Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Yazılar & Hikayeler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
bahçeleri, cennet, nehirleri

Cennet Bahçeleri Nehirleri...

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Cennet Bahçeleri Nehirleri...







CENNETİN DUVARLARI, BAHÇELERİ,

AĞAÇLARI VE NEHİRLERİ

Cenneti düşün! Oranın sakinlerine nasıl gıpta edildiğini ve fani dünya ile yetinenlerin ondan nasıl mahrum kaldıklarını hayalinde canlandır
Ebû Hüreyre (ra) anlatıyor: Resûlullah (sav) buyurdu ki:
[size="5"]“Cenneti çevreleyen duvarların kerpiçleri bir altın bir gümüş kerpiçtir Toprağı zaferandan, çamuru ise misktendir
Hz Peygamber’e (sav); cennetin toprağının nasıl olduğu sorulduğunda şöyle buyurmuştur:
[size="5"]“Un gibi beyaz ve misk gibi güzel kokuludur”
Ebû Hüreyre’nin rivayet ettiği bir hadiste Resûl-i Kibriyâ (sav) şöyle buyurmuştur:
“Âhirette Allah Teâlâ’nın kendisine cennet şaraplarından içirmesini isteyen kimse, dünyada (kendisine yasaklanan) şarabı terk etsin Yine âhirette Allah’ın kendisine ipek giydirmesini isteyen bir erkek dünyada onu terk etsin[color="#339966"]
Resûlullah (sav) cennetin diğer vasıfların şöyle anlatmıştır:
“Cennetin nehirleri misk tepelerinin (ya da dağlarının) altından fışkırarak akar” [url=http://wwwkonakderslericom/admin/editor/fckeditorhtml?InstanceName=bilgi&Toolbar=Defa ult#_ftn4]
“Cennette en düşük dereceye nail olan kimsenin süsleri (elbise, takı vs) bütün dünya insanlarının süsleriyle karşılaştırılacak olsa elbette o cennet ehlinin süsleri hepsini bastırırdı [url=http://wwwkonakderslericom/admin/editor/fckeditorhtml?InstanceName=bilgi&Toolbar=Defa ult#_ftn5]
Ebû Hüreyre’nin rivayet ettiği bir hadiste Resûlullah (sav) buyurur ki:
“Cennette öyle ağaçlar vardır ki, şayet atlı birisi onun gölgesinde yüz sene gidecek olsa bu mesafeyi kat edemez[color="#339966"]
Ebû Hüreyre bu hadis-i şerifi zikrettikten sonra şöyle demiştir: “İsterseniz bu hadisi destekleyen şu âyeti okuyun:
(Orada müminler) Uzamış gölgeler, çağlayarak akan sular, tükenmeyen ve yasaklanmayan sayısız meyveler içinde ve kabartılmış döşekler üstündedirler…” [color="#339966"]
Ebû Ümâme el-Bâhilî (ra) anlatıyor: Resûlullah’ın ashabı diyordu ki: “Allah (cc) bedevîlerin Resûlullah’a sordukları sorular ile bizleri faydalandırıyordu (çünkü onlar Resûlullah’tan hiç çekinmeden her türlü soruyu soruyorlardı)
Bir keresinde bir bedevî Resûlullah’a gelerek,
—Allah Teâlâ Kur’an’da eziyet verici bir ağaçtan söz etmektedir Ben cennette, sahibine zarar verecek bir ağaç düşünemiyorum! dedi Resûlullah (sav),
—Hangi ağaçmış o? diye sordu bedevîye Bedevî,
—Sidir ağacı; zira o dikenli bir ağaçtır, dedi Resûlullah (sav) şu cevabı verdi:
—Allah Teâlâ Kur’an-ı Kerim’de sidir ağacını, “Düzgün sidir (kiraz) ağacı”[color="#339966"][size="5"] olarak belirtmiştir Yani Allah (cc) onun bütün dikenlerini kırıp her birinin yerine bir meyve koymuştur Sonra bu meyvelerden her biri ikiye ayrılır İçinden birbirine benzemeyen tam yetmiş çeşit ayrı renkte ve tatta yeni yemişler çıkar
Cerîr b Abdullah (ra) anlatıyor:
Sıfat’ta[color="#339966"] konaklamıştık Orada bir adamın ağacın altında uyumakta olduğunu, güneşin de neredeyse tam tepesine inmeye başladığını gördüm Hemen yanımızdaki hizmetçilerden birine:
“Şu örtüyü al ve adama gölgelik yap” dedim O da gidip bir gölgelik kurdu Biraz sonra adam uyandı, bir de baktım ki Selmân-ı Fârisî! Yanına vardım ve selâm verdim Bana:
“Ey Cerîr! Allah için mütevazı ol! Çünkü kim Allah için bu dünyada mütevazı olursa yarın kıyamet günü Allah (cc) onun derecesini yüceltir Kıyamet günü nelerin karanlıklara sebep olacağını biliyor musun?” dedi Ben, “Hayır” dedim Selman:
“İnsanların aralarında yaptıkları zulüm ve haksızlıklardır” dedi Sonra yerden bir odun parçası aldı; o kadar küçüktü ki zor görüyordum Bana:
“Ey Cerîr! Şayet cennette böyle bir çöp parçası aramaya kalksan bulamazsın” dedi Ben:
“Peki, hurma ağaçları, meyve ağaçları ve öbür ağaçlar nerede? (onların çöpü yok mu?)” diye sordum, şöyle dedi: “Onların kökleri altın ve inci, dalları ise meyvelerle doludur

