Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
duası, peygamberimizin

Peygamberimizin Duâsı

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Peygamberimizin Duâsı




Resûl-i Ekrem Efendimiz Hayber önlerine varınca şöyle duâ etti:

�Ey göklerin ve gölgelediklerinin Rabbi olan Allah!

�Ey yerlerin ve üstündekilerin Rabbi olan Allah!

�Ey şeytanların ve saptırdıklarının Rabbi olan Allah!

�Ey rüzgârların ve savurduklarının Rabbı olan Allah!

�Biz, Senden şu şehrin hayrını ve iyiliğini, halkının hayrını ve iyiliğini, bu şehirde bulunan her şeyin hayrını ve iyiliğini dileriz

�Onun şerrinden, halkının şerrinden, içinde bulunan her şeyin şerrinden Sana sığınırız!�

Herhangi bir şehre girildiğinde Efendimiz hep böyle duâ ederdi

Sabah olunca, Hayberliler, ellerinde ziraat âletleriyle tarlalarına gitmek üzere kalelerinden çıkınca karşılarında İslâm ordusunu buldular Birden şaşırıp kaldılar ve �İşte Muhammed ve ordusu!� diye bağrıştılar

Sonra da telâş ve heyecan içinde gerisin geri kaçıp kalelerine sığındılar

Beklenmedik bir durumla karşı karşıya kalmışlardı Peygamberimizin tâ Medine�den kalkıp gelerek kendileriyle harbe tutuşacağına bir çoğu ihtimal bile vermemişti Çünkü kaleleri kuvvetli idi, adamları da çoktu Harp âletleri de oldukça fazla idi Öyle ise Hz Resûlullah bütün bunları göze alarak gelemezdi Kanaatları buydu Ne var ki, gerçek, düşündükleri gibi çıkmamış ve bu sebeple de şaşırıp kalmışlardı

Onların bu şaşkınlığını ve gerisin geri pürtelâş kaçıp kalelerine sığındığını gören Resûl-i Ekrem Efendimiz (asm), bu durumu hayra yorarak şöyle buyurdu:

�Allahü Ekber! Allahü Ekber! Haribet Hayber! (Hayber harap oldu) Biz düşman bir kavmin yurduna baskın yapıp girdik mi, korkutulmuş olan o kavmin hali ne kötü olur!�

Hayber�in fethine işâret eden bu sözlerini üç kere tekrarladı

Hayber Yahudileri aralarında görüştüler, konuştular ve sonunda kalelerinde kalıp müdafaa harbi yapmaya karar verdiler

Savaşacak olan Yahudilerin hepsi en kuvvetli kale olan Natat kalesinde toplandılar Eşyalarını, âile ve çocuklarını da başka kalelere yerleştirdiler

Çarpışma, Yahudilerin toplandıkları Natat Kalesinden mücahidlerin üzerine ok atılmasıyla başladı İslâm ordusu da Natat önünde karargâhını kurmuştu

İlk gün böyle geçti Bu arada kalelerden atılan oklarla elli kadar mücahid yaralandı

İkinci günü Resûl-i Ekrem Efendimizin emriyle İslâm ordusu karargâhını Reci� mevkiine nakletti Böylece yakınlarındaki evlerden gelebilecek tehlikelerden mücahidler korunduğu gibi, konmuş oldukları ilk yerdeki bataklıktan da uzak kalmış oluyorlardı

Peygamber Efendimiz ve mücahidler her sabah silahlanarak Natat Kalesinin üst taraflarına geliyor, akşama kadar Yahudilerle çarpışıyor, akşamleyin ise tekrar Reci�e dönüyorlardı

Bu arada Peygamber Efendimiz bir baş ağrısına yakalandı İki gün mücahidlerin yanına çıkamadı Ordunun başına önce Hz Ebû Bekir�i görevlendirip Yahudilerle çarpışmaya gönderdi Şiddetli çarpışmalar olmasına rağmen fetih gerçekleşmedi İkinci sefere ak sancağını Hz Ömer�e verdi ve mücahidlerle birlikte çarpışmaya gönderdi Yine şiddetli çarpışmalar cereyan etti, ama fetih ona da nasib olmadı

Yedi gün böylece devam etti

Bu arada, İslâm ordusu Mahmud bin Mesleme�yi şehid verdi Sıcaklıktan ve şiddetli çarpışmadan gelen yorgunlukla bitkin bir halde Natat Kalesi dibinde gölgelenirken, yukarıdan Yahudiler tarafından atılan bir taşla başından ağır yara aldı ve üç gün sonra da şehâdet mertebesine erdi

Yine bu esnâda Amir bin Ekva� ile Hayberlilerin meşhur kahramanlarından olan Merhab karşı karşıya geldiler Birbirlerine kılıç sallamaya başladılar Âmir, Merhab�ın bacağına şiddetli bir darbe indirdiği zaman, kılıcının ağzı, kendisine yönelip bacağının orta damarını kesiverdi Yaralı halde İslâm ordugâhına getirildi Orada, yaranın tesiriyle şehid olarak vefât ettiZaten Peygamber Efendimiz de henüz Hayber�e varmadan onun şehâdet mertebesine ereceğine işâret buyurmuşlardı

Devs Kabilesi reisi şâir Tufeyl bin Amr, Hicretten önce, Mekke�de Peygamber Efendimizle görüşüp Müslüman olmuştu O zamandan beri de halkını İslâmiyete dâvet edip durmuştu

