Kısa Öykü Örnekleri |
07-28-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Kısa Öykü ÖrnekleriÖykü Hikaye Örnekleri Kısa Öyküler Öykü Örnekleri BALON Küçük çocuk, baloncuyu büyülenmiş gibi takip ederken, şaşkınlığını gizleyemiyordu Onu hayrete düşüren şey, "Bizim eve bile sığmaz" dediği o güzelim balonların adamı nasıl havaya kaldırmadığı idi Baloncu dinlenmek için durakladığında o da duruyor ve sonra yine takibe koyuluyordu Bir ara adamın kendisine baktığını farkederek ona doğru yaklaştı ve bütün cesaretini toplayarak: -Baloncu amca, dedi Biliyor musun benim hiç balonum olmadı Adam çocuğu söyle bir süzdükten sonra: -Paran var mı? diye sordu sen onu söyle -Bayramda vardı, diye atıldı çocuk, önümüzdeki bayram yine olacak -Öyleyse bayramda gel, dedi adam Acelem yok, ben beklerim Çocuk sessizce geri döndü O ana kadar balonlardan ayırmadığı gözleri dolu dolu olmuş, yürümeye bile mecali kalmamıştı Bir kaç adım attıktan sonra elinde olmadan tekrar onlara baktığında, gördüklerine inanamadı Balonlar, her nasılsa adamın elinden kurtulmuş ve yol kenarındaki büyük bir akasya ağacının dallarına takılmıştı Çocuk, olup bitenleri büyük bir merakla takip ederken, baloncu ona doğru dönerek: -Küçük, diye seslendi Balonları ağaçtan kurtarırsan birini sana veririm Yapılan teklif, yavrucağın aklını başından almıştı Koşarak ağacın altına doğru yöneldi ve ayakkabılarını aceleyle fırlatıp tırmanmaya başladı Hedefine adım-adım yaklaşırken duyduğu heyecan, bacaklarını kanatan akasya dikenlerinin acısını hissettirmiyordu Sincap çevikliğiyle balonlara ulaştığında bir müddet onları seyretti ve dallara dolanan ipi çözerek baloncuya sarkıttı Ancak balonlardan birisi iyice sıkıştığından diğerlerinden ayrılmış ve ağaçta kalmıştı Çocuk onu kurtarmaya kalkışsa, dikenlerden patlayacağını çok iyi biliyordu İster istemez balonu yerinde bırakıp aşağıya indi ve adam dönerek: -Birini bana verecektiniz, dedi Hangisi o? Adam elini tersiyle burnunu sildikten sonra: -Seninki ağaçta kaldı evlat, dedi İstersen çık al Çocuk bu sefer ayakta bile duramadı Kaldırım kenarına oturup baloncunun uzaklaşmasını bekledikten sonra, dallar arasında parlayan balona uzun uzun bakarak: "Olsun", diye mırıldandı "Olsun" Ağacın üzerinde kalsa da, bir balonum var ya artık |
Kısa Öykü Örnekleri |
07-28-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Kısa Öykü ÖrnekleriBEBEK Genç kadın, bebeğin güzelliği karşısında büyülenmiş gibiydi Kıvırcık sarı saçları, iri mavi gözleri, kalkık bir burun ve küçük kırmızı dudaklarıyla bir kartpostalı andıran bebek, kadının şimdiye kadar gördüğü en cana yakın kız çocuğuydu Onun ipek yanaklarını daya doya öpmek ve cennet kokusunu içine çekmek için eğildiğinde : "Dokunma bana " diye bir ses duydu "Beni okşamaya hakkın yok senin" Kadın korkuyla irkilip etrafına bakındı Bebekle kendisinden başka içerde kimse yoktu Aynı sesi tekrar duyduğunda bebeğe döndü Aman Allahım! Yeni doğmuş gibi görünmesine rağmen konuşan oydu "Bana yaklaşmanı istemiyorum" diye devam etti "Hemen uzaklaş benden" Kadın, biraz olsun kendini toplayarak : "Çocuklarımız hep erkek oluyor" dedi "Onlar da güzel ama kız çocukları başka Bu yüzden seni öpmek istedim" "Beni öpemezsin" diye ağlamaya başladı bebek "Benim de seni öpemeyeceğim gibi" "Neden ?" diye sordu kadın"Neden öpemezsin ki ?" Bebek, hıçkırıklara boğulurken : "Bunun sebebini bilmen gerekir" dedi "Düşünürsen mutlaka bulacaksın" Kadın, neler olup bittiğini hatırlamak üzereyken kendine geldi Özel bir hastanenin en lüks odasında yatıyor ve narkozun tesirinden midesi bulanıyordu Aile dostları olan tanınmış doktor, odayı dolduran çiçeklerden bir tanesini vazodan çıkartıp kadına uzatırken : "Geçmiş olsun hanımefendi" dedi "Başarılı bir kürtajdı doğrusu Ha! Sahi, "kız"mış aldırdığınız bebek" Cüneyt Suavi |
