Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
atlantis, bilimsel, kanıtları

Atlantis İn Bilimsel Kanıtları

Eski 07-26-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Atlantis İn Bilimsel Kanıtları



11,000 sene önce büyük bir uygarlık var mıydı? Bu uygarlık hemen hemen hiç iz bırakmadan yok oldu mu? Böyle bir olay şüphesiz insan belleğinde derin bir iz bırakırdı Felaketten kurtulanlar çocuklarına o korkunç günleri anımsatırdı, onlarda aynı şekilde çocuklarına anlatırlardı

Atlantis öyküsünün kalıntılarını dünyanın her tarafında görmekteyiz Kimi yerlerde Avalon, Asgard, Aztlan, Aden gibi kayıp ülkeler öykülerde, efsanelerde yer alır, kimi yerlerde doğrudan doğruya tufan anlatılır Ancak efsaneler kendi başlarına yeterli değildir Bunları destekleyecek bilimsel kanıtlar da gereklidir Gerçi bu yazıyı yaklaşık on yıl önce yazdık ve bu arada bu yazıda bulunmayan çok ilginç yeni kanıtlar ortaya çıkmıştır Vakit bulursak ileride bunları da ilave ederek revizyona tabi tutarız


Platon Atlantis'te sıcak ve soğuk suların yerden fışkırdığını yazmıştı Bu olay volkanik bölgelerde olduğu gibi, Atlantis dağlarının su üstünde kalmış tepeleri olduğu varsayılan Azor adalarında da görülür Platon, Atlantis'te kırmızı ve siyah taşlardan duvarlar inşa edildiğini yazmıştı, halen bu renklerde volkanik taşlar Azor kıyılarında görülür

Ayrıca insanların dünyanın yassı olduğunu ve denizin (Atlas Okyanus) dünyanın sonundan boşluğa aktığı inanıldığı bir devirde, Amerika kıtasının keşfinden 2000 bin yıl önce, Platon açıkça Amerikan kıtalarının varlığını dile getiriyordu

Platon Atlantis'in atların yurdu olduğunu ifade etmişti Binlerce sene evvel atların ilk soylarının Amerika'da bulunduğunu ve sonradan bu kıtadan yok olup Asya'da varlığını sürdürdüğü bilinir Ayrıca, Atlantis de fillerin bulunduğunu da yazmıştı Çeşitli kızılderili medeniyetlerin kalıntılarında fil kabartma motifleri halen açıklanamamıştır Paleontologlar Amerika'da mamut kemikleri ilkel insanların yontma taş silahları ile birlikte bulmuşlardır Ancak fillerin soyları, atlar gibi tufan sonrası bu kıtalardan silinmişti Platon'un Atlantis öyküsünde tarif ettiği kabuğu sert meyve Hindistan cevizi olabilir, bu meyvede ancak adalarda yetişir
Mısırlı rahip "Sonchis"in anlattığı gibi Greklerin atalarının Atlantis ile savaşmış olmaları belki de olanaksızdır Greklerin Yunanistan'ı istila etmeleri MÖ 1900 yıllarına rastlar Proto-Grek Pelasklar ise daha önceleri muhtemelen Kafkasya'dan Anadolu'ya ve Akdeniz kıyılarına göç etmişlerdi Onlardan önceki yerliler konusunda fazla bir şey bilmiyoruz, ancak bunlar Sonchis'in anlattığı topluluklar olabilir Ayrıca Sonchis'in anlattığı gibi Mısır'ın böyle bir felaketten sıyrılma olasılığı gözükmüyor Tanrıça Athena'nın adı ise Neith'in anagramıdır (harflerin yer değiştirmesi ile çıkan farklı sözcük)

Platon'un öyküsü açısından diğer ilginç bir izlenim, Atlas Okyanus'un kıyılarında çok eski yerleşim ve uygarlık bölgeleri oluşudur Kuzey Amerika'daki yapıtlara ve Peru'da Nazca yapıtlarına benzer esrarengiz yapıtları buralarda görmek mümkündür Son zamanlarda yapılan bir araştırmaya göre, bu kıyılardaki megalit (büyük taş) yapıtlar, sanıldığından çok daha eskidir

