Hac İle İlgili Âyet Ve Hadisler |
07-27-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Hac İle İlgili Âyet Ve HadislerHac İle İlgili Âyet ve Hadisler HAC İLE İLGİLİ ÂYET VE HADİSLER Âyet "Yoluna güç yetirenlerin Kâbe'yi haccetmesi, Allah'ın insanlar üzerindeki hakkıdır Kim inkâr ederse, şüphesiz Allah bütün âlemlerden müstağnîdir" Âl-i İmrân sûresi (3), 97 Hac kelime olarak kastetmek, ziyaret etmek demektir Dinimizde ise, "arefe günü zevâlden bayram günü fecrin doğuşuna kadar Arafat'ta bir süre durmak ve sonra Kâbe'yi tavaf etmek" demektir Âyette, "yol bulabilenler yani gücü ve imkânı olanlar üzerinde Allah'ın hakkı olduğu" bildirilen işte bu ziyarettir Biz buna hac diyoruz Hac, bilindiği gibi İslâm'ın beş şartından olup bu beş şart içinde en son farz kılınandır Haccın farz olduğuna bu âyet delâlet etmektedir "Güç yetirmek"veya "yol bulabilmek" ten maksadın, "azık ve binek" olduğu Hz Peygamber tarafından açıklanmıştır (bk Tirmizî, Hacc 14; İbni Mâce, Menâsik, 6, 16) Hatta Tirmizî'nin rivayet ettiği bir hadîs-i şerîfte (Hacc 3) Peygamber Efendimiz "Kim, azığa ve kendisini Allah'ın evi Kâbe'ye ulaştıracak bir bineğe sahip olduğu halde haccetmezse, ha yahudi ha hıristiyan olarak ölmüş, hiç farketmez" buyurmuştur Âyet-i kerîmedeki "kim inkâr ederse" ifadesi de "şartlarına sahip olduğu halde kim haccetmezse" anlamında yorumlanmıştır Şah Veliyyullah ed-Dihlevî'nin belirttiği üzere, İslâm'ın esaslarından herhangi birini terketmek dinden çıkmak gibi bir şeydir Binaenaleyh İslâm'ın beş esasından biri olan haccı terkeden kimsenin, yukarıda zikrettiğimiz hadiste görüldüğü gibi, yahudi veya hıristiyana; bir başka hadiste ( bk Müslim, İmân 134) namazı terkeden kimsenin de müşrike benzetilmesi; Hz Peygamber dönemindeki yahudi ve hıristiyanların namaz kılıp haccetmemeleri, Arap müşriklerinin de haccedip namaz kılmamaları sebebiyle olsa gerektir Hac, şartlarına sahip olanlar için ömürde bir kere yerine getirilmesi gerekli ve yeterli olan bir farzdır Adanmış olan haccın yerine getirilmesi ve başlanmışken bozulmuş bulunan nâfile haccın kazâsı vâciptir Henüz kendisine hac farz olmamış kişi ile farz haccı yerine getirmiş olan kimsenin yaptığı hac ise, nâfiledir Hadisler 1274 İbni Ömer raıyallahu anhümâ'dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "İslâm dini beş esas üzerine kurulmuştur: Allah'tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed'in Allah'ın Resulü olduğuna şehâdet etmek, namaz kılmak, zekât vermek, hacca gitmek ve ramazan orucunu tutmak" Buhârî, Îmân 1, 2; Tefsîru sûre (2), 30; Müslim, Îmân 19-22 Ayrıca bk Tirmizî, Îmân 3; Nesâî, îmân 13 Açıklamalar 1077 ve 1209 numara ile geçmiş olan hadîs-i şerîf, burada haccın İslâm'ın beş temel esasından biri olduğunu göstermek için zikredilmiştir İslâm'ın kendisiyle tarif edildiği her şey, hiç şüphesiz son derece önemlidir Çünkü o, İslâm'ın vazgeçilmez bir esası demektir Bu sebeple hadisimizde sayılan beş esastan her biri, farz-ı ayn niteliğinde olup birilerinin yerine getirmesi ile diğerlerinin üzerinden asla düşmez Her mükellefin bizzat kendisinin işlemesi gerekir Dolayısıyla da bu beş esastan her biri, müslümanlık bakımından hayatî bir öneme sahiptir İslâm'ın bu beş esası hadisimizde farz oluş sırasına göre sayılmış değildir Öyle olsaydı, haccın en son sırada yer alması gerekirdi Zira hac, en son farz kılınmış olan hem malî hem bedenî bir ibadettir İbadetlerde asıl maksat, Allah emrinin yerine