Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
eyyubi, kürt, mıdır, selahhaddin, türk

Selahhaddin Eyyûbi Türk Müdür, Kürt Müdür

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Selahhaddin Eyyûbi Türk Müdür, Kürt Müdür




Selahhaddin Eyyûbi Türk müdür, Kürt müdür? Hayatı ile ilgili bilgi verir misiniz?

Yazar: Sorularla İslamiyet, 28-6-2010

Selahaddin Eyyubi’nin soyu

Tarih boyunca Selahaddin Eyyubi'ye farklı etnik kökenler atfedilmiştir Genel kanaat Selahaddin'in Kürt olduğu yönündedir Ancak Zeki Velidi Togan, Eyyubîlerin evvelâ Kürtleşmiş sonra da Türkleşmiş bir Cenubî Arap sülâlesinden olduğunu aktarmıştır(1) Bunun yanı sıra Türk kökenli olduğu da iddia edilir(2) Tarihçi İbn Haldun'a göre ise Selahaddin Eyyubi'nin ataları, Yemen'in Himyeri vilayeti eşrafından Hezbâniyye Kürtlerinin Ravvadi aşretine mensup Araplardandı (3)

Dünya tarihinde haklı bir şöhret kazanan ve örnek bir sultan olarak gösterilen Selâhaddîn-i Eyyûbî, İslâm tarihinin en tanınmış kahramanlarından biridir Önemli olan da onun bu yönüdür Mehmed Akif Ersoy onu "Şark'ın en sevgili sultanı", Fransız tarihçisi Champdor "İslâm'ın en saf kahramanı" diye nitelemiştir(4)

Bazı özellikleri

Tarihçilerin anlattığına göre Selâhaddin zamanını ya ilim ya cihad veya devlet işleriyle geçirirdi Kur'an'ı ezberlemiş ve iyi bir eğitim görmüştü Arapça, Türkçe, Farsça ve Kürtçe biliyordu Amelde Şafiî, itikadda Eş'arî idi Müneccimlere inanmazdı Bahâeddin İbn Şeddâd tarih bilgisinin kuvvetli, kültürünün geniş olduğunu, meclisinde bulunanların başkasından duymadıkları şeyleri ondan duyduklarını söyler

Selâhaddin, verdiği sözü ne pahasına olursa olsun tutar, affetmeyi severdi İbn Cübeyr onun, "Af konusunda hata etmek, haklı olarak cezalandırmaktan daha çok hoşuma gider" dediğini nakleder Eman verdiği kişileri kesinlikle cezalandırmamış, Haçlılar onun bu yönünü çok takdir etmiştir Adaleti İbn Şeddâd ve İbn Cübeyr tarafından özellikle vurgulanmıştır

Aşırı derecede cömert olduğu, öldüğünde özel hazinesinden sadece bir Mısır dinarıyla otuz altı veya kırk yedi Nâsırî dirhemi çıktığı kaydedilir İmâdüddin el-İsfahânî, Selâhaddin'in savaşa girdiği zaman kendi atını askerlere verip başkasından at istediğini, herkesin onun atına bindiğini ve onun iyiliğini beklediğini, III Haçlı Seferi sırasında askerlere 12000 at dağıttığını söyler İbn Şeddâd ise herkes hakkında iyi sözler söylenmesini istediğini ve ahde vefa gösterdiğini belirtir

İmar faaliyetleriyle yakından ilgilenen Selâhaddin'in devrinde Filistin, Mısır, Hicaz ve Yemen'de çok sayıda medrese, zaviye, cami, köprü, kale, hamam inşa edilmiştir Bunların en önemlileri Kahire surları ile kalesi, Nil nehri üzerine yaptırdığı köprüler, Bahrü Yûsuf denilen kanallar, Akkâ ve Kudüs'ün tahkimi, Amr b Âs Camii, Kubbetü's-sahra ve Mescid-i Aksâ'nın tamiri, Kahire'deki Saîdüssuadâ (Salâhiyye) Hankahı ve Salâhî Hastahanesi'dir

