Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Sinsi Eğlence > Bir Tutam Hikaye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
işler, kenevirden

Kenevirden İşler

Eski 07-10-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kenevirden İşler



Kenevirden İşler - Aynur Engindeniz yazıları



“Dert başına” dedi yaşlı kadın “ Konuşacak konu mu kalmadı Makbule?”


Makbule oturduğu tabureyi biraz daha öne çekti Elindeki örgüyü kucağına gizledi ve sanki çok gizli bir şey söyleyecekmiş gibi sağı solu kolaçan ederek, yaşlı kadına doğru eğildi


“Ama yenge, baksana şu herife Bence söylenenler doğru Bu adam deli


Yaşlı kadın eşarbını düzeltiyormuş gibi yaparak yan gözle adama baktı Karşı bahçenin kapısında, söylenenlerden bihaber şekilde yatan adam, güneşte iyice kızmış göbeğini kaşıyordu Adamın gayri nizamı ve sermest bir şekilde yatışına bakılırsa, ya akşamdan kalmaydı ya da gerçekten uyuyordu Yaşlı kadın kirpikleri dökülmüş gözlerini birkaç kere kırptı Sanki öyle yaparsa, anlamaya çalıştığı şeyi daha çabuk idrak edebilecekmiş gibi gözlerini kıstı


Belki biraz daha baksa olayın vahametini kavrayabilecekti ama, yoldan geçen jandarma kamyoneti bütün dikkatini dağıttı Kamyonet hızla tozu dumana katarak önlerinden geçti ve saniyeler içinde gözden kayboldu


Makbule ağzı yarı aralık bir şekilde kamyonetin arkasından şaşkınca bakakaldı Ne vakit sonra yaşlı kadının tekmesiyle kendine geldi


“Sana diyorum Makbule!”

Makbule yoldan çevirdiği gözlerini tekrar ilerideki bahçe kapısında yatan adama çevirdi


“Yenge bak, demedi deme Garip şeyler oluyor Bizim köye jandarma gelmez ki! Bu adamı arıyorlar görürsün bak”dedi


Yaşlı kadın dişsiz ağzını iyice büzüp kaşlarını çattı Yüzüne konan sinekleri, etsiz parmaklarıyla defetmeye çalışırken bir yandan da düşünceli bir şekilde adama bakıyordu


Hemen hemen bütün evlerin birbirini gördüğü bu küçük ve sakin köy, üç günde jandarmaların kol gezdiği bir yer haline gelmişti Kendinden habersiz bir şekilde yatan şu adamın gelişinden bu yana, bütün köylü diken üzerindeydi


Adam üç gün önce küçük bir bavulla gelmiş, sahiplerinin yıllar evvel öldüğü şu eski köy evine yerleşmişti Köyün en ihtiyarları bile evin sahiplerini tanımadığı için, kimse adama kim olduğunu sormadı Kendi aralarındaki uzun müzakerelerden sonra genel bir kanıya vardılar Daha gerçeği; kanıya muhtar vardı ve ahali onu tastikledi: Bu adam ya bir miras yediydi, ya da burayı satın alan bir akılsız Köylü kendi içinde bu soruyu cevaplamıştı cevaplamasına ama, yine de çengelli bir soru işareti beyinlerini gıdıklamaktan geri durmuyordu


İki kadın, yere serdikleri kilimin üzerinde bir süre daha oturduktan sonra kalkıp gittiler Az evvel uyuyan adam da miskince yerinden kalktı Boynuna, saçlarına, yanaklarına yapışan dal ve ot parçalarını silkeledi Bir süre dirseğindeki karınca ısırığını kaşıdı Sonra başını gökyüzüne kaldırıp batmak üzere olan güneşe baktı


