cennete yıldızlar gibi ışık verirler [Ramuz el-Ehadis-1, s 125/6] Ancak Rablerinden korkup-sakınanlar ise; onlara yüksek köşkler vardır, onların üstünde de yüksek köşkler bina edilmiştir Onların altında ırmaklar akmaktadır (Bu,) Allah'ın va'didir Allah, va'dinden dönmez (Zümer Suresi, 20) " Orada ne (yakıcı) bir güneş ve ne de dondurucu bir soğuk görürler" (İnsan Suresi, 13) Bir hadiste cennetteki saraylardan şöyle söz edilmektedir: Cennetin içinde inciden bir saray vardır O sarayın içinde kırmızı yakuttan yetmiş konak vardır Her konağın içinde yeşil zebercedden (zümrüt cinsinden parlak, yeşil, kıymetli bir taş) yetmiş ev vardır Her evin içinde yetmiş taht, her taht üzerinde de her renkten yetmiş yatak vardır Her evin içinde yetmiş sofra, her sofranın üzerinde de yetmiş çeşit yemek vardır Keza her evin içinde yetmiş adet hizmetçi vardır [Tezkireti'l Kurtubi, s 323/554] Muhakkak ki cennet saraylarından bir sarayın içinde yetmiş menzil (yer, dünya, ev) bulunur Her menzilde, içerisine girilmek üzere yetmiş kapı, her kapının da diğerinden girmekte olan kokudan başka cennet kokularından koku girer O da sizin günahlarınızı bağışlar, sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere ve Adn cennetlerindeki güzel konaklara yerleştirir İşte 'büyük mutluluk ve kurtuluş' budur (Saff Suresi, 12) (Onlar da) Dediler ki: "Bize olan va'dinde sadık kalan ve bizi bu yere mirasçı kılan Allah'a hamd olsun ki, cennetten dilediğimiz yerde konaklayabiliriz (Salih) Amellerde bulunanların ecri ne güzeldir (Zümer Suresi, 74) Muhakkak ki cennette (mümin için) içi boşaltılmış bir tek inciden bir çadır vardır Bu çadırın eni altmış mil (yaklaşık 100 km) mesafe genişliğindedir Bunun her köşesinde (mümine mahsus) birtakım ev halkı vardır ki onlar başkalarını (yani birbirlerini) göremezler (Ancak) Mümin onları dolaşıp ziyaret eder [Tezkireti'l Kurtubi, s 325/560] Cennette mü'minin yüksekliği altmış mil (yaklaşık 100 km) olan bir inci çadırı vardır [Büyük Hadis Külliyatı-5, s 408/10091] Genişliği de öyle (yani altmış mildir) Orada mü'minin aileleri bulunacak Mü'min onları bir bir dolaşacak [(Buhari, Müslim ve Tirmizi); Büyük Hadis Külliyatı-5, s 408/1009 Beni nimetlerle-donatılmış cennetin mirasçılarından kıl (Şuara Suresi, 85) Cennet ehlinden derecesi en düşük olanın seksen bin hizmetçisi vardır Onun için inciden, zebercedden (zümrüt benzeri kıymetli bir taş) ve yakuttan bir çadır kurulur Bu çadır, Câbiye'den San'a'ya kadar uzanan bir büyüklüktedir [(Tirmizi), Büyük Hadis Külliyatı- 5, s 412/10114] Muhakkak cennette bir çarşı vardır ki melekler orayı ziyaret ederler Orada gözlerin mislini görmediği, kulakların duymadığı ve kalplere gelmeyen nimetler vardır Canımızın istediği herşey bize getirilir Fakat orada satılan ve satın alınan hiçbir şey yoktur O çarşıda cennet halkının bazısı diğer bazısı ile karşılaşır Yüksek menzil ve mevki sahibi döner de mevki bakımından kendinden aşağı derece olan kimse ile karşılaşır Onların içinde herhangi bir şeyi eksik olan kimse yok ki karşılaştığının üzerine gördüğü süs elbiselerinden dolayı rahatsız olsun Sözünün sonu gelmeden üzerinde daha güzel bir kıyafet bürünür Şu muhakkak ki cennette hiçbir kimsenin üzülmesi, kederlenmesi yoktur [Tezkireti'l Kurtubi, s 325-326/563] İman edenler ve salih amellerde bulunanlar -ki Biz hiç kimseye güç yetireceğinden fazlasını yüklemeyiz- onlar da cennetin ashabı (halkı)dırlar Onda sonsuz olarak kalacaklardır (Araf Suresi, 42) Şüphesiz ki cennette bir çarşı vardır Fakat orada hiçbir şeyi satın almak ve hiçbir şeyi satmak yoktur Ancak erkekler ve kadınlar suret ve şekilleri vardır Binaenaleyh orada hangi kılığı istediğinde ona girecektir [Tezkireti'l Kurtubi, s 326/564] Muhakkak cennette öyle çarşılar var ki orada alışveriş yoktur Fakat cennet ahalisi oraya vardığı zaman taze ve parlak inci ve misk toprak üzerine yaslanarak otururlar Dünyada oldukları gibi o cennetlerde tanışırlar Dünyada nasıl olduklarını ve Rablerine ibadetlerinin nasıl olduğunu, geceleri nasıl ihya ettiklerini, gündüzleri nasıl oruç tuttuklarını, dünyanın zenginliği ile fakirliğinin nasıl olduğunu, ölümün nasıl olduğunu ve nasıl cennet ahalisinden olduklarını konuşup müzakere (ve sohbet) ederler [Tezkireti'l Kurtubi, s 326/565] Arzulayıp-seçecekleri meyveler, Canlarının çektiği kuş eti (Vakıa Suresi, 20-21) Yaptıklarına bir karşılık olmak üzere (onlara sunulur); (Vakıa Suresi, 24) (Ey Muhammed) iman edip salih amellerde bulunanları müjdele Gerçekten onlar için altlarından ırmaklar akan cennetler vardır Kendilerine rızık olarak bu ürünlerden her yedirildiğinde: "Bu daha önce de rızıklandığımızdır" derler Bu, onlara, (dünyadakine) benzer olarak sunulmuştur Orada, onlar için tertemiz eşler vardır ve onlar orada süresiz kalacaklardır (Bakara Suresi, 25) "Onların etrafında altın tepsiler ve testilerle dolaşılır; orada nefislerin arzu ettiği ve gözlerin lezzet (zevk) aldığı herşey var Ve siz orada süresiz kalacaksınız" (Zuhruf Suresi, 71) Allah Kuran'da "(Meyvelerin) Gölgeleri onlara pek yakın ve devşirilmeleri kolaylaştırıldıkça kolaylaştırılmış" (İnsan Suresi, 14) İşte, yaptıklarınız dolayısıyla mirasçı kılındığınız cennet budur Orda sizin için birçok meyveler vardır; onlardan yiyeceksiniz (Zuhruf Suresi, 72-73) Peygamberimiz (sav) ise bir hadiste cennete girecek müminlere "Onu meyveleri aşağıya sarkan yüksek cennete koyun!" denildiğinden bahsetmektedir [Büyük Hadis Külliyatı-5, s 413/10120] Sidretü'l-Münteha ağacının meyvesinden her bir meyve yarılınca içinden yetmiş iki renk ve çeşit yemek çıkar ki orada öbürüne benzeyen hiçbir renk ve çeşit yoktur [Tezkireti'l Kurtubi, s 312/517] Orada nefislerinizin arzuladığı herşey sizindir ve istediğiniz herşey de sizindir Çok bağışlayan, çok esirgeyen (Allah)tan bir ağırlanma olarak (Fussilet Suresi, 31-32) Cennetin meyvesindan koparınca, yerine yenisi biter [Ramuz el-Ehadis-1, s 98/9] Bunun yanı sıra Peygamberimiz (sav) cennette bir meyve dalından koparıldığında bu meyvenin yerinde bir eksilme olmadığını, yerine yenisinin geldiğini haber vermiştir: Cennetin meyvesindan koparınca, yerine yenisi biter [Ramuz el-Ehadis-1, s 98/9] Başka bir rivayette Peygamberimiz (sav)'in şu sözlerine yer verilmektedir: Bir köylü Arap, "Ey Allah'ın Resulü cennetin içinde meyve var mıdır?" diye sordu Resulullah: "Evet Tuba denilen bir ağaç vardır" buyurdu O zat: "Ya Resulullah bizim arazimizdeki hangi ağaç ona benzer?" dedi Resulullah: "Senin arazindeki ağaçlardan hiçbir şey ona benzemez Fakat sen hiç Şam'a geldin mi? Çünkü orada ceviz denilen bir ağaç var ki bir gövde üzerine biterek yukarısı -yani dalları- yayılır İşte bu ağaç Tuba ağacına benzer" buyurdu O zat: "Ya Resulullah, o ağacın dip gövdesinin kalınlığı ne kadardır?" dedi Allah'ın Resulü: "Senin ev halkının develerinden beş yaşına basan genç bir deve yola çıksa dibini dolaşıp kuşatamaz da nihayet ihtiyarlığından boynu kırılır" buyurdu Köylü Arap: "Cennette üzüm var mı?" diye tekrar sordu Resulullah: "Evet vardır" buyurdu O zat: "O üzümün salkımının büyüklüğü ne kadardır?" dedi Resul-i Ekrem: "Alaca karganın hiç durmadan bir aylık uçup gideceği mesafe kadar" buyurdu O zat: "O üzümün taneleri(nin büyüklüğü) ne kadardır?" dedi