Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
buldu, demiri, etti, icad, kılıcı, türkler

Türkler Demiri Buldu Kılıcı İcad Etti

Eski 06-27-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türkler Demiri Buldu Kılıcı İcad Etti






Zengin ve çeşitli içeriğe sahip olan Osmanlı da kullanılan silahları dört ana bölüme ayrılır
Bunlar vurucu silahlar (eslah-i darbe),
delici silahlar (eslah-i nafize),
kesici silahlar (eslah-i cariha),
atıcı silahlar (eslah-i ramiye) diye adlandırılır

Bıçak kılıcın esas kesici görevini yerine getiren en önemli bölümüdür Uzunluğu ve genişliği üzerinde standart ölçüleri olmayan namlu Osmanlı kılıçlarında form olarak özellik gösterir ve Avrupa kılıçlarından bu özelliği itibari ile ayrılır Osmanlı kılıçları hafif balçaktan uca doğru hafif eğimli ve tek taraflı keskin olarak yapılmışlardır Bu eğimin kılıcın kullanılmasında kolaylığı ve etkinliği sağlamak üzere belirli teknik ölçülere göre verildiği muhakkaktır Hint, İran ve Memlük kılıçlarında da bu eğrilik görülür Türk kılıçlarının en büyük karakteristik özelliği namlularda kullanılan çeliğin elde edilmesi ve bu namlular üzerinde çağına göre ileri bir teknikle yapılan süsleme, bezeme ve hat sanatını uygulamalarıdır Ayrıca Cengiz Han zamanında Moğol ülkesine giden Çinli elçiler bunların çelik işlemeyi bilmedikleri Moğol generallerinin ve ordularının kılıçlarını Uygur Türklerine ısmarladıklarını yazmışlardır Kılıcın gerek yapımında gerekse kullanımında tarihi bir geçmişe ve ustalığa sahip olan Türk toplumu bu özelliğini Osmanlılar zamanında da devam ettirmiştir

Kılıç namluları arasında en meşhur ve en seçkinlerinin Şam da yapılmış oldukları ve buna Şam’ ın Arapça adı olan” DIMIŞK” ile bağlantı kurularak “DIMIŞKİ” adı verildiği birçok kaynaklarda belirtilir Hatta o kadar ki Şam tekniğini uygulayan ve Şam çeliği ile çalışanlara “DIMIŞKÇI” ünvanı verilmiştir Kanuni Sultan Süleyman ın saltanatının ilk yıllarında kendisine bayramlık hediye (bayramiye) veren sanatkarlar arasında DIMIŞKÇI Hüseyin in bir Dımışki yumurta, DIMIŞKÇI Murat ın on dımışki yumurta hediye ettiklerini görüyoruz Burada yumurta deyimi ile kılıç yapımında kullanılan ve kılıç yumurtası diye adlandırılan has çelik kastedilmektedir

Kılıç Osmanlılar zamanında sayıca en çok kullanılan silahlardan bir olduğu halde imalathaneleri ve buralarda kılıç yapılması esnasındaki işlemler hakkında kesin bilgi veren bir kaynak yoktur yalnızca Evliya Çelebi seyahatnamesinde; Fatih Sultan Mehmed in Kurşunlumahzen ve Topkapı arasında yaptırmış olduğu Dımışkihane den bahisle: “Hatta Sultan 4Murad ın kılıççıbaşısı Davud bu kılıçhanede işlerdi kale dışında, deniz kıyısında büyük bir işyeri idi” der

Sultan Deli İbrahim başa geçince (1640) Dımışkihane nin Gümrük Emiri Ali Ağa tarafından satın alınarak yıktırıldığını böylece ne kılıçhanenin ne de demir madeninin adı ve nişanının kalmadığı belirtilir Bir çok sefaretname ve seyahatnamelerde Türk kılıçlarına, kılıç talimlerine ve kılıç kullanmada Türk askerinin ustalıklarına dair pasajlar vardır Ahmed Cevdet Bey Tarih-i Askeri-i Osmani de şu gözlemlere yer verir; ” Herhalde Türk kılıçları şekil, görünüş ve hafiflik yönünden bizimkilerden daha mükemmeldir Avrupa süvarilerindeki en büyük eksiklik kılıçlarının ağır oluşlarından ileri gelmektedir
Herkesin kendi kullanacağı kılıcı kendisinin seçmesi Osmanlılar da adettir Yüzlerce yıldan beri Osmanlılar bütün dikkatlerini kılıcın mükemmelleştirilmesine vermiştir Türk kılıçlarını kullanmak bir ustalık işidir Öyle ki Yatağanın ağzının çok keskin olmasından ve biçiminden dolayı zamanla bir kullanım kültürü gelişmiştir Örneğin yatağan sahibi, karşısındaki kişi zayıf ise yatağanın keskin ağzı ile değil de kesmeyen sırtı ile müdahale ederdi

