Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
kippur, savaşı, yom

Yom Kippur Savaşı

Eski 07-26-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Yom Kippur Savaşı



6 Ekim 1973'de başlayan bu savaşa, Müslüman dünyasının Ramazan ayına rastlaması dolayısiyle Ramazan Savaşı ve İsraillilerin çok kutsal bir ayı olan Yom Kippur'a rastlaması dolayısıyla, Yom Kippur Savaşı adı verilmiştir Fakat esas itibariyle Yom Kippur Savaşı diye adlandırılmaktadır


Bu savaşın, bundan önceki Arap-İsrail savaşlarına nazaran iki mühim hususiyeti ve farklılığı vardır Araplar ve bilhassa Mısır tarafından başlatılan bu savaşın amacı, daha öncekilerde olduğu gibi, İsrail'in haritadan silinmesi değil, 1957 savaşında İsrail'in ele geçirdiği toprakların geri alınması ve bu suretle Arapların prestijinin tamiri ve yükseltilmesi idi Bu savaşın ikinci farklılığı da, bilhassa Mısır'ın Sina cephesinde yaptığı süpriz saldırı ile İsrail karşısında mühim başarılar elde etmesi ve İsrail'e, şimdiye kadar olduğundan daha ağır kayıplar verdirmesidir


1973 savaşı İsrail için, daha öncekiler gibi olmamıştır 1973 Yom Kippur Savaşı'na varan gelişmeler, esasında 1967 Savaşı'nı takip eden gelişmelerin devamından başka bir şey değildir 1967 Savaşı'ndaki ağır yenilgi, Arap ülkelerini İsrail'e karşı mücadelelerinde yeni yollar ve yeni taktikler aramaya sevketti Bu taktikler ve yeni politikalar, 1967 Ağustosu'nda Sudan'ın başkenti Hartum'da yapılan, önce Arap Dışişleri Bakanları toplantısında ve hemen arkasından da Arap Zirvesi'nde tartışılıp kabul edildi Buna göre, İsrail hiç bir şekilde tanınmayacak, İsrail ile hiç bir şekilde müzakerelere girişilmeyecek ve hiç bir şekilde İsrail ile barış anlaşması yapılmayacak, fakat Filistinlilerin hakları sonuna kadar savunulacaktı


Bu savunma konusunda kabul edilen metod da, İsraile karşı bir yıpratma savaşının (war of attrition) yürütülmesi idi Yıpratma savaşı için kullanılacak vasıtalar da İsrail sınırlarında devamlı olarak çatışmaları tahrik etmek ve bir de Filistin komandolarını kullanmaktı Bu komandoların finansmanını da petrol üreten ülkeler üzerine almıştır


1967 savaşından sonraki gelişmelerde iki ayrı istikamet göze çarpmaktadır Bir yanda Amerika, Araplarla münasebetlerini düzeltmek için Orta Doğu barışını gerçekleştirmeye çalışmış ve bu da İsrail ile münasebetlerine görüş ayrılıklarının ve hatta zaman zaman soğukluğun hakim olmasına sebep olmuştur Ayrıca, bu barışı gerçekleştirme çabalarını Sovyetlerle beraber yürütmeye çalışmıştır Amerika'nın bu faaliyetleri İsrail'in politikasına ters düşmekteydi Çünkü, İsrail başkaları tarafından hazırlanıp sunulan bir barışı değil, 1967 zaferinin kendisine sağladığı imkanları ve kozları kullanarak, Arapları kendisiyle müzakereye oturtmak suretiyle yapılacak bir barışı tercih ediyordu


İsrail-Amerikan münasebetleri bu şekle girerken, Mısır da 1969 Nisanı'ndan itibaren 16 ay sürecek olan yıpratma savaşına başlıyordu 1967 yenilgisinin hemen arkasından, Nasır Mısır silahlı kuvvetlerinde gayet radikal reformlara girişerek orduyu düzeltmeye çalıştı Aynı zamanda da, Sovyetler, savaş sırasındaki kayıpları telafi etmek için Mısır'ı yeniden hızla silahlandırmaya başladılar Böylece Nasır hazırlıklarını tamamladıktan sonra, 1969 Nisanı'ndan itibaren, Süveyş Kanalı'nın sol kıyısındaki mevzilerinden açtığı topçu ateşi ile, Kanal'ın sağ kıyısındaki İsrail mevzilerini bombardıman etmeye başladı


