Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
kadının, müslüman, yiğitliği

Müslüman Kadının Yiğitliği...

Eski 08-03-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Müslüman Kadının Yiğitliği...



Edebiyatçı, Araştırmacı, Vakit Gazetesi Köşe Yazarı

Sibel Eraslan:

“MİRZABEYOĞLU, SÜKÛT SUİKASTINA MARUZDUR!”

Röportaj: Gülçin Şenel







HAYATTA VE SANATTA ÖRNEK KADINLAR




“Siret-i Meryem”, “Can Parçası Hazreti Fatıma”, “Çöl/Deniz Hazreti Hatice” gibi eserlerinizde İslam’ın “cennetle müjdelenen” kadın şahsiyetlerini yazdınız Bu bakımdan soruyorum: Cehennem gibi bir modernizm buhranını acısı ve çelişkisi ile tecrübe eden günümüz Müslüman kadınına ve günümüzün kadın idrakına, “mukaddes” cennet kadınları ne söylüyorlar?


Gülçinciğim, “Rabbimiz; bize dünyada ve ahirette iyilikler ver, bizi cehennem ateşinden koru” duasından başka tutunacağımız birşey var mı? Modernizmin, evet bir tür fıtrat dışı dayatmalar yığını olarak düşünüldüğünde, dünyadaki cehennem olarak isimlendirilmesi veya teşbihi edebî açıdan uygun düşebilir Ama dinen, cennet ve cehennemin istılahî anlamları elbette ahiretle ilgili Bununla birlikte, Kur’andaki cennet ve cehennem tasvirleri hep dünyadaki benzeşimler üzerinden anlatılmış insan muhayyilesine Mukaddes annelerimizin hayatları da bu çerçevede cennetle münasebetli… Onların rızası, cesareti, öne atılışları ve gayretleri ile bir kere daha düşünülmesi gerekiyor Bizde edebiyat, Tanzimattan bu yana -sanat adına- seküler baskılarla şekillendirildiği için, günümüzdeki edebî zevk, gelenekten ve an’anevî sanat tarzlarından bağını kopartmayı kendi adına mükemmellik olarak addetti uzun yıllar… Cennet kadınları oysa, edebiyatın gündeminde olmalıydı ki, cennet tasavvuru da yitik masal veya efsane olmaktan çıkıp hayatiyet kazanabilsin…




Müslüman kadının kendini edebiyatta, sanatta, fikirde ve eylemde ifade etmesi için, illâ feminizm mi gerekiyor, yoksa İslamî referanslar bu konuda yeterli ve tamamlanmış mıdır?

Senin bu konuda hassas olduğunu biliyorum (gülüyor) İllâ feminist olmak gerekmiyorsa da, iş yapan, iş gören, göğüs geren kadınlık performansları, dünya kriterlerine göre feminizm içinde değerlendiriliyor Özellikle şiir, kadınların başarısı konusunda mevcut cimri dili ile, sanki kadınlara kapalı bir tür kadın dışı “kozmik oda” mevkiinde İşin güncel yönüdür bu Bir de problemdeki asıl önemli vurgu, İslamî referanslar meselesi var Hazreti Fatıma’nın döneminin en büyük şairelerinden olduğunu bilmiyordum meselâ araştırmalarıma başlamadan evvel Babasının (SAV) vefatından sonra öyle muazzam beyitlerle okuduğu bir divanı var ki… Kezâ Hazreti Meryem de, yaşadığı dönemin en büyük hattatlarından ve hafızlarından… Hacı Zihni Efendi’nin 1870’lerin ikinci yarısında yazdığı Meşâhir-un Nisâ adlı iki ciltli “meşhur kadınlar” atlası var Orada hem ilim hem sanat hem siyaset dünyasındaki kadınları okuyunca, bizdeki yerleşik Şark kadınına dair bütün ircâcı, indirgemeci ezberler bozuluyor Serpil Çakır’ın Osmanlı’da Kadın Hareketi adlı tezi de kezâ, bize Osmanlı dönemindeki kadın dergileri, gazeteciler ve sivil toplum örgütlenmeleri hakkında ciddi bilgiler veriyor Yani kadın hareketi bizde cumhuriyetle başlamış yeni bir iş değildir İbni Battuta, seyahatnâmesinde, Osmanlı kuruluş dönemindeki Bacıyanı Rum teşkilatına hayranlığını aktarmıştır Kezâ Osmanlı kadın sultanları, şehir topografyamızın mühürleri olan sivil mimarînin ve sosyal dayanışmanın en mükemmel örneklerini sergilemişlerdir Bizim hafızamızı ören bu annelerimizin güçlü kadın kimliğini, bugünkü koordinatlarımızı belirlemede müsbet bir temel olarak görüyorum Bana güven veriyor annelerimiz… Her kız annesine benzer Encâmımızı annelerimizin bu genetik şifreleri çiziyor bugün bile… Ve yarın da çizecek…



“Parçası Benden” ve “Balık ve Tango”da, çok güzel bir edebiyat üslubu ortaya koydunuz Hatta diyebiliriz ki, bu alanda gösterdiğiniz başarı makalelerinizdeki başarınızı bir hayli geçiyor Edebiyat alanında başka neler yapmayı düşünüyorsunuz? Meselâ roman var mı?


