Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > EÄŸitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > EÄŸitim & Öğretim > Tarih / CoÄŸrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
edebiyat

Edebiyat Nedir

Eski 07-26-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Edebiyat Nedir





Nedir Bu Edebiyat?



EDEBİYAT, etkisi ya da güzelliği bakımından değer taşıyan yazılara denir Ne var ki,bugüne kadar edebiyatın tanımı üzerinde tam bir görüş birliğine varılamamıştır Edebiyat yapıtları yazıldıkları ülkeye, çağa ve ortama, ayrıca, türlerine göre sınıflandı*rılır Örneğin, Alman edebiyatı denince Al*manca konuşulan ülkelerin edebiyatı, Ro*mantik edebiyat denince 18 yüzyıl sonuyla 19 yüzyıl başında Avrupa'da ortaya çıkan edebiyat akımı, roman denince de, birbiriyle ilintili bir olaylar zincirinin, belirli bir ortam*da, bir grup insanın davranışlarını etkileyişini dile getiren uzunca, düzyazı biçiminde yazıl*mış yapıtlar akla gelir


Her ülkenin kendi ulusal edebiyatı vardır Bunlardan bazıları ayrı maddelerde anlatıl*mıştır Öbürleri için ilgili ülkelerin maddeleri*ne başvurulabilir Ayrıca YUNANCA ve LATİNCE maddelerinde de bu konuda bilgi vardır; çünkü bu dillerde yazan yazarların daha sonraki Avrupa edebiyatı üzerinde çok büyük etkileri olmuştur


AÄžIT ALEGORÄ°

ALMAN EDEBÄ°YATI

AMERÄ°KAN EDEBÄ°YATI

ARAP EDEBÄ°YATI

BÄ°LÄ°MKURGU

ÇOCUK EDEBİYATI

DENEME

DESTAN

DÄ°VAN EDEBÄ°YATI

DÃœZYAZI

FABL

FRANSIZ EDEBÄ°YATI

GÃœNLÃœK

HALK EDEBÄ°YATI

Ä°BRANÄ° EDEBÄ°YATI


EDEBİYAT-I CEDİDE, Tanzimat'tan sonra ülkemizde her alanda görülen yenileşme ça*basının edebiyat alanına yansıması sonucun*da oluşan bir akımdır Edebiyat tarihimizde Tanzimat edebiyatı diye adlandırılan dönem*de öykü, roman, oyun gibi edebiyatımızda daha önce örnekleri bulunmayan türlerde yapıtlar verilmeye başlamıştı "Yeni edebi*yat" anlamına gelen Edebiyat-ı Cedide Akı-mı'nın egemen olduğu 19 yüzyıl sonlarında, özellikle şiirde ve romanda yeni ürünler ortaya çıktı ve edebiyatımızda ikinci büyük yenileşme atılımı oldu


Bu akımı başlatanlar 1895-1901 yılları ara*sında Servet-i Fünun adlı bir dergi çıkardılar, düşüncelerini ve özellikle yeni şiir örneklerini bu dergide yayımladılar Bu nedenle Edebi-yat-ı Cedide topluluğunun oluşturduğu edebi*yata sonradan Servet-i Fünun edebiyatı adı verilmiştir


Halid Ziya (Uşaklıgil), Süleyman Nesip, Tevfik Fikret, Hüseyin Suat, Ali Ekrem (Bolayır), Cenab Şahabeddin, Süleyman Na*zif, Hüseyin Cahit (Yalçın), Safveti Ziya, Mehmet Rauf, Ahmed Şuayb, Faik Ali (Ozansoy), Hüseyin Siret (Özsever), Celal Sahir (Erozan) bu akımın içinde ürün vermiş şair ve yazarlardır

Alıntı Yaparak Cevapla

Edebiyat Nedir

Eski 07-26-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Edebiyat Nedir





Edebiyatın Tanımı

Okuyanlara estetik (sanatsal) bir doyum sağlamak amacıyla yazılmış, ya da böyle bir amacı olmasa bile biçimsel ve içeriksel özellikleriyle bu düzeye ulaşabilen bütün yazılı eserlere edebiyat denir Edebiyat bir anlatım biçimidir Düşünce ve duyguları güzel ve etkili bir biçimde anlatma sanatı olarak da tanımlanabilir Herhangi bir metnin edebiyat eseri sayılabilmesi için sanatsal değerler taşıması gerekir Edebiyatın ne olduğunu anlayabilmek için onun, dilden, konuşma ve düzyazı dilinden farklı olan yanlarını ortaya koymak gereklidir


Konuşma ve düzyazı dilinde, dil bir araç, sözcükleri kullanmakla girişilmiş, belli bir amaca dönük eylemdir Doğruyu araştırma, ortaya koyma, başkalarına iletme aracıdır Konuşma ve yazı dilinde sözcükler görevini yaptıktan sonra işe yaramaz hale gelir Önemli olan meydana getireceği sonuçlardır Sonuç yani amaç, onu okuyan, ya da dinleyendeki değişimdir Düşüncemizi dile getiren sözcükleri nasıl biçimlendirdiğimizi unuturuz Onlar aracılığı ile düşüncemizi ilettiğimiz kişi de onların nasıl biçimlendirildiğine dikkat etmez Unutur Dil, bizi doğrudan doğruya öteki insanlarla yada eşya ve düşüncelerle karşı karşıya getirir Konuşma ve yazı dilinde sözcükler saydamdır Uçarıdır Aradan kaybolur gider


Oysa şiir ve edebiyatta bunların tam tersi oluşmaktadır Şiir ve edebiyatta dil bir araç değil, biraz amaçtır Şiir ve edebiyatta dil, sözcükler, cümleler ve biçimler nesnel (objektif) hale gelirler, şeyleşirler İnsanla öteki insanların, eşyanın ve düşüncelerin arasına girip saydamlaşmaz şiir Uçarı hale gelmez konuşma ve düzyazı da olduğu gibi Tam tersine, karşımıza çıkar Resim gibi, heykel, müzik, yapı gibi (eşya) değeri kazanır

Şair cümle kurmaz, bir nesne meydana getirir Sözcüklerle, güzel, unutulmaz biçimler yaratır Sözcüklerin bir araya özel biçimler altında getirilişinde derin eğilimler dürtüsü vardır Şair, dilde olduğu gibi sözcüklerden yararlanmaz Onlara yararlı olur Renk, ses, hacim gibi onları şeyleştirir, kırar, bozar ve yeniden birleştirerek bir şiir dünyası kurar


Sözlerin ve sözcüklerin nesnelleştirilerek özel işaretler, deyişler, tılsımlı biçimler haline getirilmesi, bunların sihir ve büyü alanında kullanılması, unutulmayan, ezberlenen özel biçimlerle tekrar edilmesi, şiirin doğuşunu hazırlayan en eski etkenlerdir Bu yönden denilebilir ki, yazı şöyle dursun, tam konuşma dilinin bile gerçekleşmediği, insanın ve insanlığını en eski tarihinde şiir ve şiir dili vardır Demek ki, edebiyat, dilden önce idi


Bununla beraber gerçek şiir ve edebiyat yazının bulunup kullanılmasından sonra gelişmiştir Sanat dışı konularda (politika, hukuk, mektup vb alanlarda) bile ilk yazılı metinler, edebiyata yakın, destanî, güzellik iddiası ile yüklü oldukça nesnel eserler olmuşlardır

Alıntı Yaparak Cevapla

Edebiyat Nedir

Eski 07-26-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Edebiyat Nedir





ÖYKÜ


Gerçek ya da düş ürünü bir olayı aktaran kısa düz yazı şeklindeki anlatıdır Kısa oluşu, yalın bir olay örgüsüne sahip olması, genellikle önemli bir olay ya da sahne aracılığıyla tek ve yoğun bir etki uyandırması ve az sayıda karaktere yer vermesiyle roman ve diğer anlatı türlerinden ayrılır

Öyküde, olayın geçtiği yer sınırlı, anlatım özlü ve yoğundur Karakterler belli bir olay içinde gösterilir Bu karakterlerin de çoğu zaman sadece belli özellikleri yansıtılır Konu tümüyle düş ürünü olabilir, ya da son derece gerçekçidir Genellikle ironik bir rastlantı yoluyla yaratılan özel bir an üzerindeki yoğunlaşma sürpriz sonlara olanak verir

Eski Yunan’daki fabl ve kısa romanslar, Binbir Gece Masalları öykünün habercileridir Ama öykü ancak 19 yüzyılda romantizm ve gerçekçilik akımlarının yaygınlaÅŸmasıyla edebi bir tür haline gelebildi Edgar Allan Poe’nin Grotesk ve Arabesk öyküleri adlı eseriyle yalnızca Amerika BirleÅŸik Devletleri’nde deÄŸil Avrupa’da da etkili oldu Almanya’da Heinrch von Kleist, ve E T A Hoffmann, psikolojik ve metafizik sorunları öykülerinde masalsı bir anlatımla yansıttılar

20 yüzyıla girildiÄŸinde öyküler ilk kez genellikle gazete ve dergilerde yayınlanıyor ve bu yüzden gazeteciliÄŸe özgü yerel renkler taşıyordu Bret Harte’nin öyküleri, Ruyard Kipling’in Hindistan’daki yaÅŸamı anlatan öyküleri, Mark Twain’in Missisippi öyküleri bu özelliktedir

Rusya’da Gogol, Dostoyevski, Turgenyev ve Çehov’un öyküleri, öykü türünün edebi eserler arasında saÄŸlam bir yere oturmasına büyük katkı saÄŸladı



MASAL


Olağanüstü öğe, kahraman ve olaylara yer veren öykülerdir Masal terimi öncelikle, Sindirella, Çizmeli Kedi gibi sözlü geleneğin ürünleri olan halk öykülerini kapsar Ama sözlü gelenekle ilişkisi olmayan edebi yönü ağır basan bazı eserler de bu türün içinde yer alır Halk masalları 4 temel grupta toplanır Hayvan masalları, olağanüstü ve gerçekçi masallar, güldürücü öyküler, zincirlemeli masallar

Hayvan masalları genellikle kısa masallardır Lafontaine masalları bu türün en güzel örnekleridir Åžeyhi’nin Har-name adlı eseri de Divan edebiyatındaki hayvan masalları türüne görmek gösterilebilir

Olağanüstü masallarda, olağan varlıkların yanı sıra cin, peri, dev, ejderha gibi olağanüstü varlıklara da yer verilir Gerçekçi masalların başlıca kahramanları ise padişahlar, vezirler, prenses ve prensesler, zenginler, hırsızlar ya da haydutlar gibi gerçek hayattaki kişilerdir

