|
|
Konu Araçları |
allahın, elkuddûsü, günahlardan, güzel, ismi, kurtulma, manevi, temizlik |
Manevi Temizlik, Günahlardan Kurtulma, Allahın El-Kuddûsü Güzel İsmi |
08-03-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Manevi Temizlik, Günahlardan Kurtulma, Allahın El-Kuddûsü Güzel İsmiManevi Temizlik, Günahlardan Kurtulma, Manevi Olgunlaşma, Allahın el-Kuddûsü Güzel İsmi Allah El- Kuddûs (cc) güzel ismi ile yeryüzündeki ekolojik dengede tecelli etmiştir Şöyle ki: Dünya yaratılalı beri sayısız bitki, hayvan, insan belli bir ömür sürmekte, sonra yaşamlarını yitirmektedirler Ama kendilerinden arta kalan cesetleri yeryüzünü kirletmemektedir Tıpkı bir fabrikanın atık maddelerini arıtma tesislerinde doğaya zararlı olmaktan çıkarıp bazı maddelerinden yeniden yararlanması gibi bu cesetler de ya başka bir canlının gıdası olmakta ya da mikrop ve bakteriler yolu ile çürütülüp toprağa karıştırılmaktadır Şayet bu canlı varlıkların cesetleri bu yolla yok edilmeseydi dünyamız adeta bir çöplüğe dönüşecekti Yaşam olanaksızlaşacaktı Allah (cc) el-Kuddûs (eksiklik ve kusurdan uzak olan, her türlü kemal sıfata sahip olan) güzel ismi ile doğada tecelli ederek doğanın böyle bir eksiklikten ve kusurdan arınmasını sağlamıştır Allah (cc) insanların kemal olarak bildikleri her şeyden de münezzehtir Çünkü insanın bildiği kemaller kusurdan ve eksiklikten uzak değildir Ayrıca insan ibadetlerini daima kusurlu bilmelidir “Sübhânallah” tespihi ile Allah (cc) her türlü eksiklik ve kusurdan tenzih edilir Bu tespihle el-Kuddûs güzel isminin gereğinin yarısı yerine getirilmiş olur Allah’ı (cc) öven, yücelten diğer tespihlerle de (elhamdülillah, Allahu ekber) el-Kuddûs güzel isminin gereğinin diğer yarısı da tamamlanmış olur Yani el-Kuddûs güzel ismi Allah’ı (cc) her türlü eksiklik ve kusurdan uzak olduğunu vurguladığı gibi O’nun her türlü kemal sıfata sahip olduğunu da düşündürmektedir El-Kuddûs güzel ismi hem Allah’ı (cc) yüceltme ve övmeyi hem de dolaylı bir yoldan da olsa kulun ahlakını güzelleştirmeyi hedeflemektedir Şöyle ki: Kul tövbe yolu ile manevi kirlerden, günahlardan arınabilir, Allah’ı (cc) kusur ve eksiklerden tenzih etme, övme ve yüceltme sayesinde de çeşitli erdemlere kavuşabilir El- Kuddûs güzel isminin bir parçası insan için bu dünyada abdest ve gusül suyunda tecelli etmektedir Abdest ve gusül suları günahlardan arınmanın, tövbe etmenin adeta kapılarıdır İnsan günahlarından tövbe ederek ilahi emirleri yerine getirmek için bunlara yöneldiğinde Allah’ın izni ile günahlarından temizlenir Onlarca hadis-i şerif buna işaret etmektedir Bu sayede insan Allah’a (cc) ibadet edecek bir paklığa erişir İnsan ölünce bu tecelli toprağa geçmektedir O zaman toprak kabir azabı ile kişinin günahlarını temizleyecektir Çok İslam âlimi, biraz da olsa anlamamız için, diş ağrısını kabir azabına benzetmiştir Tabii imansız ölen kişiler için bu azap bir temizleme olarak değil de hak olarak tecelli edecektir Onlar ebedi olarak azapta kalacaklardır İmanlı ölenlerin günahları sevaplarından ağırsa, kabir azabı da bunlara kefaret olarak onları temizleyecektir İmanlı ölen kişilerin bu azap da günahlarının temizlenmesine yetmezse sıra ahrette cehennem ateşine gelecektir İnsan biraz elini ateşe