Kapıdaki Karanlık 3 |
07-10-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Kapıdaki Karanlık 3Kapıdaki Karanlık 3 Hikayesi - Karanlık Hikayeleri - Aynur Engindeniz - Aynur Engindeniz Yazıları En son yaşadığı dehşet yeniden gözünde canlandı Gördükleri hayalse bu yerdeki üzüm salkımları neydi? Belki de kendisi yapmıştı Kendisini korkuya o kadar kaptırmıştı ki, bilinçsiz bir şekilde olayları zihninde senaryolaştırıp, farkında olmadan uyguluyor olabilirdi Ama madem bunları yapacak kadar aklını kaçırmıştı, şimdi nasıl bu şekilde kendini analiz edebiliyordu Dakikalar içinde kafasındaki sorular çoğaldıkça çoğaldı Kapıyı kapatıp koltuğa uzandı Sobanın karşısındaki sandalyede oturan Havva ses çıkarmadan onu izliyordu Sessizliği bozan tek şey, Havva�nın yaktığı sobadan gelen odun çıtırtıları ve teneke çatıya vuran yağmur damlalarıydı Havva arkadaşındaki tuhaflığı görüyor, neden bu hale geldiğine bir cevap bulamıyordu Sormak için yanıp tutuşsa da sakinleşmesini, söze Nazan�ın başlamasını beklemeye karar verdi Aslında üç yıldır komşu olmalarına ve iyi arkadaş sayılmalarına rağmen, Nazan hakkında çok fazla şey bilmediğini düşündü Örneğin, nereli olduğunu, neden burada olduğunu, ne iş yaptığını nasıl geçindiğini bilmiyordu Ne zaman Nazan�a soracak olsa hep kaçamak cevaplar almıştı Bir süre sonra onu bu haliyle kabul etti zaten Nazan çok fazla konuşmayan, ama hep dinleyen, çok düşünen bir kızdı Annesinin babasının öldüğünü biliyordu Bu yüzden boynu bükük duruşunu az çok anlayabiliyordu Zaman zaman annesiyle konuşurken, şakalaşırken, Nazan�ın kendilerine dolu gözlerle baktığını görmüştü � Zavallı kız, galiba kimsesizliği kaldıramıyor artık� Diye düşündü Ama ne olursa olsun bu kadar ani bir şekilde rahatsızlanmasına bir anlam veremedi En azından en son gördüğünde keyfi yerindeydi Gözleri böyle anlamsız ve korku içinde bakmıyordu Havva Nazan�dan beklediği başlangıcı duyamayınca kendisi söze girdi � Nazan, ne oldu sana? İyi görünmüyorsun Babama haber verelim seni hastaneye götürsün� Nazan çekiştirip durduğu saç örgüsünü bırakıp Nazan� a baktı Hiçbir şey söylemeden, yeniden örgüsüyle oynamaya devam etti Havva bu kez biraz daha çekinerek sordu: � Az mı yemek yiyorsun? Başka bir rahatsızlığın mı var Seni baygın buldum Hem o saatte pijamalarınla kapıda ne işin vardı?� Nazan elindeki örgüyü bırakmadan, sessiz bir şekilde: � Havva, ben galiba deliriyorum� Dedi � Saçmalama, ne delirmesi? O kadar kolay mı delirmek? � Kolaymış� � Kuzum, şunu doğru dürüst anlatsana Benim edebiyatım senin kadar kuvvetli değil, ana düşünceyi o kadarcık kelimeyle bulamam� Havva her ne kadar esprisinin tatsız ve zamansız olduğunu bilse de, yine de arkadaşını biraz olsun rahatlatmak istemişti Ama Nazan belli ki; onun bu esprisini değil, sesini bile duymamıştı Yüzünde kendisini dinlediğine dair hiçbir mimik oluşmamıştı Gözleri hala boşluğa bakıyordu � Nazancığım, fırtınadan mı korktun? Ama hiçbir şey anlatmıyorsun ki, sana nasıl yardım edebileceğimi anlayamıyorum� � Yardım istemem, sadece yanım da ol Sakın beni yalnız bırakıp gitme� � Tamam gitmem Dedim ya sana, annemden sende kalmak için izin aldım, diye Nazan bu sözleri duyduğu dakikayı hatırladı Evet, Havva bahçe kapısını kapatırken böyle söylemişti Ama ondan sonra�Ondan sonra kapıdan giren adam ona sopayla vurmuştu Yere düştüğünü gözleriyle görmüştü Kendine bile itiraf edemese de, Havva�dan korkmaya başladı Bütün bunlar elbette ki mantıklı değildi, ama son birkaç gündür yaşadıkları? Açıklayamadığı hayaller�Lambaya bakarken gördüğü güzel kadın, ve ona kapının çalacağını söylemesi, balıklar, cam kırıkları, bahriyeli asker, üzüm salkımları�Bütün bunlar sahne sahne gözlerinin önüne geldi Başında hiç durmadan dönen bir değirmen varmış gibi derin bir uğultu vardı Aklından geçen tüm düşüncelerin, sesli bir şekilde havada uçuştuğunu hissediyordu Havva�ya ne söyleyebilirdi Kısaca deliriyorum demişti işte Düşünürken o kadar derinlere dalmıştı ki, Havva�nın odada olmadığını neredeyse yarım saat sonra fark etti Örgüsüyle oynamayı bırakıp, sobanın önündeki sandalyeye baktığında Havva orada yoktu � Havva nereye gittin yine Korkuyorum demiştim sana� � Havva!