Allah'ın Resulü: "Büyük kova gibidir" buyurdu O zat: "Ey Allah'ın Resulu, o üzüm tanesi beni ve ev halkımı muhakkak doyurur" dedi Resulullah: "Evet seni ve ev halkını ve akrabanın ekserisini doyurur? Cennetin hurması ağacın dibinden dallarına doğru intizamlı bir şekilde yığılıp istif edilmiştir Meyveleri büyük testiler misalidir Ne zaman bir meyve koparılsa yerine başkası gelir Cennetin suyu çukur olmayan yerlerden akar Cennet üzümünün her bir salkımı on iki arşındır"[Tezkireti'l Kurtubi, s 312-313/518] Yaptıklarınıza karşılık olmak üzere, afiyetle yiyin ve için (Mürselat Suresi, 43) Yüklü dalları bükülmüş kiraz (ağaçları), üst üste dizili meyveleri sarkmış muz ağaçları, (Vakıa Suresi, 28-29) İçlerinde (her türden) meyve, eşsiz-hurma ve eşsiz-nar vardır (Rahman Suresi, 68) Ve (daha) birçok meyveler arasında, kesilip-eksilmeyen ve yasaklanmayan (meyveler) (Vakıa Suresi, 32-33) İşte onlar; onlar için bilinen bir rızık vardır Çeşitli-meyveler Onlar ikram görenlerdir Nimetlerle donatılmış (naim) cennetlerde (Saffat Suresi, 41-43) "Evet vardır cennet hurmalarının altından dalları vardır Budaklarının başları altındandır Altından budakları vardır Alemlerden herhangi bir kimsenin görmekte olduğu elbiselerin en güzeli gibi yaprakları vardır Altından hurma salkımları vardır Hurma salkımlarının çöpü de altındandır Altından hurma tanesinin dibinde yapışık pul gibi şeyler vardır Büyük küpler gibi meyveler var ki (onlar) köpükten yumuşak, baldan tatlıdır" [Tezkireti'l Kurtubi, s 315/522] Cennetteki hurma ağacının dalları kırmızı altındır Sapları yeşil zümrüttür Yaprakları ipek gibidir Meyvesi kule gibi iri taneli, kaymaktan yumuşak ve çekirdeksizdir [Ramuz el-Ehadis-2, s 451/4] Onlar, ateşe çağırırlar, Allah ise Kendi izniyle cennete ve mağfirete çağırır O, insanlara ayetlerini açıklar Umulur ki öğüt alıp-düşünürler (Bakara Suresi, 221) Cennette hurma ağaçlarının dalları yeşil zümrüttür Budakları kırmızı altındır Yaprakları cennet ahalisi için giyecek kıyafetleridir Onun bir kısmı kısa (iç) elbiseleri, bir kısmı da içi astarlı dış elbiseleridir Cennet hurmasının meyvesi büyük testiler ve kovalar gibidir Sütten daha beyaz, baldan tatlı, köpükten yumuşaktır İçinde de çekirdek yoktur [Tezkireti'l Kurtubi, s 314] Peygamber Efendimiz (sav) bir tabak incir hediye edilip ondan yedi ve sahabelerine: "Bundan yeyiniz Eğer ben bir meyvenin cennetten indiğini söylersem işte cennetten inen meyve bu incirdir" buyurdu (Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahirzaman Alametleri, s Karpuzdan faydalanınız ve ona ta'zim (saygı) ediniz Çünkü onun suyu cennetten, tadı da cennet tadındandır karpuz cennet (meyvelerin)dendir (Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahirzaman Alametleri, s 313) Ve (daha) birçok meyveler arasında, kesilip-eksilmeyen ve yasaklanmayan (meyveler) (Vakıa Suresi, 32-33) Dünyada cennet meyvesine benzeyen şey ancak muzdur Çünkü Allah Teala (cennetin yemişi hakkında), "Onun yemişleri devamlıdır", buyurmuştur Sen ise muzu, yaz ve kış senenin her mevsiminde bulabilmektesin (Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahirzaman Alametleri, s 312-313) Yüklü dalları bükülmüş kiraz (ağaçları) Üst üste dizili meyveleri sarkmış muz ağaçları Yayılıp-uzanmış gölgeler Durmaksızın akan su(lar) Ve (daha) birçok meyveler arasında Kesilip-eksilmeyen ve yasaklanmayan (meyveler) (Vakıa Suresi, 28-33) "Onlara, istek duyup-arzuladıkları meyvelerden ve etten bol bol verdik" (Tur Suresi, 22) Cennet halkının ekmek katığının en faziletlisi, en nefisi ettir Alemlerin Rabbi olan Allah'a hamd olsun [Tezkireti'l Kurtubi, s 363/654] Cennette senin canın kuş isteyecek Hemen kızartılmış olarak önüne getirilip konacaktır [Büyük Hadis Külliyatı-5, s 414/10123] Cennetteki huriler yakut ve mercan gibidirler Adam onlardan birinin yüzüne bakar da, kendini onun yanağında, aynada gördüğünden daha berrak görür Onların incilerinin en ednası (en küçük, en önemsiz) şark ile garbi ışıklandırır [Ramuz el-Ehadis-2, s 337/7] Cennet ehlinin vücudu kılsız, yüzü sakalsız, gözleri sürmelidir, gençlikleri zail olmaz (tükenmez), elbiseleri eskimez [(Tirmizi), Kütüb-i Sitte-14, s 451/6] Cennet ehlinin vücudu kılsız, yüzü sakalsız, gözleri sürmelidir, gençlikleri zail olmaz (tükenmez), elbiseleri eskimez [(Tirmizi), Kütüb-i Sitte-14, s 451/6] Cennet ehli cennete, otuz ya da otuz üç yaşında sakalsız, kılsız ve gözleri sürmeli olarak girecekler [Büyük Hadis Külliyatı-5, s 411/10109] Ona giren nimete mazhar olur, eziyet görmez, ebediyet kazanır, ölümle karşılaşmaz Elbisesi eskimez, gençliği kaybolmaz [(Tirmizi), Kütüb-i Sitte-14, s 451/6] Peygamber Efendimiz (sav)'in, cennetteki insan güzelliği ile ilgili kendisine sorulan sorulara şöyle cevap verdiği rivayet olunmuştur: "Ya Resulullah! Allah Teala'nın: 'İri gözlü hurilerdir' (Vakıa Suresi, 22) sözünü bana anlat" dedim "Onlar beyaz tenli, iri gözlü, kara kuşun kanatları gibi sürmelidir" dedi "Ya Resulullah! Allah'ın: 'sanki o kadınlar birer yakut ve mercandır' (Rahman Suresi, 58) ayetini anlat" dedim "Onlar el değmemiş sedefteki inci gibi güzeldirler" dedi "Ya Resulullah! Allah'ın: 'O cennetlerde iyi ahlaklı güzel kadınlar vardır' (Rahman Suresi, 70) ayetini anlat" dedim "Onlar çok güzel huylu ve güzel yüzlüdürler" buyurdu Gerçekten takva sahibi olanlar, cennetlerde ve pınar başlarındadır Oraya esenlikle ve güvenlikle girin Onların göğüslerinde kinden (ne varsa tümünü) sıyırıp-çektik, kardeşler olarak tahtlar üzerinde karşı karşıyadırlar Orda onlara hiçbir yorgunluk dokunmaz ve onlar ordan çıkarılacak değildirler (Hicr Suresi, 45-48) "Ya Resulullah! Allah'ın: 'Onlar, toz konmamış yumurta gibidirler' (Saffat Suresi, 49) ayetini anlat" dedim "Onlar yumurtanın zarı gibi beyaz ve naziktirler" dedi "Ya Resulullah! Allah'ın: 'Kocalarına sevimli ve birbirlerinin akranıdırlar' (Vakıa Suresi, 37) ayetini söyle" dedim "Onlar dünyada ihtiyar, gözleri çapaklı, saçları ağarmış ve zayıf olarak ölmüşken, Allah onları cennette bakire, kocalarına sevimli, aşık ve bağlı, birbirlerinin akranı kılacak" buyurdu "Ya Resulullah! Dünya kadınları mı üstündür, yoksa iri gözlü huriler mi?" dedim "Elbisenin yüzü astarından kıymetli olduğu gibi, dünya kadınları da hurilerden üstündürler" dedi "Neden ya Resulullah?" dedim, şöyle açıkladı: "Namazları, oruçları ve Allah'a ibadetleri sebebiyle Allah onların yüzlerini nurlandırır, kendilerine ipek elbiseler giydirir Onların tenleri beyaz, elbiseleri yeşil, ziynetleri sarı, buhurdanlıkları (tütsülükleri) inci ve tarakları altındır Onlar şöyle söylerler: "Biz burada ebedi kalacağız Biz sevimli ve mutluyuz Asla üzülüp sıkılmayız Başka aleme göçmeden hep burada kalacağız Biz bu halimizden memnunuz ve herşeye razıyız Hiç kimseye kızmaz ve öfkelenmeyiz Ne mutlu kendilerine eş olduğumuz ve bize eş olan kimselere" [Gençlik ve Ölüm, s 422-423] Orada huyları güzel, yüzleri güzel kadınlar vardır (Rahman Suresi, 70) Hurilerden her kadının üzerinde yetmiş kat elbise vardır ki birinin rengi diğerinde yoktur Keza kendisine diğerinde bulunmayan yetmiş çeşit renkli koku verilir Hurilerden her kadın için, inci ile süslenmiş kırmızı yakuttan yetmiş taht, her taht üstünde yetmiş döşek, her döşek üzerinde koltuk vardır Hurilerden her kadın için ihtiyacı ve hizmeti için yetmiş bin hizmetçi kız ve yetmiş bin hizmetçi erkek vardır Her hizmetçinin beraberinde, içinde çeşitli yemek bulunan altından tepsiler vardır ki müminlerden biri öbüründe önceki kapta bulamadığı tadı, lezzeti bulur [Tezkireti'l Kurtubi, s 333/591] |
