Bir İç Kanama Gibi Sessiz Ve Derin

Bir Iç Kanama Gibi Sessiz Ve Derin
Ey insan! Sen Rabbi'ne varan yolda oyalanmadasın-ama ne etsen de, çaresiz, O'na varacaksın

(İnşikak: 6)


aramak kaçamak bakışlarda derin bir anlam yakalamak gibi bir şehrin bize ait olan sokaklarından bize ait olmayan insanları avuçlayıp rüzgarına saçlarını vermek gibi gök kubbe altında bizi ferahnak kılacak bir şadırvanı sorar gibi ruhta karar kılan o kıpırdanışın sıcacık adımlarını duyumsar gibi, onu yakalamak istercesine kargışımızın çoğalan ellerine kafa tutar gibi sükunete özlem duyan coşkun dalgalar gibi


yağmurun hangi tene değeceğini şaşırması arayıştan değil de nedendi mevsimleri takvimlerin üstünde metruk kılıp da eğleşen saatleri elinin tersiyle iter gibi değil mi aramak biraz agâh, biraz tasalı


aramak sonu gözükmeyen ve aslında başlangıcı hiç olmayan; garip, kuşatıcı, vakur, şefkatli bazen, biraz hoyrat bir eylem olarak kalakalmıştı dimağımda başlayınca sonu gelmeyen öksürük krizleri gibi zihnimi kurcalayan o enfüsi anlamların peşine düşmek aramak, ki hiç nihayete ermez, rızaya meftun öylesine


değil mi ki Allah her yerde hazır ve nazırdır o halde herkes yolda kendine mahsus yerini almalıdır dönmelidir insan evine, dönmelidir kalbine savursa da aman vermez fırtınalar seni, en emniyetli yerler savrulduğun yerlerdir asıl sükûnet fırtınadadır yürümelisin çünkü tüm yolculuklar ilk adımla başlar yürümekten korkma bilmemekten korkma en zarif yürüyüşü yürümeyi bilmeyenler yapar zira çocukların albenisi bu yüzdendir sabredip bekleme zamanı ile harekete geçme vakti arasındaki o hassas dengeyi ihtimamla kurmalısın her adımını aheste at at ve unutma ki bütün sırlar vakti gelince çözülür koy bir kenara kendini bizi açık yollara erişmekten alıkoyan şey, sadece kendi bağımlılığımızdır kişi ancak tamamen bağımsız ve azade olduğunda birikebilir enerjimizi en çok tüketen meşguliyetimiz de, kendimize önem verişimizdir


ara suyu buldukça, suya kanAdıkça dudakların daha da kuruyacaktır durma yine ara zira bu güzel bir işarettir görmenin tek yolu gözlerini kâinata ve etrafındaki yaradılışa açık tutmaktır ayetler oradadır


aramak, boşluğu doldurmanın fakültesidir içindeki yekpare sarsıntıların salahıdır bulduğunu sandıkça yaraların artacaktır yaralarınla birlikte devinimin de daha nazenin daha hassas olmaya başlayacaksın belki bir meltem bile incitecektir seni lakin üstünde hiç aşk yarası taşımayan kişi ya delidir ya ölü bunu böyle bil aşkın da yaran da sana ait değildir aslında o ikisi de senin çabalamanla olmamıştır veren yalnız Allah'ın kudret elidir


aramalısın daha çok daha da aradıkça öleceksin ki yaşamak isteyen ölmelidir bulmaya çalışmalısın hürriyetini kuşlar gibi kendi kendimizde ölmedikçe ve adımız başka bir kişiyle ya da şeyle anıldıkça bize hürriyet yoktur bu yol başını başka yaşamaklara vermişlerin yolu değildir mesajlar hep satır aralarında gizlidir doğrudan soru sormak bu usulde vusulsüzlüğe sebeptir


ara bulmaya yakınsın çünkü gökyüzü hiçbir yerde, kalbini Allah'a açan insanların üstünde olduğu kadar berrak değildir ara, bir hayret lazım bize! her fiili tamamına erdiren yalnız Allah'tır bir cümle, bir kelime, bir feraset, bir dost, bir fikir; ara seni sevgiliye götürecek olan izbelerdir bunlar işaretin ta kendileridir arayışçı bir pervaneyi yanarak ölmekten başka ne mutmain edebilir? durma çünkü kapılar vardır kapılar açılmak içindir yoksa varlıkları niyedir? çalınan her kapı hemen açılsa ümidin sabrın ve isteğin önemi nice olurdu? ara evinin penceresini büyütmeye bak zira penceresi kadar düşecektir bir eve ayın ışığı


kusursuzluk senin lügatte bildiğinden daha başka bir şeydir kusursuzluk, arayışçının içinde olduğu anın oğlu olabilmek için nefisten ve başına buyrukluktan kaçma disiplinini yakalamak demektir aramanın rengi neftidir bu sebeple dikkatli bakmalısın arayışçı kardeşim, bil ki hazineyi açan anahtar aşktan başka bir şey değildir!


özetle elinde iki şey var talip biri şiir, öteki zaman işte şimdi sonu gelmez bir yolculuğa talipsin!


İman edenlerin Allah'ı zikretmesi ve Hak'tan ineni okuması için gönüllerinin aşkla ürperme zamanı daha gelmedi mi?

(Hadid: 16)


***



Su Üstüne Yazı Yazmak Bu latif kitap nasıl anlatılabilirdi ki? Şiir, temaşa ve idrakin birbiri üstüne kurduğu velayeti önce kalbine sonra parmaklarına sonra da bir kitaba sığdırmıştı derviş Muhyiddin Şekur Beni bu kitapla buluşturan Kudret'e duyduğum hayretle birlikte yazara bizi bu kitapla hemdem kıldığı için sonsuz şükran


-Büşra Yeleğen ('Su Üstüne Yazı Yazmak' Üstüne)