20-30 bin sene evvel oralarda yerleşmiş olan Aurignak adamı, taş devrin en güzel mağara resim örneklerini Fransa ve İspanya'da bırakmıştır Kromanyon adam ölülerini yüzleri batıya çevrili gömerlerdi Eski Mısırlıların "ölüler diyarı" Amenti, Batıda bulunmuyordu Bu motif aynı şekilde bir çok Batı mitolojilerinde yerleşiktir Batının ölüm diyarı olması güneşin battığı yer oluşundan mı? yoksa Atlantis felaketinin bir anısı mıdır?
Velikovsky'nin doğal felaketleri daha yakın bir tarihte saptaması, onun Eski Ahit'te İbrani peygamberlerin kitaplarını harfiyen doğrulaması çabasından kaynaklanıyor, bunun sebebi de, belki onun politik ilişkilerinden kaynaklanıyor (34) "Çarpışan Dünyalar" adlı kitabında (1950) Velikovsky Atlantis felaketinin aslında Girit adası yakınlarında Thera (Santorini) adasının, MÖ 1450 yıllarında bir volkanik patlamada havaya uçmasından kaynaklandığını iddia etmişti Velikovsky'e göre Platon Atlantis tarihi için 9000 yıla bir sıfır fazla koymuştu, ve asıl zaman Solon'un Mısır ziyaretinden 900 yıl önceymiş Thera adasında meydana gelen bu felaket beraberinde üzerinde yerleşmiş şehri yok etmişti Bu patlama aşağıda anlatacağımız Krakatoa yanardağı patlamasından dört misli daha şiddetliydi Onun meydana getirdiği felaket Minoan uygarlığının sonu olduğu düşünülüyor Velikovsky "Ages in Chaos"(35) isminde kitabında Thera patlamasının Haz Musa'nın İsrail oğullarını Mısır'dan çıkartmasıyla aynı zamanda rastladığını, ve Mısır'a gelen cezaların volkanik zincir patlamaların etkileri olduğunu inandırıcı bir şekilde kanıtlamaya çalışmıştı Thera-Atlantis tezi 1960 yılında Yunan Sezmolojist, Angelos Galanopoulos tarafından yeniden ortaya atıldı ve Platon'un öyküsü ve Thera olayı arasında 19 ortak nokta olduğu ortaya atıldı(36) Ancak bu ortak noktaların çoğu başkaları tarafından çürütüldü Her şeyden önce, Platon Atlantis'in yerini açıkça belirti, Atlas Okyanus'da yer aldığını ve Atlantis'in evrensel bir tufan'da batan kıta büyüklüğünde bir ada olduğunu belirtiyordu Şüphesiz rahip Sonchis'in belirttiği gibi birçok felaketler olmuştur, ancak bir tufan farklı çapta bir olaydır

Belki de, Velikovsky'nin yazdığı en önemli eser "Sarsılan Dünya"dır (48) Bu eserde Velikovsky birçok bilimsel araştırmalara dayanarak, kanıtları bir bir inceleyen bir detektif gibi dünya geçmişindeki akıl almaz felaketleri saptamaya çalışmıştı Onun üzerinde durduğu felaketler MÖ 776 ve MÖ 687 arasında, M Ö 1500 civarlarında ve MÖ 3200 yıllarındakilerdi Ancak MÖ 10000 civarlarındaki tufan ve ondan önceki genel felaketler konusunda ilginç veriler de toplamıştır Velikovky'e göre Kuzey Kutup ve Gronland civarında bulunan mercan kayalık kalıntıları, Güney Kutup ve Gronland'ın buzları altında bulunan sıcak iklim bitki örtüleri, o yerlerin bir zamanlar tropik bölge olduklarını gösteriyor Aynı şekilde Afrika ve Güney Amerika kıtalarında görülen geniş buzul izleri, ancak Dünya ekseninin yer değiştirmesi ile açıklanabilir Böyle bir olay ancak astronomik / meteorolojik bir dış etkiden kaynaklanabilir Velikovsky'e göre hemen hemen bütün önemli sıra dağları nispeten yakın devirlerde aniden oluştu Çoğunda acı içinde çırpınan balıkların kalıntıları ile serpilmiştir Zaten fosilleri oluşturan nedenler ancak felaket şartlarında olabilir Normal şartlarda canlı artıkları eriyip yok olur Himalayalar ve Tibet bir zamanlar deniz altını oluştururken, aniden yükseldiği saptanmıştır Aynı şekilde Amerika ve Afrika'da birçok yeni kara parçaları oluştu(37) Ayrıca Atlas Okyanus'un dibindeki sıra dağların üzerinde bulunan buzul izleri, bu dağların bir zaman deniz üstünde olduklarını işaret ediyor

