Kısa Hikaye Örnekleri |
07-28-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Kısa Hikaye ÖrnekleriKısa Hikayeler Kısa Hikayelere Örnekler Kısa Hikaye Çalışmaları İtfaiyeci Bob Yirmi altı yaşındaki anne lösemiyle savaşan oğluna bakarken dalıp gitmişti Kalbi acı içinde olmasına rağmen, kararlılık duygusunun da etkisini hissediyordu Her ebeveyn gibi o da oğlunun büyümesini ve umutlarını gerçekleştirmesini istemişti Oysa bu artık mümkün değildi Löseminin buna fırsat tanıması olası değildi Oysa o hala oğlunun hayallerini gerçekleştirmesini istiyordu Oğlunun eline tuttu ve “Bopsy, büyüyünce ne olmak istediğini hiç düşündün mü? Hayatında neler olmasını dilediğini ve hayal ettiğin oldu mu?” diye sordu “Anneciğim, ben büyüyünce hep itfaiyeci olmak isterim” Anne gülümsedi ve “dilediğini gerçekleştirebilecek miyiz bir bakalım” dedi Daha sonra anne Arizona’daki itfaiye müdürlüğüne gitti ve orada yüreği en az Arizona şehri kadar büyük itfaiyeci Bob ile tanıştı Ona oğlunun son isteğinden söz etti ve altı yaşındaki oğlunun itfaiye arabasına binip şehirde küçük bir tur atmasının mümkün olup olmadığını sordu İtfaiyeci Bob ona şöyle bir yanıt verdi “Bundan daha iyisini yapabiliriz Eğer oğlunu Çarşamba sabahı saat yedide hazır edersen onu o gün şeref konuğu yapar, itfaiyeci kimliğine büründürürüz Bizimle itfaiye müdürlüğüne gelir, bizimle yemek yer, yangın söndürmeye gelir Hatta bize ölçülerini verirsen, ona üzerinde Arizona itfaiyecilerinin sarı renk üzerine işlenmiş ambleminin olduğu gerçek bir itfaiyeci kostümü de diktiririz, lastik botları ısmarlarız Hepside Arizona’da üretiliyor Çabucak elimize geçer” Üç gün sonra itfaiyeci Bob’u aldı, ona itfaiyeci elbisesi giydirdi ve hastanedeki yatağından itfaiye arabasına kadar ona eşlik etti Bob itfaiye arabasına kuruldu ve müdürlüğe doğru yol almaya başladı Bob kendini cennette hissediyordu O gün Arizona’da tam üç yangın ihbarı olmuştu Değişik itfaiye arabalarına, hatta itfaiye müdürlüğünün özel arabasına bile binmişti Yerel tv programcıları da onu izleyip çekmişlerdi Hayallerinin gerçek olması, gösterilen sevgi ve ilgi Bob’u o kadar etkilenmişti ki doktorların söylediğinden üç ay fazla yaşamıştı Bir gece bütün yaşam belirtileri dramatik bir şekilde yok olmaya başlayınca, hiç kimsenin yalnız ölmemesi gerektiğine inanan başhemşire aile bireylerini hasteneye çağırdı Daha sonra Bob’u bu dünyaya veda ederken yanında kıyafetleri içinde bir itfaiyecinin bulundurulmasının mümkün olup olamayacağını sordu İtfaiye müdürü, “Bundan daha iyisini yapabiliriz Beş dakika içinde oradayız Bana bir iyilik yapar mısın? Sirenlerin çaldığını duyduğunda ve flaşların parladığını gördüğünde yangın olmadığı anonsunu yapabilir misiniz? Sadece itfaiyecilerin önemli bir meslektaşını ziyarete geldiğini söyleyin Ve lütfen onun odasının penceresini açın” Diye yanıtladı Yaklaşık beş dakika sonra hastaneye çengel ve merdiven taşıyan kamyonet ulaştı Merdiveni açtı ve Bob’un üçüncü kattaki odasına doğru yaklaştı On dört itfaiyeci Bob’un odasına tırmandılar Annesinin izniyle onu kucakladılar ve ona onu ne kadar sevdiklerini söylediler Ölümle pençeleşen Bob itfaiye müdürüne baktı ve “Efendim ben şimdi gerçekten itfaiyeci miyim” diye sordu Hediye Fırına geldiğimde ortalıkta ekmek görünmüyordu Eski bir dostum olan fırıncı, "Biraz bekleyeceksin hocam," dedi "İki-üç dakikaya kadar çıkartıyorum" Kenardaki tabureye oturup beklemeye koyulurken, içeriye yaşlıca bir adamın girdiğini gördüm Eskimiş ceketinin sol yakası altında bir madalya parıldıyor ve yürürken hafifçe topallıyordu Selam verdikten sonra, fırıncının tezgahına yaklaşarak, "Ekmeklerimi alayım," dedi "Benim ikizler acıkmıştır" Fırıncı, adamın kendesine uzattığı torbayı alarak tezgahın altına eğildi ve bir gün öncesine ait olduğu anlaşılan ekmeklerden