Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
allah, aşağı, buyurdu, cennetliklerin, derecesi, sordu, teâlâ, şöyle

Cennetliklerin En Aşağı Derecesi Nedir? Diye Sordu. Allah Teâlâ Da Şöyle Buyurdu

Eski 07-27-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Cennetliklerin En Aşağı Derecesi Nedir? Diye Sordu. Allah Teâlâ Da Şöyle Buyurdu






Cennetliklerin en aşağı derecesi nedir? diye sordu Allah Teâlâ da şöyle buyurdu
1887 Muğîre İbni Şu‘be radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Mûsâ sallallahu aleyhi ve sellem Rabbine:
- Cennetliklerin en aşağı derecesi nedir? diye sordu Allah Teâlâ da şöyle buyurdu:
- O, cennetlikler cennete girdikten sonra çıkagelen bir adamın derecesi olup kendisine:
- Cennete gir! denir
- Yâ Rabbî! Herkes yerine yerleşmiş ve alacağını almışken ben nereye gideceğim? der Ona:
- Sana dünya hükümdarlarından birinin mülkü kadar yer verilse razı olur musun? diye sorulur O da:
- Razıyım yâ Rabbî! der Bunun üzerine Allah Teâlâ ona:
- İşte öyle bir mülk senindir Bir o kadar daha, bir o kadar daha, bir o kadar daha, bir o kadar daha buyurur Beşincisinde o adam:
- Razı oldum yâ Rabbî! der Allah Teâlâ ona:
- İşte bu kadar şey hep senindir Onun on misli de senindir Bir de neyi arzu ediyorsan, gözün neden hoşlanıyorsa hepsi senindir, buyurunca adam:
- Razı oldum yâ Rabbî! diyecek
Daha sonra Mûsâ aleyhisselâm :
- Yâ Rabbî! Cennetliklerin en üstün derecesi nedir? diye sordu Allah Teâlâ şöyle buyurdu:
- Onlar benim seçtiğim kullardır Onların kerâmet fidanlarını kudret elimle ben dikip mühür altına aldım Onlara hazırladığım nimetleri ne bir göz görmüş, ne bir kulak duymuş, ne de bir kimsenin hatır ve hayalinden geçmiştir
Müslim, Îmân 312

Aşağıdaki hadisle beraber açıklanacaktır

1888 İbni Mes’ûd radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Ben cehennemden en son çıkacak (veya cennete en son girecek) kimseyi biliyorum O adam cehennemden emekleye emekleye çıkar Allah Teâlâ ona:
- Haydi git, cennete gir, buyurur Adam cennete gider, fakat ona cennet doluymuş gibi gelir Geri dönüp Allah Teâlâ’ya:
- Yâ Rabbî! Cennet ağzına kadar dolmuş! der Allah Teâlâ ona:
- Git, cennete gir, buyurur Tekrar oraya gider, yine cennetin dolu olduğunu zanneder Bir daha geri dönüp Allah Teâlâ’ya:
- Yâ Rabbî! Orası dopdolu! der Allah Teâlâ ona yine:
- Git, cennete gir, orada senin dünya kadar ve dünyanın on misli (veya dünyanın on misli büyüklüğünde) yerin var, buyurur O Adam:
- Yâ Rabbî! Sen kâinâtın hükümdarı olduğun halde benimle alay mı ediyorsun? (veya benim halime mi gülüyorsun?) der
Hadisin râvisi İbni Mes’ûd şöyle dedi: Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in gerideki dişleri belirinceye kadar tebessüm ettiğini gördüm Sonra şöyle buyurdu:
“İşte cennetliklerin en aşağı seviyesinde bulunan adamın derecesi budur
Buhârî, Rikak 51, Tevhîd 36; Müslim, Îmân 308 Ayrıca bk İbni Mâce, Zühd 39

