|
|
Konu Araçları |
biyolojik, hayatın, keşfedilen, senfoni, temelinde |
Hayatın Biyolojik Temelinde Keşfedilen Senfoni |
07-16-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Hayatın Biyolojik Temelinde Keşfedilen SenfoniHayatın Biyolojik Temelinde Keşfedilen Senfoni DNA ve Proteinlerin Musikisi Felsefî ve dini ağırlıklı eserlerde musikinin ana kaynağının tabiat ve onu şenlendiren varlıklar âlemi olduğu belirtilir Birçok ünlü bestekâr, tabiatın kendine has büyük bir konservatuar olduğunu ve her varlığın koro halinde kendine ait hayat senfonisini çaldığını ifade etmiş, tabiattan ilham alarak besteler yapmışlardır Bestekârlara ilham kaynağı, kuş sesleri ve böcek melodileri gibi canlılar olduğu gibi, rüzgâr veya yağmurun sesi, bir çağlayanın şırıltısı veya denizlerin dalgaları da olabilir Bazı mutasavvıflar ve tabiata farklı bir gözle bakan veliler zaman zaman ilham kaynağı olmaktan öte her varlığın kendisine ait gizli bir musikiye sahip olduğunu zikretmişlerdir Günümüzün gelişen teknolojisiyle canlı varlıkların temelini teşkil eden biyolojik moleküllerin de, kendi başlarına canlı olmadıkları ve ancak bir organizasyon içinde canlılık tezahürlerini gösterebildikleri halde, molekülü meydana getiren alt birimlerin dizilişinin bir plan ve ahenge sahip olduğu ve müzik notalarına dönüştürülebileceği gösterilmiştir Bunların en meşhuru olan ve biyolojik hayatın temelini oluşturan DNA-molekül dizilerinin kendine has mükemmel bir müziğinin olduğu herkesi hayrette bırakacak bir şekilde ispatlandı Sanatçı John Dunn ve biyolog Mary Anne Clarck, DNA ve proteinlerin yapılarındaki yaratılıştan mevcut olan mevcut musikiyi ortaya çıkarmak için işbirliği yaptılar Teknolojik bilginin sanat için kullanımı ve sanata ait duygusal bilginin teknolojik kullanımının senteziyle ortaya çıkan bu yeni müzikte biyolojik hayatın alfabesini oluşturan nükleotidlerin rezonans bilgileri özel bir bilgisayar yazılımı yardımıyla sese dönüştürüldü DNA molekül zincirini teşkil eden ve bütün canlıların genetik program yazılımında kullanılan evrensel alfabe olan dört adet azotlu bazın (adenin, guanin, cytosin ve timin) ışık absorbsiyon spektrumları, başlangıç verisi olarak kullanıldı Her bir bazın verilerinden dört ölçekte sesler elde edildi Sentez edilmiş notalar (Vokal, cello, tabla, vidin) gibi enstrümanlarla karıştırıldı Sonunda Segvencia isimli bir beste elde edildi Böylece çıplak gözle görülmeyen DNA’daki büyüleyici estetik güzelliği müzik şeklinde duymak mümkün oldu DNA VE PROTEİNLERİN SESLENDİRİLMESİ Canlı varlıkların bütün özelliklerinin belli bir matematik sistem içinde kodlanmış olduğu DNA zinciri A, T, G, C sembolüyle ifade edilen azotlu bazlardan dört yapı birimini ihtiva eder Bu dörtlü harfler üçlü kombinasyonlar yaparak 64 farklı kodon oluştururlar 61 kodon canlıların temelini teşkil eden proteinlerin alt birimleri olan 20 aminoasiti kodlamak için kullanılırken 3 tanesi de bu genetik bilginin okunmasını durdurucu kodondur TAG,TAA,TGA) 20 aminoasit ise büyüklük, çözünürlük ve elektrik yükü bakımından farklılık gösterirler Bu farklı özellikteki aminoasitler, proteinlerin farklı şekillerde katlanmalarına ve üç boyutlu özgün motifler oluşturmalarına yol açar Sonuçta, proteinin doğru fonksiyon görmesi, doğru aminoasidin doğru yerde bulunmasına bağlıdır Müzik notaları arasındaki müzikal temalar, proteinlerdeki aminoasit motifleriyle belirlenir İnsan beta globin zincirinde FSDGL aminoasit motifi bulunurken, aynı bölgede tuatara isimli bir sürüngen cinsinde FGEAV şeklinde bir motif bulunur Ancak her ki canlı grubunda son dört aminoasidin yükleri ve