Tufeyl bin Amr, bu sefer kabilesinden dört yüz kadar Müslümanla Hicretin 7 senesinde Medine�ye geldi Peygamber Efendimizin Hayber�e gittiğini haber alınca da, Hayber�e gelip İslâm ordusuna katıldılar Yahudilere karşı savaştılar

Gelen dört yüz kişinin arasında meşhur Ebû Hüreyre de (ra), bulunuyorduOrada Hz Resûlullahla buluşup görüşen Hz Ebû Hüreyre Ehl-i Suffaya dahil oldu ve ondan sonra Efendimizin yanından ayrılmadı Cenab-ı Hak kendisine kuvvetli bir hafıza da ihsan ettiğinden, bir çok Hadis-i Şerif rivâyet etmiştir

Muhasara devam ediyordu Peygamber Efendimiz, birgün şu müjdeyi verdi:

�Yarın sancağı öyle birisine vereceğim ki, Allah ve Resûlü onu sever, o da Allah ve Resûlünü sever Allah, onun eliyle fethi gerçekleştirecektir

Mücahidleri bir merak sardı Acaba bu büyük şerefe nâil olacak zât kimdi? Her mücahidin gönlünde uyanan samimi arzu ve duygu, Hz Fahr-i Âlemin elinden mübârek ve şerefli sancağı alabilmekti Geceyi bu ümit ve arzuyla geçirdiler Sabah olunca merak ve heyecanları daha da arttı Bu heyecan ve samimi arzusunu Hz Ömer, �Kumandanlığı o günkü kadar arzu ettiğim zaman olmamıştır� diyerek dile getirmiştir

Her bir mücahid aynı arzu, aynı heyecan, aynı ulvî duygular içinde merakla bekleşirken, sabah namazından sonra Nebiyy-i Ekrem Efendimiz sancağın getirilmesini emretti Sancak derhal getirildi Artık bütün dikkatli bakışlar Efendimizin mübârek elinde bulunan sancağın üzerinde, kulaklar ise mübârek ağızlarından çıkacak ve fâtihi belirleyecek söze pür dikkat kesilmişti Bu merak ve heyecan dolu manzara karşısında Hz Resûlullah, �Ali nerede?� diye sordu

Gariptir ki Hz Ali o sırada gözlerinden rahatsızdı, �Yâ Resûlallah, onun gözleri ağrıyor� dediler Resûl-i Ekrem buna rağmen, �Olsun! Çağırın gelsin!� buyurdu

Haberi alan Hz Ali, derhal huzura çıkıp geldi Ağrıyan gözleri mübârek duasıyla şifâ buldu

Efendimiz ayrıca onun için, �Allah�ım! soğuğun sıkıntısını bundan gider!� diyerek de duâ etti

Hz Ali der ki:

�O günden sonra ne sıcaktan, ne de soğuktan asla rahatsız olmadım!�

Gerçekten de Hz Ali yazın en sıcak günlerde kalın aba giydiği halde bundan rahatsızlık duymazdı Kışın ise en soğuk günlerde en ince elbise giyer ve asla üşümezdi

Hz Resûlüllahın ak sancağı artık Hz Ali�'nin elindeydi Merak dolu bakışlar, birden imrenmeye dönüşmüştü Demek Allah ve Resûlünün sevdiği ve onun da onları sevdiği zât buydu Demek Hayber, bu şerefli zâtın eliyle fetholunacaktı Her bir Sahabî aynı duygular içinde İslâmın bu bahadırına gıpta ile bakıyorlardı

Sancağını Hz Ali�ye teslim eden Resûl-i Ekrem kendisine zırhlı bir gömlek giydirdi ve Zülfikâr�ı da beline kendi eliyle bağladı Sonra da şu emri verdi:

�Allah, sana fetih nasip edinceye kadar çarpış Sakın arkana dönme

Kahraman Hz Ali, mübarek sancak elde heyecanla ilerliyordu Bir müddet gittikten sonra, �Yâ Resûlallah, ben onlarla neyi gerçekleştirmek için çarpışacağım?� diye sordu Kâinatın Efendisinden şu cevap geldi:

�Allah�tan başka ilah ve ibadet edilecek bulunmadığına ve Muhammed�in Allah�ın Resûlü olduğuna şehadette bulununcaya kadar onlarla çarpış Onlar bunu yaptıkları takdirde, can ve mallarını kurtarmış olurlar Kalblerindekilerin hesabı ise Yüce Allah�a aittir

Bu cevabı alan Hz Ali, kararlılık ve sevinç dolu bir sesle, �Yâ Resûlallah, onlar Müslüman oluncaya kadar kendileriyle savaşacağım� dedi Bunun üzerine Resûl-i Ekrem Efendimiz şöyle buyurdu:

�Onların kalelerinin yanına varıncaya kadar vakar içinde ilerle Sonra onları İslâma dâvet et Müslüman oldukları takdirde mükellefiyetlerini bildir

�Vallahi, senin vasıtanla, Allah�ın onlardan bir tek kişiyi hidayete erdirmesi, senin için bir çok kızıl develere sahip olup onları Allah yolunda sadaka vermenden daha da hayırlıdır�Peygamberimiz bu sözleriyle aynı zamanda İslâmî fetihlerin maksadının ne olduğunu da ortaya koyuyordu

Salih SURUÇ

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.