Gözleri kamaşınca bakışlarını daha gölgelik bir yer olan yola çevirdi İki yanı meyve ağaçlarıyla kaplı yol, sıcağın rehavetinden görünmez bir ateş saçıyor gibi titrekti Birkaç dakika sonra yolun ucunda tarladan dönen köylüler belirdi Adam -ne düşündü bilinmez- aceleyle eve girdi Eskimişlikten yeşile dönmüş camdaki basma perdeyi, hafifçe araladı Gelenleri biraz gölgeli de olsa görebiliyordu


Ahali iyice menziline girince perde aralığını biraz daha daralttı Şimdi konuşulanları da duyabiliyordu Ahalinin en önünde giden ihtiyar bir adam eliyle evi işaret ederek:


“İyi etmedik”dedi “Bu adamı sualsiz aramıza aldık” Hemen yanındaki yaşlı kadın, kazmasını omzundan indirip, ihtiyarın işaret ettiği eve baktı Alnından gözüne süzülen bir ter damlası gözlerini yakıncaya kadar başını o yönden çevirmedi Diğerleri de eve yaklaştıkça durdular ve aynı şüpheci bakışlarla evi süzdüler


Yolun başından gelen ikinci jandarma kamyonetini fark edinceye kadar aralarında fısıldaşarak metruk eve baktılar Kamyonet bu kez hızla geçmedi, hatta ahaliye yaklaşınca yavaşladı ve durdu Araçtan inen bir çavuş ahaliden birini yanına çağırdı


Herkes pür dikkat çavuşa ve adama baktı Çavuş kibarca adamın kolundan tutarak onu köylülerden uzak bir yere götürdü Bu yer köylüye uzak olmasına karşın, kirli penceresinden vakayı takip eden adama yakındı Konuşulanları net bir şekilde duyabiliyordu:


Çavuş: Kenan Bey” dedi


O sırada bahçe çitinin üzerindeki horoz ötmeye başlayınca onları izleyen adam, sinirlendi


“Allah belanı versin! Başka zaman ötemedin mi?” diye söylendi


Horozun ötüşü bitene kadar çavuş ve adam ahalinin yanına geri döndü Kamyonet yavaşça uzaklaşırken, adam ve köylüler, tıka basa yeşil otla dolu kamyonetin arkasındaki Nazmiye Teyzeye ve ottan parçalar koparıp ceplerine doldurmaya çalışan askerlere baka kaldı


***

“Nene senin ne işin olur bu otla?”


Hakimin yarı alaycı yarı ciddi bir ifadeyle sorduğu soruya yaşlı kadın pür ciddiyetle cevap verdi:


“Ottan kastın kendir ise, ip yaparım hakim bey Suç olduğunu da bilmem


“Uyuşturucu imalatında kullanılır bu meret nene! Bilmiyor olamazsın değil mi? Hadi sen bilmiyordun, oğlun da mı bilmiyordu?”


Kadın anlamamış gözlerle arkadaki sandalyede oturan oğluna baktı Oğlu sıkıntılı hareketlerle bacaklarını sallıyor, önünde birleştirdiği ellerinin parmaklarını sıktıkça sıkıyordu


Kadın tekrar hakime döndü


“Ne uyuşturucusu hakim bey, ben ağrı kesici bile almam ki, derler ya ; çok ağrı kesici yutan yaşlanınca çare görmezmiş diye” dedi, mahcup ve birazda alıngan bir sesle O anda mahkemenin sükuneti bozuldu Mübaşir dahil herkes gülüyordu Hatta kadının oğlu bile Herkesin güldüğünü görünce kadın da güldü


Hakim gülmekten ıslanan bıyıklarını silerek:

“İlahi nene” dedi “Kaç yaşındasın?”

Kadın yeniden arkasına döndü


“On sekiz var mıyım Ahmet” dedi Ahmet mahkemenin olağan sertliğinde seyretmeyişinden mutlu bir ifadeyle:


“Yirmi ancasındır ana” deyince, hakimin yüzü asıldı

“Bu ne laubalilik! Söz almadan konuşma!”

Ahmet’in ve salondaki diğer kişilerin yüzündeki tebessüm olduğu yerde kaldı


***


“Duydun mu Makbule, Nazmiye Abla kendir yakalatmış

“Duydum da, ne varmış kendirde…Bu memlekette de her şey yasak anam!”