tutarsa bu azabın ne kadar dehşetli olduğunu anlayacaktır Cehennem ateşi mümin olarak ölen kişilerin günahlarını temizlemek için azap edecektir Tıpkı bir potada eritilen altının saf yönü ile katkı maddelerinin birbirinden ayrılması gibi Bu cehennem azabı, dünya zamanıyla kıyaslanmayacak kadar uzun bir devri içine alabilecektir Zira dünyanın bin yılı ahretin bir gününe tekabül etmektedir Allah (cc) bizleri kabir ve cehennem azaplarından korusun Âmin İnsanlar abdest suyunun kadrini bilmezlerse öldükleri zaman önlerine başka temizleme malzemeleri çıkmaktadır Kabrin toprağı, cehennemin ateşi bu işleve de sahiptirler Hâlbuki günahlardan temizlenmek bu dünyada abdest suyu ile mümkündür Basittir Gerçi abdest almak, namaz kılmak nefse biraz ağır gelmektedir Ama bu dünyada bu ibadetler için biraz dişimizi sıkarsak, onların küçük sıkıntılarına katlanırsak Allah (cc) önümüze sırasıyla gelecek kabir hayatında, kıyamet gününde bizleri daha büyük sıkıntılara düşürmeyecektir Cennete pis olanlar kesinlikle giremeyeceklerdir Allah’ın (cc) emir ve yasakları bu dünyada bir imtihan konusu olduğu kadar O’nun emir ve yasaklarını yapmayanlar manevi olarak kirlenmektedirler Gerçi nefis ve şeytan her insanı ‘Senin için temiz, gönlün temiz…’ yalanı ile kandırmaktadır Hâlbuki ilahi emirleri, yani Allahın buyruklarını ve yasaklarını yerine getirmeyen her insan, manevi olarak kirlenmektedir Gönlü kapkara olmaktadır Hadis-i şerifte her günahın kalpte siyah bir leke bıraktığından söz edilmektedir Kalp simsiyah olduğunda o kişi Allah’ın azabından kendince emin olmaktadır Yani sanki azap ona hiç gelmeyecekmiş gibi bir duygu içerisine girmektedir Bu ilahi bir mekirdir (hiledir) Allah böyle bir insana hidayeti nasip etmemek için bir rahatlık vermiştir Allah (cc) ayet-i kerimede bu hali şöyle ifade etmektedir: ‘Allahın azabından ancak hüsrana uğrayanlar emin olabilirler (Araf suresi, 99)’ İnsan manevi kirliğini, temizliğini şeytanın ve nefsin sözleriyle değil ilahi emirleri yerine getirip getirmediği ile ölçmelidir İnsanların manevi kirlerinden yani günahlarından bu dünyada temizlenmeleri ancak tövbe ile mümkündür Tövbe, tövbe-i nasuh (derin bir pişmanlıkla bir daha günahları işlememeğe ve ilahi emirleri yerine getirmeğe kesin karar verme) olursa geçmiş olan bütün günahları sevaba çevirmektedir Bu ayetle sabittir: “Ancak şu var ki tövbe edip iman edenler ve güzel işler yapanlar, bundan müstesnadır Allah onların kötülüklerini iyiliklere, günahlarını sevaplara dönüştürecektir Çünkü Allah Gafûr (günahları affeden), Rahîm’dir (müminleri esirgeyendir) Kim tövbe edip güzel işler yaparsa gereğince tövbe eden odur işte (Furkan suresi, 70-71)” Artık böyle bir insan, yani tövbe-i nasuh eden birisi ibadetlere yöneldiği, yasaklardan kaçındığı için Allah (cc), abdest suyu ile ona rahmet eder Abdest suyu onda Allah’ın (cc) el- Kuddûs ismini tecelli ettirir Hadis-i şerifte ifade edildiği üzere kabrini cennet bahçelerinden bir bahçeye dönüştürür Kıyamet günü de cehennemin üzerine kurulu olan sırat köprüsünden ayağı kaymadan şimşek hızı ile geçirtir Cennete ulaştırır Çünkü o dünyada iken temizlenmişti, günahlarını dökmüştü, artık onun için kabrin toprağının sıkmasına ve cehennemin ateşine lüzum kalmamıştır