Selahaddin Eyyubî |
07-26-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Selahaddin EyyubîSelahaddin Eyyubî Eyyûbîler Devletinin kurucusu Künyesi, Melik Nâsır Ebû Muzaffer Yûsuf bin Eyyûb bin Şâdî?dir 1137?de Tekrit?te doğdu Babası Necmeddîn Eyyûb; Âzerbaycan?da Erivan?ın Devin kasabasındaki Hazbânî kabîlesine mensup olup, Büyük Selçuklu Sultânı Mesud Şâhın Tekrit muhâfızıydı Selâhaddîn Eyyûbî?nin çocukluğu, babasının muhâfızlığını yaptığı Tekrit ve Baalbek?te geçti Tekrit, Baalbek ve Şam?da yetişip, iyi bir tahsil ve terbiye gördü Baalbek ve Şam?dayken, babasıyla berâber, Selçuklu atabeklerinden Nûreddîn Mahmûd Zengî?nin yanında Haçlılara karşı yapılan muhârebelere katıldı Muhârebelerde cesâret ve yiğitliğiyle dikkat çekti On yedi yaşındayken, Atabek Nûreddîn Mahmûd Zengî?nin sarayına alındı Böylece devlet teşkilâtı ve idâresini de mükemmel bir şekilde öğrendi Bu sırada, babası Necmeddîn, Şam, amcası Şirkûh da Humus vâliliğine getirilmişti Nûreddîn Zengî, 1162?de Mısır?la ilgilenmeye başladı Komutanı Şirkûh?u Haçlılara karşı savaşması için Fâtımî halifesi El-Adid?in hizmetine verdi Selâhaddîn?i de yardımcısı olarak onun yanına kattı Sirkûh emrindeki askerler ve yeğeni Selâhaddîn?in yardımıyla Mısır?da kısa sürede sükûneti sağladı, isyan eden birlikleri bastırdı ve idâreyi eline geçirdi 18 Ocak 1169 târihinde îdâm edilen vezir Şaver?in yerine Şirkûh Mısır-Fâtimî vezîri oldu Ancak Şirkûh?un da çok geçmeden vefât etmesi üzerine Selâhaddîn Eyyûbî, 26 Mart 1169?da, Halîfe El-Adid tarafından amcasının yerine vezîr tâyin edildi Böylece Selâhaddîn Eyyûbî, bir taraftan Nûreddîn Zengî?nin ordu kumandanı, diğer taraftan Fâtımî vezîri oluyordu Onun gerçekte emir aldığı makam ise Nûreddîn?di ve Fâtımî halifesine sâdece şeklen bağlıydı Selâhaddîn Eyyûbî, bundan sonra icrâatlarında gâyet siyâsî hareket edip, devlet kadrolarına iş bilir ve kâbiliyetli memurlar tâyin etti Saray, halk, kumandanlar, komşu ve İslâm devletleriyle münâsebetlerini gâyet iyi tutmaya çalıştı Selâhaddîn Eyyûbî?nin icrâatları Mısırlı ve Sûdanlı Şiî askerlerin isyânına sebep olduysa da bastırıldıBöylece Fâtımî sarayında idâreye tam mânâsıyla hâkim oldu Selâhaddîn Eyyûbî?nin Mısır?daki icrâatları, başta Papalık olmak üzere, Haçlıları telaşlandırdı Selâhaddîn Eyyûbî?nin Fâtımî veziri olmasıyla, Müslümanlara karşı ittifâk sistemi bozulan Kudüs?teki Frank Haçlıları, Ortadoğu hâkimiyetlerini tehlikede gördüler Selâhaddîn Eyyûbî?yi ortadan kaldırmak üzere Kudüs?teki Haçlılara Avrupa?dan ve Bizans?tan takviye kuvvetler geldi Selâhaddîn Eyyûbî ise, Frank ve Haçlılarla âsî Mısırlılara karşı Selçuklu Atabeği Nûreddîn Mahmûd Zengî?den yardım istedi 1170 yılında Mısır?a saldıran Haçlılara şiddetle karşı koyup, geri çekilmeye mecbur bıraktı 1171?de, Kızıldeniz sâhilindeki liman şehri Eyle?yi fethetti Atabeg Nûreddîn Zengî?nin isteğiyle 1171?de, Cumâ Hutbesini, hasta Şiî Fâtımî Halîfesi Âbid adına değil de Bağdat?taki Abbâsî Halîfesi adına okuttu Selâhaddîn-i Eyyûbî?nin