Cennette İlgili Ayetler Ve Hadisler |
08-03-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Cennette İlgili Ayetler Ve HadislerCennet ehlinin bir çarşısı vardır Her Cuma oraya gelirler Derken kuzey rüzgarı eser, elbiselerini ve yüzünü okşar Bunun tesiriyle hüsün (güzellik) ve cemalleri (yüz güzelliği) artar Böylece ailelerine, daha da güzelleşmiş olarak dönerler Hanımları: "Vallahi, bizden ayrıldıktan sonra sizin cemal ve güzelliğiniz artmış!" derler Erkekler de: "Sizler de Allah'a kasem (yemin) olsun, bizden sonra çok daha güzelleşmişsiniz" derler [(Müslim), Kütüb-i Sitte-14, s 433/16] İman edip salih amellerde bulunanlar, Biz onları altından ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetlere sokacağız Bu, Allah'ın gerçek olan va'didir Allah'tan daha doğru sözlü kim vardır? (Nisa Suresi, 122) Eğer cennet ehli kadınlarından bir kadın yer ehline görünseydi, dünyayı ve içindekileri aydınlığa boğar ve ikisinin arasını da güzel koku ile doldururdu [(Tirmizi), Büyük Hadis Külliyatı-5, s 409/10095] Ünlü İslam alimi Bediüzzaman Hazretleri ise kendisine hadislerde tarif edilen bu güzelliğin nasıl olduğu sorulduğunda şöyle cevap vermiştir: Manası pek güzeldir ve güzelliği pek şirindir Şöyle ki: Şu çirkin, ölü, camid (donuk, cansız) ve çoğu kışır (kabuk, dış görünüş) olan dünyada; hüsün (güzellik) ve cemal (yüz güzelliği), yalnız göze güzel görünüp ülfete (alışkanlık) mani olmazsa yeter Halbuki güzel, hayattar (canlı), revnakdar (göz alıcı güzellik), bütün kışırsız (kabuksuz), lüb (öz) ve kabuksuz iç olan cennette; göz gibi bütün insanın duyguları, latifeleri (hoş sözleri) cins-i latif (yumuşak, hoş) olan hurilerden ve huriler gibi ve daha güzel, dünyadan gelme cennetteki nisa-ı dünyeviyeden (dünya kadınlarından), ayrı ayrı hissi-i zevklerini, çeşit çeşit lezzetlerini almak isterler Demek huriler cennetin aksamı (bölümleri) ziynetinden yetmiş tarzını, bir tek cinsten olmadığından birbirini setretmeyecek (örtmeyecek, kapatmayacak) surette giydikleri gibi; kendi vücutlarından ve nefis ve cisimlerinden, belki yetmiş mertebeden ziyade ayrı ayrı hüsün (güzellik) ve cemalin (yüz güzelliği) aksamını (bölümlerini) gösteriyorlar [Sözler, s 469-470] Orada muazzam köşkler, geniş nehirler, bol ve olgun meyveler, güzel ve dilber zevceler (kadın, eş), ebedi pek çok ve renkli güzel elbiseler vardır Orası yüksek, güzel ve selim yurtlardan parlak hayat sürülen bir yerdir [Ramuz el-Ehadis-1, s 170/1] Onların içinde herhangi bir şeyi eksik olan kimse yok ki karşılaştığının üzerinde gördüğü süs elbiselerinden dolayı rahatsız olsun Sözünün sonu gelmeden üzerinde daha güzel bir kıyafet bürünür [Tezkireti'l Kurtubi, s 325-326/563] Ve sabretmeleri dolayısıyla cennetle ve ipekle ödüllendirmiştir (İnsan Suresi, 12 ) Cennet ehlinin giyecekleri de en rahat edecekleri şekilde yaratılmıştır Giyilen kıyafetler, cennetteki kusursuzluk ve güzellik içinde hiçbir rahatsızlığa sebep olmaz Dünyaya ait eksiklikler -kıyafetin solması, kırışması, kirlenmesi, eskimesi vs- de cennette yoktur Ayrıca cennette kıyafetlerin kumaşlarının dokunması, dikilmesi gibi hazırlık aşamaları da söz konusu değildir Cennette Allah'tan bir nimet olarak herşey her zaman en mükemmel şekliyle hazırdır Cennetteki müminlerin kıyafetleri ile ilgili haber verilen diğer detaylar şöyledir Cennetin giyecekleri dokunmaz Cennetin meyveleri yarılır da ondan elbise çıkar [Tezkire-i Kurtubi-1, s 21] Cennette hurma ağaçlarının dalları yeşil zümrüttür Budakları kırmızı altındır Yaprakları cennet ahalisi için giyecek kıyafetleridir Onun bir kısmı kısa (iç) elbiseleri, bir kısmı da içi astarlı dış elbiseleridir [Tezkireti'l Kurtubi, s 314] Üzerinde yetmiş kat elbisesi olur En aşağısı Tuba ağacından yapılmış, gelincik çiçeği gibi [Ramuz el-Ehadis-1, s 99/8] Onların üzerinde hafif ipek ve ağır işlenmiş atlastan yeşil elbiseler vardır (İnsan Suresi, 21) Allah onlar için, süresiz kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler hazırladı İşte büyük ?kurtuluş ve mutluluk? budur (Tevbe Suresi, 89) Şüphesiz iman edip salih amellerde bulunanlara gelince; onlar için altından ırmaklar akan cennetler vardır İşte büyük 'kurtuluş ve mutluluk' budur (Büruc Suresi, 11) Çeşit çeşit 'inceliklere ve güzelliklere' (veya her türden sık ağaçlara) sahiptirler (Rahman Suresi, 48) Cennette öyle bir ağaç var ki bir süvari gölgesinde yetmiş yahut da yüz sene gider (de bitiremez) O huld -ebedilik- ağacıdır Cennette bir ağaç var ki, bir kimse dört yaşına girmiş bir dişi deve yavrusuna yahut da beş yaşına girmiş olan bir dişi deveye binmiş olsa da sonra ağacın dip tarafındaki gövdesini dönmeye başlasa hareket ettiği yere ulaşmadan deve ihtiyarlayarak düşer Onun taze dalları cennet surlarının ötesindekilere ulaşmaktadır Cennetteki her ırmak muhakkak o ağacın dibinden çıkmaktadır [Tezkireti'l Kurtubi, s 311/513] Kendileri ve eşleri, gölgeliklerde, tahtlar üzerinde yaslanmışlardır (Yasin Suresi, 56) Cennette bir ağaç vardır ki, binekli bir kimse yüzyıl gölgesinde yürüse onu katedemez İsterseniz şu ayeti okuyun: "Daimi gölgededirler, çağlayıp duran su başlarındadırlar" [(Tirmizi), Kütüb-i Sitte-14, s 427/9] İman edip salih amellerde bulunanları, altından ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetlere sokacağız Onda onlar için tertemiz kılınmış eşler vardır Ve onları, 'ne sıcak-ne soğuk, tam kararında gölgeliğe' sokacağız (Nisa Suresi, 57) Kuran'da "gölge içinde olmak"tan bir cennet nimeti olarak şöyle bahsedilir: İman edip salih amellerde bulunanları, altından ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetlere sokacağız Onda onlar için tertemiz kılınmış eşler vardır Ve onları, 'ne sıcak-ne soğuk, tam kararında gölgeliğe' sokacağız (Nisa Suresi, 57) Takva sahiplerine vaat edilen cennet; onun altından ırmaklar akar, yemişleri ve gölgelikleri süreklidir Bu korkup-sakınanların (mutlu) sonudur, inkar edenlerin sonu ise ateştir (Rad Suresi, 35) Kendileri ve eşleri, gölgeliklerde, tahtlar üzerinde yaslanmışlardır (Yasin Suresi, 56) Şüphesiz muttaki olanlar, gölgeliklerde ve pınar-başlarındadır; (Mürselat Suresi, 41) Orada tahtlar üzerinde yaslanıp-dayanmışlardır Orada ne (yakıcı) bir güneş ve ne de dondurucu bir soğuk görürler (İnsan Suresi, 13) Cennette bir ağaç vardır ki, binekli bir kimse yüzyıl gölgesinde yürüse onu katedemez İsterseniz şu ayeti okuyun: "Daimi gölgededirler, çağlayıp duran su başlarındadırlar" [(Tirmizi), Kütüb-i Sitte-14, s 427/9] Tuba cennette bir ağaçtır Büyüklüğü yüz yıllık yer tutar Ve cennet elbiseleri de onun tomurcuklarından yapılır [Ramuz el-Ehadis-2, s 313/7] Orada taptaze-meyveler onların ve istek duydukları herşey onlarındır Çok esirgeyen Rabb'dan onlara bir de sözlü "Selam" (vardır) (Yasin Suresi, 57-58) Tuba ağacı benzersiz özelliklere ve görülmemiş bir genişliğe sahiptir Bunun yanı sıra dünyadaki sebeplerin geçerli olmadığı cennet ortamında cennet