Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Sinsi Eğlence > Bir Tutam Hikaye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
gücü, sevginin

Sevginin Gücü

Eski 07-10-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Sevginin Gücü



Sevgi İle İlgili Hikayeler - Sevginin Gücü Hikayesi - Sevgi İle İlgili Yaşam Öyküleri

Sefiye Ana bir hafta kadar evinden dışarı çıkamadı, tüm işleri Korucu Mehmet ve komşular üstlendiler Eşi, o günden sonra balığa gitmedi, zamanının büyük bir kısmını toprakla uğraşarak, eşinin hizmetine koşarak geçirdi Zaten çok konuşkan bir insan değildi, bu olaydan sonra iyice içine kapandı, insanlarla fazla görüşmedi Eşine bile sadece soru sorduğunda cevap verir olmuştu Uykuyu daha az uyurdu artık,kafasının devamlı bir şeylerle meşgul olduğu belliydi


Sefiye ana, kendisinden beklendiği gibi, rutin işinin başına erken dönmüş, eşinin pek alışık olmadığı ve yapmakta zorlandığı çiftçiliğin ağır yükünü tekrar sırtına almıştı O, ninesi, annesi gibi, çalışarak daha çabuk iyileşeceğine inanıyor, evde kapalı kalmak ona zulüm gibi geliyordu İneğine, tarlasına, suyuna, ağaçlarına tekrar kavuşmanın sevinci ile, işini bir kat daha şevkle yapar olmuştu


Korucu Mehmet ise, bir daha asla balığa gitmedi Her sabah erkenden kalkıyor, namazını kılıyor, kahvaltısını yapıyor, kurebisini (uç kısmı kıvrık, bir metre kadar sapı olan, ot ve ağaç budamakta kullanılan bir alet) yanına alarak, derenin yukarılarına yürüyüşler yapıyor, akşam ezanı okunmaya yakın geri dönüyordu Gün boyunca neler yaptığını, nerelerde gezindiğini kimseye anlatmıyor, kendine kurduğu ayrı bir dünyada, kendince, bildiğince yaşayıp gidiyordu Onun bu durumu Sefiye anayı üzüyordu ama, elinden de bir şeyler gelmiyordu Birkaç kez konuşmak istedi eşi ile ama, asla başarılı olamadı, suskun kalmayı tercih etti


Aradan günler geçti, kış ayları geldi, soğuklar bastırdıYağmurlar sık yağar, dağların yükseklerinde beyazlıklar görünür olmaya başladıBahçe işleri iyice azalmış, Sefiye ana’nın zamanının büyük bir kısmı evde geçer olmuştu Korucu Mehmet’in hayatında bir değişiklik olmamış, gezilerinde yanına arkadaş olarak, balta, kürek, kazma da götürür olmuştu


Bir gün, elinde bir metre kadar bir ağaç dalı ile erken döndü gittiği yerden Dalı balta ile bir oluk şekline soktu ve evin önünde yüksekçe bir yere yerleştirdiDaha sonra da elindeki kazma ile bu oluğun arkasına bir ark kazmaya başladıİşte o ana anladı Sefiye ana eşinin günlerdir zamanını neye harcadığını


Korucu Mehmet söz vermişti eşine, su senin ayağına gelecek diye ya, tüm zamanını bu yolda harcar olmuştu İhtiyar adam, dere boyundaki her kayayı, her su sızıntısını, her oyuğu, her yosunu büyük bir sabırla araştırmış, evinin kapısına kadar cazibe ile akabilecek bir göze bulmak için günlerce çalışmıştı


Haber köye çabuk yayıldı, insanların gülüşmelerine sebep oldu Bu güne kadar hiç kimsenin başaramadığını, üstelik de bu yaşlı hali ile nasıl başaracaktı?Dere boyunda böyle bir göze de yoktu üstelik Olsa bile sarp kayalıklardan nasıl geçirecekti suyu, evine kadar nasıl akıtacaktı?


