Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
hanlığı, hanlıklar, sibir

Hanlıklar - Sibir Hanlığı

Eski 06-27-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hanlıklar - Sibir Hanlığı






Sibir Hanlığı



İrtiş boyu, I yüzyıldan beri çeşitli Türk-Kıpçak boylarının yaşadıkları bir saha idi Sibir'in doğu kısmında hâkimiyet süren İnal adlı bir Kırgız hanı, Çingiz'e (Cengiz) tabi olduktan sonra, burası Moğol İmparatorluğu'nun bir parçası haline geldi, sonraları ise Coçi (Cuci) Ulusu'na ve dolayısıyla Altın-Ordu'ya bağlandı Altın-Ordu'nun parçalanmasından sonra kurulan (batı) Sibir (Sibirya) Hanlığı'nın bilinen ilk hükümdarı, Mamık oğlu Taybuga'dır Çingiz ona, İrtiş, Tobul, İşim ve Tura ırmakları boyunu verdi; bu hanlığın merkezi, bugünkü Tümen şehri (veya ona yakın bir yer) olsa gerektir; o zamanki adı "Çinki-Tura" (veya Çimki) idi Sonraları buraya sadece "Tura" denmiştir Taybuga'dan sonra, oğlu Hoca Han, sonra da onun oğlu Mar Han, tahta çıkmıştır Kazan Hanlığı'na bağlı küçük bir beyliğin başında bulunan Opak'ın kız kardeşi ile evlenen Mar Han, aralarında çıkan mücadelede ölünce, Mar'ın oğulları Opak'ın sarayına alınmış ve Sibirya Hanlığı, bunun idaresine geçmiştir


Mar Han'ın torunları Muhammed ile Angış, kaçarak dedelerinin memleketini ellerine geçirmişlerdir Muhammed Han, eski merkezi bırakarak, daha emin bir yer olan, İrtiş nehri üzerindeki (bugünkü Tobolski'nin 17 km yukarısında) "İsker" (İskir veya Kışlak) şehrini başkent yapmıştır Bu ailelerin sonuncusu olan Yadigâr'ın saltanatı, Kazan Hanlığı'nın Ruslar tarafından istilâsı zamanına rastlar Batı'daki en kuvvetli kale olan Kazan'ın düşmesinin (1552), Sibirya'ya büyük tesiri olmuştur Bu durum karşısında Yadigâr Han, bir taraftan, yaklaşan Rus tehlikesini hafifletmek, diğer taraftan, güneydeki Türk Kazak-Kırgız bozkırlarından gelen hücumlara karşı koyabilmek maksadıyla, 1555'te, Moskova'ya elçiler göndererek Rus Çarı İvan'ı başarısından dolayı tebrik etmiş ve kendisinin de onun tabiiyetine girmek istediğini bildirmiştir Bunun üzerine Moskova elçisi İsker'e gelmiş ve 1556'da Moskova'ya dönüşünde, Yadigâr'ın bir elçisi ona refakat etmiş ve 1557'de karşılıklı elçiler gidip gelmiştir Bu sıralarda Yadigar, Sibir'de hakimiyet sürebilmek için, bazı bozkır hanlarıyla mücadeleye tutuşmuştu Yadigâr'ın en büyük rakibi, Çingiz sülâlesinden Şiban neslinden olduğu rivayet edilen Küçüm Han idi


1556'dan az sonra, Küçüm ile Yadigâr arasında mücadele başladı ve 1563'te, İrtiş nehri üzerindeki "İsker" şehri ve Batı Sibir Hanlığı'nın idaresi, Küçüm'ün eline geçti Küçüm Han, İrtiş boyundaki Türk (Tatar) kavimleri, Şaman dininde olup eski âdetlerine bağlı idiler Küçüm Han, Buhara Hanı Abdullah Han'a müracaat ederek, İsker şehrine, İslâmiyeti öğretecek hocalar gönderilmesini rica etti; bunun üzerine Buhara tarafından bazı din âlimleri ve şeyhler geldi ve İslâmiyet'in yayılmasına yardım ettiler Türk uruglarının bir kısmı, hele İrtiş ve Obi nehirleri ile Altay dağlarına yakın sahadakiler, yine de Şamanlıkta kalmışlardır


