Benî Mürre Seferi |
08-02-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Benî Mürre SeferiHicretin 8 senesi, Sefer ayı Hendek Muharebesinde, Müslümanları muhasara altına alan Ebû Süfyan bin Harb komutasındaki on bin kişilik ordunun dört yüzünü Benî Mürreler teşkil etmişlerdi Ayrıca, Resûl-i Ekrem Efendimizin Hicretin yedinci yılında kendilerini cezalandırmak için gönderdiği Beşir bin Sa'd kumandası altındaki otuz kişilik mücahidler birliğinin yirmi sekizini de şehid etmişlerdi Resûl-i Ekrem Efendimiz, bu İslâm düşmanı kabileye de gereken dersi vermek istiyordu Bunun için Galib bin Abdullah'ı iki yüz kişinin başında Benî Mürrelere gönderdi Galib bin Abdullah, emrindeki mücahidlerle Benî Mürrelerin çok yakınına kadar sokuldu Orada mücahidlere bir hitabede bulundu Özetle şöyle dedi: "Bana itaatsizlik etmeyiniz! Çünkü, Resûlullah Aleyhisselâm, "Benim kumandanıma itaat eden, bana itaat etmiş, ona saygısızlık eden de, bana itaatsızlık etmiş olur" buyurmuştur Buna binâen, siz, her ne zaman bana itaatsizlik ederseniz, Peygamberinize itaatsızlık etmiş olursunuz" Mücahidler, komutanlarının emriyle sabahleyin erkenden tekbirler getirerek Benî Mürrelerin üzerine baskın yaptılar Birçoklarını öldürdüler Kadın ve çocukları da esir aldılar Bir çok deve, sığır ve davarı da ganimet olarak ele geçirdiler Hz Üsâme bin Zeyd, Mirdas bin Nehik adında birinin peşine düşmüş ve onu müşrik sanarak öldürmüştü Bunu kumandan Galip bin Abdullah'a gelerek şöyle anlattı: "Ben, birinin peşine düştüm Kılıcımı kaldırıp vuracağım zaman, adam "Lâ ilâhe illallah" dedi" Galip bin Abdullah, "Peki, bunun üzerine kılıcını kınına soktun mu?" diye sordu Hz Üsâme, "Hayır," dedi, "vallahi, boyun damarını kesmedikçe vazgeçmedim" Mücahidler hep birden, "Vallahi," dediler, "sen, emredilmeyen kötü bir iş yaptın; "Lâ ilâhe illallah" diyen bir adamı öldürdün" Hz Üsâme, yaptığına son derece üzüldü Galib bin Abdullah bundan sonra emrindeki mücahidlerle Medine'ye döndü Medine'ye gelince, Hz Üsâme hadiseyi Peygamber Efendimize anlattı Resûl-i Kibriyâ hiddetle, "Ey Üsâme! Demek sen "Lâ ilâhe illallah" demiş olan bir adamı öldürdün ha!" buyurdu Hz Üsâme mazeret beyan etti: "Yâ Resûlallah! O, ancak silahtan korktuğu için "Lâ ilâhe illallah" demiştir" Resûl-i Ekrem Efendimiz bu mazeret karşısında daha da hiddetlendi ve şöyle buyurdu: "Bari, adamın kalbini de yarsaydın, bu sözü gerçekten mi, yoksa yalandan mı söylediğini öğrenseydin ya!" buyurdu Hz Resûlullahın çok sevdiği ve çoğu zaman terkisinde taşıdığı Hz Üsâme der ki: "Resûlullah Aleyhisselâm, bu sözü bana o kadar tekrarlayıp durdu ki, keşke o gün yeni Müslüman olmuş ve adamı da ben öldürmemiş olsaydım, diye içimden temenni ettim" Burada şuna işaret etmek lâzımdır ki, Hz Üsâme'nin bu sözü hakikat değil, o anda duyduğu ızdırabın mübalağa ile ifadesidir Hz Üsâme bu adamın kelime-i tevhidi getirmesine ehemmiyet vermeyip öldürürken, "Fakat azabımızı görünce îmân etmiş olmaları kendilerine bir fayda vermedi" meâlindeki âyetin zahiri ile istidlal etmiş olacaktır Bu sebepledir ki, Peygamber Efendimiz sadece onu azarlamakla yetinip, diyetle emretmedi "Size İslâm selâmı veren kimseye, dünya hayatının gelip geçici nimet ve ganimetini arzu ederek, "Sen mü'min değilsin" demeyin" meâlindeki âyet-i kerime de bu hâdise üzerine nâzil olmuştu Salih SURUÇ |
|