getirilmesi ve dinin yüceltilmesidir Bu maksat, hacda ümmet çapında gerçekleşmektedir Çünkü tevhid dininin ilk mâbedi olan Kâbe çevresinde gerçekleştirilen hac, İslâm ümmetinin inanç ve uygulama birliğinin en üst düzeyde göstergesidir Haccın mü'minler üzerindeki tesirini ancak o ibadeti yerine getirenler bilebilir Uygulama açısından üç çeşit hac söz konusudur: Hacc-ı ifrad: Sadece hac yapmak niyetiyle ihrama girilir Kâbe’ye ulaşmış olmanın şükrü anlamında Kâbe'nin etrafında yedi kere dolaşmak demek olan kudûm tavafı icra edilir, bu tavafın ilk üç dönüşünde kısa ve çabuk adımlarla biraz çalımlıca yürünür ( remel) ve Safa ile Merve tepeleri arasında yedi kez gidip gelinir yani sa'y yapılır, ihramda kalınır, günü gelince Arafat'a çıkılır, şeytan taşlanır, tıraş olunur ve Kâbe tavaf edilir Artık bir daha remel ve sa'y yapılmaz Hacc-ı temettu': Hac aylarında önce umre niyetiyle mîkat denilen ihrama girme yerlerinden birinde ihrama girilir Tavaf ve sa'y yapılıp tıraş olunur (umre) ve ihramdan çıkılır Günü gelince bu defa hac niyetiyle ihrama girilir Bu tür hac yapanların kurban kesmeleri gerekir Hacc-ı kıran: Mîkâtta hem umre hem de hac niyetiyle ihrama girilir Önce yukarıda tarif edildiği gibi umre yapılır ve ihramda beklenir, hac günü gelince hac yapılır Bu tür hac yapanların da kurban kesmesi gerekir Bir anlamda namazdaki başlama (iftitah) tekbirine benzeyen ihrama girme olayı ile başlayan hac, menâsik denilen bir dizi uygulamadan meydana gelir Namaz, selâmla bitirildiği gibi hac da tıraş olmak suretiyle sona erdirilir Haccetme niyetinin açık bir şekil ve fiille ispatı ve sürdürülmesi anlamına gelen ihram, kişiye her çeşit lezzetleri, rahatı, alışık olduğu âdetlerini terkettirmesi ve çevreye en küçük bir zarar vermemeyi öğretmesi bakımından son derece önemli ve etkili bir uygulamadır Hac; ihram, "lebbeyk Allahümme lebbeyk" diye seslenmek demek olan telbiye, tavaf, sa'y, Arafat dağında arefe günü öğleden akşam güneş batıncaya kadar kısa bir süre de olsa ayakta durup dua etmek (vakfe), şeytan taşlama, kurban kesme ve tıraş olma gibi birtakım sembol niteliğindeki uygulamaların bir araya toplandığı en büyük kulluk hareketidir Bu niteliği sebebiyledir ki İslâm'ın beş esasının en son farz kılınanı olmuştur Bu yönüyle hac, kullukta zirveyi temsil eder, yani o bir kemaldir En geniş kapsamlı bir kulluk hareketi ve bir ameldir Hadisten Öğrendiklerimiz 1 İslâm'ın beş esasından biri olarak hac, şartlarını taşıyanlar için farz-ı ayn bir ibadettir 2 Haccı inkâr eden kâfir olur 1275 Ebû Hüreyre radıyallahu anh şöyle dedi: Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bize bir gün bir konuşma yaptı ve: - "Ey müslümanlar! Allah size haccı farz kıldı, haccedin!" buyurdu Sahâbilerden biri: - Her sene mi, ey Allah'ın Resulü? diye sordu Hz Peygamber, adam sorusunu üç defa tekrarlayıncaya kadar cevap vermeyip sustu Sonra şöyle buyurdu: - "Eğer "evet" deseydim, her sene haccetmeniz farz olurdu, siz de onu yerine getiremezdiniz!