Mısır?da Abbâsî Halîfesi adına hutbe okutması, Müslümanları çok sevindirdi 1171?de, Fâtımî Halîfesi Âbid öldü Bundan sonra Selâhaddîn Eyyûbî, Mısır?da idâreyi bütünüyle ele aldı Abbâsî halîfesi, Atabeg Nûreddîn Zengî?ye kumandanlarından Selâhaddîn-i Eyyûbî?nin muzafferiyetleri üzerine kıymetli hil?atler gönderdi Nûreddîn Zengî de, hil?atleri halîfenin elçilik heyetiyle berâber, Selâhaddîn Eyyûbî?ye gönderdi Mısır?daki iktidâr değişikliği, Haçlıların tekrar harekete geçmesine sebep oldu 1173?te Sicilyalı Normanlar, kuvvetli bir donanmayla, İskenderiyye?ye çıkarma yaptılarSelâhaddîn Eyyûbî, Norman çıkarmasına karşı, üç gün devâm eden şiddetli kara muhârebesi yaptı Sâhile çıkan bütün Normanlar, öldürülüp, pek çok ganîmet alındı 1174 yılında, Sultan Nûreddîn vefât etti ve Suriye?de iç karışıklıklar başladı Bu durumdan istifâde etmek isteyen Kudüs Kralı, Humus?u kuşattı Selâhaddîn, derhâl Humus önlerine geldiyse de, Haçlılar şehri zaptetmişlerdi Selâhaddîn Eyyûbî?nin başarılarını gören Abbâsî Halîfesi, 1175?te saltanatını tasdik etti Böylece, 1169?da Fâtımî vezîri, 1171?de Mısır Hâkimi, 1175?te de istiklâlini îlân ederek, Sultan unvânını alan Selâhaddîn Eyyûbî, 1176?da Şiî Fâtımîlerin bölgedeki son izlerini de ortadan kaldırdı Fâtımîlerin hâkim oldukları topraklarda, kuvvetli bir idâre kurdu Devlet teşkilâtı, memleket îmârı, mektep ve medrese tahsilinin üzerinde durarak, teşvik ve tatbikâtını yaptırdı Sapık fikirleri kaldırıp, hak ve orta yol olan Sünnîliği yaymaya başladı İcraatlarında muvaffak oldu Fâtımîlerin, bölgeye yaydığı fikirlerin önüne geçip, Ehl-i sünnet îtikâdının yayılmasına hizmet etti Kâhire Kalesinin inşâsını başlattı 1177 Kasımında, Haçlılara karşı, Filistin Seferine çıktı Gazze ve Askalan?ın askerî mevkilerini tahrip etti Eyyûbî askerleri, ganîmet için dağılınca, Haçlılar fırsatı değerlendirdiler Kerek Kontu Renaud kumandasında toplanıp, Eyyûbî ordusuna büyük bir darbe vurup, Selâhaddîn Eyyûbî?yi öldürmek istediler Selâhaddîn Eyyûbî, Haçlıların niyetini anlayıp, ordusunu topladı 25 Ekim 1177 târihinde Remle?de, Haçlılara kesin darbeyi indirdi Ancak, çok istediği hâlde Kudüs?ü alamadı 1178 ve 1179?da, Haçlılar üzerine harekâtını şiddetlendirdi Eyyûbî kumandanları, pek çok Haçlı reisini esir aldılar Selâhaddîn Eyyûbî, 1179 yazında Şeria Nehri kıyısında, Yâkub Köprüsü yanındaki, Haçlıların Yâkub Geçidi Kalesini fethetti 1180?de Haçlılar, iki yıllığına mütâreke istedi Kabul etti Haçlılar mütârekeye uymadılar Mısır?a giden kervanlara saldırdılar Mısır?ın İslâm ülkeleriyle olan ticâretini engelleyip, Eyyûbîleri iktisâdî yönden çökertmek istediler Selâhaddîn Eyyûbî, Suriye?de de hâkimiyet kurmak için, 1183 yazında Halep?i zaptetti Elcezire?yi aldı Eyyûbîlerin Suriye harekâtı, Haçlıları telâşlandırdı Eyyûbî hâkimiyeti sâhasında sıkışıp kalmak tehlikesinin önüne geçmek istediler Trablus Kontu III Raymond?un dört yıllık antlaşma isteğiyle mütâreke yapıldı Haçlılar, antlaşmaya yine uymadılar Kerek Kalesi yakınından