Teorik Savaşlar |
07-25-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Teorik Savaşlarsömürgecilik - yönetsel sorunlar - savaşlar hakkında Teorik Savaşlar - 1 - TEORİK SAVAŞLAR ve YÖNETSEL SORUN Türkiye yönetsel sorununa ve bu konuda yazılan tezlere, çözümleme Üç bölüm halinde tasarlanarak “Büyük devlet mi, büyük ve uzun savaş yapan devlettir Büyük savaş mı hem önünde hem sonunda “tampon” -ve sömürge- (ek benim) meselesi olan savaştır”(1) ’Milleti olmayan milliyetçi’(4) ve Enveri Paşa yaklaşımına sözel yoğun etkileyiciliği dışında başka anlam yükleyemedim İktisatçı idi, tarihçilerin görev alanına giriyor, onların yap(a)madıklarına soyunuyordu Kendi beyanıdır Hızla Osmanist yoğun, ‘ maksimalist’ cumhuriyetçi iştirakiyyünculuğuna gidiyordu Yeni bir söylem bulmuştu yaptıklarınaArtık eskilerin deyimiyle ’ismiyle müsemma’ denebilecek; ‘minimalizm’e karşı, ‘maksimalizm’ ve ’resmi tarih’ eleştirelinden sorumlu ’gizli tarih’cilik’ Yazdıklarının içinde asıl söylenmesi gerekli ve zat-ı alilerinin alanı olan Milli İktisadiyat’a kıyısından, köşesinden bir iki dokunmanın ötesinde olmayan irdelemesi ile ilerlettiği şeylerde ilginçti Oysa dizgemizin sınıfsaldan ulusala bakan çözümlemeleri ne kadar da eksikti, bakir bırakılmıştı Bu alan, benzetmeyle bize ait olmayan iktisat çözümlemeleri ile dol(durul)muştu Eleştirdiği ProfAkdağ’ın, çöküş ve kalkışma devri isyanlardaki Türk/Türkmen rengini yakalamış olabilmesindeki isabete -şaşırma ile en azından-, başlangıç noktasını buradan alabilseydi keşke… Diyordu ki; “sermayenin vatanı ve rengi olmaz” diyen, en olduğunu bilendir Çözmüştü, evet çünkü sermayenin vatanı, rengi, dili ve bir ulusu hep vardı! Tekeliyet, tekelokrasi, rant teorisi, Oryantal Doğu despotizmi, Wilson-Lenin-Stalin teori ve pratiklerinin üzerine emperyalist katkı eklemlemesi olan; Fukuyama-Huntington Globalizm’i benzeşliği yaklaşımına, yapması gerektiği halde, Eşarizm’in ve Evangelizm’le senteze varacak yeni bileşim sonuçlar verecek katkıları ise ilerlet(e)miyordu Bu kadar bilimsel olanın ‘ iki Mustafa ve bir Ali’ anlaşılır, basit ve su götürmez önermesinden haberinin olmaması açıklanamaz ihmal miydi? Halbuki İtikat-iman-inanç-toplumsal dizgesi ile ilgili, basit ve çok etkileyici teoremler yazıyordu Türk(ü)lerimize sinmiş olanı, Halkbilim bilinçaltı çözümlemeyle; ’yarimin dini var imanı yok’ farketmişliğinde ve durmaksızın etkileyici yazıyor, söylüyordu(5) Ama bir türlü Türk tanımı yapamıyordu Türk’ü olmayan kuvvacı, Türk’ü olmayan cumhuriyetçiden, nasıl “cumhuriyet tepeleyicileri”ne, nasıl “düzleyicilerin düzlenmesi/düzeltilmesi” önerme ve çözümlemesi yolunu açabilecekti ?(6) ‘Döküntüler ve ’ tepeleyiciler’ nitelediklerine baksarsak, günümüz “maksimalist” siyasasının en azından -söylem kısmında- neden bu kadar çokça ve yoğundu bunlar?! Belki de, hatta kesinlik arzeden bir ’belki’de; Tüm "maksimalistler’, Emperyalizm ve "istiklal-i tam’cılığa gelince, hep ilk olarak yazdığımızın, yani Emperyalizm’in adamı olmaktaydılar ’İstiklali-tam’cılıkları ise, herhangi bir dinsel, sınıfsal ve evrensel ya da global/yerel gerekçeyle asla ve kat’a yoktu! Bu durum, şu formülasyonla yazılabilir miydi? Maksimalistler ’reel politik’e gelince, ihanete varan derecede en "minimalist" olanlardır Bu gibilerin, Genel Türk ve Dünya Tarihi içindeki olaylar karşısında verdikleri tepkilere bakıldığında daha iyi görülebileceğini düşünebiliyorum Ortak paydaları; yerel ve evrensel gerekçeli dayatmaları rıza ve emir telakki etmekte "maksimal" olmalarıdır alıntı |
|