Korucu Mehmet, hiçbir söze aldırmadı, hiç kimse onu işinden geri çeviremedi Eşinin ısrarları, kış kıyamette hasta olursun ikazlarına da kulak tıkadı Azimle, inatla çalışmaya devam etti, ümidini hiç yitirmedi Koca bir kışı dere boyunda göze arayarak geçirdi


Sisli ve oldukça rutubetli bir Mart sabahı aradığını buldu ihtiyar adamKüçük bir kayanın hemen yanı başından dereye doğru uzanan, bir kurşun kalem büyüklüğündeki sızıntı dikkatini çektiTaşı kaldırdı, suyun geldiği yeri eşeledi, yarım günlük bir uğraşın sonunda da bir kısmı toprak altına, bir kısmı dereye akmakta olan, temiz,tatlı ve duru bir su kaynağına ulaştıSuyun önünü tıkadı, olanca debinin dereye doğru akmasını sağladı ve uzun zamandır gülmeyen yüzünde gülümsemeler belirdi


‘’Su ayağına gelecek Sefiye!’’ diye mırıldandı kendi kendine


‘’Su ayağına gelecek!’’


O gece ilk kez eşi ile doyurucu bir konuşma yaptıSuyu bulduğunu, onu eve kadar getireceğini anlattı Bu işe eşinin pek aklı yatmadı ya, bir kez kendisi de görmek istedi Ertesi gün beraberce gözenin bulunduğu yere gittiler, suyu tattılar Gerçekten harika bir suydu ama, eve kadar götürülmesi imkansız gibiydi


‘’Vazgeç bu işten bey!Buradan en az 2000 metre var eve Bu dağdan taştan, yamaçlardan, kayalardan nasıl aşıracaksın suyu? Yapamazsın,vazgeç bu işten!’’


‘’Su ayağına gelecek Sefiye! Bir daha dereden su taşımayacaksın!Su ayağına gelecek!’’ dedi tekrar


Onu asla ikna edemeyeceğini anlamıştı eşi, o günden sonra hiç üzerine gitmedi Köy kahvesinde çok konusu oldu bu su hikayesinin Gözeyi gidip baktılar, hep beraber çalışsalar bile, suyu köye getiremeyeceklerine kanaat getirdiler Korucu Mehmet ile dalga geçer oldular zamanla, alaya aldılar

O, hiçbir söze aldırmadı, hiçbir olay onu yolundan, inancından çeviremedi Gözenin bulunduğu yerden evine kadar, kazması haftalarca süren bir ark oluşturdu Ark kazamadığı yerlere ağaçları oyarak hazırladığı ağaç oluklar yerleştirdi, yüksek ayaklarla altlarını destekledi Sarp yamaçlarda aylarca süren bir çalışmanın içine girdi Santim santim suyu evine doğru yönlendirdi,önüne çıkan engellerden yılmadı, tekrar tekrar yeni çözümler üretti Suyu her ilerletebildiği mesafe şevkini bir o kadar arttırdı, çalışması için kendine güç verdi

Korucu Mehmet, baharı ve yazı bu işin peşinde geçirdi Artık ne denize, ne bahçeye, ne de başka bir işe bakıyordu Hayatı derelerde, su peşinde geçer olmuştuAğaçlar yaprak dökmüş, Karaağaç dalları, karayemiş yaprakları kar ile kaplanmış, yamaçlarda çeşit çeşit menekşeler açmış, fındıklar meyveye durmuş, hiç biri onun dikkatini çekmemişti Tek sevinci, bahara doğru gözesinden akan suyun debisini artması olmuştu Mevsimler, yağmurlar, rüzgarlar, çiçekler umurunda değildi onunHayatı sadece, evine doğru adım adım yaklaşan bu bir parmak büyüklüğündeki suyun akışı idi


Aradan bir yıl geçmişti nerede ise Korucu Mehmet’in dünya işleri ile ilgisini kestiğinden beri Onun bu haline artık köyde herkes, eşi bile alışmış, yadırgamaz olmuşlardı Aslında artık onu pek de ciddiye alan yoktu işin doğrusu Aklından da çoktan şüphe eder olmuşlardı