Dünyanın her tarafında bulunan toplu hayvan mezarlarına dikkat çeken Velikovsky Bunların bir genel felakette sular tarafından sürüklenip, kayalar üzerinde parçalandıklarını, üzerlerine suların taşıdığı taşlar yığılıp, üst üstü gömüldüklerini kaydetmiştir Binlerce parçalanmış hayvan cesetlerinin bir arada oluşunu başka türlü nasıl açıklarız? Bu tip toplu mezarlarda zaman zaman insan cesetlerinin de bulunması, bu felaketin oldukça yakın bir dönemde olduğunu gösterir Peking yakınlarında Choukoutien'deki bir toplu hayvan mezarında yedi parçalanmış insan iskeleti bulunmuştur Bunlar üç ayrı ırka aitti, Beyaz, Eskimo ve Melanesyalı Bu toplu mezarlarda farkı coğrafi bölgelerin hayvanlarının bir arada oluşu, suların onları uzak bölgelerden sürüklediğini gösteriyor Bu felakette sayısız hayvan türü yok olmuştur Paleontolojik bulgulara göre felaketten önce hayvan nüfusu oldukça kabarıkmış ve son buzul çağın sonunda (MÖ 10000 sene) 40 milyon hayvanın ani bir ölüm gördükleri ileri sürülmüştür

Böyle bir felaket olabilir mi? Her şeyden önce bilmemiz gerekir ki bizim yeryüzünde hayatımız sanıldığı kadar güvenli değildir Tarih boyunca doğal afetler, önemli toplu ölümlere sebep olmuştur Bir sene içersinde dünyada hemen hemen her ay olan bu afetlerde ölenlerin sayısı akıl durdurucudur 1883'de Sumatra ve Java arasında Krakatoa adında ıssız bir adada bir yanardağ patladı Bu patlama 2 bin mil ötede Avustralya'da insanları uykularından uyandırdı Şok dalgaları dünyanın etrafında 7 kez döndü Dev dalgalar köyleri sildi, gemileri kibrit çöpü gibi karaya oturttu Dalgaları 4500 mil uzaklara kadar ulaştı Havaya 13 kübik mil lav püskürtüldü Bunlar dünyanın etrafını kuşatarak gökyüzünü kararttı, aylardır dünya iklimi soğumuştu, çünkü bu tür volkanik bulutlar güneşten gelen ısıyı keser Felakette 62000 kişi öldü

526 yılında Antakya'da 250000 kişi, 1042 yılında Tebriz, İran'da 40000 kişi, 1556'da Çin'de 830000 kişi, 1908'de Messina, Sicilya'da 200000 kişi, 1923 Tokyo civarlarında 200000 kişi ve 1976'da Çin'de 700000 kişi şiddetli depremlerle hayatlarını kayıp ettiler Sellere gelince Çin'de 1887'de Huang Ho nehrin taşıması en az iki milyon insanın ölümüne yol açtı Aynı nehrin 1931'de taşıması 4 milyon insanın ölümüne yol açtı (38)

Atlantoloji açısından, nispeten yakın zamanlarda iki ilginç felaket kayda değer 1692 yılında Jamaika adası, bir korsan merkeziydi Ani bir zelzelede limanı Porto Prince'in büyük kısmı 1600 kişi ile birlikte denizin dibini boyladı Dev dalgalar karaya oturdu Halen deniz altında eski şehrin kalıntılarını bulmak mümkün 1755 yılında, 1 Ekim azizler günü dini törenlerin ortasında, Portekiz'in başkenti ve liman şehri Lizbon büyük bir depremle neredeyse yerle bir olmuştu Binlerce bina tamamen yıkıldı ve felaketten kaçan halkın üzerine 15 metre yükseklikte deniz dalgaları indi Lizbon 1531 yılında da çok büyük bir depremle yerle bir olmuştu Deprem aynı anda Avrupa'da, Karaipler de ve Kuzey Afrika'da duyuldu Şiddetli deniz dalgaları Amsterdam limanında gemilerin iplerini kopardı Donnelly felaketi şöyle anlatıyor, "Yer altından bir şimşek sesi geldi, hemen ardından şiddetli bir deprem şehrin büyük kısmını yerle bir etti Altı dakikada 60000 kişi can verdi Korunmak için bir alay insan yeni mermer rıhtımın üzerinde toplandı Ancak, o birdenbire üzerinde bütün insanlarla birlikte sulara gömüldü ve bir tek ölü beden su yüzüne çıkmadı Ona yakın demirlenmiş bir çok insan dolu gemiler ve tekneler bir su girdabının içinde yutuldular Tek bir tekne veya gemi parçası geri dönmedi Rıhtımın bulunduğu yer şu anda 600 fit (200 m) su altındadır Depremin kapsadığı alan çok genişti Humboldt derki Avrupa'dan dört misli büyük bir alan aynı anda sarsılmıştır