Küçüm Han'ın gayreti sayesinde İsker şehri ve civarı ahalisi, oldukça yüksek bir medeniyet seviyesine çıkabildiler Fakat, hanın bu hayırlı faaliyeti, Rus hücumu ile sekteye uğradı ve han, medeniyeti yaymak yerine, memleketini Ruslara kaptırmamak için savaşmak zorunda kaldı Novgorod'dan gelen Rusların kıymetli kürkler arayarak, 1032'de Urallara kadar vardıkları, fakat "Yugralar"ın hücumuna maruz kalarak çekildikleri biliniyor Bundan sonra uzun zaman Novgorodluların "Yugra"ya karşı hareketlerinden bahsedilmiyor


Fakat tabii, bu yıllar içinde Ruslar, bu bölgedeki hedeflerinden tamamen vazgeçmiş değillerdi Nitekim, Toktamış Han'ın 1391'de Betkuk adlı bir Tatar başbuğunu gönderip Vyatka şehrindeki Ruslara hücum ettirmesi, Toktamış Han'ın, Kama boyunu Rus tehlikesinden korumak istediğini göstermektedir Fakat, Altın-Ordu'nun yıkılması üzerine, Rusların Urallara doğru yayılmalarını durduracak bir kuvvet kalmadı; Kazan Hanlığı ise bunu yapacak durumda değildi Novgorodluları Ural bölgesine çeken unsur, kıymetli kürklerdi


Novgorod'un nüfuzu azalınca, onun "kolonileri" de Moskova'nın eline geçti Bundan sonra Moskova hükümeti, Yuğra arazisine asker göndermeğe başladı 1465'de Moskova kuvvetleri, Yuğra'ya sevk edildiler Nitekim Ruslar, 1483'de Uralları aşarak Vogul arazisine girdiler Knez Kurbskiy'nin kumandasında yapılan bu hareket, Rusların, Uralların ötesine yaptıkları ilk büyük seferdi


Ruslar, Vogulları, Pilim ırmağı civarında yenerek, oradan Tavda ırmağı boyunca İrtiş'e indiler ve Obi nehrine vardılar 1499'da, yeniden bir sefer açıldı, fakat mesafenin uzaklığı ve sahanın ormanlık ve soğuk olması yüzünden, burada daimî bir Rus hâkimiyeti kurulamadı Yuğra'da ve Sibir'de Rus hâkimiyetinin yerleşmesinde, Stroganovlar adlı bir tüccar-kolonizatör ailenin faaliyeti, çok mühim rol oynamıştır Stroganovlar ailesinin kökeni, katiyetle tespit edilemiyorsa da, atalarından birinin Altın-Ordu mirzalarından Rus hizmetine giren ve Ortodoksluğa geçen bir Tatar olması, kuvvetle muhtemeldir


Bu kişinin çocuğu ve torunları, Novgorod şehrinde yerleşmişlerdir Az sonra, bu aile, büyük bir servet sahibi olmuş, Novgorod'un kuzey Rusya'daki kolonilerinde büyük bir ticaret faaliyeti göstermeğe başlamıştır 1445'de Moskova knezi Vasiliy Vasilyeviç, Kazan Hanı Uluğ Muhammed tarafından esir edildiğinde, hana ödenecek kurtuluş parasının, Stroganovlar tarafından verilmiş olması, Stroganovların bu sıralarda çok zengin olduklarını gösterdiği gibi, bu ailenin Moskova knez ailesi ile sıkı münasebetini açığa vurmaktadır


Zaman içinde bu ailenin nüfuzu giderek artmış ve sonuçta Stroganovlar ailesinden iki birader, Kama nehrinin baş kısmı ve Çusovaya nehri boyunu, Ural dağlarına kadar elde etmiştir; inşa ettirdikleri müstahkem noktalar, Rus hâkimiyeti için birer dayanak yeri oldu 1573'te Sibir hanı Küçüm'ün biraderi Muhammed Kul'un, Kama boyuna kadar bir akın yapması üzerine, Stroganovlar daha esaslı müdafaa tertibatı almaya başladılar Moskova'ya yaptıkları müracaat neticesinde, Çar onlara, Tahçı ve Tagıl ırmakları boyunda, müstahkem şehirler inşâ etmelerini ve yerli Vogul, Ostyk, Samoyed ve Yugralar'dan başka ücretli hizmette kullandığı Kazaklardan kıtalar kurarak, Sibir Hanlığı'na karşı harbe başlamalarını bildirdi Sibir'in Rus hâkimiyetine girmesinde, işte bu aile ön ayak olmuş, Sibir'e karşı, büyük ölçüde ilk seferi bunlar tertip etmişlerdir