Bu dönemde İslâm dünyasının her tarafından Eyyûbîler ülkesine akın eden âlimler ve talebeler çok sayıda ilmî eser kaleme almıştır Onun faaliyetleri kendisinden sonra gelen devlet adamlarına örnek teşkil etmiş, Suriye ve Mısır İslâm dünyasının önemli ilim merkezleri haline gelmiştir Hicaz bölgesine, özellikle Mekke ve Medine'ye önem veren Selâhaddin "Hâdimü'l-Haremeyn" unvanını kullanan ilk hükümdar olmuştur

Selâhaddin kaynakların ittifakla belirttiğine göre dindar, merhametli, cömert, güler yüzlü, vakur, sağlam iradeli, mert ve heybetli bir kişiydi Her konuda Nûreddin Mahmud Zengî'nin takipçisi, onun başlattığı eserlerin tamamlayıcısı olmuş, yeni bir devlet kurduğunu bile iddia etmemiştir Müslümanlar onun şahsında ideal bir sultan, Haçlılar gerçek bir İslâm kahramanı görmüştür Doğulu ve Batılı tarihçilerin, yazarların eserlerinde kendisinden övgüyle söz edilmiştir Sultanlığı döneminde aynı kişilerle çalışmış, onlara değer vermiştir Bunların başında veziri Kâdî el-Fâzıl, kâtibi İmâdüddin el-İsfahânî gelir Emirlerinden hiçbiriyle bir ihtilâfa düşmemiş, danışmanlarının görüşlerine daima önem vermiştir Danışmanlarından Üsâme b Münkız onu Hulefâ-yi Râşidîn devrini yeniden canlandıran bir kişi olarak anar (5)

Kısaca Hayatı

Selahaddin Eyyubi, Mısır, Suriye, Yemen ve Filistin sultanı ve Eyyubi hanedanının ilk hükümdarıdır Kudüs’ü Haçlılardan alarak (2 Ekim 1187) kentte 88 yıl süren Frank işgaline son vermiş, Hıristiyanların misilleme olarak düzenledikleri III Haçlı Seferi’ni etkisiz hale getirmiştir

Babası Necmeddin Eyyub, Selçuklu emiri İmadeddin Zengi’nin hizmetinde görevliydi Baalbek ve Şam’da büyüyen Salaheddin iyi bir din eğitimi aldı Askeri yaşamı Zengi’nin oğlu ve ardılı Emir Nureddin’in komutanlarından, amcası Şirkuh’un hizmetine girmesiyle başladı Şirkuh’un, Mısır’ın I Haçlı Seferi sonucunda kurulan Latin-Hıristiyan devletlerinin eline geçmesini önlemek amacıyla düzenlediği üç sefer sırasında, Kudüs’ün Latin kralı I Amalricus, Mısır’ın Fatımi halifesinin güçlü veziri Şavar ve Şirkuh arasında karşılıklı bir mücadele gelişmişti Selaheddin Şirkuh’un ölümünden ve Şavar’ın öldürülmesinden sonra, henüz otuz bir yaşındayken hem Suriye birliklerinin komutanlığına, hem de melik unvanıyla Mısır vezirliğine atandı (1169)

1171’de Mısır’da Şii Fatımi halifeliğine son vererek Sünniliğe dönüldüğünü ilan eden Selaheddin Eyyubi böylece Mısır’ın tek yöneticisi durumuna geldi Bir süre için kağıt üzerinde Emir Nureddin’in vasalı olarak kaldıysa da bu ilişki Suriye emirinin 1174’te ölmesiyle sona erdi Mısır’daki zengin tarım topraklarını mali dayanak olarak kullanan Selaheddin, Nureddin’in çocuk yaştaki oğlu adına naiplik talebinde bulunmak üzere küçük, ama çok disiplinli bir orduyla Suriye’ye hareket etti Ama çok geçmeden bu talebinden vazgeçerek, 1174’ten 1186’ya değin Suriye, Kuzey Mezopotamya, Filistin ve Mısır’daki tüm Müslüman topraklarını kendi bayrağı altında birleştirmeye girişti Zamanla sahtekarlık, ahlaksızlık ve gaddarlıktan uzak, cömert, erdemli, ama kararlı bir hükümdar olarak ünlendi O zamana değin iç çekişmeler ve yoğun rekabet yüzünden Haçlılara direnmede güçlük çeken Müslümanların maddi ve manevi açıdan güçlenmelini sağladı

