Paramparça Çocuk Kalbi |
07-10-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Paramparça Çocuk KalbiParamparça Çocuk Kalbi yazısı - Tayyip Uzun yazıları Suya düşen beyaz bir ışık kadar parlak ve temiz çocuk kalbini bilir misiniz? Ya o kalbin hunharca katledilişini? Aklı sadece iyiliğe çalışan, yüreği yalnız güzeli anlayan, dili sadece doğruyu söyleyen çocuk kalbinin yetişkinler tarafından nokta nokta parçalanışının öyküsüdür bu Çocuk Kalbi Yalana Alışır (1) Seviyordu dünyayı çocuk Nasıl sevmesin? Dünya o küçücük kalbinde dönüyordu sanki Nefes alış-verişi mutluluk sebebiydi Ağabeyini de seviyordu Birlikte gelip giderlerdi okula Bir okul dönüşü başladı yok edilişi çocuk kalbinin Ağabeyi, babasının ısrarla gitmemelerini tembihlediği atari salonuna yöneldi ve şöyle dedi: Babam sorarsa arkadaşına ders çalışmaya gitti dersin Sarsıldı çocuğun yüreği! Anladığını sandı sonra ; galiba bazen yalan da söylemeliydi bu dünyada Çocuk Kalbi Sahtekarlığı Görür (2) Seviyordu okulunu çocuk Nasıl sevmesin? Sevinçle açıyordu kalbini tüm sabahlara İlk o geçmişti okumaya Sınavlardan hep en yüksek notu alıyordu Öğretmeni, arkadaşları onu çok seviyorlardı Sınıf arkadaşlarından biri o gün yemeğe çağırmıştı onu Çok doğal diyordu içinden Ne de olsa sınıfın en çalışkanıyım ben Bilemezdi çocuğun kalbi Arkadaşının annesinin sözleri, bir balyoz gibi yüreğine inecekti: Yavrum bak! Arkadaşının kolu sakat çalışamıyor derslerine rahat rahat Sınavlarda kaldır kolunu az Baksın arkadaşın yazıktır, biraz Bir an öğretmeninin sözleri geldi aklına Hırsızlık gibiydi başkasının kağıdına bakma İtiraz edecek oldu gözleri Nasılsa sakat dedi yüreği Ve Çocuk Kalbi Paramparça Buraya kadar çocuk kalbi biraz kirlendi Ama asıl yok oluş bundan sonra başladı 1 sınıfın sonuna gelmişlerdi Okulda "Okuma Bayramı" düzenlenecekti Yüreği heyecanla titriyordu Okuyacağı şiir çok uzundu ve rahat bir şekilde ezberlemişti Arkadaşları ise kısacık bir şiiri bile ezberlemekte zorlanmışlardı Ama kafasını kurcalayan bir sorun vardı Öğretmeni kesin bir dille küçük kardeşlerin gelmesini yasaklamıştı Eve gider gitmez annesiyle tartışmaya başladı Annesi çaresizdi Kendisinden iki yaş küçük kardeşini bırakabileceği bir yer yoktu Sabah okula giderken hala tartışıyorlardı En son çaresiz gözlerle ben gelmeyeyim o zaman dedi annesi Gelme! diye bağırarak kapıyı çarpıp çıktı çocuk Okulda hep bir tarafı eksik, bekledi Annesi gelse öğretmenine mahcup olacaktı Gelmese böyle bir günde yalnız kalacaktı Dakikalar kalmıştı Artık ümidini kesmişti Bir an gözleri kapıya takıldı Hayır, kendi annesi değildi gelen Arkadaşlarından birinin annesiydi Biri kucağında, biri elinden tutmuş, diğeri bebek arabasında üç çocuğuyla gelmişti Öğretmeni ise tepki vermek bir yana, güler bir yüzle karşılamıştı onu O an kendi annesi canlandı gözlerinde Kapının arkasında kalan o hüzünlü bakış! Zaman geçiyor ve sınıf gittikçe kalabalıklaşıyordu Onlarca çocuk olmuştu salonda ama öğretmeninin umursadığı yoktu Zaman gelmişti artık Boğazında bir düğüm oluşuyor, aldığı her nefes ateş gibi Boğazından başlayarak tüm vücudunu yakıyor İlk şiir onundu Öğretmenin anonsuyla sahneye doğru yürüdü, gözleri kapıda Şiire başladı ancak ilk dizeden sonrası bir türlü aklına gelmiyordu Kendisini zorluyor ama aklı hep aynı yere takılıyordu; hüzünlü bir çift göz Hepsi bir yana ön sırada üç çocuğuyla birlikte oturan bayanın sesi Bir kurşun gibi delip geçiyordu yüreğini: -Yavrum annene bak! -Annene bak! O vefakar yüzü bulamayan gözleri öğretmenine takıldı Her şeyin ötesinde güvendiği öğretmenine Kime inansın artık o küçücük yüreği? Meraklı ve şaşkın bakışlar altında hıçkıra hıçkıra koşarak kapıdan çıktıGüveni kalmamıştı artık ne dünyaya ne insanlara Koştura koştura gidiyordu sığınacağı son liman olan anne kucağına Anlamıştı sanki, temiz bir çocuk kalbi fazlaydı bu dünyaya Aklına gelmedi o an, çok iyi bildiği, öğretmeninin sözleri ; önce sola, sonra sağa tekrar sola Ne sola baktı ne sağa Hemen geçmeye çalıştı karşıya Fark etmedi buğulu gözleri karşıdan gelen arabayı Uçup gitti, bembeyaz kalbini kabul edecek bir diyara Tayyip Uzun |
|