Açıklamalar
Bunlar, Cenâb-ı Mevlâ’nın rahmetinin denizler gibi dalgalandığı hadîs-i şerîflerdir Bu hadislerde, dünyada etmediği kalmamış, bu yüzden cezasını sonuna kadar çekmiş bir kimseyi, gönlündeki imanın nasıl kurtardığını ve ikrâm sahibi Rabbimizin ona neler lutfettiğini görmekteyiz Cennetliklerin sonuncusu bu kadar büyük nimete kavuşursa, ondan daha önce cennete girenlerin, hele cehenneme hiç uğramayanların kazanacağı dereceler, elde edeceği nimetler kim bilir ne kadar muazzamdır Hele Cenâb-ı Hakk’ın kulları arasından seçtiği ve onlara lutfedeceği nimetleri kudret eliyle bizzat hazırladığı kimseler, Allahım, ne kadar bahtiyar insanlardır!
Şimdi cehennemden en son çıkıp cennete en son girecek adamın hikâyesine tekrar dönelim Onun macerası daha uzun bir hadiste (Müslim, Îmân 310) etraflıca anlatılmaktadır Bu zât kâh yürüyerek kâh yüz üstü düşerek kâh yüzünü ateş yalayarak cehennemden çıkınca, geri dönüp bakacak ve cehenneme “Beni senden kurtaran Allah yücelerden yücedir Yemin ederim ki Allah, gelmiş geçmiş insanlardan hiç kimseye vermediğini bana verdi” diyecek Sonuncu bahtiyar olduğunu bilmeyen bu zavallı, en acı şekilde tattığı azâptan kurtulmanın aşırı sevinciyle kendisini en bahtiyar adam zannedecek İleride bir ağaç görüp onun altına götürülmesini niyaz edecek Allah Teâlâ ona, bu isteğini yerine getirirse bir şey daha isteyebileceğini hatırlatınca, başka bir şey istemeyeceğine dair kesin söz verecek
Fakat daha sonra, çok daha güzel bir ağaç görüp onun altına gitmeyi isteyecek Yine Allah Teâlâ ile aralarında buna benzer konuşma geçecek ve üçüncü defa görüp altında dinlenmeyi istediği ve sonunda kavuştuğu ağaç, cennet kapısının yakınında bulunacak Bu defa cennetliklerin şen şakrak seslerini duyunca “Yâ Rabbi! Beni oraya koy!” diye yalvaracak Cenâb-ı Mevlâ ona, “Acaba sana dünya kadar, hatta bir o kadar daha yer versem, bu tükenmeyen isteklerin son bulur mu?” deyince, cennette herkesin yerini tuttuğunu, kendisine bu kadar geniş bir mekân kalmadığını düşünen adam, bu baş döndürücü teklif karşısında aklını oynata yazdığı için kendisiyle Allah Teâlâ’nın alay ettiğini sanacaktır Olayın gerisi yukarıda gördüğümüz şekildedir
Allah Teâlâ’nın iman ve amellerini beğenip seçtiği kullarına kerâmet fidanları dikmesi, onları özel surette ağırlaması demektir Bu nimetleri mühür altına alması, onlara olan ikramını garanti altına alması ve kesinlikle değiştirmemesi anlamınadır Bu nimetlerin nasıl olduğu konusunda hiçbir bilgi verilmemekte, onları kimselerin görüp duymadığı, hatta hayal bile edemediği belirtilmek suretiyle, bu nimetlerin en üstün ve tamamen özel ikramlar olduğu ifade edilmektedir
Cehennemden son olarak çıkan kimselerle ilgili olarak insana sevinç göz yaşları döktürecek hadisler vardır Bütün bu rivayetler, Yüce Rabbimizin kullarına olan sevgisinin ve merhametinin büyüklüğünü, onları sevindirmekten pek hoşlandığını ortaya koymaktadır Bu hadislerden biri özetle şöyledir:
Kıyamet gününde Allah Teâlâ, meleklerine, cehennemden en son çıkan kuluma küçük günahlarını gösterin, ama büyük günahlarını göstermeyin, buyuracak Melekler ona “Sen falan zaman şu, şu, şu işleri yaptın Filan gün de şunları, şunları yaptın” diyecekler O zât yaptıklarını inkâr edemeyip hepsini kabul etmek zorunda kalacak ‘Ya büyük günahlarım da ortaya dökülecek olursa ben ne yaparım?’, diye korkacak Fakat ona, Allah Teâlâ tarafından bağışlandığı, ayrıca yaptığı her bir kötülüğe karşılık bir sevap verildiği söylenince, hiç ummadığı bu mükâfat karşısında hudutsuz bir sevince kapılan adam: “Yâ Rabbî! Ben birtakım şeyler daha yaptım ki, onları burada göremiyorum” diyecek
Bu hadisi, Resûlullah Efendimiz’in ağzından bizzat dinleyen Ebû Zer el-Gıfârî radıyallahu anh, Peygamber-i Zîşân Efendimiz’in, yukarıdaki hadiste gördüğümüz gibi, o zaman da gerideki dişleri görününceye kadar güldüğünü söylemektedir (Müslim, Îmân 313)
Bu ve benzeri hadîs-i şerîfler bizi Cenâb-ı Hakk’ın buyruklarına sarılmaya yöneltmeli, iyi bir kul olma gayretimizi artırmalıdır
Hadislerden Öğrendiklerimiz
1 Allah Teâlâ’nın lutuf ve ikrâmının haddi hesabı yoktur
2 Hedefimiz, Cenâb-ı Hakk’ın kerâmet fidanlarını kudret eliyle diktiği bahtiyarlar arasına girmek olmalıdır

Riyazüs Salihin

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.