Güldürücü masallar okuyan ve dinleyeni eğlendirmeyi amaçlayan masallardır

Zincirleme masallarda sıkı bir mantık bağıyla birbirine bağlanan, küçük ve önemsiz bir dizi olay art arda sıralanır



TÄ°YATRO


Bir öyküyü, sahne olarak ayrılmış bir yerde oyuncuların söz ve hareketleriyle canlandırma sanatıdır Çoğu zaman yazılı bir metne dayanır Be metnin adı senaryodur Ancak tiyatronun tek öğesi edebiyat değildir Oyunculuk, sahne düzeni, dekor, köstüm, aydınlatma, müzik ve dans gibi öğeleri de vardır Burada tiyatro terimi, eser olarak edebi yönüyle ele alınmaktadır

Başka bazı sanatlar gibi tiyatro da dinsel törelerden doğmuştur Daha sonra dinden bağımsızlaşarak bir sanat olmuştur Temelinde, ilke insanın doğa olaylarını kendi bedensel hareketleriyle simgesel olarak canlandırma çabaları yatar Doğa üstü güçlerin insanlara görünmesine aracılık etme çabaları da tiyatronun bir diğer amacıdır

Tiyatro eserleri de diÄŸer edebi eserler gibi genel edebi akımların etkisinde kalır Ä°lk insan topluluklarıyla birlikte ortaya çıkan tiyatro, antik çaÄŸlarda asıl kimliÄŸine kavuÅŸmaya baÅŸladı Ä°lk tiyatro ÅŸenliÄŸi MÖ 534’te Atina’da düzenlendi


DENEME


Tek bir konuyu rahat ve akıcı bir biçimde ele alan, çoÄŸu kez yazarının kiÅŸisel bakış açısı ve deneyimini aktaran orta uzunluktaki edebi metinlerdir Bu türün yaratıcısı 16 Yüzyıl Fansız yazarı Michel de Montaigne’dir Yazdığı metinlerin kiÅŸisel düşünce ve deneyimlerinin iletilmesine yönelik edebi parçalar olduÄŸunu vurgulamak için deneme (essai) adını seçmiÅŸtir Türk edebiyatına deneme, diÄŸer edebi türler gibi Tanzimat’tan sonra Batı’nın etkisiyle girdi Yakup Kadri KaraosmanoÄŸlu, Ahmet HaÅŸim, Falih Rıfkı Atay, Yahya Kemal Beyatlı deneme türününde eserler veren önemli yazarlarımızdır Ancak deneme türünün en önemi yazarı Nurullah Ataç’tır Ataç, denemelerinde kiÅŸisel tavrını açıkça ortaya koyan, dilde yenilikçi ve titiz, üslupta akıcı bir yazardır

Alıntı Yaparak Cevapla

Edebiyat Nedir

Eski 07-26-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Edebiyat Nedir





TANIM

Belli bir tarihsel süreçte edebiyatı, tür ve yazarın milliyeti bakımından herhangi bir ayrım olmadan şekilsel ve içeriksel olarak etkileyen belli üslup, duygu ve düşünce dizisidir Belli başlı edebi akımlar, klasizm, romantizm (coşumculuk), parnasizm (sanat sanat içindir), naturalizm (doğalcılık), sembolizm (simgecilik), idealizm (ünanimizm), realizm (gerçekçilik), fütürizm (gelecekçilik), dadaizm, gerçeküstücülük (sürrealizm), letrizm (harfçilik), varoluşçuluk (egzistansiyalizm), personalizm (kişilikçilik) olarak sıralanabilir

KLASÄ°ZM

Edebiyatta eski Yunan ve Roma sanatını temel alan tarihselci yaklaşım ve estetik tutumdur Yeniden doÄŸuÅŸ diye adlandırılan Rönesans döneminde geliÅŸmiÅŸtir Bu akımın izleri bir önceki dönemde Rebelais ve Montaigne’de, hatta Aristoteles’tedir Klasizmin temel öğeleri kendi içinde soyluluk, akılcılık, uyum, açıklık, sınırlılık, evrensellik, idealizm, denge, ölçülülük, güzellik, görkemliliktir Yani bir eserin klasik sayılabilmesi için bu özellikleri barındırması gerekmektedir Kısaca klasik bir eser, bir üslubun en yetkin ve en uyumlu ifadesini bulduÄŸu eserdir Klasizm temellerini Rönesans aristokrasisinden alır Klasizm bir bakıma aristokrasinin akımıdır

ROMANTÄ°ZM

18 yüzyılın sonunda başlar ve 19 yüzyılın ortalarına kadar sürer Kendisinden önceki klasizme bir tepki olarak ortaya çıkmıştır Önce ön-romantizm dönemi denilen gelişmeler yaşanmıştır Bu gelişmelerin en önemlisi, halkın beğenisinin klasizmin görkemli, katı, soylu, idealize edilmiş ve yüce anlatım biçiminden, daha yalın ve içten ve doğal anlatım biçimlerine kaymış olmasıydı Romantizm, klasizmin düzenlilik, uyumluluk, dengelilik, akılcılık ve idealleştirme gibi özelliklerine bir başkaldırı niteliğindedir Romantizm, doğduğu çağın akılcılığı ve maddeciliğine tepki olarak bireye, öznelliğe, akıl dışılığa, düş gücüne, kişiselliğe, kendiliğindenciliğe ve aşkınlığa, yani sınırları zorlayıp geçmeye önem verir Tarisel olarak bu dönemde gelişen orta soylu sınıfın, yani burjuvazinin duygu, düşünce ve yaşam tarzını ön plana çıkarır

Soyluların zarif sanat biçimlerini yapay ve aşırı incelikli bulan bu yeni sınıf, duygusal açıdan kendisine yakın hissettiği daha gerçekçi sanat biçimlerinden yanaydı Böylece romantizm gelişme ve yaygınlaşma şansı buldu

Romantizmin en önemli habercisi Fransız filozof ve yazar Jean Jacques Rousseau’dur Ama Ä°ngiliz yazarlar William Wordsworth ve Samuel Taylor Coleridge’nin 1790 yılında birlikte yayınladığı Lirik Balatlar adlı eser romantizmin bildirgesi sayılır Yine Ä°ngiltere’de William Blake, Almanya’da Friedrich Hölderlin, Johann Wolfgang von Goethe, Jean Paul, Novalis, Fransa’da Chateaubriand ve Madame de Stael romantizmin ilk temsilcileridir Victor Hugo, Alphonse de Lamartine, Alfred de Vigny, Nodier, Soumet, Deschamp, Alfred de Musset romantik akımın önemli yazarlarıdır

REALİZM (Gerçekçilik)

Bir estetik kavram olarak 19 yüzyıl ortalarında Fransa’da ortaya çıkmıştır Nasıl ki romantizm klasizme bir baÅŸkaldırı niteliÄŸinde ise gerçekçilik yani realizm, hem klasizme hem de romantizme bir baÅŸkaldırıdır Amaç, sanatı klasik ve romantik akımların yapaylığından kurtarmak, çaÄŸdaÅŸ eserler üretmek ve konularını öncelikle yüksek sınıflar ve temalarla ilgili deÄŸil, toplumsal sınıflar ve temalar arasından seçmekti Realizmin amacı, günlük yaÅŸamın önyargısız, bilimsel bir tutumla incelenmesi ve edebi eserlerin bir bilim adamının klinik bulgularına benzer nesnel bir bakış açısıyla ortaya konmasıdır ÖrneÄŸin, realizmin iki güçlü temsilcisi Gustave Flaubert’in Madame Bovary adlı romanı ile Emile Zola’nın Nana adlı romanında cinsellik ve ÅŸiddet edebi bir mikroskop altında incelenerek olanca çıplaklığıyla ortaya konulmuÅŸtur Realizm felsefesinin altında güçlü bir felsefi belirlenimcilik yatar Fransız edebiyatında Flaubert ile Zola’nın yanısıra Honore de Balzac, Stendhal, Rusya’da Lev Tolstoy, Ivan Turgenyev, Fyodor Dostoyevski, Ä°ngiltere’de Charles Dickens ve Anthony Trollope, Amerika’da Theodore Dreiser, Ä°rlanda'da James Joyce realizmin önemli temsilcileridir Realizm, 20 yüzyıl romanının geliÅŸimini de önemli ölçüde etkilemiÅŸtir

PARNASÄ°ZM


Adını, Louis Xavier de Richard ile Catulle Mendes’in hazırlayıp Alphonse Lemerre’in bastığı Le Parnasse Contemporain (ÇaÄŸdaÅŸ Parnasçılık) adlı eserden alır Klasizm, romantizm ve realizmin bütününe tepkili bir akımdır 1830’lu yıllarda ortaya çıkmıştır Temel kuramı "sanat sanat içindir" diye özetlenebilir Aslında realizmin katı toplumculuÄŸu ve gerçekçiliÄŸine bir karşı çıkıştır Daha çok ÅŸiirde kendini gösterir Sanatsal biçim ve sanatsal içerik kaygısı ön plandadır Bu akımın etkisindeki edebi eserlerde ölçülü ve nesnel bir anlatım, teknik kusursuzluk ve kesin betimlemeler kullanılır Parnas ÅŸiir için "biçimciliÄŸi amaçlayan" ÅŸiir de denebilir Parnasizm, bir yönüyle kendisinden sonraki doÄŸalcılığa kaynak olmuÅŸtur Zengin bir dil, zengin bir biçim, zengin ve yoÄŸun bir duygusallık iÅŸlenir Theophile Gautier’in ÅŸiirlerini, Theodore de Banville, Leconte de Lisle izlemiÅŸtir Parnasizm, edebiyat tarihinde Leconte de Lisle ile özdeÅŸleÅŸtirilir

DOĞALCILIK (Natüralizm)


19 yüzyıl sonu ve 20 yüzyıl başında etkili olmuştur Doğa bilimlerinin, özellikle de Darwinci doğa anlayışının ilke ve yöntemlerinin edebiyata uyarlanmasıyla gelişmiştir Edebiyatta gerçekçilik geleneğini daha da ileri götüren doğalcılar, gerçekleri ahlaksal yargılardan, seçici bir bakıştan uzak bir tutum ve tam bir bağlılıkla anlatmayı amaçlar Doğalcılık, bilimsel belirlenimciliği benimsemesiyle gerçekçilikten ayrılır Doğalcı yazarlar, insanı ahlaksal ve akılsal nitelikleriyle değil, rastlantısal ve fizyolojik özellileriyle ele alır Doğalcı yaklaşıma göre, çevrenin ve kalıtımın ürünü olan bireyler, dıştan gelen toplumsal ve ekonomik baskılar altında ezilir, içten gelen güçlü içgüdüsel dürtülerle davranırlar Yazgılarını belirleyebilme gücünden yoksun oldukları için yaptıklarından sorumlu değillerdir

