Kadının Bedeni Kime Ait |
07-10-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Kadının Bedeni Kime AitKadının Bedeni Kime Ait Yazısı - Kadının Bedeni Kime Ait Rana Ulaş - Rana Ulaş Yazıları Bir kadın olarak kendi bedenim üzerinde hakkım olmamasını anlayamıyorum Anlaşılacak bir tarafı da yok Yani sorun bende değil Sorun, bu hakkı almaya çalışanlarda Dünyada ve Türkiye’de kadınlar kürtaj hakkını uzun mücadeleler sonucunda elde ettiler Kürtaj olma hakkı, kadınların hak ve eşitlik mücadelesinin temel kazanımlarından birisidir Şimdi de bunu geri almaya kimsenin gücü yetmeyecektir Devletin, kadın bedeni üzerine kurmak istediği egemenlik aileyi hedef alır Aileyi, muhafazakâr sistemin istediği biçime sokmaya çalışır Ülkemizdeki bu biçim de, toplum yaşamını dinsel tabulara göre düzenlemeden başka bir şey değildir Kürtajın bir cinayet olduğunu söyleyen Başbakan Tayyip Erdoğan, sanki bu ülkede “kadın cinayet ve tecavüzleri, çocuk istismarı” gibi sorunlar giderilmiş gibi konuyu saptırmaktan başka bir şey yapmıyor Erdoğan Uluslararası Parlamenterler Konferansı’nda yaptığı konuşmada kadına karşı ortaçağ zihniyetini yeniden ortaya koydu Kadın bedeni üzerinden sorumsuzca siyaset yaptı Bir gün sonra AKP Genel Merkez Kadın Kolları 3’üncü Kongresi’nde de aynı tutumunu sürdürdü ve “Her kürtaj bir Uludere’dir” diyerek, bir sorunun üstüne başka bir tartışmayı koyarak asıl sorunu kapatmaya çalışıyor Oysa ülkemizde kürtaj yasalarla güvence altına alınmış ve üzerinde tartışma olmayan bir haktır Yani “yapılsın mı, yapılmasın mı” diye bir sorun da yoktur Toplumun geneli bu hakkı ve uygulamayı kabul etmiştir Örneğin, 10 haftalığa kadar olan gebeliklerde, anne sağlığına bir tehdit oluşturmuyorsa kürtaj uygulanabilir Bu konudaki yasa 1984 yılında kabul edilmiştir Sanki böyle bir durum söz konusu değilmiş gibi bir ülkenin Başbakan’ı kalkıp kürtaja karşı olduğunu söylüyor Söylemekle de kalmayıp bunu ilkel ve gerici bir politik tartışmanın malzemesi yapıyor AKP hükümetince sürdürülen gerici ve cinsiyetçi politikalarla kadınların kazanılmış hakları gasp edilmeye çalışılıyor Kadınlar, sadece bir doğurma makinası ve evin hizmetçisi durumuna getirilmek isteniyor Kadını, “aile kurumu” ile eşanlamlı değerlendirip, onu kimliksizleştirmek kadın düşmanlığı değildir de nedir? Anlaşılan bekâr ve yalnız kadın olmak gitgide daha zorlaşacak Türkiye hızla Körfez ülkelerinin Ortaçağ artığı Arap rejimlerine benziyor Kürtaja karşı olmak ve yasaklamak, nasıl kadının kendi bedeni üzerindeki kontrol hakkını elinden almaksa, "sezaryen doğuma” karşı olmak da yine kadın bedenine saldırıdır Bir insanın en temel hakkı olan kendi bedeni üzerindeki kontrolü elinden almaktır ''Kürtaj''ın ve ''sezaryen doğum''un nasıl bir mantıkla bir araya getirildiği ise bambaşka bir sorun Başbakan "sezaryen doğuma” da karşı olduğunu şu savla belirtti: "Bunun, bu milleti dünya sahnesinden silmek için yapılmış sinsi bir plan olduğunu biliyoruz Bu milletin çoğalması için asla bu oyunlara prim vermemeliyiz” Sezaryen doğum ile üreme arasında nasıl bir ilişki kurulduğu akıl alır gibi değil Bilim ve aklın dışına çıkmak işte böyle bir şeydir Toplumu, komplo teorisi bile denilmeyecek kadar saçma, temelsiz, gerçek dışı ve hiçbir zekâ pırıltısı taşımayan bazı söylentilerle korkutarak amacına ulaşmaya çalışmak çok ilkel bir yöntemdir Rana Ulaş |
|