Selaheddin, yeni ya da gelişmiş askeri teknikler kullanmak yerine, çok sayıdaki düzensiz kuvvetleri birleştirip disiplin altına alarak askeri güç dengesini de kendi lehine çevirmeyi başardı 1187’de bütün gücüyle, Latin Haçlı krallıklarına yöneldi Düşmanlarının tümüyle yoksun olduğu komuta yeteneğiyle 4 Temmuz 1187’de tükenmiş ve susuzluktan bitkin düşmüş bir Haçlı ordusunu, Kuzey Filistin’de Taberiye yakınındaki Hattin’de sıkıştırdı ve bir hamlede yok etti Haçlıların verdiği kayıpların büyüklüğü Müslümanların Kudüs Krallığı’nın neredeyse tümünü ele geçirmesini sağladı Akka, Betrun, Beyrut, Sayda, Nasıra, Caesarea, Nablus, Yafa ve Aşkelon üç ay içinde düştü Selaheddin Haçlılara en büyük darbesini ise 88 yıl Frankların elinde kalan Kudüs’ü 2 Ekim 1187’de teslim alarak indirdi

Salahaddin’in başarısına düşen tek gölge Sur’un ele geçirilmemesiydi 1189’da Haçlı işgali altında yalnızca üç kent kalmış, ama sağ kalan dağınık Hıristiyanlar zorlu bir kıyı kalesi olan Sur’da toplanarak Latin karşı saldırısının çıkış noktasını oluşturmuşlardı Kudüs’ün düşmesiyle derinden sarsılan Batılılar yeni bir Haçlı seferi çağrısında bulundu III Haçlı Seferi çok sayıda büyük soylu ve ünlü şövalyenin yanı sıra, üç ülkenin krallarını da savaş alanına çekti

III Haçlı Seferi uzun ve tüketici oldu I Richard (Aslan Yürekli) tartışmasız askeri dehasına karşın hiçbir sonuca ulaşamadı Haçlılar Doğu Akdeniz’de ancak güvensiz bir toprak parçasına tutunabildiler Kral Richard Ekim 1192’de dönüş için yelken açtığında savaş sona ermişti Selaheddin başkent Şam’a çekildi Uzun seferler ve at üstünde geçen günlerden sonra çok yaşamadı Akrabaları imparatorluğu paylaşırken, arkadaşları Müslüman dünyasının en güçlü ve en eli açık hükümdarının, mezarını yaptırmaya yetecek para bırakmadığını gördüler

Bu tarihte Mısır, Libya, Yemen, Filistin, Suriye ile Malatya ve Ahlat'a kadar Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da ve Hemedan'a kadar Kuzey Irak'ta onun adına hutbe okunuyordu Yerine büyük oğlu el-Melikü'1-Efdal Ali geçti Selâhaddin geniş bir alanı kapsayan bir siyasî birlik kuran büyük bir devlet adamıdır Bu siyasî birlik Eyyûbîler'in ardından Memlükler'le devam etmiş, 1517'de Yavuz Sultan Selim'in Kahire'yi ele geçirmesiyle son bulmuştur Türkler Selâhaddin devrinde Mısır, Libya, Kuzey Sudan, Hicaz, Yemen, Şam gibi yerlere hâkim olmuş, bu hâkimiyet asırlarca devam etmiştir Selâhaddin kuvvetli bir ordu, iyi çalışan bir devlet teşkilâtı kurmuş, Fatımî hilâfetini yıkarak bölgedeki ideolojik parçalanmaya son vermiştir Onun ikinci büyük başarısı Kudüs'ü ve Haçlılar'ın elinde olan birçok yeri kurtarmasıdır Kudüs'ü geri alması İslâm dünyasının en ünlü kahramanları arasında yer almasını sağlamıştır

Dipnotlar:

1) Togan, Zeki Velidi (1981) Umumî Türk Tarihine Giriş, Cilt 1, Enderun Kitabevi, İstanbul s179
2) Dr Mehmet Sılay, "Ortadoğu Barışının Mimarı Selahaddin Eyyubi", İstanbul, 2009
3) İbn Haldun, "Mukaddime", 2/622, Milli Eğitim Bakanlığı, 1996
4) TDV İslam Ansiklopedisi, Selahaddin Eyyübi md
5) age

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.