Dikkat edilirse su, toprak, ateş bu dünyada da temizlik malzemeleridir Elimiz hafif kirlendiğinde suyla temizleyebiliriz Biraz daha ağır kirlenirse, mesela yağlanırsa, eskiden sabun olmadığı için toprakla temizlenirdi Toprak böyle pislikleri çamur kıvamına geldiğinde alırdı Mikroplar bilindiği üzere ateşle temizlenir Yüz derecede mikrop yaşamaz Yemeklerimiz bu sayede temizlenmektedir Dünyada imanın esaslarını teşkil eden hakikatler, gözlerden saklanıp bunun yerine onlardan birer küçük iz taşıyan Allah’ın (cc) ayetleri olduğu için insanın bunlara inanıp doğru yolu bulması onun kolay bir şekilde temizlenmesini sağlar Öldükten sonra işler değişmektedir Zira inanılması gereken ayetler değil hakikatler tecelli etmektedir Bu nedenle insanın o zaman tövbe etmesi ve imana gelmesi bir işe yaramamaktadır Onu temizleyememektedir Çünkü örneğin dünyada iken varlığına inanılması gereken melekler ölünce insanın karşısına gerçekten çıkacaktır Yine dünyada iken kuşkuyla baktığı cehennem daha kabirde iken onu küçük bir parçasıyla gerçekten yakmaya başlayacaktır Artık kabre girdikten sonra inanılması gereken şeyler, hakikat olmaktadır Bu yüzden ölünce imtihan sona ermekte, gerçeklerle yüz yüze kalınmaktadır Tövbe, iman artık fayda vermemektedir Ölümle birlikte insanın üzerindeki günahları ağırlaşacak, onların temizlenmesi büyük azaplarla gerçekleşecektir Bu ağırlık bir güne nispetle bin yılın ağırlığı derecesinde olacaktır Zira hem ayetle hem hadisle sabittir ki, dünyanın bir günü ahretin bin yılına karşılık gelmektedir Akıllı insan geleceğini gören, ona göre hazırlığını yapandır İlahi emirlere göre yaşayandır Allah’ı (cc) unutmayıp O’nun emir ve yasaklarına uymaya çalışandır Nefse ağır gelen emir ve yasaklar, ruha hafiflik verirler Ödev ve sorumluluklarını yerine getiren insan, daha bu dünyada iken cennet hayatını yaşamanın hafifliğini görür Allah’ın emir ve yasaklarına aldırmayıp nefsine göre yaşayan bir insan görünüşte rahat ve kolay bir yolda yürüyor görünse de ruhu bundan büyük bir sıkıntı duyar Böyle birisi dünyada gerçek huzuru hiçbir zaman bulamaz Günahlar insanın üzerinde bir yük gibi ağırlık yaparlar Daha bu dünyada iken insana cehennem hayatını yaşatırlar İşte Allah’ı, peygamberi, amentünün esaslarını gerçekten inkâr edenler ancak bu yükten biraz da olsa kurtulabilmektedirler Onlar vicdanlarının baskısından kurtulmak için akıl ve mantık dışı olan bu yola, yani inkâr yoluna girmek zorunda kalmaktadırlar Çünkü günahkâr bir mümin olarak yaşamak çok zordur Sırtında bir dağ taşımak kadar sıkıntılıdır Nefis iman ve ibadet yolu yerine inkâr yolunu tercih ettiği zaman kısmi olarak biraz da olsa rahatlamaktadır Artık günahlarla arasına rahatsız edici olan vicdan azabı girmemektedir Şu muhakkak ki, inkârında ısrarlı olanların yapmadan edemediği, duramadığı büyük bir günahı veya günahları bulunmaktadır Bu günahı veya günahları için Allahın bütün ayetlerini, O’nun varlığı ve birliğine işaret eden ve evrende ve insanın kendi varlığında tecelli eden sonsuz ayetlerini görmek istememektedirler İşte insan nefsi bu kadar korkunç bir yapıya sahiptir Herkesin içinde de böyle bir nefis vardır Kimse kendi nefsini temize çıkarmamalıdır İnsan nefsine uyduğu zaman nefis en sonunda