Baltik'ten Karaibler, Kanada'dan Cezayir'e kadar yer sarsılmıştır Fas'ın bir kaç kilometre yakınlarında 10000 kişilik bir köyü toprak açılarak yutmuştu Büyük olasılıkla bu depremin kaynağı Atlas Okyanusunun ortasındaydı ve binlerce yıl önce Atlantis'in batmasına sebep olan felaketin yankısıydı" (39) (Bu dönemi incelerken, ister istemez Kuzey-Anadolu fay hattı ve devinimleri akla geliyor 1752 yılında İzmit depremi olmuştur ve 1766 yılında büyük İstanbul depremi olmuştur Unutmamak gerekir ki ondan 250 yıl önce 1509 yılında yeniden büyük bir İstanbul depremi olmuştur Aynı şekilde 1531 de büyük Lizbon depremi olmuştu Yukarıdaki yazıyı ele alırsak görürüz ki 250 yıl önce sadece Türkiye'de değil bütün dünyada büyük sarsıntılar olmuştur Joseph Goodavage Astroloji Uzay Çağı Bilimi kitabında şöyle yazıyor: "Isaac Newton, tuhaf konularda araştırma yapmıştır, Hermes'i inceledi ve simya üzerinde geniş bir kütüphanesi vardı Grek mitolojisi ilgisini çekmişti ve Grek tanrılarının kayıp ve unutulmuş bir uygarlığın gerçek kişileri olabileceğini belirtmişti Newton teoloji ve kadim gizemcilik konusunda bir milyon kelimeden fazla ve diğer ezoterik konularda 500 bin den fazla kelime yazmıştı İnsan tarihinde büyük değişikliklere yol açan 250 yıllık güçlü devinimlerden söz etmişti Bu devinimleri hesaplarken Arap astrolojisindeki Arap noktaları esas olarak almıştı Esasın bize cebri de veren Arapların matematikleri Newton'un zamanındaki matematikten çok üstündü Onların matematik sistemleri Arap noktalarını da içermekteydi, ki menşei meçhuldür Gariptir ki Spengler Tarih ve Devimler eserinde, Pluto gezegenin 248 yıllık yörüngesinin önemi vurgulamaktadır Pluto gezegenin perhelionu (güneşe en yakın dönüşü) devinimleri 250 yıllık aralıklarla oluşan psiko-kültürel değişiklikleri belirlemekte ve eş zamanlılık göstermektedir iki önemli araştırmacı Lamprecht ve Bradford, Sprengler'in fikirlerini desteklemektedir Newton Pluto kadar uzak ve küçük bir gezegenin etkilerini önceden belirlemiş olabilir mi? (Pluto 1930 yıllında keşfedildi)" Kitabının ayrı bir bölümünde Goodavage şöyle yazıyor: "Felaketleri önceden tespit etmede bilimsel yöntemlerin araştırılmasında yüzde yüz güvenilir bir kurala göre: Büyük depremler her zaman güneş tutulmalarını takip eder ve çoğu zaman önemli gezegen kavuşumları ile birlikte olurlar Astrolojik kehanetlerin birinde Newton, İngiltere'den oluşan en ilginç doğal olaylar dizisini önceden bildirdi Ölümünden 23 yıl sonra 1750'nin ilk üç ayında Aurora Borealis'in (Kuzey Işıkları) göklerde ani ve şaşırtıcı bir gösterisi ile başlayacaktı Kehanetine göre Kuzey Işıkları yıkıcı rüzgarlarla birlikte gelen büyük fırtınalar takip edecekti sonra büyük bir deprem dalgası Londra'da büyük hasar ve can kaybına yol açacak Neredeyse çeyrek yüzyıl sonra Kuzey Işıkları İngiliz toprakları üzerinde parladılar

