Dünya'nın En Büyük Donanması |
08-02-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Dünya'nın En Büyük DonanmasıDünya'nın En Büyük Donanması ünya'nın En Büyük Donanması[/url] [Linki sadece üyelerimiz Görebilir Üye olmak için tıklayınız] Osmanlı Devleti'nin birçok liman şehrinde tersanesi vardı Ama en büyüğü olan ve şöhreti dünyayı kaplayan Haliç üzerindeki İstanbul Tersanesi'ydi Bu tersanenin dünyada eşi yoktu Hiç bir tersane burası kadar gemi kızaklayamaz, işçi çalıştıramazdı Akla gelebilecek her türlü sanat erbabı mevcuttu İşçilerin çoğu hristiyan esirlerdi Ama bedava değil, ücretle çalıştırılırlardı Ücretlerini biriktirenler değerlerini öderler, hür olur, memleketlerine dönerlerdi Ustaların ve mühendislerin hepsi Türk'tü Tersanede çalışanların sayısı yaklaşık 20000'di İstenildiği an, bir yıl içinde, Venedik donanmasının bir eşini inşa etmek ve donatmak mümkündü Denizci bir ülke olan Venedik bile, Osmanlı Devleti ile barış halinde olduğu zamanlarda bu tersaneye kadırga ısmarlardı Barbaros'un vekili Hasan Reis'in Cezayir'i almak için gelen Haçlı Kuvvetlerini bozguna uğrattıktan sonra Padişah'a sunulmak üzere gönderdiği hediyeleri getiren leventlerin bir kısmı İstanbul’a ilk kez gelmişlerdi Çoğu Anadolu’nun küçük köylerinden Cezayir’e gittiklerinden İstanbul’u büyük bir şaşkınlık, heyecan ve hayranlıkla gezmişlerdi Tersane-i Hümayun’da yaklaşık 20000 kişinin 100'e yakın gemiyi inşa etmek için hep birlikte karınca gibi çalıştıklarını görünce, hayretlerinden dilleri tutuldu ve bu derece kudretli bir devletin tebası oldukları için Allah’a şükrettiler Türk Denizciliği, bu göz kamaştırıcı başarısını; üst düzeydeki denizcilik bilgisine, gemi yapımındaki üstün tekniğine, günümüzde bile hayranlık uyandıran lojistik destek sistemi ve üs zincirine, sahip olduğu mükemmel düzeydeki deniz haritalarına ve en önemlisi tüm bu konuları değerlendirip uygulayabilecek, inançlı ve üstün nitelikte denizciler yetiştirmesine borçludur Osmanlılar, kadırgaları, barçaları, pergendeleri, baştardeleri ile mavi enginliklerde dolaşan usta denizcileri, ünlü haritacıları, gök bilimcileri ve savaş kahramanları ile tarih yazmış ve dünya denizcilik tarihine tartışmasız olarak damgalarını vurmuşlardır "Bir Deniz İmparatorluğu" Türk Deniz Gücü'nün İspanya, Venedik, Ceneviz, Fransa ve Malta gibi denizci devletlerden oluşan Birleşik Avrupa Devletleri’ne karşı tek başına mücadele edebilmesi, Neredeyse bütün Osmanlı sahillerinin tersane ve liman şehirleri halini alması, Bazı stratejik nehirlerde bile donanma bulundurulması ve tersaneler kurulması, Akdeniz’de Cezayir, Tunus, Trablusgarb, İskenderiye, Kıbrıs, Rodos, Sakız, Midilli ve İnebahtı’nın; Kızıldeniz’de Süveyş, Cidde, Moha ve Aden’in; Basra Körfezi’nde ise Basra gibi eyalet ve sancakların birer deniz üssü ve filosu olarak şekillenmesi, Karadeniz’in tamamının bir göl olarak yüzyıllar boyunca sadece iç ticarete açık tutulması, Akdeniz’in dünyanın en önemli uluslararası ticaret merkezi haline gelmesi, Binlerce kilometre uzunluğundaki sahil şeridinin yüzyıllar boyunca düşman devletlerden korunması, Fransa'nın, baş edemediği İspanyol kuvvetlerine karşı Osmanlı Devleti'nden yardım istemesi üzerine 150 gemilik dev bir filo ile Fransa'ya yardım için sefer düzenlenmesi, Hind hükümdarlarından Bahadır Şah'ın Hint Denizi'ndeki Portekiz gemilerine karşı Osmanlı Devleti'nden yardım istemesi üzerine Süveyş Limanı'nın üs haline getirilerek görev sahası Kızıldeniz, Hint Okyanusu ve Güneydoğu Asya'nın güvenliği olan bir “Hint Kaptanlığı” ihdas edilip Hint Denizi'ndeki güvenliğin sağlanması, Sumatra Adası ve Malaka Yarımadası'nda hüküm süren Açe Devleti'nin Portekiz saldırılarına karşı yardım istemesi üzerine Portekiz ve İspanya'ya karşı korunarak güvenliğinin sağlanması, Osmanlı Padişahları'nın "Sultân-ı Hâkimü'l-Bahreyn" (İki Denizin Sultanı) lakabını alması gibi hususlar dikkate alındığında, Osmanlı Devleti'nin aynı zamanda dünya tarihinde eşine az rastlanan bir Deniz İmparatorluğu olduğu görülmektedir Kaynak: [Linki sadece üyelerimiz Görebilir Üye olmak için tıklayınız] |
|