mutlaka inkâr yoluna sapacaktır Herkes aynı kaderi yaşayacaktır İmtihan dünyasında kimseye ayrıcalık yoktur Onun için peygamberimiz (sas) dualarında Allah’tan bir an da olsa nefsiyle baş başa kalmamayı istemiş, bu duayı da sevgili kızı Hz Fatıma’ya öğretmiştir: ‘Allahım, Sen bizi bir an, göz açıp kapayıncaya kadar olan müddet de olsa, nefsimizle başbaşa bırakma’ Âmin Hiçbir günahı da küçük görmemeli, hemen tövbe etmelidir Şu bilinmeli ki, insanı hasta edip yatağa düşüren gözle görülmeyen mikroplardır Zira sekarat sırasında o küçük günah, insana büyük eziyetler yapıp şeytanların kışkırtmasıyla da insandaki imanı üzerinden alabilir Ebedi cehennemlik yapabilir İnsan o günah nedeniyle değil de o günahı küçük ve önemsiz görmesiyle gazab-ı ilahiyi üzerine çekebilir Zira bu durum büyük günahlardandır Çünkü bu büyük günahın altında Allah’ın ebedi azabını çekebilecek başkalarını küçük görme, kendini büyük görme… gibi damarlar bulunabilir Kimse bunları anlayamaz Göremez Bu damarlar çok gizlidir Allah korusun İnsan günahlara battığı zaman tövbe ederse, temizlenir Ama ibadetlerinde gurur ve kibre düşen, kendisini beğenen insanın aklına tövbe ve istiğfar gelmediği için şeytanlaşır Azgınlaşır Üstelik bir de kendisini doğru yolda sanır Böyle bir insanın hatasını görmesi de zordur Allah (cc) bizleri korusun Âmin İnsan başını ibadetlerden bile kaldırmazsa da kendisini bir toz zerresi olarak görmesi gerekir Zira ibadetler de Allah’a aittir Allah (cc) insana nasip etmiştir Allah (cc) kimi insanı da ibadetleri ile imtihan eder Şeytan bu konuda insana en büyük derstir Hadis-i şeriflerden anlaşılmaktadır ki, şeytan başlangıçta meleklerin hocasıdır Kendisi o kadar abid bir zatmış ki, gökyüzünde secde etmediği bir yer kalmamış İnsanın ibadetlerini kendisinden bilmesi büyük bir afettir İbadetler Allah’ın insana bir lütfudur, ihsanıdır İnsana ibadetlerdeki düşen pay, ancak gafleti ve yanılmalarıdır Allah (cc) insanın ibadetlerine muhtaç değildir İnsan ibadetlere ekmek su kadar muhtaçtır Onlar olmazsa manevi olarak hayatı biter Hayvanlardan daha aşağı bir hayatı yaşar Allah (cc) her türlü eksiklik ve kusurdan uzaktır Her türlü kemal sıfata hakkıyla sadece Allah (cc) sahiptir Çünkü O El-Kuddûs’dür El- Kuddûs güzel isminin diğer bir parçası insan için bu ilahi emir ve yasaklarla tecelli etmektedir İnsan abdest ve gusülle tövbe edip günahlardan arınırken yasaklardan uzak durarak ve ibadetlerle de kemal sıfatlarını kazanmaktadır Olgunlaşmaktadır Allah’ın (cc) rızasını elde etmektedir El- Kuddûs ismi müminler üzerinde tecelli etmeye başlayınca velilik sıfatı elde edilip manevi merhaleler kat edilir Bu yüzden veliler bu güzel ismin hürmetine takdis edilirler: Kaddesallahu sırrahu (=Kuddise Sırrahu: Allah sırrını takdis etsin) Bu, veliler için yapılan güzel bir duadır Velilere ayetlerdeki sırlar, yani hakikatler seviyesine, makamına göre açılır Görülür Onlar bunlarla imtihan edilirler Bu dua onların bunda başarılı olmaları için yapılır İmtihan hiçbir seviyede, makamda bitmez Mahiyeti değişir İmtihan veli olunca değil ölünce biter Allah (cc) bizlere gereğince tövbe etmeyi, iman etmeyi ve ibadet hayatını ihsan eylesin Allah (cc) her birimize rızasını nasip eylesin Âmin Muhsin İyi |
|