Yine yağmurlu bir Ekim sabahı, kazmasını, küreğini yanına aldı ve derenin yolunu tuttuSefiye ana da, kışa hazırlanıyor, kendileri ve hayvanları için yiyecek stoku yapmakla meşgul oluyordu Vakit ikindiyi dönmüştü, ineğinin altına kuru fındık yaprakları sermekte olduğu bir sırada, dışardan gelen su sesi ile irkildi


‘’Korucu, tenekelerde yererince su var!Al da yıka elini yüzünü!’’ diye seslendi


Eşinden cevap alamayınca sinirlendi ve söylendi kendi kendine


‘’İhtiyar bunak ne olacak!Cevap vermeye bile tenezzül etmiyor artık!’’


Fazla üstelemedi, işini yapmaya devam ettiAma biraz sonra su sesinin hala kesilmediğini fark edince meraklandı, dışarıya çıktı Çıkması ile bir çığlık atması bir oldu Uzunca bir süredir bir peysaj aksesuarı gibi kapılarında duran ağaç oluktan, bir kalem büyüklüğünde, duru ve devamlı su akmaktaydı


Su, Sefiye ana’nın ayağına gelmişti


Duygulandı, ne söyleyeceğini bilemedi, gözleri dolduKomşularını çağırdı, akmakta olan suyu gösteri, beraberce tadına baktılarHer gören çok şaşırdı bu olaya, hayretlere düştülerHaber çabucacık köye yayıldı, duyan koşarak geldi, Korucu Mehmet’in ağaçtan yaptığı kurnasından akan suyu tattılar, yaşlı adamla dalga geçtikleri için de utandılar


Safiye ana, çok mutlu oldu, eşine duyduğu sevgi ve saygı bir kat daha arttı Sabırsızlıkla bir an önce dönmesini, boğazına sarılıp, ak sakallarında doya doya öpmeyi beklediKendisi için yaptığı bu fedakarlığı nasıl ödeyeceğim diye düşüncelere daldı


Zaman ilerledi, hava karadı, Korucu Mehmet alışılagelmiş saatte evine dönmedi Sefiye ana’yı bir merak sardı, telaşlara düştü Komşulara seslendi, ellerinde fenerler, su arkını takip ederek, dik yamaçları aştılar, gözeye doğru ilerlemeye başladılar


Korucu Mehmet’i, bir ağacın gövdesine yaslanmış,karanlıkta öylece otururken buldularYüzünde, zor, hatta imkansız gibi görülen bir işi başarabilmenin verdiği huzur, dudaklarında bir yıldır mücadele ettiği suyun, evinin önünde akıyor olmasını hissetmenin mutluluğunun izleri vardı Gözleri açıktı ve karanlığın içinde bir noktaya asılı kalmış gibi duran yorgun bakışlarından, yüreğindeki sevginin gücü ile, bu vahşi doğayı yenebilmenin hazzı okunuyor gibiydiYaşlı adam ölmüştü


Korucu Mehmet’in bulduğu yöntem sayesinde, köyümüzdeki evlerin her birinin şu anda kendilerine özel su şebekeleri var Aradaki tek fark, ark yerine şimdi yarım parmak çapındaki plastik su borularının kullanılıyor olmasıdır Küçük bir gezi yaptığınızda, dere yatağında sağlı sollu uzanan onlarca plastik su borusuna rastlayabiliyorsunuz


Namaz saatleri dışındaki tüm zamanlarını, köy camisinin altındaki küçük kahvede sohbet yaparak geçiren köy ihtiyarlarının en önemli görevi, bölgede sık ve yoğun görülen yağışların arttırdığı derelerdeki suyun, hızlı akış esnasında hasar verdiği bu şebekeleri onarmak, daima çalışır durumda bulunmalarını sağlamaktırBen, dedem ile çok su hattı tamirine gitmişimdir çocukluğumda Şu anda da küçük oğlum, dedesi ile aynı görevi büyük bir zevkle yerine getirmekte(Bitti)


alıntıdır

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.