Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Nesil Bilinçlendirme Kampı - Gizli Tehlikeler & Tehditler > Atatürk Köşesi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
atatürkün, devrimleri

Atatürk'ün Devrimleri

Eski 07-13-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Atatürk'ün Devrimleri



Atatürkün Devrimleri
Saltanatin kaldirilmasi (1 Kasim 1922)

Kurtulus Savasi'nin ilk yillarinda kurulan (23 Nisan 1920) Türkiye Büyük Millet Meclisi, halktan kopuk Osmanli yönetiminin yaninda, halkin içinden seçilen temsilcileriyle "halk iradesi"nin gerçek temsilcisi olmus, iyice eskimis ve yipranmis kisisel saltanatsa, TBMM'yi, yani ulusun egemenligini tanimamasinin yani sira, Sevr Antlasmasi'ni imzalamis, düsmanla isbirligi yapip, çikarttigi ayaklanmalarla Ulusal Kurtulus Savasi'ni engellemeye çalismisti
23 Nisan 1920'den baslayarak ulusal egemenlige dayali devletin kurulmasiyla kisisel saltanata kalkmis gözüyle bakan Mustafa Kemal, Itilaf Devletleri'nin Lozan Baris Konferansi'na Ankara Hükümetinin yani sira Osmanli Hükümeti temsilcileri de çagirmalari üstüne, 1 Kasim 1922'de TBMM'de yaptigi konusmada ulus'un akla aykiri oldugunu belirterek,saltanatin kaldirilmasini istedi Milletvekillerinin atesli konusmalarla Atatürk'ü desteklemelerinden sonra, saltanatin Istanbul'un isgal tarihinden (16 Mart 1920) baslayarak kalkmis oldugu oybirligiyle kabul edildi Saltanatin kaldirilmasiyla Padisahlik sifati kalkan Mehmet VI Vahdettin de, 17 Kasim günü Ingiliz Komutanligina basvurarak, bir Ingiliz zirhlisiyla Istanbul'dan ayrildi

Cumhuriyetin ilani (29 Ekim 1923)

Saltanatin kaldirilmasinin ve Lozan Baris Antlasmasi'nin ardindan TBMM'de en çok tartisilan konulardan biri, yeni devletin niteligi sorunuydu Kendisi bir hükümet olan TBMM'nin ayri bir hükümeti ve bu hükümeti yönetecek bir basbakanin bulunmamasi, meclis içinden bakanlarin seçiminde adaylarin gerekli oyu saglamakta güçlük çekmeleri, sürekli sorunlara yol açmaktaydi 27 Ekim 1923'te Ali Fethi (Okyar) Bey baskanligindaki hükümetin istifasi ve Cumhuriyet Halk Partisi grubunun yeni hükümet listesi üstünde anlasmaya varamamasi üzerine, Atatürk 28 Ekim gecesi arkadaslarini toplayarak sorunun gerçek çözümüyle ilgili düsüncesini açikladi ve Ismet Inönü'yle o gece, devletin niteliginin cumhuriyet oldugunu saptayan bir yasa tasarisi hazirladi Ertesi gün TBMM, yapilan isin "çoktan dogmus olan çocugun adini koymak" oldugunun milletvekillerine açiklanmasindan sonra, saat 2030'da Anayasa degisikligini kabul ederek cumhuriyeti ilan etti ve
oybirligiyle alinan bu karardan sonra cumhurbaskani seçimine geçerek, gene oybirligiyle Gazi Mustafa Kemal Pasa'yi Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk cumhurbaskani olarak seçti

Halifeligin kaldirilmasi (3 Mart 1924)

Saltanatin kaldirilmasindan ve Mehmet VI Vahdettin'in Istanbul'dan ayrilmasindan sonra, TBMM'nin 18 Kasim 1922'de halife seçmis oldugu Abdülmecit Efendi, eski rejim yanlilarinin tek umudu haline gelmis, bundan güç alan Abdülmecit Efendi de, yeniden törenler düzenlemeye, demeçler vermeye bazi Islam ülkelerinin kendisine baglilik bildirmeleri
üzerine, Islam dünyasinin önderi tavri takinmaya baslamisti Bu durumun yeni kurulmus cumhuriyet yönetimi için tehlikeli olabilecegini kavrayan Atatürk, Izmir'deki ordu tatbikatlari sirasinda ordu komutanlarina hilafetin kaldirilmasi konusunda düsüncesini açiklayip, yasanin meclis gündemine getirilmesini kararlastirdi 1 Mart 1924'teki bütçe görüsmelerinde halifeye ve Osmanli hanedanina verilecek ödenek konusunun gündeme getirilmesinden sonra, 3 Mart 1924't kabul edilen yasayla, halifelik kaldirilip, ilerde saltanat ve halifelik iddiasinda bulunmamalari için Osmanli hanedani üyelerinin de yurt disina çikarilmalari kabul edildi

Medeni Kanun'un kabulü (17 Subat 1926)