XV yüzyıldan itibaren, Rusya'nın güneyinde "Kazak" adiyle bir zümre türemişti Bunlar, Rus boylarının ve knezlerinin zulmünden kaçan aşağı tabaka, bilhassa soylu zümrelerinden teşekkül etmekte idi Bilhassa Don nehri ve Özü ırmağı boylarındaki muhtelif semtleri yurt edinen bu kaçaklar, "kanun ve hâkimiyet tanımayan" kimseler manasına gelen ve aslen Türkçe bir söz olan "Kazak" adını almışlardı Rus Kazaklarından önce, güney Rusya'da "Kazak" adiyle Türk zümrelerinin bulunduğu anlaşılıyor; Rus "Kazakları", işte bu Türk "Kazak"larının yaşayış tarzlarını ve teşkilâtlarını taklit etmişler, ona bazı Rus hususiyetlerini katmışlardı


Geçim vasıtaları, Don ve Dnyeper boyunca yaptıkları balıkçılık, mahdut miktarda ziraat olmakla beraber, en mühim faaliyetleri, çapulculuktu Lehistan-Litvanya arazisinden başka, Don ve Dnyeper boyunca inerek Karadeniz'e kadar çıktıkları ve hattâ Anadolu sahillerinde çapulculuk yaptıkları olurdu


Moskova'dan Azak ve Kefe şehirlerine gidip gelen Rus tüccarları da, bu Kazakların hücumuna maruz kalırdı Kazaklar, kendi aralarından seçtikleri başbuğlarının (atamanlarının) idaresinde, birkaç bin kişilik kitle halinde harekete geçerler, komşu yerleşik memleketlerde soygunculuk ederlerdi Don boyundaki Kazakların birçoğu yakalandı ve öldürüldü; bir kısmı da İdil yakınına kaçtılar ve buradan yukarıya çıkarak Kama boyuna geldiler Bu zümrenin şefi, sonraları "Sibir fatihi" adını alacak, Yermak Timofeyeviç idi


Hakikî adının ne olduğu tespit edilemiyor, ancak Türkçe bir kökten geldiği tahmin edilen "Yermak" adının sonradan uydurulduğu anlaşılıyor İşte bu Kazak "atamanı", 1577 yılının sonbaharında, maiyetindeki birkaç bin kişiyle, Stroganovların hâkim oldukları sahaya geldi Stroganovların, Çar İvan'dan aldıkları berata göre "hırsız ve kaçak olan kimseleri" kabul etmeleri yasak olduğu halde, Yermak'ı yanlarında alıkoydular Yermak ve arkadaşlarının esas gayeleri, yağma ve soygunculuk yapmaktı; Kazaklar, Uralların arkasında kolayca yağma yapmak imkânını öğrenince, Sibir arazisine gitmeğe hazırlandılar Stroganovlar tarafından inşâ edilen müstahkem mevkilerden hareketle, 1578, 1579 ve 1580 yıllarında Uralları aşarak, Sibir'e ulaşan nehirleri takiben Batı Sibir sahasına çıktılar ve buraları yağma etmeğe başladılar


Kazakların, önce 5000 kişilik bir kitle teşkil ettikleri anlaşılıyor; bunlardan mühim bir kısmı ateşli silâh, yani tüfekle donatılmışlardı Fakat yıl geçtikçe, Yermak'ın yanındaki Kazakların adedi azaldı Yermak, 1580 yılının Ağustosunda Tura ırmağı üzerindeki Çimki (veya Tümen) şehrini zaptetti Yermak, bu defa kışı geçirmek için Ural sahasına dönmedi, Tura boyunda kaldı Bu saha, Küçüm Han'a tâbi idi Küçüm Han, Yermak'a karşı savaşmağa karar verdi ve kuvvetlerini toplamağa başladı


