Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Biyografiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
karani, veysel

Veysel Karani

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Veysel Karani




Veysel Karani

Peygamber efendimiz zamânında yaşamış büyük velî İsmi Üveys bin Âmir el-Karnî'dir Yemen’in Karn köyünde doğdu Doğum târihi bilinmemektedir 657 (H37) târihinde şehîd edildi Peygamber efendimizin sağlığında müslüman oldu Fakat görmediği için Sahâbî olamadı Peygamber efendimiz zamânında Medîne’ye gelmedi Tâbiînin büyüklerinden olduğu hadîs-i şerîfte bildirildi Hazret-i Ömer’in halîfeliği sırasında Medîne’ye geldi Çok alâka ve hürmet gördü Önceleri kendi memleketi Yemen’de yaşadı Sonra Basra'ya gitti

Veysel Karânî hazretleri, Yemen’de iken deve güder, geçimini onunla temin ederdi Geçimi, yaşaması pek sâdeydi Hasta, âmâ ve ihtiyar annesinden başka kimsesi yoktu Güttüğü develer için belli bir ücret istemez, ne verirlerse kabul ederdi Fakir olanlardan hiç ücret almazdı Aldığının yarısını sadaka olarak fakirlere dağıtır, kalanını da kendi ihtiyaçlarına ve annesine harcardı

Müslüman olduktan sonra bütün ömrü boyunca sevgili Peygamberimizin aşkı ile yanıp tutuştu Bir an bile Rabbini unutmadı Kulluğunda o dereceye yükseldi ki, her hâli, her hareketi ve her sözü insanlara ibret ve nasîhat oldu Kimseden incinmemiş ve kimseyi incitmemiştir Onun en önemli vasfı; Peygamber efendimize olan aşkı, ibâdete canla başla devâmı ve annesine saygısıdır Annesine çok hizmet edip, hayır duâsını aldı Resûlullah efendimizi görmeği çok arzu ediyordu Defâlarca Peygamber efendimizi görmek için annesinden izin istedi Annesi, kendisine bakacak kimsesi olmadığı için izin veremedi

Peygamber efendimiz; "Üveys-i Karnî, ihsân ve iyilikte Tâbiînin hayırlısıdır” buyurdu Resûlullah efendimiz, zaman zaman mübârek yüzünü Yemen tarafına döndürür ve; “Yemen tarafından rahmet rüzgârı estiğini duyuyorum” buyururdu “Kıyâmette Allahü teâlâ Üveys sûretinde yetmiş bin melek yaratır ve Üveys’i onların arasında Arasat’a götürürler Cennet’e gider ve Allahü teâlânın dilediği (bildirdiği)nden başka mahlûk hangisinin Üveys olduğunu bilmez” “Ümmetimden bir kimse vardır ki, Rebî’a ve Mudar kabîlelerinin koyunları kıllarının adedince kişiye kıyâmette şefâat edecektir” buyurdu Arabistan’da bu iki kabîlenin koyunları kadar kimsenin koyunu olmadığı söylenmiştir Eshâb-ı kirâm; “Yâ Resûlallah, bu kimdir?” dediler Peygamber efendimiz; “Allah’ın kullarından biri” buyurdu Biz hepimiz kullarız, ismi nedir? dediler “Üveys” buyurdu Nerelidir? dediler “Karnlıdır” buyurdu O sizi gördü mü? dediler “Baş gözü ile görmedi” buyurdu Hayret, size bu kadar âşık olsun da, hizmet ve huzûrunuza koşup gelmesin! dediler “İki sebepten: Biri hallerine mağlubdur İkincisi ise benim dînime bağlılığından dolayıdır İhtiyar bir annesi vardır Îmân etmiştir Gözleri görmez, el ve ayakları hareket etmez Üveys gündüzleri deve çobanlığı yapar, aldığı ücreti kendisinin ve annesinin nafakasına harcar” buyurdu Biz onu görür müyüz dediler Hazret-i Ebû Bekr’e; “Sen onu kendi zamânında göremezsin” Ama hazret-i Ömer ve hazret-i Ali’ye; “Siz onu görürsünüz Sol böğründe ve avucunun içinde bir gümüş miktarı beyazlık vardır Bu baras hastalığı beyazlığı değildir Ona varınca, benim selâmımı söyleyin ve ümmetime duâ etmesini bildirin” buyurdu

Veysel Karânî hazretleri gece-gündüz ibâdet ve tâatle vakit geçirirdi Kendini halktan gizlerdi İlk zamanlar herkes ona dîvâne gözü ile bakıyordu Sonradan onun büyüklüğünü anladılar, çok ikrâm ve hürmet göstermeye başladılar Bunun üzerine, annesinin vefâtından sonra Karn köyünden çıkıp Kûfe şehrine gitti