Bu bombardımanlar, İsrail mevzilerinde insan kayıplarına da sebep oldu Bu sebeple İsrail, her zamanki taktiğini kullanarak, bu topçu ateşine daha ağır bir şekilde karşılık verdi ve İsrail uçakları Mısır topraklarını bombardıman etmeye başladı


1970 yılının ilk dört ayında İsrail uçakları Mısır toprakları üzerinde 3300 uçuş yapmışlar ve 8000 ton bomba atmışlardır İsrail'in havadan verdiği bu karşılık o kadar müessir olmuştur ki, daha 1970 Ocak ayında, Mısır'ın hava savunmasının beşte dördü tahrip edilmiş bulunmaktaydı Onun içindir ki, Başkan Nasır 1970 Ocak ayında Moskova'ya gitti ve Sovyetlerden uçak ve füze istedi Sovyetler 150 Mig-21 uçağı ile SAM-3 füzeleri vermeyi kabul ettiler


Nisan başından itibaren Sovyetlerin kontrolundaki Mısır havaalanlarından kalkan ve yine Sovyet pilotları tarafından kullanılan uçaklar, İsrail mevzilerini bombardımana başladılar Bunun üzerine İsrail, Mısır'a yaptığı hava akınlarını durdurdu Fakat Haziran sonlarından itibaren Mısır İsraile karşı, bir hava savunma silahı olan ve yerden havaya atılan (Surface to Air Missiles) SAM-2 ve SAM-3 füzelerine kullanınca, işin rengi değişti Zira bu durum İsraili bir "önleyici" (preemptive) savaşa zorlayabilirdi


İsrail, Mısır'a ağır bir darbe indirerek, daha ileriye gitme cesaretini kırmak isteyebilirdi Halbuki bu dönemde Amerika İsrail'e baskı yaparak, İsrail'i yeni bir savaşa gitmekten alıkoymaya çalışmaktaydı Amerika'nın bu tutumu, İsrail'in 1973 savaşının ilk gününde bir sürpriz Arap baskınına maruz kalmasında büyük rol oynamıştır Mısır Sovyet füzelerini kullanınca, İsrail tekrar hava akınlarına başladı ve füze üslerini tahrip etmeye çalıştı Bunun üzerine Amerika'nın araya girmesiyle 7 Ağustos'ta yeni bir ateş-kes kabul edilerek Kanal Cephesi yeniden durgunlaştı


7 Ağustos ateşkes anlaşmasından sonra iki mühim gelişme oldu Birincisi Başkan Nasır'ın 28 Eylül 1974'de ani ölümü ve yerine General Enver Sedat'ın geçmesidir Enver Sedat, tanınmış bir isim değildi ve dolayısiyle Nasır kadar Arap dünyasında nüfuz sahibi olamazdı Yani, Mısır'ın bölgedeki tesiri zayıflayabilirdi İkinci gelişme, Kasım ayında Suriye Baas Partisi içinde bir darbenin meydana gelmesi ve Baas'ın aşırı grubunun iktidardan düşürülerek, mutedil bilinen Hafız Esad grubunun iktidarı ele alması idi Her iki hadise de Amerika tarafından iyimser bir şekilde karşılanmıştır


Enver Sedat'ın Mısır'da dahi otoritesini kabul ettirmesi kolay olmadı Bu sebeple, Enver Sedat, İsrail'in Sina'dan çekilmesini sağlamak ve Süveyş Kanalını tekrar milletlerarası deniz trafiğine açmak suretiyle bir prestij sağlamak için İsrail'le anlaşmak istedi İstediği de İsrail'in, Sina'nın tamamından değil, Akdeniz'de El-Ariş'ten güneyde Kızıl Denizde Ras Muhammed'e çekilecek bir çizgiye kadar çekilmesiydi ki, bu da Sina'nın yarısını Mısır'a terketmek demekti Enver Sedat'ın 1971 Şubatı'nda yaptığı bu teklif İsrail tarafından reddedildi


