Buse'nin Gözyaşları 5 |
07-11-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Buse'nin Gözyaşları 5Buse'nin Gözyaşları 5 - Derin Duygular - Ayhan Sarıkaya - Duygu Seli - Yaşam Hikayeleri - Öykü Buse'nin babası Cemal,aylardır,yıllardır içinde beslediği kirli emellerinin gerçekleşmesinin zamanının geldiğine seviniyorduBilinç altına yerleştirmiş olduğu düşünceleriyle kendi kendini teselli ediyor,kendi haklılığını yine kendisi teyit ediyorduKendi doğruları,her zaman doğru ve yanlış olamazdıYine kendi yaşam felsefesi, kısır döngü içerisinde belleğinde çağlamaya başlamıştı: "Kız kısmının okumasından ne olur,ne hayır gelirYarın okulu bitirdiğinde bilmediğin bir şehirde göreve başlayacak;işin yoksa peşinden gidecek,ne oldu ne olmadı diye takip edeceksinYaban ellerde de hırlıya mı gidecek,hırsıza mı,yoksa sarhoşa mı düşecek,kim bilir?Bir de bu yaştan sonra böyle apuk sapuk işlerle mi uğraşacağımTam da beklediğim fırsat doğduKarısı ölen Işıklı köyünün en zengini Ahmet efendiymiş söz konusu olanAdamın namını,şanını duymuştumBuse, bu iş için tam da biçilmiş kaftanAdamın başlık parası olarak vereceği miktar da yabana atılır cinsten değil haniHem Buse çocukluktan çıkalı yıllar olduYolda yürürken göğüsleri kımbıl kımbıl ediyorNamusuma herhangi bir leke getirmeden şu karısı ölmüş Ahmet efendiye kızı satayım da bu dert de başımdan çıksın gitsinZaten bir kızın ilk talihlisi,davulcu,zurnacı,hamal,çoban her neyse hiç fark etmez hemen vermek lazımYoksa gözü açılırsa sana isyan eder,seçici olurKadın kısmı böyledir işteBunlar kuş beyinlidirler,sırtından dayağı,karnından sıpayı hiçbir zaman eksik etmeyeceksinHele şu Şakir denen adam karısıyla eve gelsinler bakayımİş bittikten sonra ben alacağım parayı bilirimBenden günah gittiKarım olacak kancık erkek çocuk doğursaydı, böyle şeyler düşünmezdimBu işte herhangi bir suçum falan yok,gönlüm her yönden rahat" Buse ve kardeşleri,babaları Cemal'in düşüncelerinden habersiz hep birlikte yer sofrasına oturup tarhana çorbasına ve makarnaya kaşık salladılar Cemal'in kalın kaşlarının altından ok gibi ileriye doğru fırlayan bakışları,birkaç kez kızı Buse'nin üzerinde anlamsızca dolaştıSofrada en ufak bir çıt yoktuCemal'in baskıcı otoritesi,ev halkının bütün fertlerini sevgiden,şefkatten babaya bağımlılıktan uzaklaştırıyor adeta baba evlat arasında kalın buzların oluşmasına yol açıyordu Karısı Raziye de kocasına karşı ne kadar içten içe öfkelense,homurdansa da tepkisini kocası Cemal'e karşı açıkça belirtemiyorduEvlendiği ilk gerdek gecesinden bu tarafa zaten kanı kaynamamış,gönlü bir türlü ısınmamıştıGörücü usulüyle hiç görmeden koynuna girmişti,kocasınınDaha ilk geceden duymuş olduğu "ben,ormandan kaçmış kıllı ayı ile evlenmişim" düşüncesini kafasına yer etmiştiBu düşüncesinin beş çocuk doğurmasına rağmen hala geçerliliğini koruduğuna inanıyor,bu saplantıdan kendisini bir türlü kurtaramıyorduZaman zaman da "bütün erkekler mi