geçen büyük bir ticâret kervanına saldırdılar Selâhaddîn Eyyûbî, Haçlılardan bu tecâvüzün ziyânını karşılamalarını ve tazminat vermelerini istedi Kabûl etmemeleri üzerine, sefere çıkıp, 1180 Şubatında Kerek bölgesini zaptetti Ticârî kervan tecâvüzünü, Haçlılara fazlasıyla ödettirdi Selâhaddîn Eyyûbî, Ortadoğu?da çıbanbaşı olan Haçlıları bölgeden atmak için, 1180?de büyük bir faaliyet içine girdi Mısır?dan kuvvet topladı Suriye?den de asker toplanmasını istedi Haçlılar, meselenin ciddiyetini anlayıp, büyük ordu topladılar Kudüs Kralı Guy, yirmi bin kişilik, diğer Haçlı kral, prens, kont ve kumandanları, toplayabildikleri kuvvetleriyle, Sefûriye?de mevzi aldılar Selâhaddîn Eyyûbî, 1187 yazında Taberiye Gölü sâhiline geldi 1187 Temmuz başında, Taberiye şehrini fethetti Kale?deki Haçlı kuvvetleri, karşı koyup Eyyûbîleri susuz bırakarak, güç duruma düşürmek istediler Trablus Kralı Raymond?un, kalede müdâfaa isteği, diğer Haçlılar tarafından Eyyûbîlerle ittifak etmekle suçlanmasına sebep oldu Haçlılar, Selâhaddîn Eyyûbî?ye hücum etme kararı aldılar Selâhaddîn Eyyûbî, Hattin?e gelen Haçlıları, büyük bir bozguna uğrattı Haçlı kral ve ileri gelen reislerinin çoğunu esir aldı Yıllardan beri Müslümanlara çok zulüm eden Haçlı kumandanlarını cezâlandırdı Hattin Zaferi sonunda Akka, Nâsıra, Nablus, Hayfa, Cinin ve Arsuf şehirleri ele geçirildi Bunları Tıbnîn, Sayda Cübeyl ve Beyrut?un fetihleri tâkip etti Selâhaddîn Eyyûbî, 1187 Temmuzunda kazandığı Hattin zaferi sonunda, Filistin?deki fetihlere rağmen durmadı İleri harekâta devam etti Birinci Haçlı Seferinden (1096-1099) beri Haçlıların işgâlindeki Kudüs şehrini hedef tâyin ederek, yola çıktı 1187 Eylülünde Beytullah, Asariya ve Zeytindağı?nı zaptetti Kudüs?e gelip, şehrin batısında karargâh kurdu Haçlılar, müdâfaayı bu istikâmette kuvvetlendirince, Kudüs?ün kuzeyinden de muhâsarayı başlattı Mancınık kullandı Eyyûbîlerin muhâsarasına dayanamayan Haçlılar, 1187 Eylül ayı sonunda teslim oldu Selâhaddîn Eyyûbî, Kudüs şehrini teslim alınca; Birinci Haçlı Seferi sonunda, Haçlıların, Müslümanları câmilerde genç, ihtiyar, çocuk, kadın, erkek ayırt etmeksizin öldürüp, sokaklardan akan kan, atların karnına yükseldiği gibi, hunharca katliam yaptırmadı Zengin Haçlıları ve Hıristiyanları, kurtuluş akçesiyle serbest bırakıp, fakirlerini affetti Kudüs?te kalmak isteyenlere de, cizye ödemek şartıyla müsâade ettiKudüs?ün, 89 yıl sonra tekrar Müslümanların eline geçmesi, İslâm âlemini çok sevindirdi Selâhaddîn Eyyûbî?nin, zaferine İslâm memleketlerinde şükran ifâdesi olarak dînî merâsimler yapıldı Bütün Müslümanların gönlünde taht kurdu Haçlıların tahrip ettiği şehri, yeniden îmâr etmeye başladı Kudüs?