“Ne bileyim bacım Uyuşturucu mu ne yapılıyormuş ondan

“ Kız görüyorsun değil mi, şu Japonlar neler icat ediyor


İki kadın her zamanki yerlerinde önlerinden oğluyla geçmekte olan kadına duyurmadan konuşuyorlardı Kadın ve oğlu tam önlerine gelince Makbule dayanamadı:


“Nazmiye Teyze uğur ola? Nereye böyle” diye sordu Yaşlı kadın elindeki kağıtları onlara doğru uzattı


“Sormayın başıma gelenleri Avukata gidiyorum Tapuya falan da gidecekmişim Uyuşturucu yakalattım da…”


Oğlu yaşlı kadının kolunu çimdiklerken, diğer iki kadın hayretle onlara bakıyordu Ahmet anasının daha fazla çam devirmesine mahal vermeden yaşlı kadının koluna girdi ve biraz da sürüyerek de olsa onu oradan uzaklaştırdı


Adam her zamanki gibi metruk evinin yeşilimsi penceresinden gizlice onları izliyordu


***

Ana oğul tapuda uzun bir süre sıra bekledikten sonra nihayet müdür beyin karşısındaydılar Ergonomik koltuğunda yarım daireler çizen müdür bir süre ikisini süzdükten sonra:


“Sanki sizi tanıyacağım” dedi ve Ahmet’in elindeki kağıtları aldı Bu sırada ceketinin koluna takılarak düşen plaketini itinayla kaldırdı ve sanki anasını görmüş gibi mutlu bir yüz ifadesiyle plakete baktı


Yaşlı kadın yüzünü ekşiterek:


“Tanırsın tabi Az mı bilgisayar, yazıcı falan aldırdın bize vaktiyle”dedi “Yerlerimizi pay edene kadar, hakkımızı açığa kavuşturana kadar aç susuz yattık ahan da şu kapının önünde Müdür kadının işaret ettiği yere baktı Sanki dairenin mazi kaydını oradan görmüş gibi heyecanla: “Evet şimdi çıkarttım” dedi


Sonra bozulmuş bir ifadeyle evrakı incelemeye koyuldu Bu arada ana oğul da boydan boya lambri döşeli odayı süzüyordu Yaşlı kadın içinden:


“Allah belanı versin Ahmet! Ne vardı okuyaydın da şöyle bir adam olaydın Şu koltukta yaylanan sen olaydın” diye geçirirken, Ahmet de içinden duruma daha başka bir açıdan bakıyordu


“ İyi ki okumamışım ulan Hafazanallah! Ya böyle tıkılıp kalaydım bir odanın içine…”


Müdür elindeki kağıtları masasına bırakıp, sanki üç saattir çalışıyormuşçasına yorgun bir esnemeyle arkasına yaslandı Gözlerindeki yuvarlak çerçeveli gözlüğü çıkartıp, kravatıyla camlarını sildi Bir yandan da ana oğula bakıyordu


Ana oğlun gözleri müdürün dudaklarındaydı Sonunda müdür söze girdi:


“Bakın, tapu kaydınız çok karışık Mahkeme sizden kendir ektiğiniz yerin tapusunu istemiş Siz de dilekçenizde, söz konusu parselin, Nazmiye Önder adına değil, Hamdi Önder adına olduğuna dair belge istiyorsunuz


“Öyle” dedi Ahmet Yaşlı kadın da, eşarbının uçlarını iyice sıktıktan sonra, oğlunu onaylar bir şekilde başını salladı Müdür kadın ve Ahmet gözlerini birbirlerinin yüzünde döndürürken odanın meşin kaplı kapısı açıldı İçeri önce büyük bir Antep baklavası tepsisi girdi Ardından pişkin gülüşlü bir adam göründü


Adam baklava tepsisini masaya bırakırken:


