|
|
Konu Araçları |
dedikodu, insanoğlunun, vazgeçemediği, yalnışı |
İnsanoğlunun Vazgeçemediği Yalnışı Dedikodu |
07-10-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
İnsanoğlunun Vazgeçemediği Yalnışı Dedikoduİnsanoğlunun Vazgeçemediği Yalnışı Dedikodu Hikayesi - Handan Akbaş Yazıları - Handan Akbaş - Dedikodu Hikayesi İnsan dünyadaki yaşam maratonuna başladığı ilk bebeklik günlerinde, derdini anlatmak için konuşmaya çabalar İlk önceleri sesleri duyarak ses çıkartmayı, yavaş yavaş taklit ederek konuşmayı öğrenir Konuşmak, bazı şeyleri birlikte yaşadıklarımızla paylaşmak, normaldir İnsanların karakterleriyle ilgili olarak, kimisi çok konuşkanken, kimisi suskunluğu tercih eder Duyduğunu anlamak, merak, öğrendiğini başkalarıyla paylaşma isteği, başkalarına zarar vermezse, masum sayılabilir Ama bazıları vardır, onlar için, duyduğunu başkalarına yetiştirme, bir görev haline gelmiştir Dayanamaz, anlatmazsa çatlar Tahmin edeceğiniz gibi, yazımın konusu, dedikodu…Yani Arapça adıyla gıybet Dinimizin yasakladığı, fakat bizlerin bir türlü vazgeçmediğimiz, hatamız, yanlışımız Yanımızda bulunmayanın ardından, duyduğu zaman üzüleceği sözleri konuşmak, onun hoşuna gitmeyenleri anlatmak , dedikodu oluyor Adına, rahatlamak için anlatıyorum da desek, iki lafın belini de kırıyoruz da desek, andığımız kişiyi, duyduğunda üzüleceği bir şekilde anlatmak, dedikodu oluyor Bazıları, biz yalan anlatmıyoruz, olanı söylüyoruz da dese, doğru değil Zaten olmayan bir şeyi varmış gibi konuşmak , dedikodu değil iftira olur Rabbimiz, Hucurat suresinde: -Bir kısmınız diğerlerinizin gıybetini yapmasın Sizden biriniz ölmüş kardeşinin etini yemek ister mi? Bundan tiksindiniz, çirkin gördünüz, değil mi? Buyurur Kimisi eşini, kimi gelinini, kimi komşusunu sürekli birilerini konuşur Söz gümüş ise, sükut altındır Ya hayır söyle, ya da sus, gibi güzel atasözlerimiz mevcuttur Dedikodu yüzünden ne canlar yandığını, nice yuvalar yıkıldığını göz önüne alırsak, işin vehameti ortaya çıkar Arkadaşınızla tatlı tatlı sohbet ederken, bir de bakmışsınız, iş onu bunu konuşmaya varmış Dilin kemiği yok diye boşuna söylenmemiş Erenlerden bir zat bir gün yolda şeytanı görmüş, bir elinde bal kavanozu, bir elinde kül çömleği -Hayrola, nereye böyle aceleyle? -Külü yetimlerin üzerine serpeceğim, insanlara sevimsiz ve çirkin görünsün, kimse onlara acıyıp, yardım etmesin -Balı da, dedikoducuların ağzına çalacağım, konuştukça ağızları tatlanıp, daha çok konuşup, dedikodu etsinler diye Demek ki şeytan ve nefis, insanoğlunu günaha sokmak için elbirliği yapmışlar! İçinde olduğumuz şu mübarek ayda, daha hassas davranıp, oruçlarımızı sakatlamayalım, sohbet ediyoruz zannederek Bir gün sevgili Peygamberimize iki kadın geldi, orucu bozan şeylerle ilgili bir fetva sordular -Yemek içmek, eşine yakınlıkta bulunmak, bir de sizin yaptığınız gibi ölü kardeşinin etini yemek, buyurdu -Yok ya Rasulallah(SAV) biz bir şey yemedik! -Şu tasa öğürün, içinizdekileri çıkarın! Tasın içi kan ve irin doldu -Yanınızda olmayan bir kardeşinizi, duyduğunda üzüleceği şekilde anmak, onun ölmüş etini yemeğe eşdeğerdir, buyurarak mucize gösterdi İnsanız, bazen rahatlamak, bazen de derdimizi paylaşmak adına, farkında olmadan kaptırıp, konuşmamamız gerekenleri hepimiz söylüyoruz Fark ettiğimiz anda bundan vaz geçmek, dünya ve ahiret saadetimiz için çok önemli Yılda bir kere kavuştuğumuz bu mübarek Ramazan-ı Şerifi layık olduğu şekilde ihya etmemiz için, dilimize sahip olmamız gerektiğine inanıyorum Kızıma söylüyorum, gelinim sen anla misali, bu yazdıklarımı en azından kendime hatırlatmak, dilimi tutmam gerektiğini tekrar hatırlamak, bunu da siz arkadaşlarımla paylaşmak istedim Dedikodusuz, huzurlu Ramazanlar dileklerimle… Handan Akbaş |
|