ün mübârek makamları, evler ve Mescid-i Aksâ ile Kubbetü?s-Sahra?yı tâmir ettirdi Şehirde hastane, mektep ve medreseyle sosyal tesisler yaptırdı Eyyûbî emirleri de Kudüs?te pek çok sosyal tesisler ve nâdide binâlar inşâ ettirip, şehri îmâr ettiler Haçlı katliam ve tahribatının izlerini silmeye çalıştılar 1188 yazında Lâzkiye, Cebele ve Busra?yı zaptettiAntakya?yı kuşattıysa da, kralı mütâreke istedi Mütârekeyi kabul ederek, 1189 yılının Ocak ayı ortasına kadar Safed, Kevkeb, Kerek ve Şevbek?i fethetti Selâhaddîn Eyyûbî?nin Haçlılara karşı mücâdelesi sonunda, Kudüs elden çıkınca, Papalığın propagandasıyla Avrupa kıtası ve Hıristiyan âleminde, Müslümanlar üzerine sefer hazırlığı başlandı Papa III Clemens?in teşvikiyle Fransa, İngiltere kralları ile Almanya imparatoru kumandasında Eyyûbîler üzerine Üçüncü Haçlı Seferi (1189-1192) yapıldı Fransa Kralı Filip Ogüst ve İngiltere Kralı Arslan Yürekli Rişar, deniz yoluyla Filistin?e sâhilden gelip, Sur?da karaya çıktılar Selâhaddîn Eyyûbî?nin Kudüs fethinden sonra, serbest bıraktığı Haçlı kumandanları ihânet etti Fransa ve İngiliz kralının kumandasındaki Haçlı kuvvetlerine kılavuzluk ederek, devrin en meşhur askerî harekâtlarından olan Akka Muhâsarasını başlattılar Akka Muhâsarası, karadan ve denizden devam etti Eyyûbîler, karadan Haçlıları çok zor durumlara düşürüyorlarsa da, deniz yoluyla Avrupa?dan devamlı yardım almaları onların dayanmalarını uzatıyordu Akka Muhâsarası, 1191 yazına kadar devam etti Antlaşma müzakereleri devam ederken, Haçlılar, üç bin kişi katlettiler Kudüs?ün teslimini istediler Selâhaddîn Eyyûbî?nin cesurâne ve kahramanca mücâdelesi, Haçlıları akıl almaz icraatların içine düşürdü İngiltere Kralı Arslan Yürekli Rişar, kızını Kudüs Hâkimi Âdil?e, onun oğlu Melik Kâmil?e de şövalyelik pâyesi verdi Selâhaddîn Eyyûbî, bütün Avrupa?nın ve Hıristiyan âlemin seferber edilerek toplandığı orduya, 1192 Kasımına kadar devam eden uzun muhârebelerle karşı koydu İngiliz Kralı Arslan Yürekli Rişar, Eyyûbîlere esir düştü Selâhaddîn Eyyûbî, Hıristiyanlara karşı büyük bir âlicenaplık gösterdi Arslan Yürekli Rişar?ı serbest bıraktı Hıristiyanların mübârek makamları ziyâretine müsâade etti Hıristiyan âlemin bütün imkânlarını seferber ederek hazırladığı Üçüncü Haçlı Seferi, dördüncü yılın sonunda, hezimetle neticelenip, geri döndüler Selâhaddîn Eyyûbî, Üçüncü Haçlı Seferi sonunda, Filistin?deki hâkimiyetini kuvvetlendirdi Kudüs?ü tahkim ettirip, Suriye?ye gitti Selâhaddîn Eyyûbî, 1193 kışı Şubatında hastalandı On dört gün hasta yattı 4 Mart 1193 târihinde, 56 yaşında- Şam?da vefât etti Kabri Şam?da Medresetü?l-Aziziye?dedir Yirmi beş senelik vezirlik ve sultanlık hayâtı, hep İslâmiyete hizmetle geçmiştir Târihte pek nâdir yetişen şahsiyetlerden biriydi Sultan Selâhaddîn, ilme çok değer verir, âlimleri himâye ederdi Yüksek insânî meziyetlere sâhip, iyi huylu, cömert, âdil, kültürlü ve müsâmahakâr bir hükümdârdıÜlkesine her taraftan, ilim sâhipleri gelir, verdikleri derslerle insanlara hizmet ederlerdi Onun zamânında, Şam medreselerinde ders veren altı yüzden fazla fakih (fıkıh, din, ilimleri üstâdı) vardı Tabipler, edebiyâtçılar, şâirler, matematikçiler, kimyâgerler, mîmârlar ve diğer ilim sâhipleri memleketin gelişmesi için canla başla çalışırlardı Selâhaddîn Eyyûbî, komutan