Oğuzlar’ ın milli düşüncelerine göre Türkler tarafından icat edilen ve yine eşsiz bir şekilde kullanılan kılıcı bu eski geleneğin devamı olarak kullanılabilen sanatı Osmanlılar tarafından benimsenmiş ve Yeniçeri Ocağındaki talimhanede, talimhaneci tarafından kabza tutmak ve kılıç çalmak talimleri yapılmıştır Kılıç çalmak; kılıca herhangi bir zarar vermeden hedef üzerine kullanma tekniğine uygun olarak indirip istenilen en yüksek sonucu almaktır
Bir süs eşyası zarafetinde ince ve narin görünümü ile bugün müze vitrinlerini yerli ve yabancı kolleksiyonları süsleyen Türk kılıçları yaşadıkları çağlarda usta Türk savaşçısı elinde zırhları, miğferleri parçalayan aman vermez bir silah kimliğini taşımaktadır

Süvari bir ulus olan Türklerde kılıcın her kişinin yanında taşıdığı bir araç olması çok doğaldır Türkler at ve kılıçla tarih boyunca çağlar açmışlar, çağlar kapamışlardır Kılıç Türklerde kutsal kabul edilmiştir Demir ve onu eriten ateşin büyük bir ruhsal yönü olduğu kabul edilirdi Demire büyük saygı gösteren Türkler bu nedenle kılıca da saygı göstermişler, yeminlerini kılıç üzerinde yapmışlardır

İyi kılıç yapımı demiri bulan Türkler tarafından gerçekleştirilmiştir Kamaların namlu denilen madeni bölümü daha da uzunlaştırılan Türk kılıçları dövme demirden ve ağırlıkları uç tarafa toplanacak biçimde yapılırdı Her bozuluş yada kırılışta yeniden dövülerek kılıç biçimi veriliyordu Türkler, kılıcın yapımında ve kullanımında de üstün yetenek göstermiş, kılıcın kullanım tekniğinde de büyük aşama yapmışlardır Özel formüllerle yapılan kılıçlar yetenekli bileklerde büyük işler başarmışlardır Tek vuruşta bir deve yavrusunu ikiye biçen bilek, yine tek vuruşta bir atlası ikiye bölüyor, kat kat yapılmış keçeyi doğruyordu
Kılıcı saldırı aracı olarak kullanan Türkler kılı kesecek kadar hünerli idi ve savunma aracı olarak kalkanı da ona eş değer özellikte kullanıyordu Avrupa kılıçları düz ve iki tarafı da keskin olarak yapılıyordu Türk kılıçlarının ise bir tarafı keskin ve kıvrıktır Mezarlarına atları ve kılıçları ile gömülmelerini isteyen Türklerin kazılarla sağlanan bulgularında bu tarihsel yönlerini yansıtan bir çok belge ele geçmiştir
MÖ 23-24 Yüzyıl öncesine varan doğu Hun Türklerinin silahlarına ait Çin kaynaklarında geniş açıklamalar vardır Bir bölümde şöyle denilmektedir:”Onların hepsi zırhlı süvarilerdiUzağa mahsus silahları yay ve oktu, Kısa silahları ise keskin kılıçlar ve mızraktı




Shamsir (şaşmir): Şaşmir Eski Persçe de kılıç anlamına gelmekle birlikte kuşağa takıldığına kıvrık namlusunun yandan bakıldığında aslanın kuyruğuna benzediği için de bu ismin verildiği söylenmektedir İran, Türk, Rusya ve Hindistan da kullanılmıştırTarihçi lofyor ”Kılıç, acemilik ve dikkatsizlikte bir toprak çanak gibi kırılır derKılıç onu kullananın bileğin kuvvet ve yeteneği ile üstünlük kazanırİşte bu bilek Türklerde vardır” demektedir
Ayrıca tarihi belgelerde Alparslan’ın yönettiği ani saldırılarda her Türk askerinin biri elinde, biri belinde, biride ağzında olmak üzere üç kılıcı olduğu belirtilir Savaş dışında ise kılıç bir egemenlik sembolü olarak kullanılıyordu