� Havva�dan ses gelmeyince yeniden titremeye başladı Aklında mutfağa gitmiş olabileceği gelmiş olsa da hem gidecek dermanı olmadığından, hem de göreceklerinden korktuğu için yerinde kalmayı tercih etti Aslında tercih etti de denemez, çünkü neredeyse tüm hareketleri, vücudundan ve ruhundan bağımsız bir beyin tarafından sevk ediliyor gibiydi Elerliyle göğsünü yokladı Karınca duası oradaydı Küçük dua kartından aldığı manevi güçle dua etmeye başladı � Allah�ım beni koru� � Bu yalnız ve çaresiz kulunu koruSen çaresizlerin çaresi, kimsesizlerin kimsesisin Sen yetimlerin öksüzlerin sahibisin Yetim ve öksüz Resulün hürmetine beni de koru� Daha önce de bu duayı ettiğini hatırladı Gözleri o kadar şişmişti ki; etrafı puslu görüyordu Odanın karardığını hissetti Başını kaldırdı Bu karanlığın içinde merdivene aşağı uzayan ışık şişmiş gözlerini kamaştırdı Sonda ışığın uzaması zemine üç basamak kala durdu Göz açtırmayan parlaklaık kayboldu Şimdi tiyatro sahnelerinde, yalnızca oyucuyu gösteren yuvarlak ışıklara benzeyen bir halenin içinde, merdivende oturan bir kadın gördü Gözleri son sınırına kadar açılmış, ağzı açık bir şekilde donup kalmıştı Titremesi de durmuştu Sadece bakıyordu Bağırmaya çalıştı, olmadı � Nazan, nazlı kızım� � Anne� � Korkma� Ben senin odandaki masanın yanındaki duvarın içinde olacağım Her zaman, unutma�� Işık geldiği gibi merdivenlerden çekilip gitti Şimdi derinden gelen bir su sesinden başka hiçbir şey algılayamıyordu Tüm kuvvetini toplayım olanca sesiyle bağırdı: � Havva!� Havva elinde bir havluyla içeri girdi Sandalyeye oturdu � Buradayım canım, tuvalete gitmiştim� Nazan ürkek gözlerle Havva�ya bakarak: � Çağırdım, neden cevap vermedin?� diye sordu Havva elindeki havluyu sandalyenin arkasına astı Aynı ürkek bakış onun gözlerinde de vardı � Nazan sen iyi değilsin Yüzün bembeyaz olmuş� � Neden cevap vermedin?� � Dedim ya tuvaletteydim Hem giderken de sana söyledim, hatırlamıyor musun?� Nazan böyle bir şey hatırlamıyordu İçindeki şüphe gittikçe artıyordu � Sana çağırdığımı duymadın mı?� � Duydum, ama ben tuvaletteyken konuşmam Annem her zaman, oraya girdiğimizde meleklerimizin kapıda kaldığını, ve içerde savunmasız olduğumuzu, eğer konuşacak olursak meleklerin bize bir şey olduğunu düşünerek içeri gireceğini, bir şey olamadığını görünce de ağlayarak dışarı çıkacaklarını söyler Ayrıca bu şekilde savunmasız halimizle üç harfli yaratıkları da üzerimize çekermişiz� � Üç harfli yaratıklar da ne?� � Söyletme bana işte, cinler İsimlerinin söylendiği yere giderlermiş Adlarıyla çağırmak o yüzden iyi değildir� Nazan sustu Tekrar titremeye başladı Her ne kadar Havva�ya belli etmemeye çalışsa da bacaklarının ve ellerinin titremesi rahatlıkla fark ediliyordu � Havva böyle şeylere ne zamandan beri inanıyorsun?� � Bilmem, ben hep bu hikayelerle büyüdüm Annemler kadın toplantılarında hep bu konuları konuşurlar Ayrıca ben Kuran biliyorum Ve bu yaratıklar Kuranda pek çok yerde geçiyor O yüzden şüphe edemem, inanıyorum� � Saçmalık!� � Aaa! Sakın öyle deme! Günaha girersin� Nazan içinden, � Bir dine inananlar günaha girer� diye geçirdi O bu duyguyu, üvey annesinden yediği dayaklar için � Allah�ım beni bu kadından kurtar� diye yalvarıp, netice bulamadığı yıllar kaybetmişti Her canı yandığında sığındığı Allah ona neden yardım etmemişti ? Ama şimdi arkadaşının inancı sayesinde kendini güvende hissetmesini kıskanıyordu � Anlatsana! Cinler hakkında başka neler biliyorsun?� � Ay bu kasvetli şeylerden bahsetmeyelim istersen� Eğer gerçekten bu yaratıklar varsa bunlardan nasıl korunulur? Bu soruyu sorarken farkında olmadan göğsündeki Karınca Duasını sıkıyordu Allah kullarını korur Bunun için bir sürü dua bağışladı bize Kuranda Nazan bu duaları hiç duymamıştı Duyduysa bile asi ruhu benliğinden silip atmıştı bu tür çağdışı düşünceleri Haydi anlat, ne biliyorsan, cinleri gören olmuş mu? O dualar neler Anlat lütfen! Tamam ama, sonra korkup yeniden bayılma Korktuğunu hissettiğin yerde Nas Suresini oku Şey, o duayı unuttum galiba O zaman sadece Bismillahirrahmanirahim de bari Tamam Aynur Engindeniz |
|