“ Sonra sözlerine devamla: - "Ben sizi kendi halinize bıraktığım sürece siz de beni kendi halime bırakın Çünkü sizden öncekiler peygamberlerine çok sual sormaları ve aldıkları cevaplar konusunda ihtilâf etmeleri sebebiyle helâk oldular Bundan dolayı size, bir şey emrettiğim zaman onu gücünüz yettiğince yerine getirin Herhangi bir şeyi de yasaklarsam ondan da kesin olarak kaçının!" buyurdu Müslim, Hac 412; Nesâî, Menâsik 1 Ayrıca bk Buhârî, İ'tisâm 2 Açıklamalar Haccın farz bir ibadet olduğunu ve yerine getirilmesi gerektiğini Kur'ân-ı Kerîm'i te'yiden bildiren hadisimiz, aynı zamanda ümmet olmanın gereklerinden birini de ortaya koymaktadır Hz Peygamber'in, "Ey müslümanlar! Allah size haccı farz kıldı, haccedin!" emri üzerine, hadisin bir başka rivayetinden öğrendiğimize göre Akra' İbni Hâbis, "Her sene mi?" diye Hz Peygamber'e ısrarla soru yöneltmiştir Bu durum Peygamber Efendimiz'in hoşuna gitmemiş ve neticede bilinçli olarak bazı emirlerin genel ifadelerle verildiğini, onlardan ne anlaşılıyorsa öylece amel etmenin daha doğru olacağını açıklamıştır Birtakım sorularla bazı sınırlamaların getirilmesine vesile olmanın işi iyice zorlaştıracağına dikkat çekmiştir Hatta Efendimiz geçmişte bazı ümmetlerin, böylesine gerekli, gereksiz çok soru sormaları ve peygamberlerinin açıklamaları üzerinde çokça ihtilâf etmeleri yüzünden helâk olduklarını da hatırlatmıştır En sonunda da yasaklara mutlaka uymayı; emirleri ise gücü ölçüsünde yerine getirmeyi genel tavır ve kaide olarak ortaya koymuştur Resûl-i Ekrem Efendimiz'in, "Ben sizi kendi halinize bıraktığım sürece siz de beni kendi halime bırakınız" ikazı, "Ben size bir şey emretmediğim veya bir şeyden nehyetmediğim sürece siz de bana bir şey sormayın" demektir Çünkü her soruya verilecek cevap yeni bir sınırlama getirir Her getirilen sınır da birilerini sıkıntıya sokar Böyle bir şeye vesile olmamak gerekir Hatta Efendimiz, bir başka beyanlarında (bk Heysemî, Mecmeu'z-zevâid, I, 171) "Allah, bazı şeyleri unutmaksızın ihmal etmiştir, bunları araştırmayın!" buyurur Bir hadîs-i şerîfte ise, (Buhârî, Î'tisâm 3) "Vebali en ağır olan kişi, daha önce yasaklanmamış olan bir konunun, soru sorarak yasaklanmasına sebep olandır" uyarısında bulunur Peygamber Efendimiz'in bu ifade ve ikazları, her sistemde olduğu gibi, İslâm’da da az çok bilinçli boşluklar bulunduğunu, bunun, mükelleflere kolaylık olsun diye yapıldığını göstermektedir Bu olayda "Eğer evet deseydim, her sene haccetmeniz farz olurdu, siz de onu yerine getiremezdiniz" buyurması, Efendimiz'in dinî konulardaki açıklamalarının ümmeti mutlak mânada bağlayıcı olduğunu ifade etmektedir Hz Peygamber'in sözleri, fiilleri ve onaylarından oluşan sünneti hakkında ileri geri sözler söyleyerek uygulama konusunda tereddütler uyandıranlar ve ihtilâflara sebep olanlar, geçmiş ümmetlerin helâkine sebep olan işleri tekrar ediyorlar demektir Neticeden de bu sebeple korkulur "Her sene mi haccedelim?" sorusunun üç defa tekrar edilmesine rağmen, Efendimiz'in cevap vermemesi, haccın ömürde bir defa yapılması gerektiğini hükme bağlamıştır Âlimler, bu hadis sebebiyle mutlak olarak verilmiş olan emrin tekrarı gerektirip gerektirmeyeceğini tartışmışlar, sonuçta büyük çoğunlukla tekrarı gerektirmediği kanaatine varmışlardır Hanefîler'e göre haccın sebebi olan Kâbe, tekerrür etmediği için, ömürde bir defa Kâbe'yi ziyaret etmekle hac konusundaki mutlak emir yerine getirilmiş olur Hadisten Öğrendiklerimiz 1 Ömürde bir defa haccetmek hac emrinin yerine getirilmesi için yeter 2 Genel nitelikli emir ve yasakları kendi genellikleri içinde uygulamak ümmet için kolaylık sebebidir 3 Yasaklara mutlak surette, emirlere gücü ölçüsünde uymak her müslümanın değişmeyen görevidir 4 Gereksiz sorular, uygulamayı aksatacağı veya durduracağı için felâket sebebi sayılmıştır 5 Hz Peygamber'in dînî konulardaki emir ve yasakları ilâhî vahye dayanmaktadır Riyazüs Salihin |
|