Yermak ve Kazakları, Küçüm Han'ın arazisini ele geçirmek maksadıyla, 1581 yılının yazında katî harekete geçtiler Küçüm Han, Tavda ırmağı civarındaki "Baba Hasar" adlı bir köy yakınında Kazakları durdurmak için, büyük bir kuvvet gönderdi Çarpışmalar beş gün sürdü Kazakların adedi 2000 kişi bile olmadığı halde, ateşli silâhları sayesinde üstün geldiler 21-26 Temmuz günlerinde cereyan eden bu "Baba Hasan" muharebeleri, Sibir'in mukadderatını tayin etmiştir

Yermak, Eylül ortalarında seferine devamla, Tobul nehrinden İrtiş ırmağına geçmeye muvaffak oldu Bu sırada Kazakların, ancak 545 neferi kalmıştı Küçüm Han, İrtiş'in doğu tarafında, Tobul'un mansabından 2-3 km mesafedeki "Çuvaş" adlı küçük bir şehri Yermak'a kaptırmamak için, mühimce bir kuvvet ile hücuma geçti ise de, muvaffak olamadı Küçüm Han'ın, hattâ iki topu bile vardı; fakat topçuları bunları kullanmasını bilmediklerinden, bunlardan fayda temin edilemedi


Sibir hanının yenilmesi üzerine, hana tabi olan ve birlikte Kazaklara karşı savaşan Ostyaklar ve Vogullar, Küçüm Han'dan ayrıldılar Kendi yurtlarına gittiler Bu durum neticesinde, Küçüm Han'ın kuvveti büsbütün azaldı ve maneviyatı kırılmağa başladı Vaziyetin çok hassas bir safhaya girdiğini gören Küçüm, 1581 yılının 25/26 Ekim gecesi, payitahtı olan İsker şehrinden gizlice kaçtı Ertesi gün burası, Kazaklar tarafından işgal edildi İsker veya Kışlak şehri, İrtiş nehrinin yüksek bir yamacı üstünde yapılmış, müdafaası gayet kolay bir mevki idi; fakat, Küçüm Han'ın askerleri, Kazakların tüfekleri karşısında korkuya kapıldıklarından, payitahtı müdafaa edemediler Yermak'ın İsker şehrini ele geçirmesi ve burada yerleşmesi üzerine, etraftaki Ostyak ve Tatar ahali, kendisine vergi ödemeği kabul ettiler Serseri Kazak güruhunun atamanı, bu suretle, adeta bir hükümdar derecesine yükselmiş bulunuyordu


1581 yılındaki hareketler ve savaşlar sonunda, Yermak'ın yanında gayet az asker kalmıştı Bu kadarcık adamla, tüfeklere rağmen, Rusya'dan çok uzak bir yerde, arkadan yardımın gelmesi için yolları çok uzun ve çetin olan bir memlekette, uzun zaman tutunamayacağını biliyordu Bundan ötürü, Moskova Çarı'na elçi gönderip, ele geçirdiği bu geniş ülkenin idaresini, Rus Çarı'na vermek teklifinde bulundu ve bunun mukabilinde evvelce işlediği suçlarının affını diledi Bu maksatla, Kazak başbuğlarından Kotso'yu, yanına 50 kişi katarak, 1581 sonunda Moskova'ya gitmek üzere yola çıkardı Yermak, Sibir ülkesinin idaresi için valinin tayinini ve askerî yardım gönderilmesini de rica edecekti


Moskova'da, Yermak'ın Sibir'deki muvaffakiyetlerinden kimsenin haberi yoktu İvan, Yermak'ın ubudiyet-nâmesini alıp, Kazakların Sibir'deki muvaffakiyetlerini öğrenince ve gönderdiği birçok kıymetli hediyeyi görünce, suçlarının affedildiğini bildirdi Sibir'in zaptı münasebetiyle, Moskova kiliselerinin bütün çanları çalındı, Rusya'ya "yeni bir padişahlığın" katılmış olduğu ilân edilerek, büyük şenlikler yapıldı Yermak'a ve Kazaklarına kıymetli hediyeler götürmek üzere, Koltso, Sibir'e gönderildi Yermak, İsker şehri ve çevresini eline geçirmekle beraber, etraftaki bir çok Tatar uruğu, fırsat düştükçe Kazaklarla çarpışmaktan geri kalmıyordu Bilhassa, Küçüm Han'ın biraderi Muhammed Kul, Kazaklara karşı çetin mücadeleye girişmişti