DoÄŸalcılığın kuramsal temelini Hippolyte Taine’in Historei de la Litterature Anglaise (Ä°ngiliz edebiyatı tarihi) adlı eseri oluÅŸturur Ä°lk doÄŸalcı roman Goncourt KardeÅŸler’in bir hizmetçi kızın yaÅŸamını konu alan Germinie Lacarteux adlı yapıtıdır Ama Emile Zola’nın Le Roman Experimental (Deneysel Roman) adlı eseri akımın edebi bildirgesi sayılır Zola’nın yanısıra Guy de Maupassant, J K Huysmans, Leon Hennique, Henry Ceard, Paul Alexis, Alphonse Daudet doÄŸalcı eserler veren yazarlardır


SEMBOLÄ°ZM (Simgecilik)

19 yüzyılın sonlarında Fransa’da ortaya çıkmış ve 20 yüzyıl edebiyatını önemli ölçüde etkilemiÅŸtir Bireyin duygusal yaÅŸantısını dolaysız bir anlatım yerine simgelerle yüklü ve örtük bir dille anlatmayı amaçlar Simgecilik, geleneksel Fransız ÅŸiirini hem teknik hem de tema açısından belirleyen katı kurallara bir tepki olarak baÅŸladı Simgeciler, ÅŸiiri açıklayıcı iÅŸlevinden ve kalıplaÅŸmış bir hitabetten kurtarmayı, ÅŸiirle insanın yaÅŸantısındaki anlık ve geçici duyguları betimlemeyi amaçladı Simgeciler, dile getirilmesi güç sezgi ve izlenimleri canlandırmaya, ÅŸairin ruhsal durumunu ve gerçekliÄŸin belirsiz ve karmaşık birliÄŸini dolaylı biçimde yansıtacak özgür ve kiÅŸisel eÄŸretileme ve imgeler aracılığıyla varoluÅŸun gizemini aktarmaya çalıştılar

Simgeci ÅŸiirin baÅŸlıca temsilcileri Charles Baudelaire’nin ÅŸiir ve görüşlerinden fazlaca etkilenen Fransız Stephane Mallarme, Paul Verlaine, Arthur Rimbaud’dur Sembolik yazarlar arasında Jules Laforgue, Henry de Regnier, Rene Ghil, Gustave Kahn, Belçikalı Emile Verhaeren, ABD’li Stuart Merrill, Francis Viele Griffin yer alır

Ä°DEALÄ°ZM

Dünyayı ve varoluşu bilinç ve düşünceye öncelik vererek açıklama öğretisinin temel olduğu felsefi akımın edebiyattaki uzantısıdır İdealist felsefenin tüm özellikleri edebi eserlerde de görülür 20 yüzyılın başlarında ortaya çıkmıştır Bireyci dünya görüşü ve simgecilik akımına bir tepki olarak doğmuştur Çağcıl yaşamın artık makineleşen toplumları ve alabildiğine serpilip gelişen kentleriyle bireyi topluluk içinde yaşamaya zorladığını vurgulayan idealizm, bir arada yaşamanın yarattığı ortak kanı ve duyguları dile getirmeyi amaçlamaktadır


Topluluk bilincini ve bu bilince göre bireyin varoluÅŸunu, yaÅŸamı belli belirsiz yönlendiren kimi tinsel gerçekleri betimlemeyi ön planda tutar En büyük temsilcisi Fransız yazar Jules Romains’tir Bu akımın temelleri, Romains’le Chenneviere’nin yazdığı Petit Traite de Versification (Åžiir üzerine küçük inceleme) ve Georges Duhamel’le Charles Vildrac’ın kaleme aldığı Notes su la Technique Poetique (Åžiir tekniÄŸi üzerine notlar) adlı eserlerde ortaya konulmuÅŸtur


GELECEKÇİLİK (Fütürizm)

20 yüzyılın baÅŸlarında Ä°talya’da ortaya çıkmıştır Edebiyatta devrim ve dinamizmi vurgulayan akım olarak deÄŸerlendirilir Ä°talyan ÅŸair, romancı, oyun yazarı ve yayın yönetmeni Filippo Tommaso Marinetti’nin 1909’de Paris’te Le Figaro gazetesinde yayınladığı bildiri gelecekçiliÄŸin manifestosu oldu Bildiride, "Bizler müzeleri, kütüphaneleri yerle bir edip ahlakçılık, feminizm ve bütün yararcı korkaklıklarla savaÅŸacağız" deniyordu Bu geçmiÅŸin bütünüyle reddi demekti Aynı bildiride, "Biz dünyadaki gerçekten saÄŸlıklı tek ÅŸeyi, yani savaÅŸa ve ölüme götüren güzel düşünceleri yüceltiyoruz" sözleri, siyasal alanda o dönemde geliÅŸen faÅŸizmden yana bir tavrın da açık göstergesiydi

GelecekçiliÄŸin kurucusu Marinetti, Avrupa’da birçok yazarı etkiledi Rusya’da Velemir Hlebinikov ve Mayakovski gelecekçiliÄŸe yöneldi Rus gelecekçiler kendi bildirgelerini yayınladı PuÅŸkin, Tolstoy, Dostoyevski reddedildi Åžiirde sokak dilinin kullanılması istendi 1917 Ekim devriminden sonra da gelecekçi akım güçlendi Mayakovski’nin ölümüne kadar etkisini sürdürdü Ä°talya’daki gelecekçiler ilk ÅŸiir antolojisini 1912’de yayınladı Gelecekçilik faÅŸizm ile özdeÅŸleÅŸti Ve 1920’lerin ortalarına doÄŸru etkisini yitirdi Eserlerinde mantıklı cümleler kurmayı reddeden gelecekçilerin parolası, "sozcüklere özgürlük"tü Ezra Pound, D H Lawrence ve Giovanni Papini bu akımdan etkilenen yazarlardır

DADAÄ°ZM

Jean Arp, Richard Hülsenbeck, Tristan Tzara, Marcel Janco ve Emmy Hennings’in aralarında bulunduÄŸu bir grup genç sanatçı ve savaÅŸ karşıtı 1916 yılında Zürih’te Hugo Ball’in açtığı cafe’de toplandı Fransızca’da oyuncak tahta at anlamına gelen "Dada" akımın ismi olarak seçildi Bildirisi de burada açıklandı Bu akım, dünyanın, insanların yıkılışından umutsuzluÄŸa düşmüş, hiçbir ÅŸeyin saÄŸlam ve sürekli olduÄŸuna inanmayan bir felsefi yapıdan etkilenir 1 Dünya Savaşı’nın ardından gelen boÄŸuntu ve dengesizliÄŸin akımıdır Dada’cı yazarlar, Kamuoyunu ÅŸaÅŸkınlığa düşürmek ve sarsmak istiyorlardı Yapıtlarında alışılmış estetikçiliÄŸe karşı çıkıyor, burjuva deÄŸerlerinin tiksinçliÄŸini vurguluyorlardı


Toplumda yerleÅŸmiÅŸ anlam ve düzen kavramlarına karşı çıkarak dil ve biçimde yeni deneylere giriÅŸtiler Çıkardıkları çok sayıda derginin içinde en önemlisi 1919-1924 arasında yayınlanan ve Andre Breton, Louis Aragon, Philippe Soupauld, Paul Eluard ile Georges Ribemont-Dessaignes’in yazılarının yer aldığı Litterature'dü Dadacılık 1922 sonrasında etkinliÄŸini yitirmeye baÅŸladı Dadacılar gerçeküstücülüğe yöneldi


GERÇEKÜSTÜCÜLÜK (Sürrealizm)

Avrupa’da bir ve 2’nci dünya savaÅŸları arasında geliÅŸti Bu akım temelini, akılcılığı yadsıyan ve karşı-sanat için çalışan ilk dadacıların eserlerinden alır 1924’te "Manifeste du Surrealisme"i (Gerçeküstülük bildirgesi) hazırlayan ÅŸair Andre Breton’a göre gerçeküstücülük, bilinç ile bilinç dışını birleÅŸtiren bir yoldur Ve bu bütünleÅŸme içinde düşsel dünya ile gerçek yaÅŸam "mutlak gerçek" ya da "gerçeküstü" anlamda iç içe geçiyordu Sigmund Freud’un kuramlarından etkilenin Breton için, bilinçdışı, düş gücünün temel kaynağı, deha ise bu bilinçdışı dünyasına girebilme yeteneÄŸi idi


Breton’un yanısıra Louis Aragon, Benjamen Peret, otomatik yazı yöntemleri üzerinde deneyler yaptılar Kendi deyimleriyle, "gerçeküstü dünyanın düşsel imgelerini geliÅŸtirmeye" baÅŸladılar Bu ÅŸairlerin dizelerindeki sözcükler, mantıksal bir sıra izlemek yerine bilinçdışı psikolojik süreçlerle bir araya geldiÄŸi için insanı irkiltiyordu Gerçeküstücülük, yöntemli bir araÅŸtırma ile deneyi ön planda tutuyor, insanın kendi kendisini irdeleyip çözümlemesinde sanatın yol gösterici bir araç olduÄŸunu vurguluyordu

1925’ten sonra gerçeküstücüler dağılmaya, baÅŸka akımlara yönelmeye baÅŸladı Ama resimden, sinemaya, tiyatroya kadar bir çok sanat dalını derinden etkiledi Andre Breton’un yanısıra P J Jouve, Pierre Reverdy, Robert Desnos, Louis Aragon, Paul Eluard, Antonin Arnaud, Raymond Queneau, Philippe Soupault, Arthur Cravan, Rene Char gerçeküstücülük akımının önemli isimleridir

HARFÇİLİK (Letrizm)


