Dilinden Tutuşmak |
07-11-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Dilinden Tutuşmakıyrıldım derinlerinden yalanların; yılanların derilerinden sıyrıldığı gibi! Geride kaldı herşey, dün gibi! Ama gün gibi, aşikârdı; seni sevdiğim! Eyy, sevdiğim Ve, boyanmak ister gibi kanından, kınından çekilmişim; sana doğru! Ama; “Kendimle” savaşım! Kendim ile savaşım Benim, beennn; yenen de, yenilen de Yerde yatan da paramparça, ve başımda dikilen de! Benim, bennn; hem yaralarımı saran hekim, ve hem ağaçta yutkunan akbaba! Bir gün “zaman” kurtulacak benden; öksürerek veya aksırarak Artık, nefesine engel, ciğerine çengel olamayacağım! Çıkıvereceğim içinden sadece, sadece savrulacağım; İçimde, senin de kalmanı umarak! Dedim ya, sıyrıldım derinlerinden yalanların; yılanların derilerinden sıyrıldığı gibi! Ama, “senden önce” sarıldım boynuma; cellatımın elindeki yağlı ip gibi! Dedim ya; sen isen Sen iken bile fetihlerin adresi; Kavgalarım kendimle! Hadi, söyle bana biliyorsan; hem kaçıp hem kovalamak nasıl şey? Biliyorsan söyle hadi; perişanlık ne demek kendi zaferlerinde? Veya, bir vahşi hayvan gibi; yakalamak ne demek kaçmaktaki kendini? Ve “mekânlar” çatladı ayağımın altında; düşürmek için beni, zamanın karanlığına! Dilimi tutuşturdum Dilimden yanıyorum Dilimden Aahhh, dilimden; İçimde, sen! Eyy, sevdiğim; “feda” mı bunun adı? Yani, bu karanlık tuzaklardan Ve fırlatıldığımız uzaklardan Senden ve benden geriye “ne kalacaksa” taşıyabilmek için Yani, görebilmek için önümü; yakmışsam kendimi, dilimden; lambaların fitili gibi Seninle yanıp karanlıklarda usuul usul; vazgeçmiyorsam yürümekten, görüyorsam geçeceğim yolları Yanmak mı, yakmak mı, nedir; yoksa feda mı bunun adı? Muammer Erkul |
|