Kahramanlığı ile tanınan Muhammed Kul, Yermak için büyük bir tehlike teşkil ediyor, Kazakların, İsker'deki hâkimiyetlerini gün geçtikçe şüpheli bir duruma sokuyordu Sibir'de tutunabilmek için, her şeyden önce bu Tatar başbuğunu ortadan kaldırmak şarttı Muhammed Kul, maiyetindeki kuvvetleriyle âni baskınlar yapıyor ve çabucak çekilip gidiyordu; bu yüzden yakalanması müşküldü Kazaklar, Sibir'e gelmelerinden önce de Tatar beyleri arasında birlik olmadığı biliniyordu Kazakların galebesi üzerine Küçüm Han'ın ve taraftarlarının düşmanları büsbütün arttı; ihanetler baş gösterdi


Mirzalardan Sinbahtı adlı bir hain, Yermak'a bir adam göndererek, Muhammed Kul'un nerede bulunduğunu bildirdi Kazak atamanı oraya hemen askerlerini gönderdi, ve âni bir baskınla Muhammed Kul'u yakalattı Muhammed Kul'un esir edilişi, Küçüm Han için ağır bir darbe oldu Bu vakadan sonra birçok Tatar büyüğü, Han'ı terk ettiler Sibir yurdunda durum büsbütün karıştı O sırada Sibir'in eski hanı Yadigâr'ın biraderi Bekbulat oğlu Seyyid Ak, hanlık iddiası ile ortaya çıktı Küçüm Han'ın bir "karaca"sı (en büyük mirzalarından biri) Tura ırmağı boyuna göç etti ve Han'dan ayrıldı


Bu suretle, Sibir Tatarları, tarihlerinin en müşkül anında, müşterek düşmana karşı el birliğiyle savaşacakları yerde, ancak kendi şahsî menfaatleri peşinde koşuyorlar, buna ulaşmak için ihanetten, entrikalardan ve kardeş harbinden geri durmuyorlardı Onlar, bu hareketleriyle, Sibir'e gelen bir avuç Rus Kazağı'nın işini, büsbütün kolaylaştırıyorlardı Yermak'ın elçileri, Moskova'ya gidip geldikleri sırada (1581 Aralık-1582 Mart), Yermak, kendisi İrtiş ve Obi nehirleri boyunda bazı seferler yaptı Ostyaklar ve Vogullar, itaat altına alındı


Nihayet 1552 Mart'ında, Koltso ve arkadaşları, Moskova'dan döndüler Çar'ın cevabı, Yermak'ın durumunu tamamıyla kuvvetlendirdi Moskova hükümeti tarafından tayin edilen umumî vali (namestnik) Bolhovskiy ve muavini Gluhov ile birlikte, 1583 yılı Kasım ayında, 500 kadar Rus askeri, İsker şehrine geldiler Bununla, Sibir'de Rus hâkimiyeti kurulmuş oldu Mamafih, mücadele bitmiş değildi; İsker'e yakın yerlerde bile Rus nüfuzu teessüs etmemişti Yukarda adı geçen "karaca" mirza, İsker'e bile hücumlarda bulunuyordu 1584 Martında vuku bulan böyle bir hücum, Kazaklar tarafından püskürtüldü İsker şehrindeki Kazakları ve Rus askerlerini beslemek için yiyecek kalmadığından ve bunları etraftaki ahaliden almak da mümkün olmadığından, Ruslar arasında müthiş bir kıtlık ve hastalık baş gösterdi; hattâ, ölenlerin lâşeleri (leşleri) yendiği bilinmektedir Bu yüzden, İsker şehrindeki Rus ve Kazaklardan birçoğu ve ilk Rus valisi Bolhovskiy de hastalanarak öldü İdare işleri, bu yüzden, yardımcısı Gluhov'un eline geçti


