Deyimler Sözlüğü-Ş- |
08-02-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Deyimler Sözlüğü-Ş-Kaynak:Türkceciler Deyimler Sözlüğü eyimler Sözlüğü-Ş-[/url] Şad olmak: Sevinmek mutlu olmak"Seni gördük şad olduk" Şafak atmak: Aniden önemli bir durumla karşı karşıya kaldığını anlamak bu sebeple tedirgin olmak"Onu yanımdan kovunca bende şafak attı" Şafak sökmek: Güneşin doğmaya başlamasıyla gece karınlığının yavaş yavaş kaybolup ortalık aydınlanmaya başlamak"Şafak sökmeye başlayınca yola çıkmaya karar verdiler" Şaha kalkmak: 1 Atın ön ayaklarını yerden kesip arka ayakları üstünde yerde durması 2 Coşmak kükremek baş kaldırmak"Azgın at şaha kalkarak binicisini sırtından yere attı" Şaka gibi gelmek: Bir türlü inanamamak"Bütün olup bitenler şaka gibi geliyordu onlara" Şaka götürmemek: 1 Şakadan hoşlanmamak 2 Bir iş ya da durum dikkatsizliğe önemsenmemeye gelmemek"Bu iş şaka götürmez beyler dikkat edin!" Şaka kaldırmak: Kendisine yapılan şakalara katlanmak dayanmak Şaka maka (derken): "Ciddiye almıyor ağırlığını duymuyor gerektiği gibi önemsemiyorduk ama sonunda gerçekten önem vermemiz gerektiği ortaya çıktı" anlamında kullanılır Şakası yok: 1 Tehlikeli 2 (O) hatır gönül tanımaz gerekeni yapar ciddi bakar olaya"Şakası yok bu adamın hemen buradan gidelim" Şakaya getirmek: 1 Oldukça önemli ciddi bir şeyi açıktan söylemeyip şaka yollu söylemek 2 Önemli bir meseleyi şaka yaparak geçiştirmek"İşi şakaya getirip unutturmaya kalkma emi!" Şakaya vurmak: Ciddî bir söz ve davranışı şaka yoluyla geçiştirmek Şamar oğlanı: Herkesin hıncını aldığı dövdüğü çattığı söylendiği kimse"Yeter artık şamar oğlanı olmaktan kurtar kendini!" Şamata koparmak: Gürültü patırtı yapmak Şapa oturmak: Güç bir duruma düşmek çıkmaza girmek"Şimdi şapa oturduk işte yardım alacak kimse de yok ortalıkta" Şart koşmak: Bir işin yapılmasını önceden bir şarta bağlamak"Para almadan vermeyeceğini şart koş ona" Şeref vermek: Onurlandırmak yapıp ettikleriyle övünç kaynağı olmak |
Deyimler Sözlüğü-Ş- |
08-02-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Deyimler Sözlüğü-Ş-Şerefini korumak: Onurunu kişiliğini gözetmek Şeşi beş görmek: Yanlış görmek görüşünde aldanmak"Şeşi beş gördüm her hâlde" Şeyhin kerameti kendinden menkul: Çok büyük işler yaptığını belirtiyor ama bunu doğrulayacak ne kanıt ne de kimse var ortalıkta Şeytana uymak: Dinin emirleri dışına çıkmak haram olan işlere bulaşmak doğru yoldan ayrılmak"Şeytana uyup da tekrar kumara başlayacak diye korkuyorum" Şeytan diyor ki!: "İçimden şu kötü işi yap doğru yoldan ayrıl eğilimi geçip duruyor" anlamında kullanılır"Şeytan diyor ki git şunu bir güzel döv" Şeytan dürtmek: Durup dururken uygunsuz kötü bir davranışta bulunmak"Güzel güzel oynarken arkadaşına vurup kaçtı şeytan dürttü her hâlde" Şeytan görsün yüzünü: "Onunla hiç görüşmek bir arada bulunmak istemiyorum" anlamında kullanılır Şeytanın art bacağı: Çok afacan ve yaramaz (çocuk) Şeytanın ayağını kırmak: 1 Aksiliği uğursuzluğu yenmek 2 Herhangi bir sebepten ötürü yapamadığı bir şey yapmak"Haydi şu şeytanın bacağını kır da bize gel" Şeytan kulağına kurşun: İyi bir durumdan işten gidişten söz ederken "Aman nazar değmesin şeytandan uzak bulundursun" anlamında kullanılır Şeytanın yattığı yeri bilmek: Çok kurnaz ve açıkgöz olmak; bilinmesi hatırlanması güç şeyleri bilmek; pek çok şeyden haberdar olmak"O ne tilkidir bilemezsin şeytanın yattığı yeri bile bilir" Şıp diye geçmek: Ansızın birdenbire geçmek Şifayı bulmak (veya kapmak): Hastalanmak"Burnum akıyor yine şifayı kapacağız desene" Şimdiden tezi yok: Hemen hiç durmadan hiç vakit kaybetmeden"Şimdiden tezi yok ne yapılacaksa yapılmalıdır" Şimşekleri üzerine çekmek: Söz ve davranışlarıyla çevresindekileri kızdırmak; rahatsız etmek; sert eleştirilerine saldırılarına hedef ve neden olmak"Boşu boşuna şimşekleri üzerine çektin" Şirazesinden çıkmak: Bozulmak çığırından çıkmak düzenini yitirmek Şom ağızlı: Hemen her olayı kötüye yoran kötü şeyler olacağını söyleyen ileri sürdüğü ihtimallerin gerçekleşmesinden korkulan kimse"Milleti korkutup durma kapa şu şom ağzını da rahatlayalım" Şöyle bir: Üstünkörü gelişigüzel üzerinde durmayarak"Şöyle bir baktım vitrindeki elbiselere" Şöyle böyle: 1 Ne iyi ne kötü orta derecede 2 Hemen hemen aşağı yukarı yaklaşık olarak"Şöyle böyle üç yıl oldu onunla görüşemedik" Şundan bundan: Belli belirsiz önemsiz şeyler"Eh işte şundan bundan konuşup durduk" Şunu bunu bilmemek: İtiraz dinlememek mazeret kabul etmemek bahane istememek"Şunu bunu bilmem yarın akşam sizi bekliyoruz" Şunun şurası: Küçümseme azımsama yakın bir yer belirtmek istendiğinde kullanılır"Şunun şurası on adımlık yer gelmeyecek misin?" Şüphe kurdu: Kişinin içini kemiren onu tedirgin eden kuşku"Onu arkadaşlarıyla birlikte gönderdim ama yine de içimi bir şüphe kurdu kemirip duruyor" |
|