Ondan sonra saatte 100 millik öldürücü rüzgarlar geldi Korkunç bir deprem salgını çığlık atan Londralıları canlı canlı evleri ve yataklarında gömdü")

Okyanusya civarlarında 1780 yılında keşfedilen Falcon adası, 1894'de denizin dibine çökerek yok oldu Tomas'a göre "Cook adaları arasında Tuanaki son asırın ikinci yarısında 13000 yerlisi ile Büyük Okyanus'ta battı Bir sabah balıkçılar sandalları ile denize açıldılar, döndükleri vakit adaları yoktu" 1819 yılında İndus nehrinin ağzında, depremler eşliğinde büyük bir yer parçası suların altına gömüldü Suların üstünde sadece evlerin tepeleri, oranın bir zamanlar kara parçası olduğunu gösteriyordu

Atlas Okyanus'u bir çok volkanik hareketlerin sık sık yer aldığı bir yerdir 1957'de yanar dağlar eşliğinde yeni bir ada Azorların yakınlarında ortaya çıktı Azor adalarının dağları volkaniktir İslanda'da faaliyette yanardağlar hemen hemen eksiksizdir Yeryüzünde toprağın aşağı veya yukarı hareket etmesi doğal ve hemen hemen her yerde görülür Fransa her sene 3 milimetre batıyor, Hindistan da Ganj nehri ve Himalayalar arasında yer, her sene 181 milimetre yükseliyor, Güney Amerika'da Ant dağlarının Amerikan'nın keşfinden itibaren 60100 metre yükseldiği saptandı (40) Türkiye'nin kıyılarında kaç tane su altı şehri vardır? Toprak, su seviyesinin altına indiğinde, hemen su örter Ege Deniz'inde Thera-Santorini adası MÖ 1500 sene önce patladığı zaman yeraltında boşalan tonlarca magma yüzünden ada çökmüştü Kısmen sulara gömüldü Atlantis için aynı şey olduğunu düşünenler var

Otto Muck'a göre büyük bir gök taşının Atlantis civarlarında düşmesi ile yüzlerce yanardağ patlamış ve ardından adanın altında oluşan boşluğun çökmesi adanın batmasına sebep olmuştu, çarpışmanın verdiği hareketle denizler karaya inmişti ve dünyanın dört bir yanında tufan olmuştu(40a)

1988'de San Fransisco'da bir toplantıda bir araya gelen Amerikan Jeofizik Birliğinde Rochester Üniversitesi Jeolog'u Asish Basu, günümüzde bilim çevrelerce en çok konuşulan tezlerden birini ortaya attı Bu teze göre 66 milyon sene önce bir asteroid Hint Okyanusuna düşmüştü, çarpışma neticesi zincirleme yanardağ patlamaları olmuştu Yüz binlerce sene süren bu patlamaların ardından, yarattıkları bulut perdeleri dünya ısısını düşürmüştü ve bir buzul çağ başlamıştı Neticede dinozorların nesli tükenmişti Hindistan'da bulunan bir kuvars taşının yoğunluğu, ancak böyle bir çarpışmanın eseri olabilirdi Newsweek'e göre, "Bazı paleontologlar halen hem asteroid tezini, hem de yanardağ tezini inkar ediyorlar, onlara göre yavaş iklim değişiklikleri dinozorların neslinin tükenmesine neden verebilir Ancak yakın zamanlarda asteroid tezini savunanlar artmaya başladı Onların iddiaları yeryüzünde bulunan bazı asteroid kraterleri ile güç kazanmıştırgökbilimciler yörüngeleri dünyaya yakın kesişen 1000 asteroid olduğunu söylüyorlar (41)

Yukarda aktarılan olayın benzeri, Otto Muck tarafından yıllar önce Atlantis konusunda ortaya atılması oldukça anlamlıdır Şimdi yaşlı Mısırlı rahibin Solon'a anlattıklarına dönelim Kritias 22c'de Phaethon (fayton) öyküsünün aslında bir gök cisminin yeryüzüne düşerek büyük bir felakete sebep vermesi anlamında olduğunu belirtir Bu da, kadimlerin ağzından bize, mitolojik öykülerinin nasıl mecazi anlamda tarihi ve bilimsel olayları örttüğünü gösterir Rahip ayrıca yeryüzünde bir çok felaket olduğunu, insanların birçok kere yok olduklarını yazar Kısacası Atlantis'i meydana getiren sel tufanından önce başka genel kıyametler ve tufanların olduğunu açıklıyor