çözünürlükleri aynı tutulmuştur Böylece, notalar değişse bile müziğin anlamı değişmiyor ve hemoglobin fonksiyonunu devam ettirebiliyor Çünkü fonksiyonel bir protein için mânâ korunmak zorundadır Tabiatın derin yapısındaki estetik motifi deneylerle ortaya koymak heyecan verici bir hadisedir Özellikle proteinlerin ikincil yapılarındaki motiflerde (alfa helix, beta tabakası ve dönüşler) saklı müzik çok enteresandır Müzik bestelerinde derinliğe ilave edilen elementler, proteinlerde dizinin özgün motiflerinden, ikincil ve üçüncül yapılarındaki motiflerden kaynaklanır Mesela İmmünoglobulinler farklı bir çatalımsı mimari,, bazıları yonca yaprağı şeklinde ve bir kısmı da sandviç şeklinde üç boyutlu mimari tasarıma sahiptirler Bütün bu motifleri belli müzik algoritmaları ile müzikal seslere dönüştürmek gerçek olmuştur Müzikteki notalar herbir aminoaside sabit bir değer verilerek veya proteindeki aminoasitlerin histogram frekansları esas alınarak oluşturulur Çözünebilirliği en düşük olan aminoasitler en düşük oktavda, yüksek olan ise en yüksek oktavda tanımlanmıştır Dianonik ölçekte üç oktav aralığında tanımlanan notalar, kromatik ölçek için 2 oktav, pentatonik ölçek için 4 oktav olarak belirlenmiştir Şu ana kadar, hemoglobin ve lizozim C proteinlerinin müzikleri çıkarılmıştır Değişik organizmaların belli protein dizilerinin müzik besteleri yapıldığında, bu canlılar arasındaki benzerlik ve farklılıkları anlamada daha güvenilir sonuçlar elde edilecektir Bu şekilde fonksiyonel yapının korunup korunmadığı daha iyi analiz edilebilecektir DNA ve proteinlerdeki motifler insanın yapısında kullanıldığından, bunlardan elde edilen müzik, insanın ruhuyla daha iyi rezonans oluşturabileceğinden çok orijinal müzikler üretilebilir Hatta her kişinin genetik programı farklı özgün motifler içereceğinden, ileride herkesin kendisine ait kişilik senfonisi bile oluşturulabilecek ve kişi kendi bestesini dinlediğinde, büyük bir rahatlama hissedebilecektir DNA ve proteinin müzikal yorumları konusundaki araştırmalar, hayatın oluşumunda kullanılan müzik repertuarının zenginliğini ve harmonisini gözler önüne sermiştir Hücrenin içinde çalınan bu melodiler gelecekte yeni bir musiki anlayışının oluşmasına da yol açabilecektir Algoritmik sanat ve müzik, dijital bilgisayarlar ve akıllı yazılımları kullanarak müzik ve sanatta yeni açılımlara giden kapıları aralamıştır Şu ana kadar elde edilen DNA ve protein musikisi oldukça orijinal ve dinlenebilir bir yapıdadır Şimdiye kadar insanlar 1000 yıllık klasik insan yapısı müzikleri dinlerken, bundan sonra da, milyonlarca yıldan beri hücrenin içinde çalınan hayatın müziğini dinleme imkânına kavuşacaklardır Her canlı organizmada her hücrenin kendine özgü genetik müziğini çaldığı bu çalışmalarla doğrulanmış oldu İşin enteresan tarafı, hücre, bu genetik müziği, her yeni nesilde hafifçe değiştirerek farklı makamlarda ve tonlarda yeni bir beste yapmaktadır Bugün Batı’da bazı üniversitelerde DNA-proteinler ve müzik arasındaki benzerlikler hakkında dersler verilmektedir DNA ve protein dizilerini müziğe dönüştüren ticari bilgisayar yazılımları sayıca artmaya başlamıştır Kısacası, bilimdeki sanat ve sanattaki bilim keşfedilerek, fen bilimleri ile sosyal bilimler ve sanat arasında yıkılan köprüler yeniden inşa edilmeye başlanmıştır İleride mimari ile genetik yapı veya yıldızların dağılışı ile yağmur tanelerinin cama vuruşu arasındaki ahengi açığa çıkaran bir müzik yapılırsa hiç şaşırmayalım Ancak bu tür orijinal fikir ve araştırmaların gelişmesinin uygun sosyokültürel iklimin oluşmasına bağlı olduğu unutulmamalıdır Dr Selim AYDIN |
|