Ben hikâyeciyim Müslüman edebiyatçı için Kıssa’nın anlamını yeterince bilmek ve özümsemek gerekiyor [Muharref] Tevrat’ı okudun mu bilmiyorum ama güzel bir eserdir ve tam karşılığı olarak trajedidir diyebiliriz [Muharref] İnciller de güzeldir, özellikle Aziz Thomas’ınki (kanonikler içinde de Yuhanna’yı beğenirim) İncil’in dili de liriktir ve edebiyattaki tam karşılığı dramdır diyebiliriz… Kur’anı Kerim ise kıssaları seçmiştir bize hikmetlerden bahsetmek için Kıssa, ana caddeye (Şeriat) çıkaran küçük yol anlamında bir kelime… Kıssalarla Rahmanî hikmetin yolculuğuna çıkarız Attar Mantık-ut Tayr’ında, Galib Hüsn-ü Aşk’ında, Fuzulî Leyla vü Mecnun’da bu usûlü kullanmışlardır Hikâye, şiire yakın, esrarlı ve kısa alanda çok yüksek gerilim isteyen yönleriyle edebî sanatlar arasında beni en çok coşturan tarz… Roman değil, hikâyeler üzerinden yürüyorum… Hz Meryem’in hikâyesi için bu yüzden “Siret” dedim “Çöl/Deniz” de uzun hikâyeydi Dergah yayınlarındaysa kısa hikâye çalışmalarımla devam ediyorum



28 ŞUBAT BAŞÖRTÜSÜ MAVİ MARMARA


Ekşi Sözlük’te “28 Şubat darbesini Sibel Eraslan'dan dinlemek gerek” diye bir yorum var sizin hakkınızda Darbelerle hesablaşma sürecine girdiğimiz bugünlerden o güne baktığınızda neler düşünüyorsunuz? Acaba sizce bir gün 28 Şubat darbesi ve darbecileriyle de hesablaşabilecek miyiz?

28 Şubat, korkunç ve siyah bir silindir gibi hatıralarımda O günlerde herkes susuyordu Şimdi çok şükür ki konuşma alanları açıldı Darbecilerle hesablaşma konusunda önemli geçitlerden geçiyoruz Ama yine de darbeleri hesaba çekecek bir yargı düzeninden mahrumuz



28 Şubat darbesi demişken, onun bakiyesi olarak şiddetlenen başörtüsü yasakları ve mücadelesi devam ediyor Ancak “yasak” tüm şiddeti ile devam ederken, “mücadele” nisbeten geriledi Eylemlere katılımlar azaldı Acaba iktidarda Ak Parti’nin olması, “keskin” bir muhalefeti engelliyor mu, meselâ iktidarda CHP olsaydı mücadelenin “dozu” bugünkü gibi mi olurdu?

Kesinlikle evet Mevcut hükümetin bu problemlerin içinden yetişmiş, yaşamış, tecrübesi olan kişilerden oluşmuş olması bizde bir empati doğuruyor Mağduriyet hâlâ aşılmış değil Resmî protokol krizleri ile üst seviyede devam eden mağduriyet görüntüsü, alttaki bizler için büyük bir umutsuzluğa dönüşüyor ne yazık ki Bir de, dünya da değişiyor Benim yetiştiğim dönemde üniversite okumanın anlamı ile bugünkü üniversite anlamları çok farklı Maddiyat ve kariyer tutkusu, insanları ideallerinden edebiliyor Bugünün çocukları bizim direnişimizi romantik ve patetik bulabiliyor Muhalefet dilini seviyoruz ama iktidar dilini henüz tam anlamıyla keşfedemedik



“Mavi Marmara” hâdisesinden sonra gemide şehid edilenlerin ve İsrail terörizminin hesabı sorulamadı, tâbiri caizse, hepimiz elimiz böğrümüzde kalakaldık Bu meselenin siyasî “manevralarla” çözülebileceğine inanıyor musunuz? Yoksa kökten bir politika değişikliği ile, İsrail’i ilk tanıyan bu ülkenin, inisiyatif hakkını “her şeyi göze alarak” kullanması gerekmiyor mu?