Bunun üzerine Enver Sedat, bu işin tek çıkar yolunun İsrail ile savaşmak olduğuna karar verdi Fakat bunun için de, herşeyden önce, silahlanmada İsrail ile eşit durumuna gelmek ve bilhassa saldırı silahlarına sahip olmak gerekiyordu Bundan dolayı Sedat, Mayıs 1972'de, yani SALT-İ anlaşmasının imzasından kısa bir süre önce Moskova'ya gitti Fakat Sovyetler çok değişmişti Şimdi Sovyetler, adeta Amerika ile birlikte ortak bir Orta Doğu politikası takip ediyorlar ve bölgede yeni bir çatışmanın çıkmasını istemiyorlar, intibaını aldı Dolayısıyla Sovyetlerden silah da sağlayamadı


Bir yandan Sovyetlerin bu tutumu, bir yandan da, 1971 Mayıs ayında Sedat'ın, Moskova taraftarı Ali Sabri'nin darbe teşebbüsü ile karşı karşıya kalması, Sedat'ın Sovyetlerden dönmesine sebep oldu Bunun neticesi olarak, 17 Temmuz 1972'den itibaren 17000 kadar olan Sovyet uzman ve danışmanlarını Mısır'dan çıkardı Ağustos ayında da, her iki devlet elçilerini geri çektiler


Enver Sedat'ın bu hareketi Sovyetlerin Orta Doğu'daki prestiji için çok ağır bir darbe idi Prestij kaybının yanında, Sovyetler Mısır gibi Orta Doğunun stratejik bir ülkesinden de çıkarılmış oluyorlardı Keza, İskenderiye'deki Sovyet deniz üssü de kapanıyordu Bu sebeple, Sovyetler 1972 sonbaharından itibaren tekrar Mısır'a yanaşarak, Mısır'ın modern silah isteklerini karşılama hususunda kapıyı aralamaya çalıştılar


Bu çabaların sonucu olarak 1973 Şubatında Mısır ile Sovyetler arasında bir anlaşma meydana geldi Bu anlaşmaya göre, Sovyetler Mısır'ın istediği silahları verecekti, lakin Mısır'ın askeri harekatının amacı da, Süveyş Kanalının sağ kıyısının ele geçirilmesinden öteye geçmeyecekti Bundan sonraki aylar, Mısır, Suriye ve şimdi bu ikisi ile tekrar barışmış olan Ürdün arasında yoğun temaslar ve savaşın planlaması için müzakerelerle geçti Savaşın sadece Sina ve Suriye (yani Golan) cephesinde yapılması kararlaştırıldı


Yahudilerin en kutsal günü olan Yom Kippur'un tatil olduğu 6 Ekim 1973 günü Mısır ve Suriye kuvvetleri aniden İsrail'e karşı saldırıya geçtiler Saldırı planları o kadar gizli tutulmuş ve saldırılar o kadar ani olmuştur ki, ne Amerika ve ne İsrail bu saldırıları ne önceden haber alabilmiş ve ne de tahmin edebilmişlerdi Sürpriz bu sefer Araplardan gelmekteydi İsrail karşılaştığı bu iki cepheli sürpriz saldırı karşısında, 1967'dekinden farklı hareket etmiştir


1967 Savaşı'nda İsrail önce Sina'da harekete geçmiş ve Suriye cephesinde savunma yaparak, Sina'yı tamamen işgal ettikten sonra, Golan tepelerinde saldırısını sürdürmüştür 1973'de ise, ağırlığı önce Suriye cephesine vermiştir Suriye Cephesinde, sade Suriye askerleri çarpışmıyordu Irak 3 tümenlik bir kuvvet ile üç uçak filosunu Suriye'ye göndermişti Fas 1800 kişilik bir kuvvet ile Suriye cephesine katkıda bulundu Suudi Arabistan ise küçük bir kuvvet ile bu savaşa katıldı Ürdün ise güney Suriyeye 2 zırhlı tümen göndermişti