Yermak, hem iaşe durumunu düzeltmek, hem de henüz itaat altına alınmayan bazı Tatar uruglarına boyun eğdirmek maksadı ile, İrtiş nehrinin yukarısına doğru bir sefer açtı Tatarlar, İrtiş ırmağı mansabında şiddetli bir mukavemette bulundularsa da, Kazaklar önünde kaçmak zorunda kaldılar Buralardaki uruglar, Küçüm Han'a tabi idiler Yermak, İrtiş nehrinin batı tarafındaki "Kullar" adındaki bir kaleyi almak teşebbüsünde bulundu ise de, muvaffak olamadı ve İrtiş nehrini takiben yukarı çıkmağa başladı Bir müddet sonra, fikrini değiştirdi ve geri dönmek kararını verdi Kazak kayıkları, İrtiş boyunca aşağıya inmekte iken, "Buhara'dan bir tüccar kervanının gelmekte olduğu" haberi alındı Yermak, bu kervanı yağmaya karar verdi; bu maksatla, İrtiş'e akan Vagay nehri boyunca hızla ilerlemeğe başladı; fakat kervana bir türlü tesadüf edilmedi Kazaklar, çok yorgun olduklarından "Atbaş" adlı bir yere gelince, geceyi burada geçirmeğe karar verdiler ve oradaki küçük adaya çıktılar


Yermak ve Kazakları, oralara yakın bir yerde bulunan Küçüm Han tarafından dikkatle takip ediliyorlardı; gece olup, Kazaklar derin bir uykuya dalınca, Küçüm Han'ın askerleri Kazaklar üzerine anî bir baskın yaptılar ve bir Kazak müstesna, hepsini kılıçtan geçirdiler Yermak da öldürülenler arasında idi Bu olay 5/6 Ağustos 1584 tarihinde cereyan etti Yermak'ın Küçüm Han tarafından öldürüldüğüne bir türlü inanmak istemeyen Rus tarihçileri, onun "kayığa binmek için İrtiş nehrine atladığını, fakat Çar tarafından hediye edilen kürkü giymiş olduğundan, baskın esnasında Tatarlar tarafından öldürüldüğü, daha ciddî tetkiklere göre, muhakkak sayılmaktadır


Yermak'ın öldürülmesi, İsker'deki Kazaklar'ın ve Ruslar'ın durumunu tamamıyla fenalaştırdı Bu sıralarda, zaten, İsker'deki Rus valisi Gluhov'un yanında ancak 150 asker kalmıştı Bu kadarcık bir kuvvetle Sibir'de tutunmak imkânsızdı Bu vaziyet karşısında Ruslar, Sibir'den kaçmağa mecburdular Nitekim, Gluhov Kazakları ve Rus askerlerini alarak, 15 Ağustos 1584 tarihinde, İsker'den çıktı ve Rusya'ya dönmek üzere hareket etti İsker şehri ise az sonra Bekbulat oğlu Seyyid Ak tarafından işgal edildi Tam bu sıralarda, Moskova'dan Sibir'e gitmek için, vaktiyle Hıristiyanlığa geçmiş olan Tatar mirzalarından Mansurov adlı birinin kumandasında, 100 Rus askeri ve birkaç top yola çıkarılmıştı Mansurov, Obi nehrine ulaşınca, Ostyaklar'ca tapılan ve büyük bir mukaddesattan sayılan "putları" top ateşine tuttu ve yıktı Bunun üzerine Ostyaklar büsbütün korkuya kapıldılar ve Rus hâkimiyetini tanıdılar Bu defa Sibir ülkesi, kuzey tarafından Ruslar'ın eline geçmeye başladı


Gluhov, Moskova'ya dönüp Sibir'deki durum hakkında izahat verince, Mansurov'un 100 kişilik bir kuvvetle fazla bir şey yapamayacağı anlaşılmıştı Bu defa Sibir'e 300 kişilik bir kuvvet ve toplar gönderilmesi kararlaştırıldı Bunlar 1586 kış başında yola çıkarıldılar Sibir'in kati olarak ele geçirilmesi ve Rus hâkimiyetinin teessüsü için, yeni bir plân tatbik edilecekti Evvelâ mühim istinat noktaları, tahkimli mevkiler yapılacaktı Rus kıtaları, mukavemet görmeden, Tura nehrine kadar geldiler