böyle yoksa benim ayı Cemal mı böyleBu benim değişmeyen yazgım ve kör talihim diye " sızlanıp duruyordu Cemal,ev halkı sofradan kalkmadan, "-Yarın akşama doğru yakın bir köyden misafirimiz gelecekHaberiniz olsuné Raziye, meraklı bakışlarla kocasına baktı "-Hayır olaKim bu misafir?" Cemal, "Işıklı köyünden asker arkadaşım Dün tesadüfen kahvede rastladımGelmişten geçmişten konuştukBöyle ayaküstü kısa sohbetle olmazYarın akşam yengeyi de al gelBirbirimize soğuk durmayalım dedim" Raziye,kocasının yalan konuştuğunu,gizli tezgahlar çevirdiğini tahmin edemediği gibi böyle bir ihtimali aklının köşesine bile getirmediBu zamana kadar kocasının kafasından kaç tilki geçtiğini,bu tilkilerin ne dalavereler çevirdiğini hiçbir zaman bilememişti ki şimdiki senaryoyu bilebilsin Raziye,Anadolu kadını saflığıyla, "-Tanrı misafiri,her zaman başımızın üstünde yeri varAllah ne verdiyse ikramımız olur"Buse'ye dönerek, "-Buse kızım,sen de hazırlıklı olEvin içerisine biraz çeki düzen verMahalle bakkalından bir paket bisküvi al ki çay ile ikramda bulunalım" Buse,evet dercesine başını hafiften sallayarak annesinin söylediklerini onayladı O gece Buse'nin yüreğine karabasanlar saplanmış,kendisini didik didik ediyorlardı sankiBir kaç kez kan terler içerisinde uykusundan uyanıp yatağından fırlamıştıHer uyanışında, "-İnşallah hayırdırİçim bir tuhaf oluyorSanki bilinmeyen bir çıkmaza yuvarlanıyor,karanlık dehlizlerde kayboluyorum,Allah'ım" diye yaradanına dualarda bulunuyorduSabaha karşı kabuslardan kurtulup tekrar uykunun kollarına kendisini bıraktığında bu sefer de Tugay giriverdi rüyasınaŞimdi, Tugayla birlikteydiİçine o kadar huzur ve sevinç yerleşmişti ki mutluluktan adeta bulutların üzerinde birlikte uçuyorlardıEle ele kırlarda koşuyorlar,kırlardan topladıkları papatya çiçeklerinden birbirlerine "seviyor sevmiyor" diye fallar bakıyorlardıÇoğunlukla da seviyor çıkıyor böylece tekrar birbirlerine aşkla sarılıp "hiç ayrılmayacağız" yeminiyle söz veriyorlardı Bu tatlı uykusuyla sabah olduUyanıp da yatağında bir süre öylece kalakalmıştıGeceki kabuslu rüyanın yorumunu yapmaya çalıştı ama bir türlü anlam verememiştiSonra bütün yakışıklılığıyla Tugay geldi gözlerinin önüneİşte o zaman yüreğinin atışlarının hızlandığını hissettiBu çocuğa aşk olduğuna inanmıştıDuyguları çok farklı çağlıyorduİlk aşk ve ilk gönül yarası olacaktı Tugayla birliktelikleri "-İnşallah,ilk ve son aşkım olur TugayO'nunla evlenir mutlu bir yuvam olurKız erkek fark etmez nur topu gibi çocuklarımı doğururum" diye Tugay'a karşı duymuş olduğu hisleriyle gizli bir sevinç içerisinde yataktan doğrulduKardeşlerinin ikisi dışında diğerleri hala uyuyorlardıUyandırmaya kıyamadıÖnce mutfağa girip sabah kahvaltısını hazırlamalı sonra da güne başlamalıydıÖğleden sonra saat üçte de papatya pastanesinde Tugay'la buluşacak olmalarının sevinci ve heyecanı uyandı içerisinde"Bismillah" deyip yataktan fırladı Ayhan Sarıkaya |
|