Öncülüğünü Romen asıllı ÅŸair Isidore Isou'nun yaptığı, 2’nci Dünya Savaşı sonrasında ortaya çıkan bir akımdır Åžiirde en küçük birim olarak sözcükleri deÄŸil harfleri temel alır Bu yolla da yeni bir ÅŸiir ve yeni bir müzik yazmayı amaçlayan bir karşı-akım niteliÄŸindedir Isou’ya göre, "harf olmayan ya da harf olmayacak hiç bir ÅŸey tinsel olarak da var olamaz" Harfçilik, edebiyatın yanısıra sinemayı, dansı, müziÄŸi ve resmi de etkilemiÅŸtir Çıkış noktaları, "sesleri, sözcükleri, imgeleri aynı anda topluca bir araya getirecek yeni anlatım yollarının araÅŸtırılması"dır Francois Dufrene, Maurice Lemaitre gibi ÅŸairler bu akımın önemli isimleridir

VAROLUŞÇULUK (Egzistansiyalizm)

Yirminci yüzyılın ilk yarısının sonlarına doÄŸru Fransa’da ortaya çıktı Öncelikle bir felsefi akımdır En önemli temsilcileri Martin Heidegger, Karl Jaspers, Jean-Paul Sartre, Gabriel Marcel ve Maurice Merleau-Ponty olmuÅŸtur Felsefi bakımdan temelleri ise bunlardan önce Nietzsche, Kierkegaard ve Husserl gibi düşünürler tarafından atılmıştır Varoluşçuluk 4 temel fikri savunur:


1 Varoluş her zaman tek ve bireyseldir Bu görüş bilinç, tin, us ve düşünceye öncelik veren idealizm biçimlerinin karşıtıdır

2 Varoluş, öncelikle varoluş sorununu içinde taşır ve dolayısıyla varlık'ın anlamının araştırılmasını da içerir

3 Varoluş insanın içinden bir tanesini seçebileceği bir olanaklar bütünüdür Bu görüş her türlü gerekirciliğin karşıtıdır

4 İnsanın önündeki olanaklar bütünü öteki insanlarla ve nesnelerle ilişkilerinden oluştuğundan varoluş her zaman bir "dünyada var olma"dır Bir başka deyişle insan her zaman seçimini sınırlayan ve koşullandıran somut tarihsel bir durum içindedir


VaroluşçuluÄŸun etkileri çaÄŸdaÅŸ kültürün çeÅŸitli alanlarında görüldü Kierkegaard’ı izleyen Franz Kafka, Das Schools, Åžato, Der Prozess, Dava adlı eserlerinde insanın varoluÅŸunu bir türlü ulaÅŸamadığı istikrarlı, güvenli ve parlak bir gerçeklik arayışı olarak betimledi ÇaÄŸdaÅŸ varoluşçuluÄŸun özgün temaları, Sartre’ın oyunları ve romanlarında, Simone de Beauvoir’in yapıtlarında, Albert Camus’nün roman ve oyunlarında, özellikle de L’Homme Revolte (BaÅŸkaldıran Ä°nsan) adlı denemesinde iÅŸlendi

KİŞİSELCİLİK


Kişiselcilik, soyut düşüncülükle özdekçiliğin karşısına tinsel gerçekliği, sözü geçen iki bakış açısının da parçalara böldüğü birliği yeniden yaratacak sürekli çabayı koyar Kişiselcilik, Descartes'in "Düşünüyorum öyleyse varım" (Cogito ergo sum) geleneği içinde yer alır Kişiselciliğin ana yapısı şöyle özetlenebilir: Kişilik, bilinç, kendi yargısını özgürce belirleme, amaçlara yönelme, zamanın akışına karşı öz kimliğini sürdürme ve değerlere bağlanma gibi temel özellikleri nedeniyle, bütün gerçekliğin dokusunu oluşturur

Felsefi yönden Gottfried Wilhelm Leibniz bu akımın kurucusu, George Berkeley de baÅŸlıca kaynaklarından biri olarak kabul edilir Edebiyatta en önemli savunucusu Emmanuel Mounier’dir

Alıntı Yaparak Cevapla

Edebiyat Nedir

Eski 07-26-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Edebiyat Nedir





Vurgu


bir metini okurken veya konuşma sırasında bazı sözcüklerin, hecelerin diğer sözcük ve hecelere göre daha baskılı okunmasına veya söylenmesine vurgu denir


Vezin


vezin edebiyat’ta ölçü demektir

*hece vezni:

hece ölçüsü şiiri oluşturan dizelerdeki hece sayılarının eşit olmalı kuralına dayanan ölçüdür hece ölçüsünde dizeler iki yada daha çok parçaya bölünürdizelerin bu bölüm yerlerine durak denir duraklar sözcükleri bölmez

*aruz vezni:

aruz ölçüsü hecelerin kısa uzun (açık kapalı) olması kuralına dayanan ölçüdür ölçü, ahengi sağlayan ögelerdir

*satranç vezni:

halk ÅŸiirinde aruzun “müfteilün müfteilün müfteilün müfteilün” kalıbı

“Ben hiç vezne, kafiyeye bakmam, bu bana bir Allah vergisi, içimden gelir söylerim”- M Åž Esendal

“Divan ÅŸairlerimiz aruz vezninde pek güzel kasideler, gazeller yazmışlar”- B Felek

Makale

Bir konuyu,bir olayı,bir eseri ele alıp çeşitli özelliklerini ayrıntılarıyla inceleyen ve

onunla bir takım sonuçlara ulaşan;yahut bir görüşü,bir iddiayı belge ve kanıtlarla destekleyen yazılara makale denir

Özellikleri:

-Görüş yazının girişinde ortaya konmalıdır

-Fikir bir takım belgelerle kanıtlanmalıdır

-Nesnel olmalıdır

EleÅŸtiri

Türü,özelliği ne olursa olsun her türlü sanat faaliyetini,sanat eserini yahut bir kişinin herhangi bir konudaki görüşlerini okuma ve inceleme sonucunda ortaya konan değerlendirmenin genel adıdır

EleÅŸtiri:

* Öznel eleştiri

* Tarihi ve sosyolojik eleÅŸtiri

* Yazara/sanatçıya yönelik eleştiri

* Esere yönelik eleştiri

* Çözümleyici eleştiri

Deneme

Sanat,edebiyat,hayat,dünya görüşü gibi herhangi bir konuda yazarın duygu ve düşüncelerini kesin sonuçlara varmadan anlatmasıdırTek bir konuyu rahat ve akıcı bir biçimde ele alan, çoÄŸu kez yazarının kiÅŸisel bakış açısı ve deneyimini aktaran orta uzunluktaki edebi metinlerdir Bu türün yaratıcısı 16 Yüzyıl Fansız yazarı Michel de Montaigne’dir Yazdığı metinlerin kiÅŸisel düşünce ve deneyimlerinin iletilmesine yönelik edebi parçalar olduÄŸunu vurgulamak için deneme adını seçmiÅŸtirTürk edebiyatına deneme, diÄŸer edebi türler gibi Tanzimat’tan sonra Batı’nın etkisiyle girdi Yakup Kadri KaraosmanoÄŸlu, Ahmet HaÅŸim, Falih Rıfkı Atay, Yahya Kemal Beyatlı deneme türünde eserler veren önemli yazarlarımızdır Ancak deneme türünün en önemi yazarı Nurullah Ataç’tır Ataç, denemelerinde kiÅŸisel tavrını açıkça ortaya koyan, dilde yenilikçi ve titiz, üslupta akıcı bir yazardır

Mizah

* Olayların gülünç, alışılmadık ve çelişkili yönlerini yansıtarak insanı düşündürme, eğlendirme ya da güldürme sanatıdır Bu amaçla yazılan edebi eserler de mizah türü için de değerlendirilir En kaba şakadan en ince espriye kadar bütün mizah örnekleri, birbiri ile uyum içindeki olaylar arasındaki çelişkinin birdenbire ortaya çıkarılmasına dayanır Mizah gelenek ve kuralların sorgulanmasında önemli bir rol oynar İki amacı vardır, saldırma ve savunma İnsanın topluca yaşamaya başladığı dönemle birlikte mizah da otaya çıkmıştır Kentleşmeyle birlikte daha soyut ve dolaylı bir özellik kazandı

* Mizahı bedensel ÅŸiddetten ayırıp keskin dilli bir sanata dönüştüren Atinalılar olmuÅŸtur OrtaçaÄŸda kilise ve kralları alaya alan masallarıyla ÅŸenliklerde halkı eÄŸlendiren öykü anlatıcıları jonglörler ve gezgin minstrel’le birlikte açık cinsel çaÄŸrışımları da olan yeni bir mizah türü yaygınlaÅŸtı 20 yüzyılda yeni bir mizah türü doÄŸdu Komik öğelerin yanı sıra ürkütücü ve korkunç öğelere de yer veren kara mizah ortaya çıktı Siyasal mizah da bu dönemde önem kazandı

Anı

Kişisel yaşantının bütünü ya da belli bölümlerini ya da gözlemleri dile getirmek amacıyla yazılmış edebi metinler ya da kayıtlardır Otobiyografi ile karıştırılabilen anı, ondan dışsal olaylara verdiği önem nedeniyle ayrılırAnıda kişisel yaşam izlenimlerinin yanı sıra bu izlenimlerin dış boyutları da geniş olarak yer alır Otobiyografide yazar öncelikle kendilerini konu edinirken, anı yazarları çoğunlukla çeşitli tarihsel olaylarda rol oynamış ya da bu olayların yakın gözlemcisi olmuş kişilerdir

Alıntı Yaparak Cevapla

Edebiyat Nedir

Eski 07-26-2012   #6
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Edebiyat Nedir





EDEBÄ°YAT NEDÄ°R?