Osmanli Imparatorlugu döneminde hukuk isleri din kurallarina göre yönetilmekte oldugundan, çagdas toplumlar düzeyine erismek isteyen Türk toplumunun temel gereksinmelerinin, söz konusu hukuk yapisiyla karsilanamayacagi anlasilmisti Tanzimat Dönemi'nde hazirlanan Mecelle, bazi yenilikler getirmekle birlikte, kisilerin hak ve borçlari, aile
kurumu, isleyisi ve sona ermesi, mülkiyet iliskileri, miras sorunlari, kiralama, satin alma, ödünç verme, vb iliskiler açisindan, gerçek bir Medeni Kanun sayilamazdi Bu nedenle Isviçre Medeni Kanunu örmek alinarak hazirlanan Medeni Kanun, 17 Subat 1926'da TBMM'de kabul edilerek, yürürlüge kondu Bunu, öbür temel yasalar ile, ceza hukuku alanindaki bosluklari gideren Ceza Kanunu'nun kabul edilip (1 Mart 1926) yürürlüge konmasi izledi

Tarikatlarin kaldirilmasi, tekke ve zaviyelerin kapatilmasi (30 Kasim 1925)

Baslangiçta yalnizca din konulariyla ilgilenen, farkli düsünce sistemleri gelistirerek taraftarlarini çogaltmaya çalisan tarikatlar, zaman içinde siyasal olaylarda etkili rol oynamaya, çikarlari tehlikeye düstükçe halki ayaklandirmaya koyulmuslardi Bu etkinliklerini cumhuriyetin ilanindan sonra da sürdürmeye kalkismalari ve Menemen Olayi, Seyh Sait Ayaklanmasi gibi seriattan yana ayaklanmalara yol açmalari üstüne "Türkiye Cumhuriyeti seyhler, dervisler, müritler memleketi olamaz Türkiye Cumhuriyeti her alanda dogru yolu gösterecek, uyaracak güçtedir Biz uygarligin bilim ve fenninden güç aliyoruz ve ona göre yürüyoruz Baska bir sey tanimayiz" diyen Atatürk'ün sözleri isiginda harekete geçilerek, 30 Kasim 1925'te çikarilan yasayla tekkeler ve zaviyeler kapatildi

Laikligin kabulü (1928-1937)

Saltanatin kaldirilmasi, hilafetin kaldirilmasi, Seriye ve Evkaf Vekaleti'nin kaldirilarak yalnizca din isleriyle ugrasacak Diyanet Isleri Baskanligi'nin kurulmasi, tarikat ve zaviyelerin kapatilmasi asamalarindan geçen laikligin tam anlamiyla yasal tabana oturtulmasi için, 1924 Anayasasi'nda yeralan "Türkiye devletinin dini Islam'dir" deyimini tartismaya koyulan TBMM, 10 Nisan 1928'de Anayasa'nin ikinci maddesini
degistirip, 16 ve 38 maddeler geregince milletvekilleri ile cumhurbaskaninin antiçerken söylemek zorunda olduklari "vallahi" sözcügünü maddelerden çikardi Ayrica, 26 maddedeki "ahkami seriyenin tenfizi" (seriat hükümlerinin yürütülmesi) sözcükleri de Anayasa'dan çikarildi Inananlarin ibadetlerini kendi dilleriyle yapmalarini dogal bir hak olarak gören Mustafa Kemal'in, aydin din adamlariyla yaptigi görüsmelerden sonra, 3 Subat 1928'de hutbelerin Türkçe okunmasinin kabul edilmesini, dualar ve ezanin Türkçeye çevrilmesi çalismalari izledi 5 Subat 1937'de Anayasa'nin ikinci maddesinde laiklik ilkesine yer verilmesi ve Türkiye Cumhuriyeti'nin laik bir devlet oldugunun yazilmasiyla, laiklik
devrimi tamamlanmis oldu

Kadin haklarinin taninmasi (1930-1933 ve 1934)

Osmanli toplumunda hemen hiçbir toplumsal ve siyasal hakki bulunmayan kadinlara Medeni Kanun'la bazi haklar taninmis olmakla birlikte, siyasal haklar açisindan bir degisiklik yapilmamisti Atatürk'ün girisimiyle kadinlarin iktisadi ve siyasal
yasama katilmalari yönünde bir dizi degisiklik yapilarak, 1930'da belediye seçimlerinde seçme, 1933'te çikarilan Köy Kanunu'yla muhtar seçme ve köy heyetine seçilme, 5 Aralik 1934'te Anayasa'da yapilan bir degisiklikle de milletvekili seçme ve seçilme haklarinin taninmasiyla, Türk kadini o yillarda Avrupa devletlerinin çogundaki kadinlardan daha ileri haklar elde etti ve çok geçmeden toplumda erkeklerin çalistigi her alanda yerini aldi

Sapka ve kiyafet devrimi (25 Kasim 1925)