Peygamber efendimizin vefâtı yaklaşınca, hırkanızı kime verelim? dediler “Üveys-i Karnî'ye verin” buyurdu Resûlullah’ın vefâtından sonra hazret-i Ömer ile hazret-i Ali Kûfe’ye geldiklerinde, Ömer (radıyallahü anh) hutbe esnasında; “Ey Necdliler, kalkınız!” buyurdu Kalktılar Aranızda Karn’dan kimse var mıdır? buyurdu Evet dediler ve birkaç kişiyi ona gönderdiler Hazret-i Ömer, onlardan Üveys’i sordu Biliyoruz O, sizin bildiğinizden pek aşağı bir kimsedir Dîvânedir, akılsızdır ve insanlardan kaçar bir hâli vardır, dediler “Onu arıyorum, nerededir?” buyurdu Arne vâdisinde develerimize çobanlık yapmaktadır, biz de karşılığında ona akşam yiyeceği veririz, saçı-sakalı karışıktır, şehirlere gelmez, kimse ile sohbet etmez, insanların yediğini yemez; üzüntü ve neşe bilmez İnsanlar gülünce, o ağlar; insanlar ağlayınca o güler dediler “Onu arıyorum” buyurdu Sonra hazret-i Ömer’le hazret-i Ali, onun olduğu yere gittiler Onu namaz kılar gördüler Allahü teâlâ, develerini gütmesi için bir melek vazifelendirmişti Namazı bitirip selâm verince, hazret-i Ömer, kalktı ve selâm verdi Selâmı aldı Hazret-i Ömer; “İsmin nedir?” diye sordu “Abdullah, yâni Allah’ın kulu” dedi “Hepimiz Allah’ın kullarıyız; esas ismin nedir?” diye sordu “Üveys” dedi “Sağ elini göster” buyurdu Gösterdi Hazret-i Ömer; Peygamber efendimiz size selâm etti Mübârek hırkalarını size gönderip; “Alıp giysin, ümmetime de duâ etsin” diye vasiyet buyurdu, dedi

“Yâ Ömer! Ben zayıf, âciz ve günahkâr bir kulum Dikkat buyur, bu vasiyet başkasına âid olmasın?” deyince; “Hayır yâ Üveys, aradığımız kimse sensin Peygamber efendimiz senin eşkâlini ve vasfını belirtti” cevâbını verdi

Bunun üzerine, Hırka-i şerîfi hürmetle aldı, öptü, kokladı, yüzüne gözüne sürdü Sonra; “Siz burada bekleyin” dedi Yanlarından ayrıldı Biraz ileride hırkayı yere bırakıp, yüzünü yere koydu Cenâb-ı Hakk’a şöyle duâda bulundu:

“Yâ Rabbî! Sevgili Peygamber efendimiz, ben fakir, âciz kuluna hazret-i Ömer ve hazret-i Ali ile Hırka-i şerîflerini göndermiş” dedi Günahkâr olan bütün müslümanların affı için duâ etti Bir çok günahkâr müslümanın affolduğu bildirilince, Hırka-i şerîfi hürmetle giydi

Veysel Karânî hazretleri, kendisine hırka verildikten sonra Yemen’den Kûfe’ye gitti Kûfe’ye gittikten sonra çok az kimse onu görebildi Görenlerden biri Harem bin Hayyan’dır Harem bin Hayyan anlatır: "Üveys’in şefâatinin ne derecede olduğunu bildiren hadîsi işitince, onu görmek istedim Kûfe’ye gidip, onu aradım Nihâyet Fırat Nehri kenarında abdest alırken buldum Daha önce hakkında mâlûmâtım olduğundan onu tanıdım Selâm verdim Selâmımı aldı Bana baktı Müsâfeha etmek istedim, elini vermedi “Allah sana merhamet eylesin, seni bağışlasın ey Üveys, nasılsın?” dedim Onu o kadar sevmiştim, ona o kadar acımıştım ki ağladım Çünkü çok zayıftı O da ağladı ve; “Allah sana hayırlı ömür versin, ey Harem bin Hayyan! Nasılsın ey kardeşim! Beni sana kim gösterdi?” dedi İsmimi ve babamın ismini nasıl bildin ve hiç görmeden beni nasıl tanıdın? dedim “Her şeyi bilen ve her şeyden haberi olan bana bildirdi Rûhum senin rûhunu tanıdı Çünkü müminlerin rûhları birbirlerini tanırlar, birbirlerini görmeseler de!” dedi"