Bu kuvvetler daha ziyade, Ürdün'ü kuzeyden gelecek bir saldırıya karşı korumak içindi Suriye cephesi 1967'deki gibi yine başarılı olamadı Araplar için Suriyeliler 900-1200 tank, 45000 kişilik bir kuvvet ve 300 uçakla Golan cephesinde harekata başladı Golan'daki İsrail garnizonunda ancak 180 tank ve 4500 asker bulunuyordu Bu sebeple Suriyeliler çabuk ilerlediler ve Kuneitra'yı da alarak ve İsrail'e bilhassa tank bakımından ağır kayıplar verdirerek 1967 öncesi sınırlarına kadar ilerlediler Fakat İsrail kendisini çabuk toparladı ve cepheyi bir kaç gün içinde takviye ederek 10 Ekimden itibaren Suriye kuvvetlerini geri sürmeye başladı Araplar geri çekildiler


17 Ekimde, Suriye-İsrail cephesi, 1967 sonrasının şekline girdi ve çarpışmalar da durdu İsrail, kendi topraklarını kurtarmıştı Bunun üzerine İsrail, Suriye cephesinden aldığı bir kısım kuvvetlerini Sina cephesine sevketti Sina cephesi de başlangıçta ve genel olarak İsrail için iyi gelişmedi Mısır uçakları havadan Kanalın doğu kıyısındaki İsrail mevzilerini ağır bir şekilde bombalayıp, İsrail cephesine hem insan ve hem de tanklar bakımından mühim kayıplar verdirirken, Mısır kuvvetleri de Süveyş Kanalını geçerek Kanalın doğu kıyısında köprübaşı tutmaya çalıştılar


Mısır'ın harekat planı üç kademeli idi Birinci kademe Kanal'ın doğu kıyısında köprübaşları tutmaktı İkinci kademe, Batı Sina'daki stratejik Khatmia, Gidi ve Mitla geçitlerini ele geçirmekti Üçüncü kademe de, bu geçitleri aldıktan sonra ilerleyip İsrail sınırına dayanmaktı Mısır kuvvetleri 24 saat içinde karşı kıyıya geçip; köprübaşlarını kurmaya ve 500 tankı geçirmeye muvaffak oldular Şimdi ikinci hedef, 20 mil ötedeki üç stratejik geçidi ele geçirmekti Fakat bunu yapamadılar Ancak 4-5 mil ilerleyebildiler


14 Ekimde, Bar Lev hattı denen İsrail cephesine Büyük Acı Göl bölgesinde yaptıkları büyük bir taaruz başarısızlıkla neticelendi Çünkü İsrail Suriye cephesini tesbit etmiş ve Sina'ya dönmüş bulunuyordu İsrail kuvvetleri Mısırlıları durdurdukları gibi, 15 Ekimden itibaren, kuzeydeki Mısır 2'inci Ordusu ile güneydeki Mısır 3'üncü Ordusunun arasından ve Büyük Acı Gölün kuzeyinden kanalı geçerek Mısır topraklarına ayak bastılar Bundan sonra güneye dönerek 3'üncü Mısır Ordusunu arkadan çember içine aldılar


Mısır'ın 3'üncü Ordusunun durumu çok tehlikeli idi Fakat, iki Mısır ordusunun arasından Kanal'ın batı yakasına geçen İsrail kuvvetlerinin durumu daha az tehlikeli değildi Bundan dolayı, her iki taraf da Güvenlik Konseyi'nin 22 Ekim 1973 günlü 338 sayılı kararını aynı gün akşamı kabul ederek çarpışmaları durdurdular 338 sayılı karar, tarafları ateşkese ve 242 sayılı kararı derhal uygulamaya davet etmekteydi 242 sayılı kararda, İsrail'in 1967'de işgal ettiği topraklardan çekilmesinden söz edildiği için, 338 sayılı kararın bu kısmı Araplara verilmiş bir tavizdi Buna karşılık, karar tarafları müzakerelere davet etmekteydi ki, bu da İsrail'in eskidenberi istediği bir husustu