elbiselerinin de bu ağaçtan yapıldığı ifade edilmektedir Başka hadislerde de Peygamberimiz (sav)'in cennetteki ağaçlarla ilgili tarifleri ise şöyledir: Cennet ağaçlarının dip gövdesi inci ve altın, yukarısı da meyvedir [Tezkireti'l Kurtubi, s 315/523] Cennette hiçbir ağaç yoktur ki gövdesi, altından olmasın [(Tirmizi), Kütüb-i Sitte-14, s 427/10] Bu ağaçların dalları kurumaz, yaprakları dökülmez, suyu kaybolmaz, meyvesi tükenmez [İlahi Dinlerde Cennet İnancı, s 54] Cennet ırmakları, misk dağlarının yahut da misk tepelerinin altından çıkar [Tezkireti'l Kurtubi, s 307/501] Cennette, bal denizi, şarap denizi, süt denizi ve su denizi bulunmaktadır Diğer nehirler bunlardan çıkacaktır [(Tirmizi), Büyük Hadis Külliyatı-5, s409/10097] "Bembeyaz; içenlere lezzet (veren bir içki) Onda ne bir gaile vardır, ne de kendilerinden geçip, akılları çelinir" (Saffat Suresi, 46-47) Takva sahiplerine va'dedilen cennetin misali (şudur): İçinde bozulmayan sudan ırmaklar, tadı değişmeyen sütten ırmaklar, içenler için lezzet veren şaraptan ırmaklar ve süzme baldan ırmaklar vardır ve orda onlar için meyvelerin her türlüsünden ve Rablerinden bir mağfiret vardır (Muhammed Suresi, 15) "kaynaktan (doldurulmuş) kadehlerle çevrelerinde dolaşılır" (Saffat Suresi, 45) şeklinde buyurmaktadır Müminler için cennette "sonu misk olan, karışımı tesnimden, mühürlü, katıksız bir şarap" (Mutaffifin Suresi, 25-27) hazırlanmıştır (Tesnim: Cennetteki çeşmelerden birinin adıdır) Cennetin dikilecek ağaçlarını çok ekin Zira onun suyu tatlı, toprağı güzeldir [Ramuz el-Ehadis-1, s 72/14] Cennet binalarının bir tuğlası altın, bir tuğlası gümüş, harcı misk, çakılı inci ve yakut ve toprağı da safrandır [Ramuz el-Ehadis-1, s 200/6] Gerçekten iman edip salih amellerde bulunanlar ise; onlar için nimetlerle-donatılmış cennetler vardır (Lokman Suresi, 8) Takva sahiplerine va'dedilen cennetin misali (şudur): İçinde bozulmayan sudan ırmaklar, tadı değişmeyen sütten ırmaklar, içenler için lezzet veren şaraptan ırmaklar ve süzme baldan ırmaklar vardır ve orda onlar için meyvelerin her türlüsünden ve Rablerinden bir mağfiret vardır (Muhammed Suresi, 15) Allah Teala cennet ehlini cennette iskan ettiğinde, geriye geniş bir mekan kalır Allah Teala oraya, her biri, yaratıldığından sona ereceği güne kadarki dünyadan daha büyük olan, üç yüz altmış alemi iskan eder [Ramuz el-Ehadis-1, s 30/5] Rabbiniz'den olan mağfiret ve eni göklerle yer kadar olan cennete (kavuşmak için) yarışın; o, muttakiler için hazırlanmıştır (Al-i İmran Suresi, 133) Ehli cennet kadınlarından bir kadın yeryüzüne baksa, misk kokusundan yeryüzü dolar ve yüzünün nuru Güneş ve Ay'ın ziyasını bastırırdı [Ramuz el-Ehadis-2, s 355/5] Eğer bir huri parmaklarından birini dünyaya gösterse (yer-gök ehli) her can sahibi, onun kokusunu duyardı [Ramuz el-Ehadis-2, s 355/4] Cennetin kokusu beş yüz yıllık yerden duyulur Cennetin bu kokusunu ahiret ameli ile dünyayı talep eden kimse duyamaz [Ramuz el-Ehadis-1, s 292/3] Peygamberimiz (sav) " gıdalardan kokuların en hoşu, en güzeli hasıl olur" hadisiyle de cennet yiyeceklerinin kokularındaki güzelliği haber verir [Kütüb-i Sitte-14, s 448/3] Derken şimal (kuzey) rüzgarı eser de onları yüzlerine ve elbiselerine en güzel koku nevilerini serper [Tezkireti'l Kurtubi, s 325/562] Allah onlardan razı oldu, onlar da O'ndan razı olmuşlardır İşte büyük 'kurtuluş ve mutluluk' budur" (Maide Suresi, 119) Muhakkak ki kına (boyası ve kokusu) cennet kokularının reisidir Allah Teala cenneti yarattığı zaman onu (güzel) fesleğen kokusu ile kuşattı, fesleğeni de kına (kokusu) ile çepeçevre kuşattı [Tezkireti'l Kurtubi, s 342/619] " Her tarafından güzel kokular dalgalanmaktadır" şeklinde bildirmişlerdir [Ramuz el-Ehadis-1, s170/1] Kim Rabbinin makamından korkar ve nefsi heva (istek ve tutkular) dan sakındırırsa, Artık şüphesiz cennet, (onun için) bir barınma yeridir (Naziat Suresi, 40-41) Ehli cennet öyle bir kimsedir ki: Allah onun iki kulağını insanların kendisini hayırlı senası ile doldurur Ve o da onu duyar Ehli cehennem ise öyle bir kimsedir ki, Allah onun iki kulağını insanların kendisini şerli olarak zikirleri ile doldurur ve o da bunu duyar [Ramuz el-Ehadis-1, sz 155/2] Ehli cennet, cennette karar kıldıklarında kardeşlerden bazıları bazılarını görmek isterler Birinin sediri diğerinin sedirine, berinin de ötekinin sedirinin yanına gider Onlar buluşunca her ikisi de yaslanır ve dünyada aralarında olan şeyleri karşılıklı konuşmaya başlarlar Birisi şöyle der: "Ey kardeşim, hatırlar mısın biz dünyada falan mescitte iken Allah'a dua etmiştik, İşte Allah da bizi bağışladı" [Ramuz el-Ehadis-1, s 29/12] Ey mutmain (tatmin bulmuş) nefis, Rabbine, hoşnut edici ve hoşnut edilmiş olarak dön Artık kullarımın arasına gir Cennetime gir (Fecr Suresi, 27-30) Cennette hurilerin toplanma yerleri vardır Seslerini yükseltecekler, yaratıklar onların sesi kadar güzel bir sesi o ana kadar hiç duymamış olacaklar [(Tirmizi), Büyük Hadis Külliyatı, s 409/10099] Cennete giren her bir kimsenin baş ve ayak ucunda iki huri durur ve ins ve cinnin işittiği en güzel sesle neşide (şiir) okurlar [Ramuz el-Ehadis-2, s 384/7] Dedi ki: "Yıl sayısı olarak yeryüzünde ne kadar kaldınız?" Dediler ki: "Bir gün ya da bir günün birazı kadar kaldık, sayanlara sor" (Müminun Suresi, 112-113) Mutlu olanlar da, artık onlar cennettedirler Rabbinin dilemesi dışında gökler ve yer sürüp gittikçe, orada süresiz kalacaklardır (Bu) kesintisi olmayan bir ihsandır (Hud Suresi, 108) "Çevrelerinde ölümsüzlüğe ulaşmış gençler dönüp dolaşır;" (Vakıa Suresi, 17) Ehli cehenneme deneydi ki: "Dünyadaki taşlar adedince cehennemde kalacaksınız" buna ferahlanırlardı Cennet ehline de denseydi ki, "Taşlar adedince kalacaksınız" hüzünlenirlerdi Lakin onlara ebediyet mukadder (miktarı tayin ve takdir edilmiş olan) kılındı [Ramuz el-Ehadis-2, s358/6] Oraya giren kimseye nimetler ihtiyaç olmaksızın gelir Orada ebedi olarak yaşar Ölmez, elbisesi eskimez ve gençliği de gitmez [Ramuz el-Ehadis-1, s 200/6] oraya giren mutlu olur, umutsuz olmaz, ebedi olur, ölmez Ne giydikleri eskir, ne de gençlikleri tükenir [Büyük Hadis Külliyatı-5, s408/10088] Rableri onlara Katından bir rahmeti, bir hoşnutluğu ve onlar için, kendisine sürekli bir nimet bulunan cennetleri müjdeler Onda ebedi kalıcıdırlar Şüphesiz Allah, büyük mükafaat Katında olandır (Tevbe Suresi, 21-22) Onda ebedi olarak kalıcıdırlar, ondan ayrılmak istemezler (Kehf Suresi, 108) Cennete sürmeli ve sakalsız olarak Yusuf (as) güzelliğinde, Eyüp (as) muhabbetinde ve otuz yaşlarında gençler olarak girersiniz [Ramuz el-Ehadis-1, s 249/15] İnsanlar, düşük çocuktan şeyhi faniye (yaşlıya) kadar, otuz üç yaşındaki oğullar olarak, Adem (as) yaratılışında ve Yusuf (ra) güzelliğinde, Eyüp (as) ahlakında sürmeli ve süslü olarak haşrolur (Ve öyle cennete girerler) [Ramuz el-Ehadis-2, s 507/6] Çevrelerinde (gençlikleri ve dinçlikleri) ebedi kılınmış civanlar dolaşır-durur; sen onları gördüğün zaman saçılmış birer inci sanırsın (İnsan Suresi, 19) Adn cennetleri; kapılar onlara açılmıştır İçinde yaslanıp-dayanmışlardır; orda birçok meyve ve şarap istemektedirler Ve yanlarında bakışlarını yalnızca eşlerine çevirmiş yaşıt kadınlar vardır İşte hesap