Baba Kokusu |
07-11-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Baba KokusuBaba (Mın) Kokusu Babama Sıkıntılarını ılık esen rüzgârlara anlat demişti bir dostum… “Ilık esen rüzgâr, sıkıntılarını alıp giderken huzurla doldurur içini…” Bu gece rüzgârla randevum vardı; hanımeli kokan terasımızda… Dost sohbetini esirgemedi benden rüzgâr Sıkıntılarımı alıp giderken hanımelinin eşsiz kokusunu bıraktı yanıma… Yıldızlar ortak oldu huzuruma… Dalıp gittik uzaklara… Güzel yaz gecelerin evlere girilmez sıcağında, bir başka olur saçak altı dost sohbetler Çocukluğumun büyülü yıllarında, bizzat yaşadığım eşsiz güzellikteki huzur gecelerine gittim bu gece Büyümemle birlikte büyünün bozulduğu, çocukluğumun huzur dolu yılları arasında saklı kalan bir güzellik tebessüm etti bu gece yüzüme… Sıcak yaz gecelerinin en güzel anlarıydı, komşularımızla bir arada geçen bitmesini istemediğim sıcak yaz geceleri… Dumanı üstünde tüten çayların yanında ikram edilen kurabiyelerin o eşsiz tadı… Çocuklara yapılan paşa çaylarının mayhoş kokusu… Büyüklerin şen kahkahaları arasında, bilinçsizce oynadığımız oyunların en tatlı yerinde muhakkak bastıran o tatlı uykular… “Çocuklar uyudu” diyerek dönülmezdi evlere Teraslara dizilen sedirlerin üzerine yatırılırdık… Yıldızların eşsiz güzelliği, annelerin şen kahkahaları arasında dalardık huzur uykusuna… Annelerin şen kahkahalarının ninni gibi gelişimidir, hanımeli kokusunun rüzgâr eşliğiyle burnumuza getirdiği o eşsiz güzelliğimidir bilinmez, evimizde, rahat beşiğimizdeki uykumuzdan daha tatlı gelirdi sedir üstü uykular… Gecenin geç saatlerinde eve dönüş seferleri… Baba kucağında çabucak bitiveren yollar… Uykuda kucağa alındığımı anlardım çok zaman ve daha bir yerleşirdim o alındığım kucağa… Bilirdim ki babamın kucağındayım… Bilirdim ki güvendeyim… Uykuda olsam da kokusundan tanırdım baba kucağını… Babam tütün kokardı… O tütün kokusu huzur verirdi bana… Sadece babam tütün kokardı… Şimdi benim ellerim tütün kokuyor… Tanıdık bir koku Ama huzur vermiyor… Baba kucağının o eşsiz huzuru kalmadı içimde… Üzerime titreyen ellerin olmadığı… Ateşimi ölçen dudakların alnıma değmediği bir dönemdeyim artık Kendi çayımı kendim yapmak zorunda olduğum, misafirlerimi hanım eli kokan terasta ağırlamanın, çocukluğumdaki gibi neşe vermediğinin farkındayım artık… İzliyorum… Düşünüyorum… Benim yaşadığım o çocuk huzurunu yaşayan kaç çocuk kaldı geriye? Özlüyorum… Baba kucağının o eşsiz huzurunu özlüyorum… Üzerime titreyen elleri… Endişe içinde alnıma dokunan o dudakları özlüyorum… Babamın kokusunu özlüyorum… |
|