Ateşkese rağmen, İsrail, Mısır 3'üncü Ordunun etrafındaki çemberi tamamlamak için, 23 Ekim'de çarpışmaları yeniden başlatınca, yeni bir kriz doğdu ve bu kriz Amerika ile Sovyet Rusya'yı karşı karşıya getirdi Esasen her iki büyük devlet de 1973 Savaşı'na dolaylı bir şekilde katılmıştı Sovyetler 10 Ekim'den itibaren Mısır ve Suriye'ye yoğun silah sevkiyatına başlayınca, Amerika da 13 Ekim'den itibaren İsrail'e silah göndermeye başlamıştı


Durumun böyle olduğu bir sırada, İsrail'in çarpışmaları başlatması üzerine Mısır, kendisi ile İsrail kuvvetleri arasına Amerikan ve Sovyet kuvvetlerinin konulmasını istedi Sovyetler bu teklifi derhal desteklediler Fakat Amerika buna o kadar kesin bir şekilde karşı çıktı ki, Sovyetler gerilemek zorunda kaldılar Bunun üzerine, Güvenlik Konseyi'nin, taraflar arasına Birleşmiş Milletler kuvvetlerinin konulmasına dair 25 Ekim 1973 ve 340 sayılı kararı kabul edildi Bu suretle dördüncü Arap-İsrail savaşı da sona ermiş olmaktaydı


Fakat ortada yine barış yoktu Halbuki 338 sayılı karar, bu amaçla tarafların müzakereye oturmasını istiyordu Bunu da birisinin sağlaması gerekliydi İşte Amerikan Dışişleri Bakanı Dr Henry Kissinger bu işi üzerine alan kişi oldu Kissinger'in Tel-Aviv ile diğer Arap başkentleri arasında defalarca gidip gelmek suretiyle gerçekleştirdiği mekik diplomasisi (shuttle diplomacy) sonunda, Mısır ile İsrail arasında, 18 Ocak 1974'de, İsrail'in Sina'da belli bir ölçüde geri çekilmesini sağlayan bir anlaşma imzalandı


Süveyş-Kahire yolunun 101'inci kilometresinde imzalanmış olması dolayısıyla, 101'inci Km Anlaşması adı da verilen bu anlaşmanın en büyük hususiyeti, diplomatlar değil, ama Mısır ve İsrail Genelkurmay Başkanları arasında müzakere edilip imzalanmış olmasıdır Bu suretle, askeri mahiyette de olsa, İsrail ve Mısır en yüksek askeri seviyede bir masa etrafına oturmuş olmaktaydılar


Anlaşmaya göre, İsrail, Süveyş Kanalı'nın batı yakasındaki bütün kuvvetleri çektiği gibi, doğu yakasında da kuvvetlerini kıyıdan 20 mil kadar geriye çekecekti Kanal'ın doğu kıyısında Mısır askeri bulunmakla beraber, İsrail ile Mısır kuvvetlerinin arasına B M kuvvetleri yerleştirilecekti Gerek Mısır'ın, gerek İsrail'in kuvvetleri 7000 kişiyi geçmeyecek ve ancak hafif silahlara sahip olacaktı


Bu anlaşmayı taraflar, bir barış antlaşması değil, fakat o istikamette atılmış bir "ilk adım" saymakta idiler Bu anlaşma ile Mısır Süveyş Kanalı'nın her iki tarafına sahip olmakla Kanal'ı tamamen ele geçirmiş olmaktaydı Bundan dolayı Kanal, gerekli temizlikler yapıldıktan sonra, 5 Haziran 1975'de tekrar dünya deniz trafiğine açıldı