Edebiyatın ne olduğunu anlayabilmek için onun, dilden, konuşma ve düzyazı dilinden farklı olan yanlarını ortaya koymak gereklidir

Konuşma ve düzyazı dilinde, dil bir araç, sözcükleri kullanmakla girişilmiş, belli bir amaca dönük eylemdir Doğruyu araştırma, ortaya koyma, başkalarına iletme aracıdır Konuşma ve yazı dilinde sözcükler görevini yaptıktan sonra işe yaramaz hale gelir Önemli olan meydana getireceği sonuçlardır Sonuç yani amaç, onu okuyan, ya da dinleyendeki değişimdir Düşüncemizi dile getiren sözcükleri nasıl biçimlendirdiğimizi unuturuz Onlar aracılığı ile düşüncemizi ilettiğimiz kişi de onların nasıl biçimlendirildiğine dikkat etmez Unutur Dil, bizi doğrudan doğruya öteki insanlarla yada eşya ve düşüncelerle karşı karşıya getirir Konuşma ve yazı dilinde sözcükler saydamdır Uçarıdır Aradan kaybolur gider

Oysa şiir ve edebiyatta bunların tam tersi oluşmaktadır

Şiir ve edebiyatta dil bir araç değil, biraz amaçtır Şiir ve edebiyatta dil, sözcükler, cümleler ve biçimler nesnel (objektif) hale gelirler, şeyleşirler

İnsanla öteki insanların, eşyanın ve düşüncelerin arasına girip saydamlaşmaz şiir Uçarı hale gelmez konuşma ve düzyazı da olduğu gibi Tam tersine, karşımıza çıkar Resim gibi, heykel, müzik, yapı gibi (eşya) değeri kazanır

Şair cümle kurmaz, bir nesne meydana getirir Sözcüklerle, güzel, unutulmaz biçimler yaratır Sözcüklerin bir araya özel biçimler altında getirilişinde derin eğilimler dürtüsü vardır

Şair, dilde olduğu gibi sözcüklerden yararlanmaz Onlara yararlı olur Renk, ses, hacim gibi onları şeyleştirir, kırar, bozar ve yeniden birleştirerek bir şiir dünyası kurar

Sözlerin ve sözcüklerin nesnelleştirilerek özel işaretler, deyişler, tılsımlı biçimler haline getirilmesi, bunların sihir ve büyü alanında kullanılması, unutulmayan, ezberlenen özel biçimlerle tekrar edilmesi, şiirin doğuşunu hazırlayan en eski etkenlerdir Bu yönden denilebilir ki, yazı şöyle dursun, tam konuşma dilinin bile gerçekleşmediği, insanın ve insanlığını en eski tarihinde şiir ve şiir dili vardır Demek ki, edebiyat, dilden önce idi

Bununla beraber gerçek şiir ve edebiyat yazının bulunup kullanılmasından sonra gelişmiştir

Sanat dışı konularda (politika, hukuk, mektup vb alanlarda) bile ilk yazılı metinler, edebiyata yakın, destanî, güzellik iddiası ile yüklü oldukça nesnel eserler olmuşlardır


EDEBÄ°YATTA AKIM DENÄ°LÄ°NCE NE ANLAÅžILIR?


Akım, insan düşüncesinin ve yaşamının, tarih içinde değişik dünya görüşlerinin birbirini izleyerek devam etmesidir

Tarih boyunca insanlar her çağda bilim ve felsefe verilerinden, sosyal, ekonomik, siyasal gerçeklerden esinlenerek, ileriye doğru atılımlar yaparak, eskiyen düşünce ve biçimlerin yerine yenilerini ve başkalarını koyarlar

“Ä°yiye, Güzele ve DoÄŸruya” sloganı ile ifade edilen bu atılımlar yeni ahlâk, estetik ve bilim deÄŸerleri getirirler

Sanat ve edebiyat akımları her çağın kendine özgü gerçekleri ve değerleri açısından ortaya atılan güzellik anlayışları, estetik görüşleri ve ölçüleridir

Edebiyat ve sanat akımları, milli ve milletlerarası bilimsel, felsefi, sosyal, ekonomik, siyasal, ahlâki, dinsel yaşamın ürünleri olurlar ve tarihsel değerlerin uzantısı içinde eskiye ve kurulu düzene varolan edebiyat ve sanat anlayışına karşı ihtilâlci karakter taşırlar

Ama bu devrimci karakter çoğu kez yöntemlerde ve yöntemlerin uygulanışında göze çarpar Oysa edebiyat ve sanat akımları tarih içinde klâsik görüşlere zaman zaman dönerek tazelemeler, tekrarlar, yeniden değerlendirilişler yapmaktadırlar

Her toplumun edebiyatında, kendisine özgü milli akımlar, aşamalar vardır Fakat bunlardan bir kısmı ulusal sınırları aşarak uluslararası değer ve kapsam kazanırlar Sonra bunlar ulusal sanatları etkiler

Edebiyat ve sanat akımlarına ekol, okul, meslek ve çığır da denilmektedir



DÜNYA ÇAPINDA ETKİLER YAPMIŞ OLAN SANAT VE EDEBİYAT

AKIMLARININ EN ÃœNLÃœLERÄ° HANGÄ°LERÄ°DÄ°R?


Uluslararası değer taşıyan etkili edebiyat akımlarını şöyle sıralayabiliriz:


1- Ä°lkel edebiyat

2- Doğu edebiyatı

3- Anadolu edebiyatı

4- Arap edebiyatı

5- Batı edebiyatı

6- Mistik edebiyat

7- Hıristiyan edebiyatı

8- İslâm edebiyatı

9- Hümanist edebiyat

10- Rönesans

11- Klasisizm

12- Romantizm

13- Realizm

14- Natüralizm

15- Parnassizm

16- Sembolizm

17- Kübizm

18- Fütürizm

19- Dadaizm

20- Sürrealizm

21- Egzistansiyalizm


Kaynakça; "Edebiyat Akımları" Dergisi- Makale yazıları I

1999/ Ankara

Alıntı Yaparak Cevapla

Edebiyat Nedir

Eski 07-26-2012   #7
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Edebiyat Nedir





Edebiyat nedir, Edebiyat hakkında, Edebiyat üzerine, Edebiyat



Bizden bir önceki neslin hayatında kabul edilmesi zor olan ancak bizim yaşamımızın bir parçası olmaya başlamış olan internet, yeni neslin içinde büyüdüğü bir dünya haline kolayca geliverdi

İlk yıllarda askeri alanda kullanım alanı bulan bu teknoloji daha sonra bilgi paylaşımı ve iletişim için yaygınlaştırıldı Günümüzde ticari, kültürel, eğitim, ekonomi ve devlet daireleri başta olmak üzere birçok alanda yerini almış durumdadır Sınırsız bilgi kaynağına çok çabuk sürede düşük maliyetlerle ulaşabilmenin cazibesi kısa sürede internet kullanımının yaygınlaşmasına sebep oldu Günümüzde gündelik market alışverişimizi dahi internetten yapma imkânına sahibiz

Bu bağlamda gençler için yeterli düzeyde bilgisayar kullanır hale gelmek ve internetten çeşitli alanlarda faydalanmak çok zaman almadı Okullarda ders kayıtlarının internetten yapılıyor olması, araştırma konularının internetten daha �kolay� bulunuyor olması, zorunlu ve dolaylı olarak öğrencileri internet kullanımına itmiş oldu Devir onların devriydi, bilgi çağında internet gibi birçok kesim için gerekli olan bir teknolojiye uyum sağlamış olmak onlara büyük bir avantaj sağladı

Genç bir bireyin ilgi alanlarının neredeyse tümünü kapsayacak ve onu kendisine bağımlı hale getirebilecek bu gücün, her eve girmeye başlarken olumlu ve olumsuz birçok etkiyi de beraberinde getirdiğini söyleyebiliriz Türkiye�de internetin yaygınlaşmaya başladığı günlerden itibaren yayınlanan web sitelerinin çoğunu dünyada da olduğu gibi ticari web siteler oluşturmaktaydı Yurtdışı ile iletişim kurmanın yanı sıra yeni pazarlar bulma hedefi, firmalar için göze alınabilir bir maliyetti Diğer taraftan sesini duyurmak isteyenler, �biz de buradayız� diyenler de kendilerini tanıtan web siteleri yapılandırmaya başladılar

Eğitim alanında ise zaten kendi internet altyapılarını kuran üniversiteler mevcuttu Önceleri genelde İngilizce olarak yayınlanan web sitelerinin Türkçeleşmesi, Türkiye�de internet hizmetinin yaygınlaşması ile paralel olarak gelişti Neticede bu hizmet kullanımının artması, gelişmeyi ve büyümeyi tetiklemiş oldu Türkçe içeriğe sahip web sitelerinin çoğalması da okumayı seven ve meraklı gençleri bilgisayar başına topladı Web sitelerinde birçok konu ile ilgili doküman bulabilmenin yanı sıra paylaşma ve tartışma sayfaları gibi internet ortamları da oluşmuş durumdaydı

Edebiyatseverlerin, internetteki Türkçe içerikli web sitelerinin artışı ve içerik desteği konusunda en fazla girişimi gösterenler olduğunu söylemek çok da yanlış olmaz Bir dönem yaşanan �kişisel edebiyat siteleri� akımı birçok amatör edebiyatçıyı bir araya getirdi Bu amatör edebiyatçılar arasından sıyrılıp profesyonel edebiyat dünyasına adımını atmayı başaranlar mevcut basılı edebiyat dergilerine eser vermeye başlamış olmalılar Diğer yandan kendisini en iyi ifade etme biçimi olarak yazı yazmayı seçenler veya şiir yazmayı deneyenler ise her gün bir yenisi açılan edebiyat sitelerini e-posta yağmuruna tutuyorlardı Nice şiir siteleri hergün binlerce amatör edebiyatçıya hizmet verdiler Hatta birçok kişinin de popülaritesinden ötürü mutlaka ziyaret etmiş olduğunu düşündüğüm eski bir şiir sitesinde, sitenin okuyucuları tarafından puanlamaya tabi tutulan şiirlerin değerlendirilerek listelendiğini görmüştüm En çok şiir yazan site üyesi ödül alıyor, diğer okurlar ve katılımcılar tarafından da takdir ediliyordu Takdir edilme, beğenilme ve övgüler alma gibi beklentiler arka planda varlıklarını koruyor olmalıydı ki sayfalardaki şiir enflasyonu açıkça göze çarpıyordu Siteye gönderilen eserlerin diğer kişiler tarafından okunup yorumlanabilmesi ise kendisini bu yolla ifade eden kişinin anlaşılıp anlaşılmadığını tarttığı bir başka unsur olarak algılanabilir Şiirle kendi haykırışlarına yankı bulabilen kişiler şiir yazmaya sanırım devam etmişlerdir Sadece şiir için bunları söylemek yanlış olur Benzer karaktere sahip düzyazı ağırlıklı web sitelerine de rastlamak mümkündü Öyküler, denemeler, makaleler; şiire kıyasla daha geri planda kaldıklarını söyleyebiliriz Bir yandan bazı edebiyat siteleri, daha ciddi bir çizgi yakalamayı hedeflerken öykü, roman, deneme, anı gibi çeşitlere de yer vermeye başladılar Bir yandan bu edebiyat siteleri internetteki varlıklarını devam ettirirken, diğer yandan yazı yazmayı hobi edinmiş veya internet üstünden profesyonel olmayı hedef seçmiş kişiler yavaş yavaş defterlerini bilgisayara aktarmaya başladılar Öyle veya böyle bu birikim her geçen gün çoğalarak internet ortamına aktarıldı Diğer taraftan edebiyatla ilgili olan ancak eserlerini profesyonel dergilere göndermeye cesaret edemeyen kişiler, çalışmalarının değerlendirilebileceği uygun siteler ile bağlantı kurmaya çalıştılar İlk adımın sanal bir dünyaya daha kolay atılması edebiyat dünyasına yeni isimler kazandırdı Ve internetin sağlamış olduğu bu rahatlıkla birlikte eser ortaya çıkartma isteği duyanlar bu konuya daha fazla eğildiler