günü size va'dedilen budur (Sad Suresi, 50,51,52,53) Bir kimse cennetlik olarak ölünce, büyük veya küçük, yaşı ne olursa olsun, otuz yaşında bir kimse olarak cennete girer ve artık bu yaş ebediyen değişmez Cehennemlikler için de durum böyledir [(Tirmizi), Kütüb-i Sitte-14, s 450/5] Onları hep bakireler olarak kıldık, eşlerine sevgiyle tutkun (ve) hep yaşıt, (Vakıa Suresi, 36-37) Rabbini görmedin mi, gölgeyi nasıl uzatıvermiştir? Eğer dilemiş olsaydı onu durgun kılardı Sonra Biz Güneş'i ona bir delil kılmışızdır Sonra da onu tutup Kendimize ağır ağır çekmişizdir (Furkan Suresi, 45-46) Allah onlardan razı oldu, onlar da O'ndan razı olmuşlardır İşte büyük 'kurtuluş ve mutluluk' budur" (Maide Suresi, 119) Bir adam Resulullah aleyhissalatu vesselam'a: "Cennette at var mı?" diye sordu Aleyhissalatu vesselam da: "Allah Teala Hazretleri seni cennete koyduğu takdirde, kızıl yakuttan bir at üzerinde orada dolaşmak isteyecek olsan, o seni istediğin her yere uçuracaktır" buyurdular Bunun üzerine diğer biri de: "Cennette deve var mı?" diye sordu Ama buna Aleyhissalatu vesselam öncekine söylediği gibi söylemedi Şöyle buyurdular: "Eğer Allah seni cennete koyarsa, orada canının her çektiği, gözünün her hoşlandığı şey bulunacaktır" [(Tirmizi), Kütüb-i Sitte-14, s 431/14] orada nefislerin arzu ettiği ve gözlerin lezzet (zevk) aldığı herşey var Ve siz orada süresiz kalacaksınız" (Zuhruf Suresi, 71) Orada nefislerinizin arzuladığı herşey sizindir ve istediğiniz herşey de sizindir (Fussilet Suresi, 31) Onlar nefislerinin arzuladığı (sayısız nimet) içinde ebedi kalıcıdırlar (Enbiya Suresi, 102) Rableri de şöyle buyuracak: "Burası, size bolca vereceğim bir yerdir İsteyin Benden ne isterseniz!" Ondan hoşnutluk isteyecekler O da şöyle buyuracak: "Zaten sizi buraya yerleştiren Benim hoşnutluğumdur Size daha bolca vereceğim, isteyin!" Arzuları bitinceye dek durmadan isteyecekler Eğer nasip olur da cennete girersen, "Kızıl yakuttan bir beygire bineyim" dersen binersin "Uçayım dersen uçarsın" [Ramuz el-Ehadis-1, s 149/5] "Allah Teâla Hazretleri ferman etti ki: "Ben Azimu'ş-Şân, salih kullarım için gözlerin görmediği, kulakların işitmediği ve insanın hayal ve hatırından hiç geçmeyen nimetler hazırladım" [(Buhari, Müslim, Tirmizi), Kütüb-i Sitte-14, s 4419/1] Cennette senin canın kuş isteyecek Hemen kızartılmış olarak önüne getirilip konacaktır [Büyük Hadis Külliyatı-5, s 414/10123] kuşun etinden yemek o kimsenin hatırına gelir ve bunun üzerine hemen çeşitli et yemekleri halinde onun önüne varır Cennet ehli ondan istediği kadar yer Doyduğu zaman, kuşun kemikleri toplanır Sonra uçar, dilediği gibi cennette otlamaya başlar [Tezkire-i Kurtubi-1, s 58] Bir adam (cennette) ziraat yapmak için Rabbinden izin isteyecek Rabbi ona diyecek ki: "Sen arzuladığın hal üzerine değil misin? O da şöyle diyecek: "Evet Fakat ben ziraati seviyorum" diyecek Ona izin verilecek, hemen tohum ekecek bir anda ekin verecek, büyüyecek, harmanı yapılıp, dağlar gibi mahsul yığılacak [(Buhari), Büyük Hadis Külliyatı-5, s 413/10119] Cennette bir çarşı vardır Ancak orada ne alış, ne de satış vardır Sadece erkek ve kadın suretleri vardır Erkek bunlardan bir suret arzu ederse o surete girer [(Tirmizi), Kütüb-i Sitte-14, s 434/17] Mümin cennette çocuk arzu ettiği zaman; onun hamli, doğması, yaşı bir anda olur Müminlerin çocukları cennette bir tepededir Onlar, kıyamete kadar İbrahim (as) ile zevcesi Sara'nın terbiyesi altındadırlar [Ramuz el-Ehadis-1, s 73/2] Cennette gece yoktur O, ışık ve nurdan ibarettir [Ramuz el-Ehadis-2, s 366/4] "Allah, ölecekleri zaman canlarını alır; ölmeyeni de uykusunda (bir tür ölüme sokar) Böylece, kendisi hakkında ölüm kararı verilmiş olanı(n ruhunu) tutar, öbürüsünü ise adı konulmuş bir ecele kadar salıverir Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e: "Cennet ehli uyur mu?" diye sordular Şöyle buyurdu: "Uyku, ölümün kardeşidir Cennet ehli uyumazlar" [Büyük Hadis Külliyatı-5, s414/10125] Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e: "Cennet ehli uyur mu?" diye sordular Şöyle buyurdu: "Uyku, ölümün kardeşidir Cennet ehli uyumazlar" [Büyük Hadis Külliyatı-5, s414/10125] Kalpleri, tek bir kimsenin kalbi gibidir Aralarında ihtilaf, husumet yoktur [Kütüb-i Sitte-14, s 449/3] Onların ahlakı bir tek kişinin ahlakı üzeredir [Tezkireti'l Kurtubi, s 329/579] "Onların göğüslerinde kinden (ne varsa tümünü) sıyırıp-çektik, kardeşler olarak tahtlar üzerinde karşı karşıyadırlar" (Hicr Suresi, 47) Olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey, sizin için hayırlıdır ve olur ki, sevdiğiniz şey de sizin için bir şerdir Allah bilir de siz bilmezsiniz (Bakara Suresi, 216) onlar şöyle diyecekler: "Biz ebedileriz, asla helak olmayız, biz mutlu kişileriz, asla kederlenmeyiz [(Tirmizi), Büyük Hadis Külliyatı-5, s 409/10099] Orada hiçbir dert ve tehlike yoktur [Ramuz el-Ehadis-1, s 170/1] Allah'ın Kendi fazlından onlara verdikleriyle sevinç içindedirler Onlara arkalarından henüz ulaşmayanlara müjdelemeyi isterler ki onlara hiçbir korku yoktur, mahzun da olacak değillerdir (Al-i İmran Suresi, 170) Derler ki: "Bizden hüznü giderip yok eden Allah'a hamdolsun; şüphesiz Rabbimiz, gerçekten bağışlayandır, şükrü kabul edendir" (Fatır Suresi, 34 Artık Allah, onları böyle bir günün şerrinden korumuş ve onlara parıltılı bir aydınlık ve bir sevinç vermiştir (İnsan Suresi, 11) Nimetin parıltılı-sevincini sen onların yüzlerinde tanırsın (Mutaffifin Suresi, 24) Ancak cennete giren rahata kavuşur [Ramuz el-Ehadis-1, s 138/13] Cennet ebedi bir ikamet halinde parıldayan bir nur, yaygın bir koku, çok iyi inşa edilmiş bir köşk, akan bir ırmak, olgun bir meyve, yeşillik, neşe, serinlik, tazelik mahallidir [Ölümden Sonra Diriliş, s47] Bunun üzerine perde kaldırılacak, kendilerine Rableri Tealayı görmekten daha sevimli bir şey verilmediğini anlayacaklar [Büyük Hadis Külliyatı-5, s 415/10130] "Ey Allah'ın Resulü! Rabbimiz'i görecek miyiz?" "Bulutsuz berrak bir mehtap gecesinde Ay'ı görmek için itişip kakışır mısınız?" "Hayır" "Bulutsuz bir günde Güneş'i görmek için birbirinizi itip kakarak birbirinize zahmet verir misiniz?" "Hayır" "İşte Rabbinizi de öyle zahmetsiz ve sıkıntısız, apaçık göreceksiniz"? [(Buhari, Müslim, Tirmizi), Büyük Hadis Külliyatı-5, s 416/10133] Bir rivayete göre ise Peygamberimiz (sav)'in bu konu ile ilgili sözleri şöyledir: Cennet ehli cennete girdiklerinde amellerinin derecelerine göre oraya yerleşecekler Sonra onlara dünya günlerinden Cuma günü kadar bir süre Rablerini ziyaret etmelerine izin verilecek Onlara Allah'ın Arş'ı gösterilecek Onlara cennet bahçelerinden bir bahçede gözükecektir Onlara, nur minberleri, inci minberleri, yakut minberleri, zeberced (zümrüt cinsinden parlak, yeşil, kıymetli bir taş) minberleri, altın minberleri ve gümüş minberleri kurulacak En aşağı dereceli kişileri bile -ki içlerinde aşağı dereceli kimse yoktur- misk yığını üzerinde oturacak Kürsi sahiplerinin onlardan daha üstün meclisleri bulunduğunu görmezler O mecliste Allah'ın yanında bulunup, O'na muhatap olmayacak hiç kimse olmayacaktır? [(Tirmizi), Büyük Hadis Külliyatı-5, s 409-410/10100] Adn Cenneti'nde, cennetliklerle Rablerini görmeleri arasında Allah'ın vechindeki (yüzündeki) rıdâu'l-kibriyadan (büyüklük perdesinden) başka bir şey yoktur [(Buhari, Müslim, Tirmizi), Cennet 3, 2530] |