ve memurlarıyla bir arkadaş gibi samîmî olarak konuşur, yumuşaklıkla muâmele ederdi Bundan dolayı herkes, fikrini ve arzusunu çekinmeden söylerdi Zamânında yetişen âlimlerden İmâdüddîn el-Kâtib onun hakkında şöyle demektedir: ?Sultan ile oturan bir kimse, onunla oturduğunun farkına varmaz, bir arkadaşıyla oturuyor zannederdi Anlayışlı, dînine bağlı, temiz, hatâları affeder, kusûrları görmezlikten gelir ve kızmazdı Asık suratlı durmaz, dâimâ tebessüm eder vaziyette olurdu Bir şey isteyeni, boş çevirdiği görülmezdi Herkese çok nâzik davranır, kimseye kaba hareketlerde bulunmazdı Söz verdiği zaman yerine getirirdi? Abdüllatîf el-Bağdâdî?nin de onun hakkındaki sözleri şöyledir: ?Selâhaddîn-i Eyyûbî?yi heybetli bir kimse olarak gördüm Sözleri, kalplere tesir ediciydi Yanına ilk girdiğim gece, meclisini âlimlerle dolu gördüm Her biri çeşitli ilimlerden konuşuyorlardı Sultan?ın yakınları, onu kendilerine örnek alıyorlar, iyilikte yarış ediyorlardıMüslüman olsun, kafir olsun herkes Sultan?ı çok seviyordu Onun ölümüyle, insanlar hakîkî bir babayı kaybettiler, ölümüne üzülmeyen kimse kalmadı? Selâhaddîn-i Eyyûbî, düşmana karşı da, İslâmiyetin adâlet ve ihsân kurallarından hiçbir zaman ayrılmazdı Haçlılar, esir Müslümanları kılıçtan geçirdiği zaman, elindeki Hıristiyan esirlere, İslâmiyetin emrettiği şekilde güzel muâmelede bulundu Hiçbir zaman onlar gibi yapmadı Ilık su istediği hizmetçisinin önce kaynar, sonra da buz gibi soğuk su getirmesi karşısında bile onu azarlamayıp; ?Sübhânallah! İstediğimiz gibi bir su dahi içemeyeceğiz? demekle yetindi Mısır ve Kudüs?ü fethedip, hazînelere sâhip olduğu hâlde, ömrü boyunca bir asker gibi yaşadı Lüzumsuz hiçbir şeye harcama yapmayıp, parayı zarûrî ihtiyaçlara ve askerî malzemelere sarf etti Öldüğü zaman, cebinden bir altın ile birkaç gümüş para çıktı Çok cömertti Akka Muhâsarası için geldiğinde, on binden ziyâde atını askerlerine dağıttı ve binecek bir ata muhtâç kaldı Çok cesûrdu Baştan başa çelik zırhlarla kaplı olan Haçlıları, göğsü açık, îmânlı bir grup askeriyle perişan ederdi Hattâ bir defâsında da; ?Et iken demirle çarpışıyoruz, yüz olursak, karşımıza bin düşman çıkıyor, kaleler ateş saçıyor, denizler düşman kusuyor? demekten kendini alamadı Yaptığı bütün harplerde, askerlerinin sayısı, düşmandan dâimâ azdı Bütün muhârebelerini, İslâmiyeti yüceltmek ve Müslümanları, Haçlıların zulmünden korumak, devletini düşman çizmesinden muhâfaza etmek için yaptı İlme ve ilim sâhiplerine çok ehemmiyet veren Selâhaddîn Eyyûbî, Mısır Sultânı olunca, Şâfiî, Mâlikî, Hanefî ve Hanbelî mezheplerine göre tedrisat yapan medreseler yaptırdı Kâhire, Şam, İskenderiye gibi şehirler, birer ilim merkezi oldu Kendisinden önce yapılan pek çok câmiyi tâmir ettirdi Haçlılar tarafından saray hâline getirilen Mescid-i Aksâ?yı yeniden câmi hâline getirdi Mihrâbını ve birçok kısımlarını, mermer ve mozaiklerle kaplattı Sultan Nûreddîn?in Halep?te inşâ ettirdiği, meşhur Âgah Minberini de getirtip, câmiye yerleştirdi |
|