“Size layık değil ama…” dedi Sonra müdürün el işaretiyle odadan çıktı Müdür tam önünde duran tepsiye kolları değmesin diye ceketini çıkartırken, Ahmet yutkunarak, yaşlı kadında teessürle baklava tepsisine bakıyordu Yaşlı kadın içinden “Zıkkım ye” dedi


“Bak nene! Sizin kayıtlar hala çözülmüş değil zaten…”

“Nasıl yani” dedi Ahmet

“Bir dinle delikanlı” dedi müdür “Hemen celallenme Devlet işi ağır işler bilirsiniz Sizi işiniz halloldu diye göndermeseydik, maazallah burada yatıp kalkacaktınız Sizi gönderdik Ama arkanızdan olayın çözümü için çalıştık Hala da çalışıyoruz Malum, ölen ölene sizde E, kimse de bunları Tapuya tescilletmemiş Biz de canız, bizi de anlayın Sizin gibi binlercesi…”


“Sadet ya müdür!” dedi yaşlı kadın “Şimdi bu yer bizim değil Kabul etmiyoruz Verin Hamdi Agaya Pek gönülsüzdü zaten pay etmekten Kocamın kardaşı değil, düşmanı sanki…”


“He” dedi Ahmet “Kendi rızamızla tapudan çekiliyoruz biz


Müdür içinden bir süre olayın çözümlemesini yaptıktan sonra yaşlı kadına baktı


“Tamam, işinizi halledeceğim Kanun buna müsait Ama…”


Ana oğul bu “ama”yı tanıyordu İkisi de metanetli görünmeye çalışarak yutkundu


“Malum biz fakir bir devletiz Halkımız olmasa…”


“Söyle ne istiyorsun” dedi Ahmet “Masa sandalye, askılık…Ne?”


Müdür bir süre kravatının iğnesiyle oyalandı Sonra baklavanın üzerine konan sinekleri kovaladı Yapacak başka bir şey kalmayınca merakla bekleyen ana oğla döndü:


“Dediğim gibi, biz fakir bir devletiz Buğday satar makine alırız, bilirsiniz yani Demem o ki; dairemize ufak bir klima hediye ederseniz, inanın personelim daha bir ferah halleder işinizi Siz de serinlersiniz, biz de…”


***

Üç hafta sonra…


Hamdi Aga’nın tombul karısı jandarmanın birinin ayağına kapandı


“Götürmeyin ne olur? Etmeyin ağalar!” jandarma zavallı kadını yerden kazıyıp yoluna devam etti Bütün köy ahalisi Hamdi Aga’nın evinin önüne toplanmıştı Ahmet ve anası da hemen bitişikteki evlerinin avlusundan onları izliyordu


***


Bir ay sonra…


Ahmet ve anası kepçenin yerle bir ettiği evlerinin başında feryat ediyordu Hemen bitişikteki evin avlusunda çayını yudumlayan Hamdi Ağanın karısı ise keyiften daha bir semirmiş, kocasının götürülüşünden sonra ilk kez yüzü gülmüştü Azıcık üzülecek gibi olduysa da kocasına yapılan haksızlık aklına gelince kederi dağıldı


Hamdi Ağa’nın karısı, mahkeme kararıyla, arazisinde kaçak ev yapıldığını tasdik ettirip, Ahmet’le anasının yaşadığı iki göz ev için yıkım kararı aldırmıştı


Bütün bu olanlar sonunda köylü kendir ve kenevir nev’inden ne ektiyse söktü ve köy

meydanında yaktı


***


“Evet sayın müdürüm Köylü kendir ve kenevir konusunda gayet net ve başarılı bir şekilde bilinçlendirildi Emin olun bir daha bu köye tütün bile giremez


Adam cep telefonunu cebine sokarken son bir kez aylarını geçirdiği metruk eve baktı Bahçe kapısında kendisini bekleyen siyah otomobile binerken Makbule ve yaşlı yengesi her zamanki yerlerinden adamı süzmekteydi



ENGİNDENİZ


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.