Edebiyat sitelerine usta yazarların yön vermeleri çok önemlidir; genç yeteneklerin çalışmalarının oralarda değerlendirilmesi, edebiyata ısındırılmaları ve giderek edebiyat dünyasına tüm varlıklarıyla dahil olmaları ancak bu şekilde mümkün olabilecektir İlk inşasından bu yana teknik yönetmenliğini üstlendiğim Edebistancom�da yürüttüğümüz çabayı ve aldığımız verimli sonuçları bunun gerekliliğine örnek olarak verebilirim Orada, �Kalemin Dili� bölümüne eser gönderen amatör edebiyatçıların eserleri yayın yönetmenince değerlendirilmekte, uygun görülen eserler sitenin ilk güncellenme tarihinde yayınlanmaktadır Eğer usta yazarlar bu konuda hakim bir rol üstlenmezlerse, edebiyat siteleri bir amatörler yarışmasına dönüşecektir ki bunun ne edebiyat sevdalılarına ne de Türk edebiyatına bir katkısı olmayacak, bilakis şimdiki enflasyon katlanarak sürecektir

Bir web sitesinin aylık edebiyat dergisi olmasının yanı sıra istekli kişiler için de bir edebiyat okulu niteliği taşımasının bu yolla mümkün kılınacağına inanıyorum İleride daha da özel bir edebiyat platformu çerçevesinde kurulabilecek bir edebiyat okulu ile yeni yazarları edebiyat camiası ile tanıştırmak sanırım tüm edebiyatçıların ideallerinden biridir Elbette bu ideallerin gerçekleştirilmesi bazı teknik altyapı yeterliliğini gerektirmektedir

Burada şunu da belirtmeliyim ki veri aktarım yöntemleri ve web sitelerinin altyapılarının zenginleştirilmesi, birikimin internete aktarımı konusunda yolu açan en önemli unsurlar oldular Zamanla statik HTML sayfaları yerlerini dinamik içerik özelliğine sahip ASP, PHP, JSP� gibi yeni nesil web teknolojilerine bıraktılar Günümüzde yeni web teknolojileri ile daha da etkileşimli ve görsel hitap gücü daha fazla olan sayfalar tasarlamak mümkün hale gelmiştir Veritabanı imkanları açısından da, daha hızlı ve kapsamlı hizmetleri daha düşük maliyetler ile kullanabiliyor oluşumuz bizlere web sayfalarındaki özellikler açısından yeni kapıları açtı Buna göre daha kapsamlı bilgileri, daha küçük alanlarda, daha hızlı hizmet edecek biçimde, daha fazla ziyaretçiye sunmak olanaklı hale geldi Bu imkânlar ışığında artık değil sayfalarda yer alan birkaç alıntıyı yayınlamak, eserleri tümüyle veritabanında bulundurmak bile daha kolay hale geldi Görsel estetik bilinci, içerik düzeni, veri aktarım hızları, kişiye özel uygulamalar, e-posta listeleri gibi kavramlar gündelik internet yaşamımızın birer parçası olmaya başladığında her alanda oluşturulan web siteleri daha özel ve yeni ziyaretçiler çekecek özellikte hazırlanmaya başlandı Daha etkileşimli hizmet veren siteler gözde oldular, güncelliğini kaybeden siteler ise ziyaretçilerini yitirerek kapanmaya yüz tuttular Bugün, yeni çıkan kitaplar hakkında yapılan değerlendirmelere göz atıp ilgilendiğimiz kitaplardan birkaç sayfa okuyabiliyor, satın alma işlemleriniyse birkaç dakika içersinde gerçekleştirebiliyoruz Bunun yanı sıra bazı kitapları bilgisayar ortamında okuma imkânı da bulabiliyoruz Çeşitli web sitelerinden veya haber gruplarında oluşturulan e-kitap başlıkları altından indirebileceğimiz kitapları avuçiçi bilgisayarımıza (palm) yükleyip otobüste bile okuma imkânımız var

Bahsettiğim uygulamalar günümüzde cep telefonlarından da yürütülebilmektedir SMS ile gönderilen mesajın aynı anda web sitesinde yayınlandığı bazı siteler biliyorum Üye olan kişiler bu sitelere gönderdikleri kısa mesajları, siteyi o anda takip eden kişilerin anında yayında görebilecekleri şekilde ulaştırmış oluyorlar GSM�in, internetin bir organı gibi işlev kazanmaya başlaması web sitelerinin alışagelmiş güncellik anlayışlarının değişmesine yol açacağını düşünüyorum GSM ile bütünleşmiş bir uygulamaya sahip olan web sitesinde içerik yönetim sistemi de güzel programlandığında, dergi formatını anımsatan günümüz site biçimi, yerini daha etkileşimli ve sürekli içerik ile beslenen bir oluşuma bırakabilir Sadece edebiyat siteleri açısından değil edebiyatçılar açısından da geniş bir kullanım alanı doğacağına eminim Kim bilir, belki bugün internet ortamında okumaktan keyif alamayan kişiler yarın ellerine elektronik dergileri alıp güncel eserleri oradan takip ediyor olacaklar (HECE AYLIK EDEBİYAT DERGİSİ, SAYI: 96, ARALIK 2004)

Alıntı Yaparak Cevapla

Edebiyat Nedir

Eski 07-26-2012   #8
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Edebiyat Nedir





Bu bölümde bulacaklarınız :


Düşünce Türleri

Anlatı Türleri

Yazışma Türleri

Makale

Fıkra (Köşe Yazısı)

Deneme

EleÅŸtiri

Ä°nceleme

Rapor

Ropörtaj

Hikaye ve Roman

Mektup

Dilekçe



DÜŞÜNCE TÜRLERİ

MAKALE

Bir konuda bilgi verirken veya bir gerçeği savunurken,türlü kanıtlardan faydalanan,bunları bilimsel biçimde inceleyen gazete ve dergi yazılarına makale denir Makaleler her konuda yazılabilir

Makale türü, edebiyatımıza Tanzimat döneminde gazete ile birlikte Batı'dan giren bir türdür Düşünce yazıları içinde en ağırbaşlı ve en zor olan tür makaledir Makalenin amacı bilgi vermektir ama bu bilgi ansiklopedik bilgilerden çok farklıdır Ansiklopedik bilgide,tanıtma,açıklama,sıralama ve kendiliğinden kesinleşmiş olma özellikleri vardır Oysa makalede kişilik sezinleten bir anlatım,bir yorum ve inandırma eğilimi,bir amaç vardır

Bilim ve kültür alanında yazılan makaleler,sınırlı bir kültür kesimine ulaşmayı amaçladığından bu makalelerde daha bilimsel bir dil kullanılır

Gazete ve dergilerdeki makalelerse,geniş halk kitlelerine ulaşmayı amaçladığından yazar,dilini daha açık,daha popüler ve daha anlaşılır bir düzeyde tutar,özel terimler kullanmaktan kaçınır

FIKRA ( KÖŞE YAZISI)

Gazete ve dergilerde yayımlanan güncel,siyasal,toplumsal sorunları ele alan yazılardırGülmece nitelikli fıkralar da olmakla birlikte yazılı kompozisyon türü olarak fıkra,düşünsel ağırlıklı kısa yazılardır

Fıkralarda siyasal ve toplumsal olaylar ele alınırken belgelere,kanıtlara,aşırı ayrıntılara yer verilmezMakaleler gibi iddialı ve ispatlayıcı yönü ağırlıklı değildirFıkra yazarı,geniş kitlelere seslendiği için dili kolay anlaşılır bir dil olmalıdırHer konuda fıkra yazılabilir

DENEME

Edebi türlerin tümü gibi deneme için de bir tanım vermek çok güçtürDeneme günümüzde hemen bütün yazı türlerine doğru yayılma göstermektedir Bu türler içinde en çok eleştiriyle bir arada anıldığı görülmektedirAncak burada söz konusu olan daha çok izlenimsel eleştiridir

Deneme için bir tanım yapmak gerekirse şunları söyleyebiliriz:

“Deneme;bir yazarın,herhangi bir konu üzerinde,özel görüş ve düşüncelerini hiçbir iddiaya yer vermeden,kesin yargılara varmadan anlattığı yazı türüdür

Batı edebiyatında essai (ese ) adı verilen deneme konuları genellikle edebiyat,sanat,bilim,felsefevbdir Özellikle Fransız edebiyatında Montaigne,İngiliz edebiyatında Bacon en tanınmış deneme yazarlarıdır

Denemede bir konu sınırlılığı,belli bir biçim yokturYazar,konu seçmede tam bir özgürlüğe sahiptirDenemede yazar,kendi kendine konuşur gibi bir anlatım rahatlığı içindedir Denemenin sonunda kesin bir yargıya, bir sonuca varmak gayesi güdülmez

ELEÅžTÄ°RÄ°

Bir eseri değerlendirme amacıyla yazılan yazılara eleştiri denirEleştiride eserin yada sanatçının gerçek değerinin belirtilmesi amaçlanır

Eleştirmeci,bir sanat eserinin gerçek değerini,özünü yapılışını,değerli-değersiz yanlarını ortaya koyarEleştirmecinin görevi güzellik yaratmak değil,yaratılmış güzelliği yargılamak,okurlara tanıtmaktır

Eleştiriler;okura dönük eleştiri,topluma dönük eleştiri,sanatçıya dönük eleştiri,yapıta dönük eleştiri olmak üzere türlere ayrılır

Ä°NCELEME

Bir eserin,bir sorunun,bir olayın özelliklerini,en ince ayrıntılarını araştırarak göz önüne seren yazı türlerine inceleme denirHer obje bir inceleme konusu olabilirAma konumuz kompozisyon olduğu için biz yalnız bu anlamda inceleme yazıları üzerinde duracağız