Kılıç; kabza, korkuluk ve namlu diye adlandırılan üç bölümden oluşmaktadır
Kabza: Ağaç, boynuz, kemik yada madeni maddelerden yapılırdı kabzanın süslü olmasına her dönemde ayrı bir özen gösterilirdi
Korkuluk: Kılıcı kullanan kişinin elini bir darbeye karşı koruyan bölümdür
Namlu ise: Kılıcın madeni bölümüdür Türk kılıçlarının namluları eğridir Eğri namlular darbede daha büyük yara açtıkları için delici kılıçlardan daha öldürücüdür Bazı kılıçlarda iki yanları keskin, ucu sivri, düz yada yuvarlak olan namlu türleri de vardır Namlunun keskin kenarına kılıç ağzı yada kılıç yalmağı denir Kılıçlar kullanılmadıkları zaman “kın” denilen bir kılıfta korunur ve taşınır Kın önceden madenden ya da tahtadan yapılırdı Kının üst tarafında bele bağlanmasını sağlayacak olan bölüm vardır

Eski Türklerde kılıç yapımı ustalığı yanı sıra, kılıç üzerine ve kınına yapılan işlemecilikte büyük bir sanata dönüşmüştür Kılıçların kınları ilk dönemlerden beri hayvan, bitki türündeki motiflere göre süslenirdi Kılıçların üzerine de özellikle kabza bölümlerine; kaç yılında, hangi amaçla, kimin tarafından yapıldığı kazınarak işlenirdi İslam dininin kabulünden sonra kılıçlar üzerine ayet, hadis ya da bazı mısralar işlemekte bir gelenek olarak benimsenmiştir
11Yüzyılda yazılan Kaşgarlı Mahmud un eserinde; demir maddesinde şu açıklamalar vardır; Kırgızlar Yabanku, Kıpçaklar ve öteki Türk boyları yemin edecekleri zaman demirden yapılmış kılıcı kınından çıkarırlar önlerine enine koyar “Bu kök girsin,kızıl çıksın” diyerek yemin ederlerdi Bunun anlamı sözümde durmasam bu kılıç temiz girsin vücudumdan kanlı çıksın biçiminde idi Bu suretle ”Demir intikamını alsın” demekti

Eski Türklerde daha 5-6 yaşındaki çocuklar ellerine verilen tahtadan yapılmış kılıçlarla bu uğraşa hazırlanırdı Daha sonra iki çocuk bu tahta kılıçlarla birbirlerinin karşısında beceri edinirlerdi Eski kaynaklara göre Türkler eğri ve tek yüzlü bir savaş aracı olarak kullandıkları kılıçları ile ilgili düzenlenen oyunlara büyük önem verirlerdi Kılıçla ilgili becerilerini artırmak, sergileyebilmek için sık, sık gösteri düzenlenirdi Bu kılıç oyunları yıl dönümlerinde ve büyük törenlerde yakılan ateşin çevresinde, müzik eşliğinde ritmik hareketlerle yapılırdı Bu oyunlar ve benzeri akrobatik hareketlerin Türk efsanelerinde, destanlarında geçmesi bunların tarihin derinliklerinden indiğini anlatır

Kılıç-kalkan oyunu bir dini inançtan oluşmuştur Bu gösteri ilkbaharda yeniden ateş yakmak amacı ile yeni yılın başında yapılırdı Bundan yeni yılın ürünü için bir sonuç çıkarılırdı
İki düşman kabile arasındaki iddialı gösterilerde öldürme koşulu vardı Düğün ve bayram gibi özel günlerdeki gösterilerde ise oyuncular birbirlerini yaralamaktan kaçınırlardı Ancak oyunun aşırı heyecan ile yinede ölenler olabilirdi

Türkler çok iyi kullandıkları kılıçlarına kutsal bir değer kazandırmışlardır Eski Türklerde olduğu gibi Osmanlı Türkleri de yeminlerini kılıç üzerine ederlerdi Fatih Sultan Mehmet Bosna’daki Latin kilisesine tanıdığı ayrıcalığı doğrulamak için ”Kuşandığım kılıç hakkı için” diyerek güvence vermiştir Yavuz Sultan Selim de Venediklilere ticaret ile ilgili olarak verdiği izni;”Kılıcım hakkı için” diyerek garanti etmiştir

Kılıç yapımı için 3-5 kg ağırlığındaki kılıç yumurtası 5-8 cm çapında ve 8-12 cm yüksekliğinde oval biçimdeki bir çelik külçe dövülerek yapılırdı Sonradan değişik formüllerle kılıca su verilirdi Kılıca su verme işlemi başlı başına bir sanattı Kılıç ustaları kendilerine özgü değişik su verme formülleri bulmuşlar ve bunları birbirlerinden büyük değer olarak gizlemişlerdir Bu türde yapılan Türk kılıçları havaya atılan yaş pamuktan bir yumağı kolayca ikiye biçerdi

YATAĞAN







OSMANLI KILICI























ŞAŞKA







ŞAMŞİR / ŞAŞMİR













Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.