101'inci Km Anlaşması, Amerika'nın Orta Doğu diplomasisinde büyük bir başarı idi Çünkü, 1967 savaşında, diğer Arap devletleri ile birlikte, Amerika ile diplomatik münasebetlerini kesmiş olan Mısır, 1974 Anlaşması'ndan sonra bu münasebetlerini tekrar kurdu Diğer taraftan, mekik diplomasisi sırasında Dr Kissinger, Amerika ile münasebetleri kesilmiş olduğu halde, mesela bir çok defalar Şam'a gidip geldi ve Suriye de bunu kabullendi Böylece Amerika, Araplarla olan münasebetlerini tekrar tesis etmiş olmaktaydı


Amerika Dışişleri Bakanı Dr Kissinger, Tel-Aviv ile Şam arasında bir süre yine mekik dokuduktan sonra, 31 Mayıs 1974'de, İsrail-Mısır anlaşmasına benzer bir anlaşmanın İsrail ile Suriye arasında da imzalanmasını sağladı Bu anlaşma ile de, İsrail Kuneitra'nın gerisine çekiliyor ve İsrail ve Suriye kuvvetleri arasına yine BM Kuvvetleri konuyordu Görülüyor ki, Kissinger'in Orta Doğu barışındaki taktiği, barışa adım adım ilerlemekti Bundan dolayı Kissinger'in bu politikasına mekik diplomasisinin yanında, "adım, adım" diplomasisi de denilmiştir


Kissinger'i böyle bir diplomasiye zorlayan sebeplerin başında İsrail'in tutumu gelmekteydi Zira, atılan her adımda İsrail, elinde tuttuğu topraklardan bir parçasını geri vermekteydi Bunun için İsrail, verdiği her toprak parçasına karşılık barış için bir taviz elde etmek istiyordu İsrail buna, "her toprak parçası için bir parça daha barış" prensibi demekteydi 101'inci Km anlaşmasından sonra Mısır-Amerikan münasebetlerinin düzelmesi, Mısır'ın Amerika'nın çabaları ile Süveyş Kanalı'na tekrar kavuşması ve İsrail bakımından hiç değilse askerlerin bir masa etrafına oturması, Orta Doğu gelişmelerinde gayet müsbet gelişmelerdi Bundan dolayı Kissinger, yeni adımlar atmak hususundaki çabalarının arkasını kesmedi


Mekik diplomasisine devam ederek, İsrail ile Mısır'ın bir adım daha atmalarını sağladı ve 1 Eylül 1975'de, Sina konusunda İsrail ile Mısır arasında yeni bir anlaşma daha imzalandı Bu anlaşma ile İsrail, Sina'daki Mitla ve Gidi geçitleri ile Abu Rudeis petrol kuyularını Mısır'a terkederek daha da geriye çekilmekteydi Mısır ve İsrail kuvvetlerinin arasına 200 personelli Amerikan erken uyarı sistemi konacaktı Bu suretle Mısır'ın ani saldırısına karşı İsrail'in güvenliği sağlanmış oluyordu Ayrıca, Mısır Abu Rudeis kuyularından elde edeceği petrolden her yıl 45 milyon tonunu İsrail'e satacaktı


Nihayet, Mısır, İsrail gemilerinin değil, fakat İsrail'e yük getiren diğer ülkeler gemilerinin Süveyş Kanalı'ndan geçmesine izin verecekti Mısır bu anlaşma ile iki büyük kazanç elde etmiş oluyordu: Biri, Sina'da biraz daha toprağını geri alması ve bilhassa Mitla ve Gidi geçitleri gibi savunması için çok değerli noktaları ele geçirmesi idi İkincisi ise, İsrail'in, işgal ettiği Arap topraklarını geri verme kavramını yavaş yavaş benimsemeye başlaması idi


Fakat İsrail bunu yaparken, iki taviz elde etmişti: Biri, erken uyarı sistemine Amerika'yı karıştırmakla, bir bakıma Amerika'yı İsrail'in güvenliğinden sorumlu bir hale getiriyordu İkincisi ise, sırf anlaşma karşılığında Amerika'nın İsrail'e 21 milyar dolarlık askeri yardım ile 700 milyon dolarlık ekonomik yardım yapmayı kabul etmesiydi Ne olursa olsun, 1978'in Camp David Anlaşmalarına giden yol açılmıştı

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.