İnceleme,ister sözlü,ister yazılı olsun,bir tartışma niteliği taşır

İnceleme yazıları yazarın teknik ve üslubuna göre diğer türlerin özelliklerini de gösterir; buna göre kimi yerde makale,kimi yerde deneme,kimi yerde sohbet havasına bürünür

İnceleme yazılarında bir kolaylık olmak üzere şu soruları sırasıyla sorarak çalışmak,faydalı sonuçlar verecektir:

a Ne? ( Bize eserin ve sorunun konusunu verir )

b Niçin? ( Eserin yazılma amacını, ana fikrini, temasını buldurur )

c Nasıl? ( Eserin yöntemini kavratır )

d Nerede? ( Yer,dekor )

e Kim? ( KiÅŸileri verir )

f Ne zaman? ( işin süresini belirtir )

İnceleme Planı :

A Eserin Dış İncelemesi:

Eserin adı

Yazarı,çevireni

Basıldığı matbaa ve basılış tarihi

Kaçıncı baskı olduğu

Sayfa sayısı,fiyatı

Eserin boyutları

B Eserin İç İncelemesi :

Yazarı hakkında bilgi

Türü hakkında bilgi

Özet

Eserdeki kiÅŸiler

Başroldekilerin kısaca tanıtımı

Ana fikir

Dil ve anlatım

DeÄŸerlendirme ( kritik )


RAPOR

Rapor,araştırma ve inceleme esasına dayanan bir yazı türüdür Herhangi bir konuyla ilgili bilgi vermek,mesleki ve teknik bakımdan bazı noktaları açıklamak; görüş,düşünce ve önerileri bildirmek gibi amaçlarla yazılır

Günümüzde rapor, geniş kapsamlı bir kelime olarak çok çeşitli alanlarda karşımıza çıkar Doktor raporu, bilirkişi raporu, polis raporu, mühendis raporu, müfettiş raporu, deney raporu gibi çeşitli isimlerle anılan raporları ; meslek ve iş raporları, araştırma ve inceleme raporları gibi kısaca sınıflandırabiliriz

Her rapor türünün kendine özgü yazılış kuralları vardır Genel esas, konunun iyi kavranması ve konu üzerinde yeterli bilginin bulunmasıdır Ancak, çok iyi anlaşılan,ilgi duyulan ve bilgi sahibi olunan konularda rapor yazılabilir

Sağlam bir rapor yazabilmek için; raporun konusunu ilgilendiren kitapları,dergileri,gazeteleri okumak,yetkili kimselerle konuşmak,gözlem yolundan faydalanmak,özel deneylerde bulunmak,faydalanılan kaynakları göstermek gerekir

RÖPORTAJ

Herhangi bir konu yada sorunun değişik boyutlarıyla ele alınıp işlendiği gazete ve dergi yazılarıdır Röportajcı,yalnız gördükleriyle, izlenimleriyle yetinmez Konuyla ilgili derinlemesine araştırma ve inceleme yapar,ilgililerin bilgisine başvurur Röportajcının amacı, konuyu çarpıtmadan belgesel olarak okuyucuya sunmak,okuyucuyu konunun içinde yaşatmak,kamuoyunu aydınlatmaktır

Röportaj, tek bir yazı olabileceği gibi,aynı konuda dizi yazı da olabilir

ANLATI TÃœRLERÄ°

Edebi türler yada sanatsal türler de denilen bu türlerin kesin kuralları,kesin tanımları yoktur Her sanat eseri kendi kurallarını getirir, böylelikle de şimdiye kadar saydığımız türlerden ayrılır Bir başka ifadeyle, her sanat eseri tektir,yaratıcısının özgün bir ürünüdür Sanat eserine bu açıdan bakıldığında, genellemelere sığdırılamaz Bu yüzden anlatı türlerini çok kalın çizgilerle ele aldık Ayrıca bunların hepsini sıralamak yerine,yaygın olan birkaçına değinmekle yetineceğiz Bunlar hikaye ve romandır

HÄ°KAYE VE ROMAN

Her iki türün geleneksel tanımında birleşilen nokta, olmuş yada olması mümkün bulunan olayları anlatan türler oluşlarıdır Bunu, gerçek yada hayal edilmiş bir evrene ait gerçeklik duygusunu uyandıran olayların anlatımıdır,diye genişletebiliriz Hikaye ve roman tanımlarında bu ortak noktadan sonra, iki türü birbirinden ayıran özellikler kısaca şöyle sıralanabilir :

a Romanlar uzun, hikayeler kısa anlatı türleridir

b Romanlarda kişiler ( karakterler ) çok, hikayelerde azdır

c Romanlar geniş bir zaman kesitinde geçerken, hikayelerde bu kesit dardır

d Romanlardaki karakterler genellikle çok yönlü, hikayelerdeki karakterler tek yönlüdürler

Ancak bu özellikler bile hikaye ve romanı kesin çizgilerle birbirinden ayırmaya yetmez Bu sayılan özellikler her iki türde de bulunabilir

YAZIÅžMA TÃœRLERÄ°

MEKTUP

Başka bir yerde bulunan kişiye yada kuruma bir bilgi iletmek amacıyla yazılan yazılara mektup denir

Mektubun diğer yazı türlerinden ayrı bir özelliği vardır Herşeyden önce; bağımsızdır,ufukları alabildiğine geniştir,dar kalıplar ve kurallar içinde tanımlanamaz Konuları oldukça bol ve sınırsızdır Doğallığın ve içtenliğin en çekici belgesidir Elbette ki herkese aynı içtenlikle mektup yazılmaz Gönderdiğimiz kişi yada kurumla olan ilginin derecesine göre,mektubun hitap bölümünden,amaç,hatta sonuç bölümüne kadar değişen üslup özelliği vardır

Mektup kiÅŸiliÄŸimizin bir aynasıdır Saygımız,sevgimiz,karakterimiz,inancımız,görà ¼ÅŸ ve düşüncelerimiz hatta kültürümüz mektubumuza yansır

Basit bir yazı türü gibi görülmesine rağmen mektubun da kendine özgü bir düzeni,bir disiplini,bir planı vardır

Mektup Yazarken Nelere Dikkat Edilmelidir?

· Mektup yazarken kullanacağımız kağıt ve zarf temiz olmalıdır Bu basit ayrıntı karşımızdakine verdiğimiz değeri gösterir

· Mektuptaki hitap,göndereceğimiz kişi yada kurum göz önünde bulundurularak seçilmelidir: Sevgili Kardeşim, Canım Kardeşim, Canım

· Babacığım, Aziz Dostum, Saygıdeğer Büyüğüm, Sayın Murat Bey, Sayın Genel Müdür

· Mektupta daha sonra giriş ve amaç bölümüne geçilir Bu bölümde mektubun niçin yazıldığı belirtilir

· Sonuç bölümünde daha çok klişe sözlere yer verilerek, hoşa gidici bir dilekle mektup bitirilir ; sevgi ve saygılar sunar,esenlikler dilerim gibi

· Öfkeli anlarda kesinlikle mektup yazılmamalıdır

· Mektupta kullanılan ağır ve kırıcı sözler, ileride pişmanlığa yol açabilir Ancak, yazının kalıcı etkisi nedeniyle, yarattığı kırgınlık tümüyle unutulamaz · Mektup Türleri

Mektuplar, konularına ve yazanla yazılan arasındaki ilgiye göre üçe ayrılır :

1 Özel mektuplar

2 Resmi mektuplar

3 İş mektupları

Özel Mektuplar

Birbirine yakın, tanışık insanlar ve eş dost arasında yazılan mektuplardır

Tebrikler

Bayramlarda, yılbaşlarında veya mutlu bir olay dolayısıyla karşı tarafa iyilik ve mutluluk dileklerinde bulunmak amacıyla yazılan kısa,öz ve içten mektuplardır Bunlarda kağıt yerine daha çok basılı kartlar kullanılmaktadır

Telgraf

Mektubun gecikebileceği ivedi durumlarda bildirilmesi gereken istek, olay ve haberleri, kısa ve öz olarak anlatan bir mektup türüdür Telgrafta az ve öz ifade önemlidir

§ Alacak olanın adı,soyadı ve açık adresi yazılır

§ Telgraf çekmemize sebep olan konu,kısa ve öz olarak ifade belirtilir

§ Sağ alt köşeye gönderenin adı ve soyadı yazılır

§ Telgraf metninin altına bir çizgi çekilir Bu çizginin altına gönderenin adresi yazılır Bu bilgi,alıcının bulunmaması durumunda telgrafın iadesi için gereklidir Ücrete tabi değildir

Telgraf,bugün kullanım alanı yok denecek kadar az kalmış bir yazışma türüdür

Resmi Mektuplar

Devlet dairelerinin kendi aralarında veya kiÅŸilerle devler daireleri arasında yazılan mektuplardır Bu tür mektuplarda, konunun uzunluÄŸuna göre tam veya yarım sayfa boyutunda çizgisiz,beyaz kağıtlar kullanılır Anlatım ciddi ve ağırbaÅŸlı olmalıdır Konu dışında ayrıntılara ve özel isteklere yer verilmez Konu en açık ve yalın biçimde ele alınır Ãœst makam yetkilisi alt makamdakine yazdığı yazıyı “rica ederim”, alt makamdaki üst makamdakine “bilgilerinize saygıyla sunarım” veya “arz ederim” ÅŸeklinde bitirmelidir

Resmi Yazışmalarda Dikkat Edilecek Noktalar :

· Kağıdın üst yanından iki santim aşağıda ve ortada olmak üzere yazının çıktığı dairenin adresi bulunur

· Sağ üst köşeye tarih konur

· Yazıya başlamadan,hangi tarih ve sayılı yazıya cevap olarak yazıldığı belirtilir

· Yazının ilk paragrafında sorun veya konu ortaya konur

· Gelişme paragraflarında,bizim konu hakkındaki görüşümüz belirtilir,bizden istenilen bilgiler verilir

· Sonuç bölümünde,yazının gönderildiği makamın durumuna göre ( alt makam,üst makam ) yazı,rica yada sunu biçimlerinden biriyle bitirilir

· Resmi yazıyı tamamlayan evraklar,metnin sol alt kısmına,sıra numarası verilerek belirtilir

· Kağıdın sol en alt köşesine yazıyı daktilo edenle,konuyla ilgili bölüm şefinin ad ve soyadlarının ilk harfleri yazılır