Cennette İlgili Ayetler Ve Hadisler |
08-03-2012 | #3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Cennette İlgili Ayetler Ve HadislerCennet ehli Allah'ın huzuruna iki defa girer Onlardan her biri o mecliste, amellerine göre, inci, yakut, zümrüt, altın ve gümüşten minberler üzerinde otururlar Gözleri hiçbir zaman bu kadar aydın olmamıştır Bunun tekrarına kavuşmak ümidi ile ertesi günü bekler halde yerlerine dönerler [Ramuz el-Ehadis-1, s 120/3] Allah, mü'min erkeklere ve mü'min kadınlara içinde ebedi kalmak üzere, altından ırmaklar akan cennetler ve Adn Cennetlerinde güzel meskenler vaadetmiştir Allah'tan olan hoşnutluk ise en büyüktür İşte büyük kurtuluş ve mutluluk budur (Tevbe Suresi, 72) Ey mutmain (tatmin bulmuş) nefis, Rabbine, hoşnut edici ve hoşnut edilmiş olarak dön Artık kullarımın arasına gir Cennetime gir (Fecr Suresi, 27-30) Rableri Katında onların ödülleri, içinde ebedi kalıcılar olmak üzere altından ırmaklar akan Adn Cennetleridir Allah, onlardan razı olmuştur, kendileri de O'ndan razı (hoşnut, memnun) kalmışlardır İşte bu, Rabbinden 'içi titreyerek korku duyan kimse' içindir (Beyyine Suresi, 8) Bir hadiste cennet ehlinin Allah'tan razı olduklarından şöyle bahsedilir: "Ey Rabbimiz, buyur! Emrine âmâdeyiz! Hayır Senin elindedir!" derler Rab Teâla: "Razı oldunuz mu?" diye sorar Onlar: "Ey Rabbimiz! Razı olmamak ne haddimize! Sen bize mahlûkatından bir başkasına vermediğin nimetler verdin!" derler [(Buhari, Müslim, Tirmizi), Kütüb-i Sitte-14, s 456-457/13],, Cennet ehlinden herkes cehennemdeki yerini görür de "Ya Allah bana hidayet vermeseydi?" der ve bu ona şükür olur [Ramuz el-Ehadis-2, s 342/1],, Cennete girip, cehennemden kurtulmak, nimetin tamamındandır [Ramuz el-Ehadis-2, s 449/6] Böylece iman edip salih amellerde bulunanlar; artık onlar 'bir cennet bahçesinde' 'sevinç içinde ağırlanırlar' (Rum Suresi, 15) Cennet ehlinin bu sevinçleri Kuran'da şöyle haber verilir: Derler ki: "Bizi buna ulaştıran Allah'a hamd olsun Eğer Allah bize hidayet vermeseydi biz doğruya ermeyecektik Andolsun, Rabbimiz'in elçileri hak ile geldiler" Onlara: "İşte bu, yaptıklarınıza karşılık olarak mirasçı kılındığınız cennettir" diye seslenilecek (A'raf Suresi, 43) Onlar cennetlerdedirler; birbirlerine sorarlar Suçlu-günahkarları; "Sizi şu cehenneme sürükleyip-iten nedir?" Onlar: "Biz namaz kılanlardan değildik" dediler "Yoksula yedirmezdik (Batıla ve tutkulara) Dalıp gidenlerle biz de dalar giderdik Din (hesap ve ceza) gününü yalan sayıyorduk Sonunda yakîn (kesin bir gerçek olan ölüm) gelip bize çattı" (Müddessir Suresi, 40-47) "O, amel (davranış ve eylem) bakımından hanginizin daha iyi (ve güzel) olacağını denemek için ölümü ve hayatı yarattı" (Mülk Suresi, 2) "Bizim, sizi boş bir amaç uğruna yarattığımızı ve gerçekten Bize döndürülüp getirilmeyeceğinizi mi sanmıştınız?" (Müminun Suresi, 115) " yaptıklarınızdan muhakkak sorumlu tutulacaksınız" (Nahl Suresi, 93) ve "Yapmakta oldukları dolayısıyla her biri için dereceler vardır" (Enam Suresi, 132) Pişman olan kimse, Allah'ın rahmetini gözler Kendini beğenen de Allah'ın gazabını bekler Herkes Allah'ın huzuruna, ölümünden önce yaptığı amel ile gelir Ve muhakkak ki amellerin sahipleri hatimelerine göre hüküm giyerler Kim zerre kadar hayır yaparsa onu görür Kim de zerre kadar şer yaparsa onu görür [Ramuz el-Ehadis-1, s 237/15] Ki melekler, güzellikle canlarını aldıklarında: "Selam size" derler "Yaptıklarınıza karşılık olmak üzere cennete girin" (Nahl Suresi, 32) Her bir nefsin hayırdan yaptıklarını hazır bulduğu ve her ne kötülük işlediyse onunla kendisi arasında uzak bir mesafe olmasını istediği o günü (düşünün) (Al-i İmran Suresi, 30) Sizin yanınızda olan tükenir, Allah'ın Katında olan ise kalıcıdır Sabredenlerin karşılığını yaptıklarının en güzeliyle Biz muhakkak vereceğiz Erkek olsun, kadın olsun, bir mü'min olarak kim salih bir amelde bulunursa, hiç şüphesiz Biz onu güzel bir hayatla yaşatırız ve onların karşılığını, yaptıklarının en güzeliyle muhakkak veririz (Nahl Suresi, 96-97) "hiç hesaba katmadıkları şeyler"i (Zümer Suresi, 47) de açığa çıkaracaktır Her biri için yaptıklarınızdan dolayı dereceler vardır; öyle ki amelleri kendilerine eksiksizce ödensin ve onlar zulme de uğratılmazlar (Ahkaf Suresi, 19) "Allah Katında onlar derece derecedir" (Al-i İmran Suresi, 163) Cenneti de amellere göre taksim ederler (Çok ameli olan çok pay alır) [Ramuz el-Ehadis-1, s 198/17], İman edenler, hicret edenler ve Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cehd edenlerin (çaba sarfedenlerin) Allah Katında büyük dereceleri vardır İşte 'kurtuluşa ve mutluluğa' erenler bunlardır (Tevbe Suresi, 20) Cennette yüz derece vardır Bir tanesi bütün alemleri içine alır [Ramuz el-Ehadis-1, s 125/8] Cennet yüz derecedir Doksan dokuzu akıl ehline mahsustur Geriye kalan biri ise diğer ahaliye [Ramuz el-Ehadis-1, s 200/11] Cennet ehli gurfelerde (cennet köşkü) kalanları (ehl-i guraf) görürler Tıpkı, ufukta doğudan batıya giden inci gibi parlak yıldızları gördüğünüz gibi Aralarındaki fazilet farkı, (gurfe ehlini) böyle yukarıda gösterir [Buhari, Müslim, Cennet 11, 2831] Cennet yüz derecedir Müteakip iki derecenin arası, yer ile gök arası gibidir Firdevs en yükseği olup, cennetin orta yerine düşer Ve onun üstü Arşı Rahmandır Cennetin ırmakları buradan kaynar Allah'tan istediğinizde Firdevs Cenneti'ni dileyin [Ramuz el-Ehadis-1, s 200/4] Ayrıca hadislerde Adn Cenneti'nden de bahsedilmektedir Peygamber Efendimiz (sav) bir hadisinde Adn Cenneti ile ilgili olarak şunları bildirmektedir: Firdevs Cennetleri dörttür: İkisinin ziynetleri, kap-kacakları ve içindekiler altındandır İkisinin ise ziynetleri, kapkacakları ve içindekiler gümüştendir (Adn) Cenneti'ndekilerle Allah'ın vechi (yüzü) arasında ancak bir Ridayı-Kibriya (büyüklük perdesi) vardır Ve bu nehirler (süt, bal, şarap ve su nehirleri) Adn Cennetinden kaynar sonra diğerlerine dağılır [Ramuz el-Ehadis-1, s 272/4] Peygamberimiz (sav) bir başka hadisinde ise Adn Cenneti'nin ihtişamını şöyle tarif eder: Bir kerpici beyaz inciden, bir kerpici kırmızı yakuttan, bir kerpici de yeşil zeberceddendir (zümrüt cinsinden parlak, kıymetli bir taştandır) Çamuru halis misk, çakılları lü'lü (parlak, kıymetli), otları zaferandır [Dünya Ötesi Yolculuk, s 295] cennette "hoşnut edilmiş" (Fecr Suresi, 28 Allah'tan "razı" (Beyyine Suresi, 8 Cennet ehlinin en aşağı derecesinde bulunan kişinin seksen bin hizmetçisi, yetmiş iki eşi olacaktır Ayrıca onun için inci, zeberced (zümrüt cinsinden parlak, yeşil, kıymetli bir taş) ve yakuttan yapılmış bir çadır dikilecek ve bunun uzunluğu Cabiye (Şam topraklarında bir şehir adı) ile San'a (Yemen'de bir şehir adı) arası kadar olacaktır [(Tirmizi), Büyük Hadis Külliyatı-5, s 412/10114] Cennet ehlinin en aşağı derecesinde olan kişi cennetlerine, hanımlarına, nimetlerine, hizmetçilerine ve yataklarına bakar Bin senelik yoldan görüp bunları seyredebilecek Allah Katında olanların en kıymetlileri ise, sabah akşam Allah'ın cemalini görebilendir [(Tirmizi), Büyük Hadis Külliyatı-5, s 412/10115] İnsan, nur-u