Yeryüzü sürekli bir göktaşı, meteor yağmuru altındadır Bir günde ortalama 200 milyon göktaşı yağmaktadır Bunlardan sadece bir milyonu bir yıldız kayması görüntüsü yaratabilecek büyüklükte Hemen hemen hepsi atmosferde sürtünmeyle yanıp kül oluyor Ancak, zaman zaman bir göktaşı yere düşmektedir, hatta insanların ve evlerin üzerine düştüğü olmuştur Hitit Kralı 2 Mursilis kayıtlarında rakibi Efes kralının üzerine gök tanrısı Teşup'un bir göktaşı düşürtüp öldürdüğünü yazmıştı

MÖ 467'de Efes'e düşen bir at arabası büyüklüğündeki göktaşı sonradan heykeltıraşçılar tarafından tanrıça Artemis'in şekline getirildi Aztek mabetleri de göktaşların düştüğü yerler etrafında inşa edilirdi Mekke'de Kabe'nin üzerindeki kara taşın bir göktaşı olduğuna inanılır Bütün bunlara rağmen Aristoteles göktaşlarını inkar ediyordu 1790'da Güney Batı Fransa'ya bir meteor yağmuru yağdı Buna rağmen Fransız Akademisi göktaşları getirenleri küstahça kovuyordu ve bu olayı, "fiziksel olarak imkansız" olarak değerlendiriyordu Ancak, 1820'de onların varlığı kesin olarak kanıtlandı (42) Ayrıca, Milattan önceki devirlerde dünyaya daha fazla meteor yağdığı tespit edildi Güneş sisteminde serseri mayın gibi dolaşan bu parçacıklar düştükçe azaldığı sanılmaktadır

Aya yapılan ilk teleskop gözlemleri, yüzeyinin binlerce kraterle delik deşik olduğunu gösterdi Son bulgulara göre bütün yakın gezegenlerinde aynı izler görülüyor Bu ışık altında şüphesiz dünyamızı farklı bir şekilde yorumlamamız gerekir 1939 yıllında yapılan kazılar Arizona kraterinin sönmüş bir yanardağın ağzı değil, fakat dev bir meteor, daha doğrusu bir asteroid'un çarpışması ile meydana geldiğini kanıtladı Varılan neticeye göre 20 bin sene önce kuzeyden saniyede birkaç kilometre hızla, bir ve iki milyon ton ağırlığı arasında bir gök cismi yerle çarpışarak 300 kilometre çapında bir alanda bütün canlıları yok etmişti ve yeri taşı delerek bir kilometreden fazla derinliğe gömülmüştü Teksas’ta Odessa grup kraterlerin aynı zamanda meydana geldiği sanılıyor O halde ya gök cismi atmosfere inerken parçalanarak bir kaç göktaşı oluşturdu, ya da grup halinde dünyanın yörüngesine indiler Bunların yeryüzüne tesirleri felaket türünden olmaları gerekir (43)

Asteroidler, ilkin 1802'de keşfedilen, Mars ve Jüpiter arasında bir yörüngeye yerleşmiş olan milyonlarca taş ve metal parçalarıdır Onların patlamış bir gezegenin parçaları olabileceği düşünülmektedir Asteroidlerin bazıları oldukça büyük ve yörüngeleri eksantrik olduğundan dünya ile çarpışma olasılıkları zaman zaman oluyor Aslında dünyanın geçmişinde asteroidlerle bir değil, birkaç kez çarpış olması güçlü bir olasılıktır Hatta bu durumda, çarpmaması bir mucize olur Yeryüzünde bütün asteroid kraterleri, Arizona krateri kadar belirgin değildir Bazıları su ile dolup göl oldular, bazıların arazinin kumlu olmasından dolayı izleri silindi Unutmamak gerekir ki yeryüzünün yüzde 708'I denizlerle kaplıdır Deniz dibinde mutlaka kraterler vardır Atlantolog Egerton Sykes'a göre Atlantis'i batıran meteor yağmuru Karaib taraflarında düşmüştü Oralarda bazı meteor kraterleri bulmak mümkün Belki yakında bu konudaki bulgular Atlantis öyküsünü aydınlatır