İş Mektupları

Ticaret ve endüstri kurumlarının birbirlerine ve kişilere, kişilerin bu kurumlara gönderdikleri mektuplara iş mektubu denir İşyerleri bu mektuplarda, firma ismini taşıyan başlıklı ( antetli ) beyaz kağıtlar kullanırlar Yazıda daktilo ( veya bilgisayar ) kullanmak yerleşmiş bir kuraldır İş mektuplarında da konu kısa,öz olarak açık ve yalın bir anlatımla ele alınmalıdır Resmi mektupların özellik ve yazılışlarını kavramış olmak bu tür mektup yazmada da büyük kolaylık sağlar

İş Mektuplarının Yazılışında Uyulacak Kurallar :

· Ciddi bir anlatım kullanılmalı, kısa ve özlü bir anlatım yolu seçilmelidir

· Her iş için ayrı bir mektup yazılmalıdır

· Daktilo veya mavi mürekkepli dolma kalem kullanılmalıdır

· Ele alınan konu hakkında amaca uygun açıklamalar yapılmalı, gerekli yerlerde teknik terimler kullanılmalıdır

· İstekler yapmacıklığa kaçmadan ciddi bir hava içinde belirtilmeli, saygı bildiren kelimeler ölçülü şekilde kullanılmalıdır

· EÄŸer yazılan iÅŸ mektubu, bir baÅŸka mektuba cevap niteliÄŸi taşıyorsa,bu, metnin başında “ilgi” bölümünde belirtilmelidir Bunun için o mektubun tarihi ve numarasının yazılması yeterlidir

DİLEKÇE

Bir dilekte yada ÅŸikayette bulunmak veya bilgi vermek amacıyla resmi makamlara sunulan tarihli,imzalı mektupturKiÅŸiyi ve kamuyu ilgilendiren bir hakkın saÄŸlanması, bir haksızlığın düzeltilmesi, kaldırılması için gerçek yahut tüzel kiÅŸilerce ilgili makamlara yazılan yazılara dilekçe denildiÄŸi gibi, “istida, arzuhal” de denir

Dilekçe Yazımında Göz Önünde Bulundurulması Gereken Kurallar :

· Dilekçeler,konularına göre uzun veya kısa olabilir Konular kısa v öz olarak belirtilir Gereksiz ayrıntılara yer verilmez

· Dilekçelerde ciddi, ağırbaşlı bir dil kullanılır Anlatımın yalın ve duru olmasına özen gösterilir Süslü,yapmacık,laubali bir ifadeden kesinlikle kaçınılmalıdır

· Dilekçeler ; çizgisiz,beyaz dosya kağıdına daktiloyla veya dolmakalemle,okunaklı el yazısıyla yazılmalıdır

· Dilekçe hangi kuruma veriliyorsa,bu makamın adı başa yazılır Kurum adının sağ altına kurumun bulunduğu şehir adı yazılır

· Konunun kısa bir özeti bu başlığın altına yazılır

· Daha sonra konunun belirlendiği metin bölümüne geçilir Bu bir şikayet dilekçesiyse,şikayet sağlam kanıtlara dayandırılmalıdır Eğer iş isteme dilekçesiyse, öğrenim durumu,yaş,kısa bir özgeçmiş,kurumca aranan seçkin nitelikler açık seçik belirtilmelidir

· Dilekçede bir durum belirtiliyorsa ,son cümle “Durumu bilgilerinize saygılarımla sunarım”, bir istek belirtiliyorsa “GereÄŸini izinlerinize saygılarımla sunarım” ÅŸeklinde olmalıdır

· Dilekçe bitiminde sağ alt köşeye ad ve soyadı yazılmalı,imzalanmalıdır Tarih,isim ve imzanın bir satır üstünde olabileceği gibi dilekçenin sağ üst köşesine de konulabilir

· Sol alt köşeye açık adres yazılmalıdır

Dilekçe, herkesin zaman zaman yazmak zorunda kalabileceği bir mektup türüdür Dilekçenin ilk bakışta güven verici bir düzen içinde olması gerekir

Alıntı Yaparak Cevapla

Edebiyat Nedir

Eski 07-26-2012   #9
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Edebiyat Nedir





BÄ°YOGRAFÄ°


"Yaşam öyküsü" de denebilir Bir kişinin yaşamını anlatmayı konu alan edebiyat türüdür Yazarın kendi yaşamını anlattığı oto biyografiler de bu türün içinde yer alır Yaşam öyküsü kişisel anılara ya da araştırma sonucu edinilmiş sözlü ve yazılı malzemelerin düzenlenmesine ve yorumlanmasına dayandığı için tarihin bir dalı olarak da görülebilir Ama konu alınan kişinin bireyselliğini, yaratıcı ve duygudaş bir kavrayışla aktarmaya çalıştığı için aynı zamanda edebiyatın bir koludur

Tarihte ölen kişinin yaşamını ve yapıtlarını öven mezar yazıtları ve cenaze törenlerindeki konuşmalar yaşam öykülerinin ilk örnekleri sayılabilir Daha sonra eldeki verilerin keyfi ya da eleştirellikten uzak bir yorumuna dayanan, söz konusu kişiyi övmek ve okura örnek oluşturmak için yazılan yaşam öyküleri başlamıştır Bunun hemen ardından kişilerin gerçek yüzünü ortaya çıkarmayı amaçlayan eleştirel yaşam öyküleri de kaleme alınmıştır

Yaşam öyküsünün bir başka özelliği, yazarının tarafsız olmamasıdır Yaşamını yazdığı kişiyi sunar ve yorumlarken kendi kişiliğini de eserine yansıtır Otobiyografi türünde bu özellik daha da belirgindir


MAKALE

Yazarın belli bir konuda, genellikle günlük politika ile ilgili görüşlerini dile getirdiği kısa metinlerdir Makale, asıl gazetelerin yaygınlaşması ve gelişmesiyle kendini gösteren bir edebi türdür Yazar bu kısa yazılarda çeşitli konulara ilişkin kişisel görüş eleştiri ve önerilerini sıralayabilir Ya da politik veya toplumsal sorunlara değinebilir Konular politikanın yanı sıra, bilim, dil, kültür gibi yazarın tercih ettiği herhangi bir alan da olabilir Makalenin amacı, açıklama, eleştiri, tanıtım, bilgilendirme de olabilir Ama genellikle eleştirel tutum ön plandadır Makaleler, günlük yazıldıktan sonra bir araya getirilerek makale kitapları şeklinde yayınlanabilir


ELEÅžTÄ°RÄ°

Herhangi bir kişiyi, bir eseri, bir konuyu doğru ve yanlışlarını dile getirerek göstermek amacıyla yazılan kısa metinlerdir Hedeflenen öğeyi doğru ve yanlış yönleriyle tanıtmayı amaçlayabileceği gibi, bu öğenin doğru tanıtılmasını sağlamayı ve bir değerlendirmeyi de hedef alabilir Edebiyat sorunlarını ve yapıtlarını konu alan inceleme, yorum ya da değerlendirme olarak da tanımlanabilir


ANI

Kişisel yaşantının bütünü ya da belli bölümlerini ya da gözlemleri dile getirmek amacıyla yazılmış edebi metinler ya da kayıtlardır Otobiyografi ile karıştırılabilen anı, ondan dışsal olaylara verdiği önem nedeniyle ayrılır Anıda kişisel yaşam izlenimlerinin yanı sıra bu izlenimlerin dış boyutları da geniş olarak yer alır Otobiyografide yazar öncelikle kendilerini konu edinirken, anı yazarları çoğunlukla çeşitli tarihsel olaylarda rol oynamış ya da bu olayların yakın gözlemcisi olmuş kişilerdir


MÄ°ZAH

Olayların gülünç, alışılmadık ve çelişkili yönlerini yansıtarak insanı düşündürme, eğlendirme ya da güldürme sanatıdır Bu amaçla yazılan edebi eserler de mizah türü için de değerlendirilir En kaba şakadan en ince espriye kadar bütün mizah örnekleri, birbiri ile uyum içindeki olaylar arasındaki çelişkinin birdenbire ortaya çıkarılmasına dayanır Mizah gelenek ve kuralların sorgulanmasında önemli bir rol oynar İki amacı vardır, saldırma ve savunma İnsanın topluca yaşamaya başladığı dönemle birlikte mizah da otaya çıkmıştır Kentleşmeyle birlikte daha soyut ve dolaylı bir özellik kazandı

Mizahı bedensel ÅŸiddetten ayırıp keskin dilli bir sanata dönüştüren Atinalılar olmuÅŸtur OrtaçaÄŸda kilise ve kralları alaya alan masallarıyla ÅŸenliklerde halkı eÄŸlendiren öykü anlatıcıları jonglörler ve gezgin minstrel’le birlikte açık cinsel çaÄŸrışımları da olan yeni bir mizah türü yaygınlaÅŸtı 20 yüzyılda yeni bir mizah türü doÄŸdu Komik öğelerin yanı sıra ürkütücü ve korkunç öğelere de yer veren kara mizah ortaya çıktı Siyasal mizah da bu dönemde önem kazandı


Türk edebiyatında mizah

Türk edebiyatında ise gerçek anlamda ilk mizah ürünleri masallar, fıkralar ve seyirlik oyunlardır Divan edebiyatında da sık rastlanmamakla birlikte mizah yer almıştır Tanzimat döneminde Türk mizahının çehresi geniÅŸ ölçüde deÄŸiÅŸti Teodor Kasap ve Direktör Ali Bey’in Fransız edebiyatının etkisiyle yazdıkları tiyatro eserleri önem kazandı Åžinasi’nin Åžair Evlenmesi, Ziya PaÅŸa’nın Zafername Åžerhi, Namık Kemal’in imzasız fıkra ve yergileri bu tiyatro eserlerini izledi 2 MeÅŸrutiyet’le birlikte Türk mizah edebiyatı büyük geliÅŸme gösterdi Baha Tevfik, Peyami Safa, Ömer Seyfettin, Yusuf Ziya Ortaç ve Orhan Seyfi Orhon gibi birçok yazar mizah yazılarıyla ünlendi

Cumhuriyetle birlikte Türk mizahı yeni bir kimlik kazandı Bu dönem yazarları geçmişi eleştiren, yeni dönemi savunan bir tutum benimsedi Çok partili dönemle birlikte mizah kapsam ve konu bakamından büyük zenginlik kazandı Aziz Nesin, Sabahattin Ali, Rifat Ilgaz, Orhan Kemal, Bedii Faik, Haldun Taner, Muzaffer İzgü, Çetin Altan gibi yazarlar bu dönemin önemli isimleridir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.



forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.