iman ile (iman nuruyla) ala-yı illiyyine (Cennetteki en yüksek dereceye) çıkar; cennete layık bir kıymet alır [Gençlik ve Ölüm, s 435] Allah, "Hani o, Rabbine arınmış (selim) bir kalp ile gelmişti" (Saffat Suresi, 84) "Bunlar, iman edenler ve kalpleri Allah'ın zikriyle mutmain olanlardır" (Rad Suresi, 28) "İman edip salih amellerde bulunanlar ve 'Rablerine kalbleri tatmin bulmuş olarak bağlananlar', işte bunlar da cennetin halkıdırlar Onda süresiz kalacaklardır" (Hud Suresi, 23 Onları, rüku edenler, secde edenler olarak görürsün; onlar, Allah'tan bir fazl (lütuf ve ihsan) ve hoşnutluk arayıp-isterler Belirtileri, secde izinden yüzlerindedir İşte onların Tevrat'taki vasıfları budur: İncil'deki vasıfları ise: Sanki bir ekin; filizini çıkarmış, derken onu kuvvetlendirmiş, derken kalınlaşmış, sonra sapları üzerinde doğrulup-boy atmış (ki bu,) ekicilerin hoşuna gider" (Fetih Suresi, 29) "Görmedin mi ki, Allah nasıl bir örnek vermiştir: Güzel bir söz, güzel bir ağaç gibidir ki, onun kökü sabit, dalı ise göktedir Rabbinin izniyle her zaman yemişini verir" (İbrahim Suresi, 24-25) Peygamberimiz (sav) de pek çok hadisinde cennete giren kişilerin güzel ahlaklarına dikkat çekmiştir Bunlardan biri şöyledir: Cennete girmelerini en çok sağlayan şeyler nelerdir? Allah korkusu ve güzel ahlaktır [Ramuz el-Ehadis-1, s12/8] Peygamberimiz (sav) bir hadiste cennete layık olabilmek için hatırda tutulması gereken konuları da şöyle bildirmiştir: Allah'tan haya, kabirlerde çürümeyi unutmamak, içinizi ve ondakileri unutmamak, başı ve baştakileri unutmamanızdır Kim ahiret ikramını isterse, dünya ziynetini terk etsin İşte o vakit kul "Allah'tan hakkıyla haya etmiş" olur O vakit Allah'ın dostluğuna nail olmuş olur [Ramuz el-Ehadis-2, s 343/2] Cennetten bir kamçılık yer dünya ve içindekilerden hayırlıdır [Ramuz el-Ehadis-1, s 132/9] Cennette, yay kadar bir yer, Güneş'in üzerine doğduğu veya battığı şeyden (dünyadan) daha hayırlıdır [(Buhari, Müslim, Tirmizi), Kütüb-i Sitte-14, s 429/2] Gökte ve yerde gizli olan hiçbir şey yoktur ki, apaçık olan bir kitapta (Levh-i Mahfuz'da) olmasın (Neml Suresi, 75) Gerçekten, senin Rabbinin Katında bir gün, sizin saymakta olduklarınızdan bin yıl gibidir (Hac Suresi, 47) Melekler ve Ruh (Cebrail), ona, süresi elli bin yıl olan bir günde çıkabilmektedir (Mearic Suresi, 4) Gökten yere her işi O evirip düzene koyar Sonra (işler,) sizin saymakta olduğunuz bin yıl süreli bir günde yine O'na yükselir (Secde Suresi, 5) Rablerinden korkup-sakınanlar da, cennete bölük bölük sevk edildiler Sonunda oraya geldikleri zaman, kapıları açıldı ve onlara (cennetin) bekçileri dedi ki: "Selam üzerinizde olsun, hoş ve temiz geldiniz Ebedi kalıcılar olarak ona girin" (Onlar da) Dediler ki: "Bize olan va'dinde sadık kalan ve bizi bu yere mirasçı kılan Allah'a hamd olsun ki, cennetten dilediğimiz yerde konaklayabiliriz (Salih) Amellerde bulunanların ecri ne güzeldir Melekleri de arşın etrafını çevirmişler olarak Rablerini hamd ile tesbih ettiklerini görürsün Aralarında hak ile hüküm verilmiştir ve: "Alemlerin Rabbine hamdolsun" denilmiştir (Zümer Suresi, 73-75) Suçlu-günahkarlar ateşi görmüşlerdir, artık içine kendilerinin gireceklerini de anlamışlardır; ancak ondan bir kaçış yolu bulamamışlardır (Kehf Suresi, 53) Ehli cennet kendi isimleri, babalarının ve kabilelerinin isimleri ile bellidir Kıyamet gününe kadar onların adetlerinde çoğaltılma ve azaltılma olmaz Ehli cehennem de yine kendi isimleri, babalarının ve kabilelerinini isimleri ile bellidir Kıyamet gününe kadar onların adedlerinde de çoğaltılma ve azaltılma olmaz [Ramuz el-Ehadis-1, s 155/3] Oysa sizi de, yapmakta olduklarınızı da Allah yaratmıştır (Saffat Suresi, 96) Bediüzzaman, Cennet ve Cehennemin Hayal Suretinde Yaratıldığını Açıklamıştır Geçtiğimiz yüzyılın en büyük İslam alimi, Üstad Bediüzzaman Said Nursi de, cennet ve cehennem ile ilgili açıklamalarında, cennet ve cehennemin -tıpkı dünya hayatı gibi- hayal suretinde yaratıldıklarını belirtmiştir Örneğin aşağıdaki sözünde, cennet ehlinin hayal suretinde yaratıldıkları için, Allah'tan bir nimet olarak, aynı anda birkaç mekanda bulunabileceklerini açıklamıştır: Hem nasıl ki şu kesafetli (bulanık), karanlıklı, dar dünyada Güneş'in pek çok âyinelerde (aynalarda) bir anda aynen bulunması gibi, öyle de: Nurani bir zât, bir anda çok yerlerde aynen bulunması -Onaltıncı Söz'de ispat edildiği gibi- meselâ, Hazret-i Cebrail Aleyhisselâm bin yıldızda bir anda hem Arş'ta (Allah'ın büyüklüğünün ve yüceliğinin tecelli ettiği yer), hem huzur-u Nebevî'de (Peygamber huzurunda), hem huzur-u İlahîde (Allah'ın huzurunda) bir vakitte bulunması; hem Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm'ın haşirde (kıyametten sonra bütün insanların toplanacakları meydan) bir anda ekser (en çok) etkıya-ı ümmetiyle (Peygamberin yolundan giden çok takva sahibi kimseler) görüşmesi ve dünyada hadsiz (sayısız) makamlarda bir anda tezahür etmesi (görünmesi) ve evliyanın bir nevi garibi olan ebdalların (evliyadan başka nuraniyet kazanmış olanlar) bir vakitte çok yerlerde görünmesi ve avamın (ilim sahibi olmayan halk) rü'yada bazan bir dakikada bir sene kadar işler görmesi ve müşahede etmesi (gözle görmesi) ve herkesin kalb, ruh, hayal cihetiyle (yönüyle) bir anda pek çok yerlerle temas edip alâkadarane (ilişkili) bulunması, malûm (bilinen) ve meşhud (görülen) olduğundan elbette nuranî, kayıtsız, geniş ve ebedî olan cennette, cisimleri ruh kuvvetinde ve hayal sür'atinde olan ehl-i cennet, bir vakitte yüzbin yerlerde bulunup yüzbin hurilerle sohbet ederek yüzbin tarzda zevk almak; o ebedî cennete, o nihayetsiz (sonsuz) rahmete lâyıktır ve Muhbir-i Sadık'ın (ASM) haber verdiği gibi hak ve hakikattır Bununla beraber, bu küçücük aklımızın terazisiyle o muazzam hakikatlar tartılmaz (Sözler, 502) Hiç şüphesiz muttakiler, cennetlerde ve nehir (çevresin)dedirler (Kamer Suresi, 54) |
Cennette İlgili Ayetler Ve Hadisler |
08-03-2012 | #4 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Cennette İlgili Ayetler Ve Hadisler* CENNET VE CEHENNEM HADİSLERİ * * Müminin ruhu, cennet ağacına konup beslenecek olan bir kuştur Allah o kulunu diriltinceye kadar ruhu orada bekler * * Her kul öldüğü hâl üzere dirilecektir * * Kul, Benden ne istiyorsun? diyecek O şöyle diyecek - Dünyada beni hatalı ve çirkin işler yaparken görürdün, ama alıkoymazdın * * Kıyamet gününde, kulun ayakları, Rabbinin huzurundan şu beş şey soruluncaya kadar bir yere kıpırdamaz Ömrünü nasıl harcadığından, gençliğini nerede geçirdiğinden, malını nereden kazanıp nereye harcadığından ve bildiklerini uygulayıp uygulamadığından sorulacaktır * * Allah Resûlüden, kıyamet gününde bana şefaat etmesini rica ettim - Yaparım inşaallah! buyurdu - Peki seni nerede arayayım? - Beni ilk arayacağın yer Sırattır - Seni orada bulamazsam? - Beni Mizanın yanında ara! - Seni Mizanın yanında da bulamazsam? - Beni Havzın yanında ara Bu üç yerden şaşmam buyurdu * * Cehennemin etrafı şehvetlerle donatıldı, cennetinki ise zorluklarla kuşatıldı * * Cennet, birinize ayakkabısının bağından daha yakındır Cehennem de öyle * * Cennettekilere yeme, içme ve cinsel ilişki bakımından tam yüz kişinin gücü verilecektir * * Cennette, her