Kısa Öykü Örnekleri |
07-28-2012 | #3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Kısa Öykü ÖrnekleriBİR MASAL GİBİ Dondurucu soğukta bir an önce evime varabilmek için hızla yürürken, ayağımın ucunda bir cüzdan gördüm Hemen aldım Sahibini gösteren bir kimlik vardır diye acele acele açtım İçinde üç dolar ve sararıp kat yerleri yıpranmış eski bir zarftan başka birşey yoktu Sol üst köşede yalnızca gönderenin adresi, alıcı adresi yerinde bir posta kutusu numarası vardı Bir ipucu bulabilmek belki biraz da merakımı giderebilmek için zarfı açtım ve içindeki mektubu okumaya başladım Mektup, sol yanı çiçek resmiyle süslenmiş bir kağıda, özenli bir el yazısıyla yazılmıştı ve "Sevgili Michael" diye başlıyordu Ve "Annesi yasakladığı için onu bir daha göremeyeceğini" anlatarak devam ediyor "Ama sakın unutma, seni daima seveceğim" diye bitiyor İmza Hannah! Elimde yalnızca, mektubu yazan kişiyle, mektubun yazıldığı kişinin birinci adları vardı Eve gider gitmez hemen telefon idaresini aradımGörevli kisi, kendisine bildirdiğim adreste yaşayanların telefon numarasını vermesinin yasalara aykırı olduğunu söyledi Fakat ısrarım karşısında: "Belki, size yardımcı olabilirim" dedi "Bu adreste bulunan numaraya telefon ederim ve onlar Kabul ederlerse, sizi görüştürebilirim lütfen bekleyin" dedi İki üç dakika sonra görevlinin sesi geldi "Bağlıyorum efendim" Telefonda, karşıdaki hanıma "Hannah diye birini tanıyıp, tanımadığını" sordum "Bu evi, 30 yıl evvel, Hannah diye kızları olan bir aileden aldık" dedi "Peki yeni adreslerini biliyor musunuz?" "Hannah annesini bir huzurevine yatıracaktı Oradan takip ederseniz, belki adres bulursunuz" deyip bana huzurevinin adını verdi Hemen aradım Yaşlı anne yıllar önce ölmüş Ama kızına ait eski bir telefon numarası var Belki ordan bilirlermiş "Bunların hepsi aptalca aslında" dedim kendi kendime İçinde sadece 3 dolar ve 60 yıl önce yazılmış bir mektup bulunan cüzdanın sahibini aramak için bunca zahmete ne gerek var ki Aradım numarayı Bir kadın "Şimdi Hannah'nın kendisi bir huzurevinde" dedi ve numarayı verdi Hemen orayı çevirdim Ses; "Evet, Hannah burda yaşıyor" dedi Saat ona geliyordu ama hemen yola çıktım, Hannah'yı görmek için Devasa bir binanın üçüncü katında şirin bir oda Gümüş saçlı, sıcak tebessümlü bir yaşlı kadın Gözlerinin içi ışıl ışıl ama Anlattım olanları Cüzdanı ve mektubu gösterip Derin bir iç çekti mektuba bakarken ve "Genç adam" dedi, "Bu mektup, Michael ile son kontağımdı Onu öyle seviyorum ki Sean Connery gibi yakışıklıydı Hani şu meşhur aktör Ama ben 16 yaşındaydım Çok küçüğüm diye annem kesinlikle izin vermedi" Derin bir nefes daha "Michael Goldstein harika bir insandı Eğer bulabilirseniz ona söyleyin lütfen Onu hep düşündüm Hep" Bir ufak sessizlik Bir derin nefes daha "Ve onu hep sevdim" İki damla yaş damladı elindeki mektuba, ıslanan gözlerden "Ve hiç evlenmedim Michael gibi birisini bulamadım ki" Hannah'ya teşekkür edip odadan çıktım Binadan çıkarken danışmada beni karşılayan kız "Hannah Hanım yardımcı olabildi mi size" dedi" Hiç değilse bunun sahibinin soyadını öğrendim" dedim Cüzdanı elimde sallayarak O sırada yanımda dikilip duran hademe bağırdı "Hey baksana Bu Bay Michael'ın cüzdanı Üzerindeki bu kırmızı şeritten onu nerde görsem tanırım Cüzdanını hep kaybederdi zaten Üç kere ben buldum, koridorlarda "Michael sekizinci katta yaşıyordu Ok gibi fırladım tekrar asansöre Michael yatmamıştı Okuma odasında kitap okuyordu Hemşire beni ve