İlk iş olarak, eski Tatar başkenti olan Çingidin şehrine yakın bir yerde, Tura nehri kıyısında "Tümen" adıyla bir şehir ve bir kale kuruldu Burası, Ruslar'ın Sibir'de yaptıkları ilk şehirdir Ertesi sene, buraya, Moskova'dan 500 kişilik bir kuvvet geldi 1587'de, İrtiş nehrinin sağ kıyısında, Sibir Hanlığı başkentinden 16-18 km mesafede, İrtiş ile Tobul ırmaklarının birleştiği bir yerde, Tobolsk şehri kuruldu Burada iki kilise ve kışlalar inşâ edildi


Küçüm Han, bütün muvaffakiyetsizliklere bakmaksızın, Ruslar'a karşı savaşa devam etti Onun, bir aralık (1590'da) hattâ Tobolsk şehrine kadar ilerlediği biliniyor Moskova'dan Sibir'e, sürekli yeni kıtalar gönderildiğinden, Ruslar gün geçtikçe kuvvetleniyorlardı; yeni şehirler ve kaleler inşa ediyorlardı Moskoflu Rus askerlerinden başka Tobolsk şehrine, esir alınan Polonyalı ve Litvanyalıların ve Dinyeper boyundan Kazakların da getirildiği biliniyor Bu faaliyete uygun olarak, İrtiş nehrinin batı kıyısında, Tura nehrine yakın ve "Tara" adını taşıyan üçüncü bir şehir daha kuruldu Tara şehrinin kumandanına, Küçüm Han'a karşı harekete geçmesi emri verildi


Küçüm Han'a tabi Tatar urugları, 1584-1595 yıllarında birkaç defa Rusların baskınına uğradılar; fakat Küçüm Han ele geçirilemedi Nihayet 1598 yılının Ağustosunda, Küçüm Han, Obi nehrine yakın "Urmin" mevkiinde Rusların hücumuna uğradı Çarpışma esnasında Küçüm Han'ın yakınları, Rusların eline düştü; Küçüm Han'ın kendisi ise, yine kurtuldu Ruslar, Küçüm Han'ın esir edilen aile efradını, Moskova'ya gönderdiler 1598 Ağustosundan sonra, bu kahraman Türk hanı hakkında, kaynaklarda malûmat verilmiyor


Zaten bu müthiş darbe ile, Küçüm Han'ın siyasî ve askerî faaliyeti sona erdirilmişti Küçüm Han, aile efradını, hanlığını ve varını-yoğunu Ruslara kaptırmıştı Bundan sonra, onun, Sibir'in güney sahasına çekildiği anlaşılıyor Fakat, Ruslara karşı mücadele edecek kuvveti kalmamıştı Onun, Çar Feodor İvanoviç ile münasebete giriştiği biliniyor İrtiş boyundaki bir mıntıkanın, kendisine bırakılmasını rica etmişti Moskova Hükümeti ise, Küçüm Han'ın Moskova'ya gelerek Çar'ın hizmetine girip, "rahat etmesini" teklif ediyordu Fakat ihtiyar han, böyle bir zillete katlanmak istemedi, Moskova'da "rahat etmektense", kendi ilinde kalmayı tercih etti


Ebülgazi Bahadır Han'ın verdiği malûmata göre; Küçüm Han, Buhara'ya gitmiş, Mangıtlar arasında kalmış, gözleri kör olmuş ve 1003 hicrî tarihinde (1595 ?) ölmüştür; fakat bu tarihin yanlış olduğu tahmin ediliyor Çünkü 1598'de, Küçüm Han'ın Ruslarla savaştığı, Rus kaynaklarınca tespit edilmiştir Bundan sonra Ruslar, Baykal gölüne kadar ilerlediler; Baykal gölünü de aşarak Amur nehri vasıtasıyla, Japon denizine kadar varmak imkânını elde ettiler Ancak Çin hududuna ulaştıktan sonra, toplarla donanmış Çinlileri gördüler ve durakladılar Kuvvetin ancak kuvvetle durdurulabileceği hakikatini, bu münasebetle bir daha görmüş oluyoruz


Bu suretle, Kazan Hanlığı'nın çöküşünden otuz yıl bile geçmeden, Rusya'nın doğu sınırları, bir hamlede 1000 km'den fazla genişledi ve birkaç milyon kilometre kare arazi, Moskova hâkimiyeti altına alındı; dünyanın en zengin ülkelerinden biri olan Sibir ülkesi, Rus hâkimiyetine geçmiş oldu Kaynak: Genel Türk Tarihi / dallogcom


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.