11,000 sene önce böyle bir felaketin olduğuna konusunda izleri ve kanıtlar vardır Bilindiği gibi, son buzul çağın sonu 10,000 sene önceydi O zamanlardan önce bütün Kuzey Avrupa kalın bir buz örtüsü altındaydı Dünya su miktarının büyük kısmı buz halinde kara üzerinde oturduğu için su seviyesi daha düşüktü Deniz coğrafyası buluntularına göre Atlas okyanusuna boşalan nehirlerin izleri deniz diplerine kadar devam ediyor ve bir zamanlar su altında olan kıyıların şu anda deniz altında olduğunu gösteriyor Amerikan Jeoloji Cemiyetinin 1936 yılında yayınladığı bir bildiriye göre Atlas Okyanusun'da deniz seviyesi tertiary çağından günümüze dek iki buçuk kilometre kadar inme ve yükselme göstermişti (44) Bazı jeologlar ve deniz coğrafyacıları bir zamanlar Atlas Okyanusun'da bir kıta olduğunu kabul ediyorlar, ancak onun Platon'un verdiği tarihten önceki bir devirde bulunduğu konusunda karar vermeyi tercih ediyorlar

R F Walworth ve G W Sjostrom'e göre son buzul çağında su seviyesinin düşük olması Atlantis'in varlığı için yeterli bir sebeptir (45) Bu iki araştırmacıların geniş bir araştırmaya dayanan tezlerine göre periyodik gelen zincir volkanik patlamaları dünyanın geçmişinde uzun buzul çağlar yaratmıştır Bazı jeolojik izlere göre buzlar bütün kıtaları kaplamıştır, su seviyeler inip yükselmiştir Halen güncelliğini kazanan ve Donelly tarafından ortaya atılan bir teze göre, Atlantis'in batması ile daha önce onun yüksek dağları tarafından engellenen sıcak Gulf Stream akıntısı Kuzey Avrupa'ya ulaşarak buzların erimesine yol açmıştı Halen yolunda devam eden bu sıcak hava akımı Avrupa'nın ısısını bulunduğu enleme rağmen ılımlı tutmaktadır Oysa, aynı enlemde bulunan Rusya'daki şehirler çok daha soğuk iklimlere sahiptir

Kuzey Sibirya'da buzlar altında on binlerce donmuş mamut cesetleri vardır Geçen asır sonlarında bu mamutlar'dan en az 20000 çok iyi durumda fil dişi çıkartılarak piyasaya sürüldüğü kaydedildi Bu mamutların toplu bir felakete kurban oldukları ortadadır Ani bir donmadan ölen bu mamutlardan bazıların ağızlarında halen yemekte oldukları otlar bulunduğu görülmüştür Karbon 14 testler onlar yaklaşık 12,000 sene evvel öldüklerini gösteriyor Profesör Frank C Hibben'e göre son buz çağın sonuna gelen bu devrede sadece Kuzey Amerika'da 40 milyon hayvan ölmüştü Amerika'da Niagara şelalelerin 12500 yıl evvel meydana geldiği hesaplanmıştır Cordilleras dağlar yaklaşık 10,000 sene evvel meydana geldiler karbon 14 testlere göre şu anda Bermuda civarlarında deniz altında olan geniş bir bölgede 11,000 sene önce sedir ormanları vardı Aynı şekilde İngiltere’ye yakın Kuzey Denizi, İrlanda ve Gronland yakınlarında deniz diplerinde binlerce sene önce denizin dibini boylamış ormanlar görülür Unutmamalı ki karbon 14 testlerinde çıkan neticelerde biraz kayma olabiliyor, onun için bütün bu olaylar aynı anda meydana gelmiş olabilir, ancak olayların çoğu Atlantis'in batış tarihine uyuyor (46)

Tomas şöyle yazıyor, "And sıra dağlarının nispeten yakın, insanların gemiler kullandıkları bir dönemde aniden yükselmiş olması gerekir Eğer bunu reddedersek, Büyük Okyanus'tan 300 kilometre uzaklıkta ve 3800 metre yükseklikte Titicaca gölünde bir deniz limanın bulunmasının açıklanması olanaksız olur Rıhtımlarda gemi halatlarının halkaları o kadar büyük ki onlar sadece deniz aşırı gemiler için kullanılabilirdi Bu Ant dağlarındaki limanda halen deniz yosunu kalıntıları bulmak mümkündür Bir çok yükselmiş kumsal sahil şeridi de var Titicaca gölünün güney kısmı halen tuzludur"