bir derecenin arası gökle yer arası kadar olan, tam yüz derece vardır Firdevs bunların en üst derecesidir ki, dört nehir oradan fışkırıp akar Arş ise onun üstündedirAllahtan istekte bulunduğunuz zaman, Firdevs cennetini dileyin * * Cennetlikler bir tek adamın, Ademin biçiminde olacaklardır * * Cennet ehli, cennette, otuz, ya da otuzüç yaşında, sakalsız, kılsız ve gözleri sürmeli olarak girecektir* * Cennete, kalbleri kuş kalbi gibi olan birtakım insanlar girecektir * * Uyku ölümün kardeşidir Cennetlikler uyumazlar * * Cennete giren mutlu olacak, hiç üzülmeyecek, ne elbisesi eskiyecek ve ne de gençliği tükenecek * * Cehennemde görülecek azabın en hafifi, kişiye, ateşten iki ayakkabı giydirilip, onların sıcağından beyninin kaynaması şeklinde olacaktır * * Allah, altmış sene ömür verdiği kişiden her türlü özür ve bahaneyi kaldırmıştır * * CENNET VE CEHENNEM HADİSLERİ * * Müminin ruhu, cennet ağacına konup beslenecek olan bir kuştur Allah o kulunu diriltinceye kadar ruhu orada bekler * * Her kul öldüğü hâl üzere dirilecektir * * Kul, Benden ne istiyorsun? diyecek O şöyle diyecek - Dünyada beni hatalı ve çirkin işler yaparken görürdün, ama alıkoymazdın * * Kıyamet gününde, kulun ayakları, Rabbinin huzurundan şu beş şey soruluncaya kadar bir yere kıpırdamaz Ömrünü nasıl harcadığından, gençliğini nerede geçirdiğinden, malını nereden kazanıp nereye harcadığından ve bildiklerini uygulayıp uygulamadığından sorulacaktır * * Allah Resûlüden, kıyamet gününde bana şefaat etmesini rica ettim - Yaparım inşaallah! buyurdu - Peki seni nerede arayayım? - Beni ilk arayacağın yer Sırattır - Seni orada bulamazsam? - Beni Mizanın yanında ara! - Seni Mizanın yanında da bulamazsam? - Beni Havzın yanında ara Bu üç yerden şaşmam buyurdu * * Cehennemin etrafı şehvetlerle donatıldı, cennetinki ise zorluklarla kuşatıldı * * Cennet, birinize ayakkabısının bağından daha yakındır Cehennem de öyle * * Cennettekilere yeme, içme ve cinsel ilişki bakımından tam yüz kişinin gücü verilecektir * * Cennette, her bir derecenin arası gökle yer arası kadar olan, tam yüz derece vardır Firdevs bunların en üst derecesidir ki, dört nehir oradan fışkırıp akar Arş ise onun üstündedirAllahtan istekte bulunduğunuz zaman, Firdevs cennetini dileyin * * Cennetlikler bir tek adamın, Ademin biçiminde olacaklardır * * Cennet ehli, cennette, otuz, ya da otuzüç yaşında, sakalsız, kılsız ve gözleri sürmeli olarak girecektir* * Cennete, kalbleri kuş kalbi gibi olan birtakım insanlar girecektir * * Uyku ölümün kardeşidir Cennetlikler uyumazlar * * Cennete giren mutlu olacak, hiç üzülmeyecek, ne elbisesi eskiyecek ve ne de gençliği tükenecek * * Cehennemde görülecek azabın en hafifi, kişiye, ateşten iki ayakkabı giydirilip, onların sıcağından beyninin kaynaması şeklinde olacaktır * * Allah, altmış sene ömür verdiği kişiden her türlü özür ve bahaneyi kaldırmıştır * * CENNET VE CEHENNEM HADİSLERİ * * Müminin ruhu, cennet ağacına konup beslenecek olan bir kuştur Allah o kulunu diriltinceye kadar ruhu orada bekler * * Her kul öldüğü hâl üzere dirilecektir * * Kul, Benden ne istiyorsun? diyecek O şöyle diyecek - Dünyada beni hatalı ve çirkin işler yaparken görürdün, ama alıkoymazdın * * Kıyamet gününde, kulun ayakları, Rabbinin huzurundan şu beş şey soruluncaya kadar bir yere kıpırdamaz Ömrünü nasıl harcadığından, gençliğini nerede geçirdiğinden, malını nereden kazanıp nereye harcadığından ve bildiklerini uygulayıp uygulamadığından sorulacaktır * * Allah Resûlüden, kıyamet gününde bana şefaat etmesini rica ettim - Yaparım inşaallah! buyurdu - Peki seni nerede arayayım? - Beni ilk arayacağın yer Sırattır - Seni orada bulamazsam? - Beni Mizanın yanında ara! - Seni Mizanın yanında da bulamazsam? - Beni Havzın yanında ara Bu üç yerden şaşmam buyurdu * * Cehennemin etrafı şehvetlerle donatıldı, cennetinki ise zorluklarla kuşatıldı * * Cennet, birinize ayakkabısının bağından daha yakındır Cehennem de öyle * * Cennettekilere yeme, içme ve cinsel ilişki bakımından tam yüz kişinin gücü verilecektir * * Cennette, her bir derecenin arası gökle yer arası kadar olan, tam yüz derece vardır Firdevs bunların en üst derecesidir ki, dört nehir oradan fışkırıp akar Arş ise onun üstündedirAllahtan istekte bulunduğunuz zaman, Firdevs cennetini dileyin * * Cennetlikler bir tek adamın, Ademin biçiminde olacaklardır * * Cennet ehli, cennette, otuz, ya da otuzüç yaşında, sakalsız, kılsız ve gözleri sürmeli olarak girecektir* * Cennete, kalbleri kuş kalbi gibi olan birtakım insanlar girecektir * * Uyku ölümün kardeşidir Cennetlikler uyumazlar * * Cennete giren mutlu olacak, hiç üzülmeyecek, ne elbisesi eskiyecek ve ne de gençliği tükenecek * * Cehennemde görülecek azabın en hafifi, kişiye, ateşten iki ayakkabı giydirilip, onların sıcağından beyninin kaynaması şeklinde olacaktır * * Allah, altmış sene ömür verdiği kişiden her türlü özür ve bahaneyi kaldırmıştır * |
Cennette İlgili Ayetler Ve Hadisler |
08-03-2012 | #5 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Cennette İlgili Ayetler Ve HadislerKUTSİ HADİS CENNET Ey aziz, malum olsun ki, Hak Taala kutsî hadiste azametle şöyle buyurmuştur: "Ey insanoğlu! Sen dünyaya nice rağbet ve iltifat edersin ki, o fanidir Nimetleri geçicidir, hayatı sınırlıdır Gerçekten benim katımda, bana itaat eden insan için sekiz cennet hazırlamışımdır Kapıları dahi sekizdir Her bir cennette zaferandan yetmiş bin bahçe vardır Her bir bahçede inci ve mercandan yetmiş bin belde vardır Her bir belde içinde kırmızı yakutta yetmişbin saray vardır Her bir sarayda zebercetten yetmişbin daire vardır Her bir dairede sarı altından yetmişbin oda vardır Her bir oda içinde sarı yakuttan yetmiş bin yatak vardır Her bir yatak üzerinde süslü ipekten yetmiş bin döşek döşenmiştir Her bir döşek üzerinde bir huri kızı ve her bir hurinin önünde sarı altından bir sini vardır Her bir sinide renkli cevherlerde yitmişbin tabak vardır Her bir tabakta başka çeşit yemek vardır Her bir saray altında akan dört nehir vardır Bunlardan biri su, biri süt, biri şarap, biri saf baldır Her bir nehrin kenarında yetmiş bin ağaç vardır Her bir ağacın yetmişbin çeşit meyvesi ve yetmişbin renk yaprağı vardır Her bir ağaç üzerinde renkli kuşlardan yetmişbin çeşit kuş vardır Her bir kuş yetmişbin çeşit sada ile bana tesbih eder Benim itaatkar kullarıma bunlardan başka her bir saatte yetmişbin çeşit hediye bahşederim ki, ne gözler görmüş, ne kulaklar işitmiş ve ne gönüllerden geçmiştir Cennetliklerin elbiseleri yetmiş kat cennet elbisesidir Bunlar, incelik ve zerafetlerinden dolayı biribirini gizlemeyip, alttaki elbiselerin renkler pırıl pırıl olup, üsttekilerin renkleriyle karışarak ortaya çıkar Cennetlikler, cennetlerden ne çıkarlar, ne de ölüm görürler; ne ihtiyarlar, ne gam yerler Ne korku, ne hüzün çekerler Ne namaz kılarlar, ne oruç tutarlar Ne hastalanırlar, ne ağlarlar Ne küçük su dökerler, ne büyük su; ancak gül suyu gibi ter dökerler O halde, kim ki benim rızamı ve cennetimi isterse, dünyadan az ile kanaat edip, dünyanın gâni olan izzet ve lezzetlerini terk etsin Habibime uyarak, onun yolunda gitsin" Beyt Ebedî cennet nimetleri helaldir o kimseye Elini dudağını sürmez cihan nimetlerine kaynak:mafiretname |
|