[url=http://wwwkonakderslericom/admin/editor/fckeditorhtml?InstanceName=bilgi&Toolbar=Defa ult#_ftnref1] Tirmizî, Cennet, 2; Ahmed b Hanbel, el-Müsned, 2/305, 445; Beğavî, Şerhu’s-Sünnet, nr 4391; İbn Asâkir, Târîhu Medîneti Dımeşk, 5/404; Beyhakî, el-Ba’s ve’n-Nüşûr, nr 284

[url=http://wwwkonakderslericom/admin/editor/fckeditorhtml?InstanceName=bilgi&Toolbar=Defa ult#_ftnref2] Müslim, Fiten, 92–93; Ahmed b Hanbel, el-Müsned, 3/4; Ebû Yâ’lâ, el-Müsned, nr 1218; Beyhakî, el-Ba’s ve’n-Nüşûr, 285, 286, 287

[url=http://wwwkonakderslericom/admin/editor/fckeditorhtml?InstanceName=bilgi&Toolbar=Defa ult#_ftnref3] Taberânî, el-Mu’cemü’l-Evsât, nr 8874; Beyhakî, el-Ba’s ve’n-Nüşûr, 292; İbn Asâkir, Târîhu Medîneti Dımeşk, 40/413; Heysemî, Mecmau’z-Zevâid, nr 5/76

[url=http://wwwkonakderslericom/admin/editor/fckeditorhtml?InstanceName=bilgi&Toolbar=Defa ult#_ftnref4] Zebidî bu, bundan önceki ve bir sonraki hadisin bir bütün olduğunu söyler Delil olarak yine Ebû Hüreyre kanalıyla gelen rivayeti zikreder Bkz: Zebîdî, İthâf, 14/; Beyhakî, el-Ba’s ve’n-Nüşûr, nr 292; İbn Asâkir, Târîhu Medîneti Dımeşk, 40/413

[url=http://wwwkonakderslericom/admin/editor/fckeditorhtml?InstanceName=bilgi&Toolbar=Defa ult#_ftnref5] Taberânî, el-Mu’cemü’l-Evsât, nr 8873; Süyûtî, ed-Dürrü’l-Mensûr, 5/387; Heysemî, Mecmau’z-Zevâid, nr 18668; Beyhakî, el-Ba’s ve’n-Nüşûr, nr 331

[url=http://wwwkonakderslericom/admin/editor/fckeditorhtml?InstanceName=bilgi&Toolbar=Defa ult#_ftnref6] Buhari, Bed’ü’l-Halk, 8; Edebü’l-Müfred, nr 517; Müslim, Cennet, 6–8; Ahmed b Hanbel, el-Müsned, 2/257, 418; Taberânî, el-Mu’cemü’l-Evsât, nr 8717; Suyûtî, ed-Dürrü’l-Mensûr, 8/15;

[url=http://wwwkonakderslericom/admin/editor/fckeditorhtml?InstanceName=bilgi&Toolbar=Defa ult#_ftnref7] Vâkıa 56/30–35

[url=http://wwwkonakderslericom/admin/editor/fckeditorhtml?InstanceName=bilgi&Toolbar=Defa ult#_ftnref8] Vâkıa 56/28

[url=http://wwwkonakderslericom/admin/editor/fckeditorhtml?InstanceName=bilgi&Toolbar=Defa ult#_ftnref9] Süyûtî, ed-Dürrü’l-Mensûr, 8/12–13; İbn Kesîr, Tefsîrü’l-Kur’âni’l-Azîm, 7/3394; Taberânî, el-Mu’cemü’l-Kebîr, 17/130

[url=http://wwwkonakderslericom/admin/editor/fckeditorhtml?InstanceName=bilgi&Toolbar=Defa ult#_ftnref10] Huneyn ile Mekke arasında bir yerin adıdır Bkz Yâkut el-Hamevî, Mu’cemü’l-Büldân, (sf h) mad

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.