Resûlullah efendimizden bana bir haber ver, dedim “Ben onu görmedim, O’nun haberini başkalarından işittim Hadîs yolunu kendime açmayı istemem Muhaddis, müftü veya müzekkir olmayı istemem Benim meşguliyetim vardır Bunlarla uğraşamam” dedi Bana bir âyet okuyun Sizden duyayım dedim Elimi tuttu Eûzü besmele okudu ve çok ağladı Sonra; “Cinleri ve insanları beni tanımaları, ibâdet etmeleri için yarattım” (Zâriyât sûresi: 56) “Gökü, yeri ve ikisi arasındakileri oyun olsun diye yaratmadım” (Enbiyâ sûresi: 16) meâlindeki âyet-i kerîmeleri okudu Sonra bir feryad etti Aklının gittiğini sandım Sonra; “Ey Hayyân’ın oğlu, sen buraya niçin geldin?” dedi Seni tanımak, seninle sohbet etmek arzusu ile dedim “Bir kimsenin Allahü teâlâyı tanıdıktan sonra, herhangi bir kimse ile ahbablık etmek istemesine hiçbir zaman bir mânâ veremem” dedi Bana vasiyet, nasihat et dedim “Yattığın zaman ölümü yastığının altında bil Kalkınca da karşında bulundur Günahın küçüklüğüne değil, onunla âsî olmaklığının büyüklüğüne bak! Günâhı küçük tutarsan, onu yasak eden Rabbini küçük tutmuş olursun Onu büyük tutarsan, Rabbini büyük tutmuş olursun” dedi Nereye yerleşmemi tavsiye edersin? dedim “Şam’a” dedi Orada geçim nasıldır dedim “Şüphenin ağır bastığı şu kalbe yazıklar olsun, nasihat kabul etmez” dedi Bana bir tavsiyede daha bulun? dedim “Ey Hayyân’ın oğlu! Baban öldü, Âdem aleyhisselâm, Dâvûd aleyhisselâm, Muhammed Resûlullah öldüler Halîfesi Ebû Bekir öldü Kardeşim Ömer öldü Ah Ömer! Ah Ömer!” dedi Allah sana rahmet eylesin, hazret-i Ömer ölmemiştir dedim “Allahü teâlâ, onun öldüğünü bana bildirdi” dedi Salevât okuyup, kısa bir duâdan sonra şu vasiyeti yaptı: “Ben ve sen, ölülerdeniz Allah’ın kitabını ve onda bildirilen sırât-ı mustakîmi, doğru yolu elden bırakma ve ölümü bir an unutma! Kavmine ve akrabâna varınca onlara nasihat et ve Allah’ın kullarına öğüt vermekten geri durma Ehl-i sünnete uymaktan bir adım ayrılma ki, dînini kayıp edersin de haberin olmaz ve Cehennem’e düşersin” Birkaç duâ daha etti, sonra; “Git Harem bin Hayyan, bir daha ne sen beni gör, ne de ben seni! Beni duâ ile hatırla, ben de seni duâ ile anarım Sen bu taraftan git, ben de şu taraftan gideyim” dedi Bir zaman onunla gitmek istedim Bırakmadı Gitti, ağlıyordu Ben de ağladım Ardından baktım durdum Gözden kayboluncaya, şehre girinceye kadar baktım Hâlâ ondan bir haber alamadım

Devamlı ibâdet ve tefekkür hâlindeydi Devamlı insanlardan uzak yaşar kimseyle görüşmezdi “Benimle en çok konuşan, hazret-i Ömer ve hazret-i Ali’dir” demiştir

Veysel Karânî hazretleri Mekke’de hac yapıp, Medîne’ye gidince, işte Resûlullah’ın türbesi burasıdır diye kendisine gösterildi Kendinden geçerek düşüp bayıldı Ayılınca; “Beni buradan götürün Resûlullah efendimizin medfûn bulunduğu bir beldede benim için yaşamanın tadı olmaz” buyurdu

Rebî’ bin Haysem anlatır: Üveys'i görmeye gittim Sabah namazında idi Bitirdi, tesbihlerin sonuna kadar bekleyeyim dedim Kuşluğa kadar kalkmadı Kalktı kuşluk namazı kıldı Öğle oldu, öğleyi kıldı Velhâsıl üç gün namazdan kalkıp, dışarı çıkmadı Yemedi, uyumadı Dördüncü gece ona kulak verdim Gözüne uyku gelmişti Derhal münâcaâta başladı ve; “Yâ Rabbî, çok uyuyan gözden, çok yiyen karından sana sığınırım” dedi Bana bu yeter dedim ve hâlini bozmadan kalkıp gittim

Geceleri hiç uyumazdı Bir gece; “Bu gece kıyâm gecesidir” dedi Diğer gece, “Bu gece rükû gecesidir” Öbür gece, “Bu gece secde gecesidir” dedi Bir geceyi kıyâm, bir geceyi rükû, bir başka geceyi de secdeyle geçirdi “Ey Üveys, bu kadar uzun geceyi bir hâlde geçirmeye nasıl katlanıyorsun?” dediklerinde; “Secdede, sabah oluyor da, ben hâlâ bir kere Sübhâne Rabbiyel a’lâ diyemem Halbuki üç tesbih sünnettir Bunu yapamamamın sebebi, meleklerin ibâdetini yapmak istememdir Buna ise gücüm yetmemektedir” dedi