Gerek Başbakanımızın gerekse Dışişleri bakanımızın bu konudaki samimi telâş ve hızlı intibak, milletlerarası karar safhasındaki diplomatik çabalarını yakınen takib ediyorum İsrail ve Amerika’nın milletlerarası teamül ve müeyyideleri tanımadığı bir süreçte hukukî soruşturmanın akıbetinden pek umutlu olmamakla birlikte, yine de hukukî mücadele taraftarıyım “Mavi Marmara” bizim gündemimizi yeniden Filistin’le aktüelleştirdi… İsrail’le sadece devlet bazında ilişkimiz yok Özellikle sivil ticarî ilişkilerimiz çok yüksek Yani sadece devletin alacağı ambargo kararları ile yürümez Tek tek hepimize düşen görevler var


SALİH MİRZABEYOĞLU’NUN ÇİLESİ


Çoğu insanın adını bile anmaya çekindiği bir dönemde siz, Salih Mirzabeyoğlu’nun haksız bir şekilde yargılanmasını ve cezaevinde olmasını eleştirdiniz Acaba siz de bizim gibi Mütefekkir Mirzabeyoğlu’na yapılan haksızlıklara karşı Müslüman “aydınların” çoğunun niçin derin bir sessizlik içinde olduğunu merak ediyor musunuz?

Salih Mirzabeyoğlu’nu düşünür ve şair olarak her zaman ilgiyle takib ettim Türkiye’de sanatçılar, potansiyel düşünce suçlusudur çoğu kere Said-i Nursî, Necib Fazıl böyleydi; Aliya İzzetbegoviç böyleydi; Nurettin Topçu, Mehmet Âkif, Şule Yüksel, hep böyleydi ne yazık ki… Hatta Yunanî estetisyenler diyebileceğimiz Ahmet Hamdi Tanpınar ile Yahya Kemâl bile böyleydi; “sükut suikastına” maruz kalmışlardı Bununla birlikte, herkesin demokratik açılımda yer bulabildiği bir ortamda Mirzabeyoğlu için kuşanılan sessizlik cidden problemlidir Bu tür davalarda, düşünce suçlusunun arkadaşlarına, sevenlerine, takibçilerine büyük vazifeler düşüyor Kamuoyu çalışmaları, halkla ilişkiler, meselenin her zeminde birebir anlatılması, çok önemli Haksızlığa uğramış olmak, evet, bizim asabımızı bozabilir ama, asabı bozuk olmayanları da derdimize şâhid kılabilmek için kuracağımız “dil” çok mühim Savunma, sorumluluk ister



Baran Dergisi’nde Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu’nun “Ölüm Odası-B Yedi” isimli bir eseri tefrika ediliyor Size de dosya olarak göndermiştim “Telegram” işkencesini, hâlihazırda yaşadıkları ile birlikte, bir çeşit “günlük” gibi anlatıyor Siz hem bir hukukçu olarak hem de Müslüman olarak, Salih Mirzabeyoğlu’na uygulanan bu işkence hakkında ne düşünüyorsunuz?

Telegram eserini önceden okudum, diğer yeni tefrikaları ise henüz okuyamadım Benim için çok korkunç ve tüyler ürpetici bir metod “zihin sürüklemesi” yoluyla insanları kapana kıstırmak İşkencenin her türüne karşıyım, ister bedenî isterse ruhî olsun Bir hukukçu, edebiyatçı olarak, insan hayatına yaraşır bir hayatı savunmanın tarafındayım



Son bir soru: Anayasa paketi referandumuna sayılı günler kalmışken, bir hukukçu olarak, bu paketin muhtevası hakkında neler söylersiniz?

Mevcut anayasa, bir darbe anayasasıdır Yeni ve halk katılımlı bir anayasa yapmak en büyük umudumuz Ama hiç olmazsa “yargı içinde yargı” şeklinde özetleyebileceğimiz mevcut kast sitemini ve jüristokrasiyi kısmen değiştirebileme şansımız doğduğu için, değişimi destekliyorum Anayasa Mahkemesine ferdî başvuru hakkı, YAŞ kararlarının denetime açılması, HSYK ve Anayasa Mahkemesi’nin oluşumunun yeniden düzenlenmesi gibi önemli konular var… “Karargâh” yargısından “halk” yargısına geçiş sürecinde önemli adımlardır bunlar…


Çok teşekkür ediyoruz

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.