elimdeki cüzdanı gösterdi Michael elini arka cebine attı, hızla Sonra sevinçle "Evet bu benim cüzdanım" dedi "Öğleden sonraki yürüyüş sırasında kaybetmiş olmalıyım Size teşekkür borçluyum" "Hiçbirşey borçlu değilsiniz" dedim "Ama özür dilerim İpucu bulmak için açtım ve içindeki mektubu okudum" "Mektubu mu okudun?" "Sadece okumakla kalmadım Hannah'yı da buldum" "Buldun mu? Nerde? İyi mi? Hala eskisi gibi güzel mi Söyle, lütfen söyle" "Çok iyi Hem de harika" dedim, yavaşça "Bana onun telefon numarasını ver Yarın onu hemen arayacağım" Elime sımsıkı sarıldı "O benim tek aşkımdı Onu öyle sevdim ki, asla evlenmedim Çünkü bu mektup geldiğinde hayatım, anlamsal olarak bitmişti" "Bay Goldstein" dedim "Gelin benimle" Asansörle üçüncü kata indik Odanın kapısı açıktı Hannah sırtı kapıya dönük televizyon izliyordu Hemşire ona yaklaştı, omzuna dokundu "Hannah" dedi "Bu bay'ı tanıyor musun?" Gözlüklerini ayarladı bir an baktı, tek kelime etmeden "Michael" dedi, Michael, kapıda, kısık sesle "Hannah Ben Michael Beni tanıdın mı?" "Michael" diye yutkundu Hannah "İnanmıyorum Bu sensin Benim Michael'ım" Michael Hannah'ya doğru yürüdü yavaşça Sarıldılar Hemşire yanıma geldiğinde onun da gözleri yaşlıydı "Gördün mü, bak?" dedim "Yaşamda, yaşanması gereken herşey, er ya da geç, birgün kesinlikle yaşanacaktır" *** Üç hafta sonra beni huzurevinden aradılar Pazar günü bir nikah vardı Gelebilir miydim? Harika bir nikah töreni idi Hannah ve Michael beni nikah şahidi yaptılar üstelik Hannah açık bej elbisesi içinde çok güzeldi Michael de lacivert takımı içinde hala çok yakışıklı Bir nikah tanığı olarak söylüyorum bu gözlemlerimi… Aşklarını onsekiz yaşın heyecanı ve duygusuyla yaşayan 76 yaşındaki gelin ile 79 yaşındaki damadın nikahında keşke siz de bulunsaydınız… Altmış yıl önce bittiği sanılan bir aşk öyküsünün, altmış yıl sonra, kaldığı yerden nasıl filizlendiğine siz de tanık olacaktınız Çeviren: Nuray Bartoschek |
Kısa Öykü Örnekleri |
07-28-2012 | #4 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Kısa Öykü ÖrnekleriBABAMI İSTİYORUM Adam yorgun argın eve döndüğünde 5 yaşındaki çocuğunu kapının önünde beklerken buldu Çocuk babasına, "Baba bir saatte ne kadar para kazanıyorsun" diye sordu Zaten yorgun gelen adam, "Bu senin işin değil" diye cevap verdi Bunun üzerine çocuk "Babacım lütfen, bilmek istiyorum" diye üsteledi Adam "İllâ da bilmek istiyorsan 20 milyon" diye cevap verdi Bunun üzerine çocuk "Peki bana 10 milyon borç verir misin" diye sordu Adam iyice sinirlenip, "Benim senin saçma oyuncaklarına veya benzeri şeylerine ayıracak param yok Hadi, derhal odana git ve kapını kapat" dedi Çocuk sessizce odasına çıkıp kapıyı kapattı Adam sinirli sinirli "Bu çocuk nasıl böyle şeylere cesaret eder" diye düşündü Aradan bir saat geçtikten sonra adam biraz daha sakinleşti ve çocuğa parayı neden istediğini bile sormadığını düşündü, "Belki de gerçekten lazımdı" Yukarı çocuğunun odasına çıktı ve kapıyı açtı Yatağında olan çocuğa, "Uyuyor musun" diye sordu Çocuk "Hayır" diye cevap verdi "Al bakalım, istediğin 10 milyon Sana az önce sert davrandığım için üzgünüm Ama uzun ve yorucu bir gün geçirdim" dedi Çocuk sevinçle haykırdı, "Teşekkürler babacığım" Hemen yastığının altından diğer buruşuk paraları çıkardı Adamın suratına baktı ve yavaşça paraları saydı Bunu gören adam iyice sinirlenerek, "Paran olduğu halde neden benden para istiyorsun? Benim, senin saçma çocuk oyunlarına ayıracak vaktim yok" diye kızdı Çocuk "Param vardı ama yeterince yoktu " dedi ve yüzünde mahcup bir gülücükle paraları babasına uzattı; "İşte 20 milyon Şimdi bir saatini alabilir miyim babacım?" |
|