Atlas Okyanusunun ortalarında Platon'un işaret ettiği yerde deniz altında nispeten sığ olan geniş bir arazi vardır Bunun adı Orta Atlantik Çıkıntısı (Mid-Atlantic Ridge) dir Bazı Atlanatologlar, onu batmış kıtanın kalıntıları olarak kabul ederler 1949 yılında Colombia Universiteden Professör M Ewing bu düzeyde yaptığı araştırmalarda 4 ile 55 kilometre arasında deniz dibinde bir kumsal sahil şeridi bulundu Kum ancak atmosfer şartlarında erozyonla meydana gelir, su altında oluşması mümkün olmadığına göre bu plajın battığı kaçınılmaz (47) Atlas Okyanusunun dibinde geniş alanların lavla kaplı olduğu görüldü Fransız jeolog Pierre Termier'e göre su altından alınan lav örnekleri cam basalt lav türündedir ve ancak su dışındaki atmosferik basınç altında katılaşabilmektedir Eğer su altında katılaşsaydı kristal halini alırdı Ayrıca Termier bu lavların katılaşmalarından kısa süre sonra suya girdiğini tespit etti Bu lavların 15,000 sene içinde suda çözülmeleri gerektiğini belirilerek, onların Platon'un öyküsüne kuvvetli bir kanıt olduğu kaydediliyor (48)

Edgar Cayce okumalarında Atlantis'in yakınlarda tekrar yükseleceğini söylemişti İlkin 1968 Karaipler’de Bimini adası yakınlarında bir Atlantis mabedinin ortaya çıkacağını söylemişti 1968 yılında, bu kehaneti incelemek üzere Edgar Cayce Vakıfı (ARE) Bimini civarlarında bir uçakla keşif gezisi düzenledi Neticede su altında bir megalit (büyük taş) duvar veya yol bulundu O zamandan beri Bimini yolu arkeolojik incelemelere tabi tutuldu Yakınlarında yivli mermer bir sütün parçası ve harç ile sıvanmış bir kiremit parçası bulundu Bimini yolunun insan işi olduğu şüphesiz, bir gözlemcinin dediği gibi, "Doğa kare şeklinde taş yaratmaz, ve taşları da sıra halinde dizmez" Deniz seviyesinin son buzul çağında yükselmesini göze alarak burasının en az 8 bin yıl önce deniz seviyesinin üstünde olduğu hesaplanmıştır


KAYNAKÇA

(28) Mitoloji Sözlüğü, Azra Erhat, Remzi Kitabevi, 1972, 1978
(29) Mitologya, Edith Hamilton, çviren Ülkü Tamer, Varlık Yayınevi, 1964, 1968
(30) Odysseia, Homer (1/50-54) İnglizceden çeviri yenidir The Odyssey of Homer,çev Butcher ve Lang, The Modern Library, 1950, The Odyssey, Homer, çev EV Rieu, Penquin Classics, 1946, 1966, Odysseia, Homeros, Çev Sander, Istanbul, 1978
(31) Kitabı Mukaddes, Tekvin Bap 1/1,6,7,8)
(32) The God Kings and the Titans, James Bailey, St Martin's Press, New York, 1973
(33) Herodot Tarihi, Çev Müntekin Ökmen, Remzi Kitabevi, 1973, 1983
(34) The Velikovsky Affair, Alfred de Grazia, Abacus, London, 966, 1978
(35) Ages in Chaos, Immanuel Velikovsky, Doubleday & Co, New York, 1953
(36) The World Atlas of Mysteries, Francis Hitching, Pan, London, 1978, 1979
(37) Earth in Upheavel, Immanuel Velikovsky, Abacus, GB, 1955, 1974
(38) Disaster! When Nature Strikes Back, Encyclopaedia Britannica, Bantom, New York, 1978
(39) Donnelly, (13)
(40) Tomas, (23)
(41) Newsweek, "The Death of the Dinosaurs", 19, Aralık, 1988
(42) The World Atlas of Mysteries, Francis Hitching, Pan Books, London, 1978
(43) Atlantis, the New Evidence, Martin Ebon, Signet, 1977
(44) Berlitz (25)
(45) Subdue the Earth, Ralph Franklin Walworth and Geoffrey Sjostrom, Panther, London, 1077,1980
(46) Tomas (23)
(47) Tomas (23) (sayfa 15)
(48) Berlitz (25)


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.