dört-beş tane çıkardı Ben o arada oturması için kendi yerimi o adama vermiş, tezgahın yanına iyice yaklaşmıştım Ekmeklerden birkaç tanesinin şekli değişmiş, katılaşmış, taş gibi olmuştu Fısıltı şeklinde fırıncıya sordum Neden taze ekmeği beklemesini söylemiyorsun? Biraz sonra çıkacak ya! "Bayat ekmekleri kendisi istiyor" dedi fırıncı "Çok fakir olduğundan, ona yarı fiyatına veriyorum" "Kim bu adam?" diye sordum "Kore gazilerinden " dedi "Oğluyla gelini bir trafik kazasında vefat edince, ikiz torunlarını yanına almıştı Yıllardır onlara bakıyor, hem de çok az bir maaşla" Fırıncının anlattıkları karşısında içimin yandığını hissediyor ve ufak da olsa bir şeyler yapmak istiyordum "Aradaki farkı ben vereyim," dedim "Hiç olmazsa bugün taze ekmek yesinler " Fırıncı, teklifimi kabul etti ve biraz sonra da, fırından yeni çıkan taze ekmekleri adamın torbasına doldururken şekli bozuk, bayat ekmekleri de tezgahın altına koydu "Çok şanslısın hacı amca," dedi Çocuklar için sana bugün pasta gibi ekmek vereceğim" Yaşlı adam, bir evlat sevgisiyle kucakladığı torbayı göğsüne bastırırken "Allah, senden razı olsun evladım" dedi "Bugün onların doğum günü olduğunu nereden biliyordun?" Cüneyd Suavi |
Kısa Hikaye Örnekleri |
07-28-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Kısa Hikaye ÖrnekleriKüçük Kuş Mori Schwartz, hayat dolu bir üniversite profesörüydü 1994'te vücudunda bir gariplik hissetmiş 60'lık vücudu artık dans derslerini kaldıramayacak kadar bitkinleşmiş Doktora gittiğinde yakında öleceği haberini almış: Hastalık Mori'yi tekerlekli sandalyeye bağlamış Dersleri bırakmış, evdeki bakıcının kollarında bebekliğe yeniden dönmüş Kucaklanıp kaldırılır, başkası tarafından yıkanır, poposu pudralanır olmuş Düşünmüş o zaman: "Kendimi bırakıp yok olmayı mı bekleyeyim, yoksa kalan zamanımı en iyi şekilde değerlendireyim mi?" Sonunda ölümünden utanmamaya ve yaşamla ölüm arasındaki son köprünün bütün ayrıntılarını anlatmaya karar vermiş Hayattaki son dersi, "kendi ölümü" olacakmış Önce sevdiklerini toplayıp, onlara bir "canlı cenaze töreni" düzenlemiş Bizim ancak ölenlerin ardından yaptığımız sevgi konuşmalarını hayattayken dinleme ve gönlünce cevap verme şansını yaratmış ABC televizyonunun ünlü haber sunucusu Ted Koppel'ın programına konuk olunca üne kavuşmuş Dünyanın dört bir yanından mektup yazan, röportaja gelen insanlar ona "son yolculuk"u sormaya başlamışlar Mori'nin bu sorulara verdiği yanıtlar Türkçede de yayımlandı (Mitch Albom, "Öğretmenim Mori'yle Salı Buluşmaları", Boyner Y 1997) Birbirinden ilginç o yanıtlardan benim aklımda kalan ders şu oldu: "Herkes öleceğini bilir, ama kimse buna inanmak istemez Oysa öleceğimize inansak, bazı şeyleri farklı yapardık İnsan ölmeyi öğrenince yaşamayı da öğrenmiş oluyor Budistlerin yaptığını yap ve her sabah omuzundaki küçük kuşa sor: - O gün, bugün mü? Hazır mıyım? Olmak istediğim insan mıyım? Kariyer, iyi maaş, araba ve ev taksitleri Hayattan istediğim şey bu mu?" "Şuraya uzanmış yavaş yavaş ölürken rahatlıkla söyleyebilirim ki, istediğin kadar güce ya da paraya sahip ol, yaşamı satın alamazsın" diyor Mori "- Son bir 24 saatin olsa ne yapmak isterdin?" sorusuna ise herkesi şaşırtacak kadar sade bir cevap veriyor: "- Sabah kalkar, jimnastiğimi yapar, ardından çörek ve çayla kahvaltı eder, yüzmeye giderdim Sonra arkadaşlarımı evde güzel bir öğle yemeğine davet eder, onlara ne kadar değer verdiğimi anlatırdım Ardından ağaçlıklı bir bahçede yürüyüp renkleri, kuşları seyreder, doğayı içime çekerdim Akşam sevdiklerimle bir restorana gidip yemek yer ve en güzel kızlarla tükeninceye dek dans ederdim Ardından eve gelir mükemmel bir uyku çekerdim" Sizin bunları yapacak vaktiniz var Bütün yapmanız gereken arada bir omuzunuza bir bakış atıp sormak: "Bugün mü küçük kuş, bugün mü?" |
|