Ülke halkini her alanda çagdas ve uygar düzeye çikarabilmek için degisiklikler tasarlarken, dis görünüsüyle de bunu vurgulamasi gerektigine inanan Mustafa Kemal'in, 25 Agustos 1925'te Kastamonu'ya yaptigi bir gezide basina sapka giyip, "Buna sapka derler" diye halki sapka giymeye özendirmesinden sonra, 25 Kasim 1925'te Sapka Giyilmesi Hakkindaki Kanun çikarilip, dinsel giysilerle sokakta gezilmesi yasaklandi

Takvim, saat ve ölçülerde degisiklik (1925 ve 1931)

Cumhuriyet döneminden önce Bati uluslarindan ayri takvim, saat, sayi ve ölçülerin kullanilmasi, hafta tatillerinin cuma günü olmasi, takvimin baslangici olarak Hazreti Muhammed'in Mekke'den Medine'ye göç ettigi tarih olan 622 yilinin alinmasi (hicri takvim), sayi olarak eski sayilari, ölçü olarak da okka, dirhem, arsin, endaze, vb ölçülerin kullanilmasi, Türk toplumu ile Bati toplumlari arasindaki iliskilerde büyük karisiklik ve güçlüklere yol açmaktaydi 26 Aralik 1925'te miladi takvimin kabul edilip, alaturka saat yerine Bati'da kullanilan alafranga saatin kabul edilmesiyle, 23 Mart 1931'de çikarilan yasayla da gram, kilogram, ton, metre, kilometre gibi ölçülerin benimsenmesiyle, bir yandan Bati ülkeleriyle iliskiler kolaylastirilirken, bir yandan da yurdun her yerinde tutarli bir ölçü ve agirlik düzeni kurulmus oldu

Soyadi yasasinin kabulü (21 Haziran 1934)

Soyadi bulunmamasinin günlük yasamda yarattigi güçlük ve karisikliklarin önünene geçmek amaciyla 21 Haziran 1934'te çikarilan yasayla, her Türk kendine uygun bir soyadi almakla yükümlü kilindi 24 Kasim 1934'te çikarilan bir yasayla da TBMM Mustafa Kemal'e Atatürk soyadini verdi Ayni yil çikarilan bir baska yasayla ayricaliklari belirten eski unvanlarin yasaklanmasiyla, yasalar önünde esitlik ilkesinin gerçeklestirilmesinde önemli bir adim atilmis oldu

Egitim ve ögretim devrimi (3 Mart 1924)

Osmanli toplumundaki medreseler ile iptidai, rüstiye, idadi türünde okullarin toplumun gereksinme duydugu elemanlari yetistirme açisindan özellikle sayi bakimindan yetersiz kaldigini gözleyen, egitimin önemini yaptigi konusmalarda sik sik vurgulayan Atatürk'ün yol göstericiligi altinda TBMM, egitim ve ögretim islerini Milli Egitim Bakanligi'na verip, 3 Mart 1924'te çikardigi Ögretimin Birlestirilmesi yasasiyla, mahalle mektepleri ve medreseleri kaldirdi Anadolu'nun çesitli kentlerinde meslek okullari, teknik okullar, ögretmen okullari, ortaokul ve liseler açilirken, çikarilan Üniversiteler Kanunu'yla Darülfünun kaldirilip, yerine Istanbul Üniversitesi kuruldu

Harf devrimi (1 Kasim 1928)

Ögrenilmesi son derece güç olan Arap abecesinin okuryazar sayisinin artmasini engelledigini, ayrica Türkçe sesleri dile getirmede güçsüz kaldigini anlayan Atatürk'ün, 1926'dan baslayarak yaptirdigi arastirmalar sonucunda, Türkçe'nin yapisina en uygun abece olduguna karar verilen Latin abecesi alinip, yeniden düzenlenerek, 1 Kasim 1928'de çikarilan
Türk Harfleri Hakkinda Kanun'la yürürlüge kondu ve Atatürk'ün kendisinin de katildigi yayginlastirma çalismalari sonucunda, kisa süre içinde benimsendi

Dil devrimi (12 Temmuz 1932)

Osmanlilar döneminde aydinlarin büyük ölçüde Farsça ve Arapça sözcük ve dilbilgisi kurali içeren Osmanlica'yi kullanmalarindan ötürü, aydinlar ile halkin dil bakimindan birbirlerinden kopmus olmalari, cumhuriyet öncesindeki dönemde de bazi aydinlari rahatsiz etmis, Selanik'te çikarilan (1911) Genç Kalemler dergisinde "Yeni Dil" hareketi baslatilmis, ama dilde yabanci sözlüklerden yeterli bir arinma saglanamamisti Türkçe'nin özlestirilerek yeni Türk abecesiyle dünyanin en zengin dillerinden biri haline getirilmesini amaç alan Atatürk, 12 Temmuz 1932'de, sonradan Türk Dil Kurumu adini alan Türk Dili Tetkik Cemiyeti'ni kurdurarak, Türkçe'nin gerçek bir bilim, edebiyat ve sanat diline dönüsmesi çalismalarini hizlandirdi

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.