Kendisine, namazda huşû nedir? dediklerinde; “Böğrüne iğne batırılsa, namazda duymamaktır” dedi Kendisine nasılsın? dediler: “Sabahleyin kalkıp, akşama sağ çıkacağını bilmeyenin hâli nasıl olur?” dedi İş nasıldır? dediler “Ah, yolun uzaklığından azıksızlıktan, ah!” dedi

Birisi Veysel Karânî hazretlerini ziyârete gitti Ona hitâben; "Ey Allahü teâlânın sevgili kulu! Bana bir nasîhatta bulun?" dedi Veysel Karânî hazretleri; “Allahü teâlâyı bilir misin?” Evet bilirim “Öyle ise, Allahü teâlâdan gayri şeyleri unut Bu yetişir” buyurdu

Yâ Üveys, bir nasihat daha söyle! “Allahü teâlâ seni bilir mi?” Evet bilir “Öyle ise, Allah’tan gayrisi seni bilmesin Allahü teâlânın bilmesi senin için kâfidir” dedi

Veysel Karânî hazretlerini çocuklar bâzan taşa tutardı O ise çocuklara; “Yavrucaklar mutlaka beni taşa tutmanız gerekiyorsa, hiç olmazsa küçük taş atın da ayaklarımı kanatıp namaz kılmakta bana zorluk olmasın” derdi

Veysel Karânî bir defasında üç gün üç gece yemek yememişti Dördüncü gün sabahı dışarı çıktı Yolda bir altın para gördü Bir kimseden düşmüştür deyip, almadı Açlığını gidermeye çalışırken, bir koyunun kendisine doğru geldiğini gördü Koyun, ağzında o bir altınla önünde durdu Bir kimsenin olabilir deyip, yüzünü çevirdi Koyun dile gelip; “Ben de, senin kulu olduğun zâtın kuluyum Allah’ın rızkını Allah’ın kulundan al” dedi Altını almak için elini uzatınca, onu eline bıraktı ve koyun kayboldu

Buyurdu ki:

“Allahü teâlâyı tanıyana hiçbir şey gizli kalmaz

“Ey insan bu fâni hayatta Allah korkusunu kalbinden çıkarma! Kurtuluş çâresi O’na itâattedir

“Yüksekliği aradım, tevâzuda buldum Başkanlık aradım, halka nasihatta buldum Neseb aradım, takvâda buldum Şeref aradım, kanâatte buldum Rahatlık aradım, zühdde buldum Zenginlik aradım, tevekkülde buldum

Veysel Karânî hazretlerine Peygamber efendimiz tarafından hediye edilen Hırka-i şerîf, Van civârında İrisân Beylerine kadar gelmiş ve 1618 senesinde, Osmanlı pâdişâhlarından Sultan İkinci Osman Hana getirilip hediye edilmiştir Sultan Abdülmecîd Han, bu Hırka-i şerîf için Fâtih civârında Hırka-i Şerîf Câmisini yaptırmıştır Günümüzde bu hırka, her sene Ramazan ayında camekân içinde halkın ziyâretine açık tutulmaktadır

KEFEN

Veysel Karânî hazretlerine; “Şuracıkta bir adam var Otuz senedir, bir mezar kazdı, kefenini giydi, o kabrin başında oturmuş ağlar, gecesi gündüzü yok” dediler “Beni oraya götürün” buyurdu Veysel Karânî’yi onun yanına götürdüler Sararmış, zayıflamış, kurumuş, gözleri ağlamaktan çukurlaşmış halde idi “Ey kişi, bu kabir ve kefen, seni otuz senedir, Allah’dan alıkoydu Sen Allah’ı düşünecek, zikredecek yerde, hep kefeni ve kabri düşündün” buyurdu O kişi, onun nûruyla o tehlikeyi kendinde gördü Feryâd ederek o kabre düşüp can verdi


1) Hilyet-ül-Evliyâ; c2, s87
2) Tabakât-ül-Kübrâ; c1, s27
3) Câmiu Kerâmât-il-Evliyâ; c1, s364
4) Tezkiret-ül-Evliyâ; s12
5) El-A’lâm; c2, s32
6) Tabakât-ı İbn-i Sa’d; c6, s161
7) Tam İlmihâl Seâdet-i Ebediyye; (49 Baskı) s1160
8) Eshâb-ı Kirâm; (6 Baskı) s405
9) Mektûbât-ı Rabbânî; c1, mektup, 222, 270
10) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c2, s74

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.